Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Daire 1995/29365 Esas 2005/ Karar
Karar Dilini Çevir:
(Başvuru no. 29365/95)

KARAR

STRAZBURG

4 Ekim 2005

Bu karar AİHS'nin 44 § 2 maddesinde belirtilen şartlarda kesinlik kazanacaktır. Ancak, şekle ilişkin değişiklik yapılabilir.

Ünsal Öztürk - Türkiye davasında,

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (İkinci Daire),

Başkan J.-P. COSTA,

Yargıçlar A.B. BAKA,

K. JUNGWIERT,

V. BUTKEVYCH

M. UGREKHELIDZE,

A. MULARONI,

Geçici yargıç F. GÖLCÜKLÜ ve

Bölüm Sekreteri S. DOLLÉ'nin katılımı ile kapalı oturumda 13 Eylül 2005 tarihinde

toplanmış ve bu tarihte alınan izleyen kararı vermiştir:

USUL

1. Dava, İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Sözleşmesi'nin ("Sözleşme") eski 25.

maddesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine, bir Türk vatandaşı olan Ünsal Öztürk ("başvuran") tarafından, 21 Aralık 1994 tarihinde, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na ("Komisyon") yapılan başvurudan (no. 29365/95) kaynaklanmaktadır.

2. Başvuran, Londra'da görev yapan avukatlar M. Muller, T. Otty ve F. McKay,

Londra Kürt İnsan Hakları Projesi'nden K. Yıldız ve Ankara Barosu'na bağlı avukatlar H. Öndül ve L. Kanat tarafından temsil edilmiştir. Türk Hükümeti ("Hükümet") Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi huzurundaki işlemler için bir Ajan tayin etmemiştir.

3. Başvuran, özellikle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 7 ve 10. maddeleri ve 1 No.'lu Protokol'ün 1. maddesi uyarınca, bazı kitapları yayınlayarak bölücü propaganda yaymaktan kaynaklanan birbirini izleyen mahkumiyetlerinin ve cezalarının, iç hukuk uyarınca öngörülemez olduğunu ve ifade özgürlüğü hakkı ve mülkiyet hakkının ihlaline vardığını iddia etmiştir.

4. Başvuru, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11 No.'lu Protokol'ünün yürürlüğe girdiği tarih olan, 1 Kasım 1998'de iletilmiştir (11 No.'lu Protokol'ün 5 § 2. maddesi).

5. Başvuru, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin İkinci Daire'sine tevzi edilmiştir (Mahkeme İç Tüzüğü'nün 52 § 1. maddesi). Bu Daire içinde davaya bakacak olan Bölüm (AİHS'nin 27 § 1. maddesi), İç Tüzük'ün 26 § 1. maddesinin gerektirdiği gibi oluşturulmuştur.

6. Türkiye adına seçilen hakim Rıza Türmen, dava heyetinden çekilmiştir (İç Tüzük 28. madde). Hükümet, dolayısıyla, heyette ad hoc hakim olarak yer almak üzere, Profesör Feyyaz Gölcüklü'yü tayin etmiştir ( AİHS'nin 27 § 2. maddesi ve İç Tüzük 29 § 2. madde).

7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 27 Mayıs 2003 tarihli bir karar ile başvurunun kısmen kabuledilebilir olduğunu açıklamıştır. Başvuranın şikayetlerini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 7 ve 10. maddeleri ve 1 No.'lu Protokol'ün 1. maddesi uyarınca dikkate almıştır.

8. 1 Kasım 2004 tarihinde, AİHM Daire'lerinin yapısını değiştirmiştir (İç Tüzük 25 § 1. madde). Bu dava, yeni oluşturulmuş İkinci Daire'ye verilmiştir (İç Tüzük 52 § 1. madde).

9. Başvuran ve Hükümet, esaslara ilişkin görüş bildirmişlerdir (İç Tüzük 59 § 1. madde).

OLAYLAR

I. DAVA OLAYLARI

10. Başvuran 1957 doğumludur ve Ankara'da ikamet etmektedir.

11. Başvuran, Türkiye'de çok sayıda kitap yayınlamış küçük bağımsız bir kuruluş olan Yurt Kitap-Yayın yayınevinin sahibidir. Başvuran, 1991 ve 1994 yılları arasında, çeşitli Devlet Güvenlik Mahkemeleri tarafından Devlet'in bölünmez birliği aleyhine propaganda oluşturduğuna karar verilen bazı kitaplar yayınlamış olmaktan muhtelif cezai takibatlara maruz kalmıştır.

