Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/2379 Esas 2019/4330 Karar
Karar Dilini Çevir:
1. Hukuk Dairesi 2018/2379 E. , 2019/4330 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve feri müdahil vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


-KARAR-

Dava, inançlı işlem ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, damadı Barış’ın para ihtiyacı nedeniyle dava dışı ...’nun bankadan kullandığı 200.000,00 TL krediyi aldıklarını, karşılığında teminat olarak maliki olduğu 3121 ada 13 sayılı parseldeki 11 no’lu bağımsız bölümü Uygun’a temlik ettiğini, Uygun’un aldığı kredinin taksitlerini damadının ödediğini, ancak aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle Uygun’un çekişmeli daireyi muvazaalı olarak davalı ...’ya satış göstererek devrettiğini, davalı ...’nın daireyi hiç görmeden satın aldığını, satış bedeli ile gerçek bedel arasında fahiş fark bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu 11 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı dava dışı Uygun’dan bedeli karşılığında satın aldığını, daha önce eşi ile birlikte sahip oldukları evi sattıklarını, buradan elde ettiği paranın üzerine kredi temin ederek satış bedelini ödediğini, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetli olarak bağımsız bölümü satın aldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından dava dışı Uygun ile aralarındaki inançlı işlem iddiasını ispata yarar yazılı bir belge sunulmadığı, sunulan tarihsiz ve imzasız belgenin kabul edilemeyeceği, davalı ...’nın dava dışı Uygun ile birlikte hareket ettiğinin kanıtlanamadığı, davalının TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Davacı ...’in maliki olduğu dava konusu 11 no’lu bağımsız bölümü 27.08.2010 tarihinde dava dışı ...’na, Uygun’un da 24.12.2013 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere, muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki birsözleşme ile gizlemektedirler ( nisbi muvazaa) Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.
Her ne kadar, muvazaayı düzenleyen B.K.nun l8. maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmiyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Medeni Kanunun 1025. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen karar, yenilik doğurucu (inşai) bir hüküm değil, açıklayıcı (ihdasi) bir hüküm durumundadır.
Öte yandan, muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişi Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince bu iddiasını isbat etmek zorundadır. Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288 ve 290. maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme aynı kanunun 293. maddesinde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille isbat edilmesi gerekir.Böyle bir sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde dahi
olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı öğretide ve kararlılık kazanmış içtihatlarda ortaklaşa kabul edilmiştir. İşte bu görüşten hareketle 5.2.l947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad (namı-mü

Üyelik Paketleri

Tüm programlar tek bir abonelikle sınırsız hizmetinde.

Güncellemeler otomatik yüklenir.

Tüm ProgramlarAylık Üyelik

Toplam 9 Program
Sınırsız Destek
Süre Sonunda Durur
Kredi Kartlarına Taksit
1 Kullanıcı
Kullanıcı Sayısı Arttırılabilir
Ek Kullanıcı Değiştirilebilir
300 / Ay
Detayları Göster Üyeliği Başlat

Tüm Programlar6 Aylık Üyelik

Toplam 9 Program
Sınırsız Destek
Süre Sonunda Durur
Kredi Kartlarına Taksit
1 Kullanıcı
Kullanıcı Sayısı Arttırılabilir
Ek Kullanıcı Değiştirilebilir
₺1.100
800
Kazancınız 300 TL
Detayları Göster Üyeliği Başlat