12. Sonuç olarak, başvuran, çoğunluk davada, Terörle Mücadele Yasası (3712 No.'lu Kanun) uyarınca mahkum edilmiş ve para cezasıyla birlikte altı aydan iki yıla kadar değişen sürelerle hapis cezasına çarptırılmıştır. 27 Ekim 1995 tarihindeki Terörle Mücadele Yasası değişikliklerinden sonra, başvuran aleyhindeki işlemler yeniden açılmış ve başvuranın, aksi halde tamamlanmamış olan, cezaları para cezalarına dönüştürülmüştür. 12 Temmuz 1997 tarihinden önce editörler tarafından işlenen suçlara ilişkin hükümlerin ve mahkeme kararlarının ifasının ertelenmesi üzerine olan 4304 No.'lu Kanun'un 4 Ağustos 1997 tarihinde yürürlüğe girmesine müteakiben, başvuran aleyhindeki devam eden cezai işlemler askıya alınmıştır. Kitapların çoğunluğu toplatılmıştır.

13. Bütün olarak, başvuran, toplam yirmi gün, beş ay, bir yıllık hapis cezası çekmiş ve 5.121 Euro karşılığı para cezası ödemiştir.

14. Çeşitli işlemlerin kronolojisi mevcut karara eklenmiştir.

A. Takibatlara yol açan kitaplar

1. "Kendini keşfeden Ulus: Kürtler"

15. Bu kitap, yazar İsmail Beşikçi tarafından çeşitli yabancı ve yerli gazetelere verilen, bunların bazıları hiçbir zaman yayınlanmamış olan, röportajların derlemesidir. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, başvuranın mahkumiyetini desteklemek için bazı alıntılara dikkat çekmiştir:

"Kürt sorununun odak noktasının Kürdistan'ın bölünmesi ve paylaşılması olduğunu düşünüyorum, bugün Iran'ın bir Kürdistanı var, Irak'ın bir Kürdistanı var, Türkiye'nin bir Kürdistanı var... Kürt ulusuna karşı böl yönet politikası uygulanmıştır...

...Türkiye'de Kürtlere karşı yoğun bir devlet terörü var, Yani terörü devlet yapıyor. Örneğin devlet şöyle işler yapıyor Kürdistanda: Çoçukları bir duvarın dibine diziyor. Duvarın karşı tarafta da çocukların babalarını veya dedelerini diziyor. Karşılıklı iki ev. Bir tarafta babalar, dedeler işkence görüyorlar, diğer tarafta da onlarin çocukları ...

...Kürdistan ulusal mücadelesinin çok onurlu, sonsuz derecede meşru bir mücadele olduğu kuşkusuzdur. Kürdistan'da kapsamlı, yoğun ve onurlu bir gerilla mücadelesi sürerken, yurt dışında olmanın bu mücadeleye aktif olarak katılamamanın yurt dışındaki kürtler için çok büyük bir güçlük oluşturduğunu düşünmekteyim ... Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesine katılmanın, bu onurlu mücadeleyi desteklemenin binbir türlü yolu vardır... Kürdistan ulusal mücadelesi içinde yeralan bütün işçilere, bütün köylülere, aydınlara, gerilaya katılan genç erkeklere ve kadınlara, gerilayı destekleyen herkese, gerilla mücadelesinin önderliğini yürüten bütün kadrolara, başkan Apo'ya binlerce selam olsun ..."

2. "Bilimsel yöntem, Üniversite özerkliği ve demokratik toplum ilkeleri açısından İsmail Beşikçi davası II-Savunma"

16. Bu kitap, yazarın yorumlarıyla birlikte 1980 tarihinde Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yazar aleyhindeki yasal işlemler hakkındadır. Kovuşturmada şu ifadelere dikkat çekilmiştir:

"...Kürt toplumunda ekonomik, toplumsal ve siyasal bakımlardan bazı değişmeler olmaktadır. Bu değişmeler sürecinden aşiret yapıları çözülmektedir, ulusal bilinç gelişmektedir. Önümüzdeki dönemde, Kürt toplumunda, ulusal bilinç hızlı bir şekilde gelişecektir. Bu süreci, devrimci ve demokratik bir bilinçle donanmış küçük burjuva Kürtlerde, Kürt aydınlarında görmek mümkün olacaktır. ..."

3. "Bir Aydın, bir örgüt ve Kürt sorunu"

17. Bu kitap, ilk başta 1990 tarihinde başka bir yayıncı tarafından yayınlanmıştır. O dönemde, Türk Ceza Kanunu'nun 142. maddesi uyarınca, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde İsmail Beşikçi ve yayıncı aleyhine dava açılmıştır.

18. Ekim 1993'de, başvuran kitabı yeniden yayınlamıştır. Kovuşturmada şu ifadelere dikkat çekilmiştir:

"...Lozan. Türkler için yeni bir devletin kuruluşudur, bir kurtuluştur, Kürtler için ise bir esarettir, Kürdistan'ın bölünmesinin, parçalanmasının ve paylaşılmasının, Kürt Ulusuna böl-yönet politikası uygulamasının garantiye alındığı, ulusalararası bir antlaşmadır. ...İngiliz emperyalizmi kemalistlerle, Arap emperyalizmi ile, İran Şahı ile işbirliği yaparak Kürdistan'ı bölmüş, parçalamış ve paylaşmıştır. ...

...Atatürk her şeyden önce bir Kürt cellatıdır. ..."

4. "Kürt toplumu üzerine"

19. Bu kitap, İsmail Beşikçi tarafından 1971 yılından önce yazılan yazılardan oluşmaktadır. Kovuşturmada şu ifadelere dikkat çekilmiştir:

"...Kürdistan, bilinçli bir devlet politikası ile geri bırakılmıştır, bu politika ile Kürdistan'da sanayileşme gerçekleştirilmemiş, olanakları yaratılmamıştır, böylece nüfusun batı illerine göçü sağlanmıştır. Göç süreci asimilasyon doğrultusunda kullanılmıştır. ...

...Bugün Kürt ulusal varlığını, Kürt dilini, Kürdistan'ı inkar eden hiçbir hukuksal düzenlemenin meşru olmadığını vurgulamaya çalışıyorum....

...O halde bugün Türkiye halkları emperyalizm ve onun işbirlikçisi olan işbirlikçi burjuvazi ve feodal ağalardan meydan gelen bir üçlü tarafından baskı altında tutulmakta ve sömürülmektedir. ..."

5. "Bilincin yükselişi"


20. Bu kitap, özellikle Devlet Güvenlik Mahkemeleri huzurunda olmak üzere çeşitli mahkemelerin huzurunda İsmail Beşikçi ve başvuran aleyhindeki cezai işlemlere ilişkin resmi

belgelerden oluşmaktadır.

6. "Bilimsel yöntem, Üniversite özerkliği ve demokratik toplum ilkeleri açısından Ismail Beşikçi davası V-Yargıtay'ın onama kararı ve Tashihi karar"

21. Bu kitap, 1980 yılında, Sıkıyönetim Mahkemesi'nde İsmail Beşikçi aleyhindeki işlemlere ilişkin olan kitapların sonuncusudur. Kovuşturmada şu ifadelere dikkat çekilmiştir:

"Askeri Yargıtay bu iddiaların varit olmadığını söylerken yalan söylemek zorunda kalmıştır. ...3. Daire beyanı yalandır. Askeri Yargıtay hüküm mahkemesinin uzlaşmaz çelişmelerini hasıraltı etme ve gizleme gayreti içindedir. ...Askeri Yargıtay hüküm mahkemesinin bu çok çirkin ve ayıp olan kurnazlıklarını tarafımdan deşifre edilmemiş olsaydı bu kurnazlığı sürdürmekte başarılı kalabilirdi. ... Askeri Mahkemelerin, sağcı güçlerin ne kadar yanında ve kontrolünde olduğunu açıkça göstermektedir. ..."

7. "Bilimsel yöntem, Üniversite özerkliği ve demokratik toplum ilkeleri açısından Ismail Beşikçi davası I-Danıştay davaları, iddianame, esas hakkındaki mütalaa"

22. Bu kitap, İsmail Beşikçi'yle ilgili idari işlemlere ilişkin belge ve yorumlardan oluşmaktadır. Kitabın, başvuranın daha önce hakkında mahkum edilmiş olduğu başka bir kitabın devamı olduğu gerekçesiyle, cezai işlemler Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından bozulmuştur.

8. "Orgeneral muğlalı olayı, otuzüç kurşun"

23. Başka bir yayımcılık şirketi bu kitabı ilk olarak Mart 1991'de yayınlamıştır. Yayıncı aleyhindeki dava, Türk Ceza Kanunu'nun 142. maddesinin kaldırılması üzerine, 5 Haziran 1991 tarihindeki beraat kararıyla sonuçlanmıştır.

24. Mart 1992'de, başvuran kitabı yeniden yayınlamıştır. 1994 yılında, zaman engeli nedeniyle, hakkındaki cezai takibat başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

9. "Bilimsel yöntem, Üniversite özerkliği ve demokratik toplum ilkeleri açısından İsmail Beşikçi davası IV-Yargıtay'a başvuru"

25. Bu kitap, 1980 tarihinde Sıkıyönetim Mahkemesi'nde İsmail Beşikçi aleyhindeki yasal işlemlerle ilgili Yargıtay huzurundaki temyiz başvurusuna ilişkin belgeler ve yorumlardan oluşmaktadır. Kovuşturmada şu ifadelere dikkat çekilmiştir:

"... Kürt gerçeğini ve Kürdistan gerçeğini inkar eden hiç bir yargılama süreci geçerli değildir. 1971 duruşmalarında mahkemelere devletin yasaları hatırlatıyor, yasalara uyulması gerektiğini vurguluyorduk. Devletin kendi yasalarına neden uymadığının çözümlemesi yapıldı. Bu çözümleme sonucunda artık devletin yasalarının meşru olmadığını vurgulamaya çalışıyoruz. Kürtlerin ulusal varlığını, Kürtçenin varlığını inkar eden hiç bir düşünce ve tavır, davranış meşru değildir. ..."

10. "Mahkemelerin açtığı yol"

26. Kitap, Terörle Mücadele Yasası'nın yürürlüğe girmesinin öncesinde gerçekleşen duruşmalar sırasında doğan belgelerden oluşmaktadır. Sözkonusu duruşmalar beraat kararlarıyla sonuçlanmıştır. Bu belgeler çeşitli iddianameler, dilekçeler ve mahkeme kararlarından oluşmaktadır. Yazarın mahkum edilmiş ve kitabın toplatılmış olmasına rağmen, başvuran aleyhindeki kovuşturma zaman engeline uğramıştır.

11. "Kirletilen kavramlar: Bilim, eşitlik, adalet"

27. Bu kitap, İsmail Beşikçi'nin daha önce bazı gazetelerde yayınlanmış olan yazılarının

derlemesidir. Kovuşturmada şu ifadelere dikkat çekilmiştir:

"... Gerilla mücadelesi gerek Kürdistan'da gerek Türkiye'de toplumsal ve ekonomik yapıları, siyasal kurumların değer sistemlerini yoğun bir şekilde etkilemektedir. Özgürlük hareketinin bilime ihtiyacı büyüktür. Özgürlük hareketi bunun bilincindedir. Özgürlük hareketi demokrasi, özgürlük, eşitlik, hukuk, hukukun evrensel ilkeleri, bağımsızlık, ulusların eşitliği, ulusların kendi geleceklerini tayin, insan hakları gibi kategorilerinde bilincindedir. ... Son yıllarda Kürt toplumunda çok büyük siyasal ve toplumsal değişmeler oluyor. ... Kürt insanı artık toplumsal ve kültürel değerlerinin sömürgeci güçler tarafından tamamen gasp edilmiş olduğunun farkına ve bilincine varıyor. Bunlara yeniden sahip çıkmanın çabası içinde. ...

...PKK geniş Kürt halk yığınlarının gönlündedir, yüreklerindedir. PKK geniş Kürt halk kitlelerinin beyinlerine girmiştir. Kürt halkı PKK olmuştur. Zira özgürlük sadece Kıbrıs Türkleri'nin, Bosna Hersek'teki müslümanların, Karabağ'daki Azeriler'in özlemi değildir. Özgürlük Kürtlerin de hakkıdır."

12. "Hukuksuz adalet"

28. Bu kitap, İsmail Beşikçi'nin yorumlarıyla birlikte, Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı tarafından hem başvuran hem de yazar İsmail Beşikçi aleyhinde düzenlenen iddianameden, aleyhlerinde verilen karardan ve İsmail Beşikçi tarafından "Bilincin Yükselişi" ismindeki kitaba ilişkin işlemlerde Yargıtay'a sunulan savunma ifadelerinden oluşmaktadır. Kovuşturmada şu ifadelere dikkat çekilmiştir:

"... Türkiye'de Kürtlere karşı son derece yoğun ve yaygın ve sürekli bir devlet terörü uygulanmaktadır. Kürdistan'ın Kürt köyleri yakılmakta ve yıkılmaktadır. PKK'nın son yıllarda özellikle son bir yıl içinde çok derin ve yaygın bir gelişme süreci içine girmiştir. ...Kürt sorunu ulusal bir sorundur. Kürt sorununun temelinde Kürdistan'ın ve ulusunun emperyalistlerce ve onların orta değerindeki işbirlikçi hükümetleri tarafından işbirlikçi ve güç birliği yaparak bölünmesi, parçalanması ve paylaşılması ve Kürtlerin bağımsız devlet kurma haklarının gasp edilmesi yatar. Kürtler kendilerine uygulanan böl-yönet politikalarına 70 yılı aşkın bir zamandır karşı koyuyorlar. Silahlı mücadele ediyorlar. ...Gerilla hareketlerini sömürgeciliği yok etmenin bir yolu olarak değerlendirmenin daha doğru olacağı kanısındayım. ... Kürtler henüz yirmi yaşına bile ulaşmamış genc insanlar, Kürdistan için ölüme gidiyorlar. Bu inanç, bu direnç ancak ulusa ve ulusun kimliğine duyulan güvenden ileri gelebilir. ..."

13. "Kirletilen değerler: Demokrasi, barış, kardeşlik"

29. Kitap, İsmail Beşikçi'nin yazılarının derlemesidir. İddia makamı, şu paragraflara dikkat çekmiştir:

"... Bu kitapta iki inceleme yer almaktadır. Birincisi bireysel başvurunun sömürgedeki değeri başlığını taşımaktadır. Alt sömürge Kürdistan'da gelişen gerilla mücadelesi, toplumsal ve siyasal gelişmeler karşısında bireysel başvurunun ne anlama geldiği konusu tartışılmaktadır. ... Türkiye'nin Kürdistan'da gerçekleştirdiği operasyonları ise değil suçluya karşı muamele, düşmana karşı muamele kavramı içinde açıklamak mümkün değildir. Türkiye alt sömürge Kürdistan'da zamana yayılmış bir soykırım gerçekleştirmektedir. ...

...Kürtler Türkiye'de son birkaç yıla kadar inkar ediliyorlardı. Kürtlerin ulusal ve toplumsal varlığı ısrarla inkar ediliyordu. Kürtlerin aslının Türk olduğu vurgulanıyordu ... ve bu görüş, bu anlayış resmi ideolojinin en önemli boyutunu meydana getiriyordu. ... 10 yılı aşkın bir zamandır süren gerilla mücadelesinin fiili kazanımlarından dolayı Türk devleti artık Kürtlerin varlığını, Kürtçe'nin varlığını inkar edemiyor, Kürt diye bilinen bir millet yoktur, Kürtçe diye bilinen bir dil yoktur diyemiyor. ... Bugün devletin Kürtlere söylediği şey şudur: İlkel dilinizi köyünüzde, evinizde, tarlanızda vs konuşabilirsiniz. Kürt kökenli olduğunuzu söyleyebilirsiniz. Fakat Türkiye'de yaşamak için Türk olmak, Türkleşmek zorundasınız. Türk gibi yaşamak zorundasınız. ...

Türkiye'nin, Kürdistan'da uyguladığı politikanın yoğun bir devlet terörünün içerdiği acıktır. Devlet terörünün oluşması ve tırmanması Kürt kimliğinin ve Kürdistan kimliğinin inkarı ile yakından ilgilidir. ... Kürtler belirli bir düşünce etrafında örgütlenmeye başlasa o örgüt hemen yasaklanmakta, kapatılmakta, etkinliği yok edilmeye çalışılmaktadır. ... PKK'nın 1970'li yılların sonlarında kurulusunu ve 1980'lı yılların başında silahlı mücadeleye başlamasını bu çerçeve içinde değerlendirmek gerekir. Devlet Kürtlere kendilerini ifade edebilmek için silaha başvurmaktan baksa hiçbir yol bırakmamıştır. ... Bunlara rağmen Avrupa Devletleri çağdaş değerleri değil ırkçılığı ve sömürgeciliği savunuyorlar. Devlet terörünü görmezden geliyorlar. Böylece Devlet terörünü teşvik ediyorlar. Devlet terörüne karşı mücadele eden özgürlük hareketini PKK'nın uyguladığı şiddeti ise büyütüyorlar. ..."

14. "Işlevsizleşen yasaklar: düşünce yasakları, dolandırıcılık yasakları"

30. Kitap, İsmail Beşikçi'nin yorumlarıyla birlikte, İsmail Beşikçi aleyhine düzenlenen iddianamelerden, mahkemelerin kararlarından ve İsmail Beşikçi tarafından verilen savunma ifadelerinden oluşmaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından şu paragraflara dikkat çekilmiştir:

"PKK önderliğinde Kürdistan'da cereyan eden mücadele ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesidir. Hiç bir ulusal kurtuluş mücadelesin de şiddet kullanmadan başarıya ulaşamaz. ...Bu devlet terörü karşısında alt sömürge ulusal demokratik güçlerinin de belirli bir şiddet uygulamaları kaçınılmaz olmaktadır. ...Devlet kürtlere karşı sistematik bir katliam yapmaktadır, soykırım uygulaması içermektedir. ..."

31. Mahkeme, ayrıca, kitabın, sırasıyla 1 Şubat ve 13 Şubat 1994 tarihlerinde Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan bazı yazılara atıfta bulunarak, 23 ve 38. sayfalarında güvenlik gücü yetkililerinin kimliklerini açıkça ortaya koyduğunu belirtmiştir.

15. İsmail Beşikçi tarafından yazılan on dört kitaba ilişkin müşterek kovuşturma

32. 1991 ve 1992 tarihlerinde yayınlanan sözkonusu kitaplar şunlardır:

- "Ortadoğu'da devlet terörü";

- "Kürtlerin mecburi iskanı";

- "Devletlerarası sömürge: Kürdistan";

- "Türk tarihi tezi, Güneş-dil teorisi ve kürt sorunu";

- "UNESCO'ya mektup";

- "Zihinlerimizdeki karakolların yıkılması, yargılama süreçleri ve özgürleşme";

- "Bilimsel Metod";

- "Doğu Anadolu'nun düzeni, sosyo-ekonomik ve etnik temeli- I";

- "Doğu Anadolu'nun düzeni, sosyo-ekonomik ve etnik temeli - II";

- "Bilim-resmi ideoloji, devlet, demokrasi ve kürt sorunu";

- "Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Tüzüğü (1927) ve Kürt sorunu,

- Başkaldırının koşulları,

- Tunceli Kanunu 1935 ve Dersim Jenosidi,

- Kürdistan üzerinde emperyalist bölüşüm mücadelesi.

33. 22 Mayıs 1997 tarihli kararında başvuranı mahkum eden Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi, kitaplardaki bir grup pasaja değinmiş ve ayrımcılık propagandası yaptıkları ve terörist örgütleri övdükleri sonucuna varmıştır. Mahkeme, özellikle, PKK'nın silahlı bir örgüt olduğunu ve Kürtleri temsil etmediğini belirtmiştir. Bu bağlamda Mahkeme, yazarın belli vatandaşların hakları ve özgürlüklerinin savunucuları olarak PKK'yı sürekli olarak övmesinin, 3713 No.lu Kanun hükmünce mahkumiyeti gerektirdiği kanısındadır. Ayrıca, sözkonusu kitapların ana fikrinin, Türk ve Kürtleri karşı karşıya getirmek olduğu sonucuna varmıştır. AİHM yazarın, Devlet'in demokratik hakları yok etmeye çalışan silahlı bir çeteye karşı gerçekleştirdiği yasal faaliyetlerini terörizm olarak değerlendirdiğini belirtmiştir.

16. Cop Cumhuriyeti

34. Günay Aslan tarafından yazılan bu kitap, güney-doğu hakkındaki duvar yazıları ve karikatürlerin toplamıdır. Kullanılan duvar yazıları, Türkiye'deki ünlü sözler, şarkılar ve reklamların çarpıtılmış halleridir. İddia makamı, aşağıda kaydedilen paragraflara dikkat çekmiştir:

"Ve Tanrı PKK'yı yarattı. …

Sana bir tokat atana sen de bir roket at!

Faili meçhul ölmemiz ırsidir, isyanlarımızdan bize geçmiştir. İmza: Kürt Halkı. …

Konuşan Türkiye, susan Kurdistan demektir. …

Tuvalet duvarına 'Yaşasın PKK' diye yazsak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne yönelik bölücü mahiyette propaganda yapmak suçuna girer mi?

PKK girse de yaşar, girmese de yaşar. …

Bir gün gelecek bütün Kürtleri imha edeceğiz. Imza: Özel Tim …

O bir gün hiç gelmeyecek! İmza: PKK …"

17. "12 Eylül Faşizmi ve PKK direnişi"

35. Kitap, PKK lideri Abdullah Öcalan tarafından yazılmıştır. Öncelikle, 1991 senesi Mayıs ayında Almanya'da yayınlanmıştır. Türkiye'de 1992 senesi Kasım ayında yayınlanmıştır. Kitabın önsözü, Abdullah Öcalan'ın fikir ve görüşlerinin, Devlet tarafından çarpıtıldığı ve bu durumun, Abdullah Öcalan'ın bağımsız düşüncesini oluşturmaya ihtiyaç duyan halk için adil olmadığı söylemlerini içermektedir. Bu nedenle, Öcalan'ın fikirlerini içeren kitap ve makaleler, yayınlanmalıdır. Başvuran ayrıca, Devlet'i, farklı fikirleri paylaşanları terörist olarak kabul etmekle suçlamıştır. Son olarak, kamu yararına olduğu için, ulusal Kürt hareketinin otoritesi olan Abdullah Öcalan'ın görüşlerini takdim ettiğini yazmıştır.

18. "Boğaziçi Işgali - Katledilen madencinin haykıran soluğu"

36. 1992 senesi Mart ayında bir kömür ocağında gerçekleşen patlamayı protesto etmek için Boğaziçi Üniversitesi'ni birkaç günlüğüne işgal eden TIKB(1) militanlarınca tutulan bir günlükten oluşan kitap, Naile Tuncer tarafından düzenlenmiş ve 1992 senesi Ekim ayında yayınlanmıştır. Örgütün basın bildirilerini ve olay ve fotoğraflarla ilgili resmi dokümanları kapsamaktadır. Kitabın kapağında, TIKB adı altında kısmen gizlenmiş bir bayrak görünmektedir.

37. 20 Aralık 1994 tarihinde 3713 No.lu Kanun'un 7 § 5. maddesi uyarınca başvuranı mahkum eden Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi, yasadışı silahlı eylemlerine devam ettiği için TIKB'nin yasadışı bir örgüt olduğuna karar vermiştir. Kömür ocağı kazası, örgüt adına propaganda yapmak için yalnızca bir mazerettir. Başvuran, çarptırıldığı altı aylık hapis cezasını tamamlamış ve para cezasını ödemiştir. Görüşlerini sunmak için belirtilen son tarihi kaçırdığı için itiraz edememiştir.

19. "Koca Çınar - Kürt Bilgesi Musa Anter"

38. Bu kitap, Diyarbakır'da öldürülen Musa Anter'e adanmıştır. Derleme, taziye mesajları ve Yaşar Kaya tarafından seçilen bazı gazetelerde daha önce yayınlanmış makalelerden oluşmaktadır. İddia makamı, aşağıda kaydedilen paragrafları vurgulamıştır:

"O gelişen Kürt ulusal özgürlük mücadelesine inandı. Özgürlük mücadelesinin gerçekleri düşmana inat dobra dobra 'Genç olsaydım dağa çıkar gerillaya katılırdım' diyebilen bir yiğitti. … Ölümünden sonra özgür Gündem'e yüzlerce mesaj geldi. Kimisi ona Kürt bilgesi diyordu. Kimisi Apo Musa

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat