Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 1/1975 Dava No / Karar Tarihi 23.12.1975
Numara: 1/1975
Dava No: /
Taraflar: Cemal Sami ile Zalihe Cemal
Konu: Eşlerden birinin evlilik görevlerini yerine getirmemesi halinde Mahkemenin müdahalesini isteme. Madde 26 (f) Davacının kusurlarından veya mizaç ayrılığından boşanma - Şahadet
Mahkeme: TCM/aile
Karar Tarihi: 23.12.1975
- T.C.M. İstinaf No.1/75
(Dava No.88/73; Mağusa)
TÜRK CEMAATI İSTİNAF MAHKEMESİ HUZURUNDA
Mahkeme Heyeti : M.Necati Münir (Başkan), Ahmed İzzet ve
Şakir S.İlkay
İstinaf eden : Cemal Sami, Meluşa (Davalı)
- ile
Aleyhine istinaf edilen: Zalihe Cemal,0vgoroz (davacı)
arasında
İstinaf eden namına : Fuat Veziroğlu
Aleyhine istinaf edlilen
namına : Menteş Azi-z
------------------------
Fasıl 339, Türk Aile (Evlenme-Boşaııma) Kanunu, Madde 38. - Eşlerden
birinin evlilik görevlerini yerine getirmemesi halinde Mahkemenin müdahalesini isteme. Madde 26 (f) Davacının kusurlarından veya- mizaç ayrılığından boşanma.
Şahadet - Mahkeme bir şahidin verdiği şahadetin bir kısmına inanmakta
ve bir kısnıına inanmamakta tamamıyla serbesttir. Bazan doğru karara varmak bakımından böyle bir tutum sakıncalı ve hatta tehlikeli olabilir. Ancak Mahkeme- bu gibi sakınca ve tehlikeleri şahidin verdiği şahadet ışğında titizlikle inceledikten sonra bu yolu tutabilir.
Davacı 28 yaşında lise mezunu olup Ovgoroz'da ikamet etmekte; Davalı ise 25 yaşında olup orta 2. sınıfa kadar devam etmiş, Meluşa köyünde çift-çilikle uğraşmakta ve babasının yanında ikamet etmektedir. Taraflar l9 Kasım 1970 tarihinde Ovgoroz Evlendirme Memurluğu'nda evlenmişler, 6 ay kadar Melûşa'da Davalının babasının evinde oturmuşlardır. Aralarında zifaf olmamış, çocukları da yoktur.
Davacı 1-0 Ağustos 1973'te Mağusa Türk Cemaat Mahkemesinde açtığı bir davada davalının Mayıs 1973 başlarında davacıyı Ovgoroz'daki baba evine götürüp bıraktığını, kendisi ile hiç ilgilenmediğini, evlilik yuvası tesis etmediğini, nafaka vermediğini iddia ederek, Mah-kemeden Davalının bir yuva kurarak Davacıyı davet etmesini ve bunu yapana kadar ayda 15.nafaka ödemesini emretmesini talep etmiştir.
Davalı, müdafaa takririnde Davacının Mayıs 1973 başında ewelki Mahkeme kararıyla başka bir nikahlıdan ayrıldığını söylediği-ni, ancak nikah olduklarında bunu sakladığını, beraber oldukları sürede kendisinden uzak durduğunu, sevgi göstermediğini, kendisini rencide edecek sözler sarfederek küçük düşürdüğünü, Davacının kusur ve kabahatlerinden dolayı aralarında geçimsizlik olup be-raber yaşama imkanının ortadan kalktığını, müşterek hayata devam arzusunun kalmadığını iddia ederek mukabil dava olarak boşanma talep etmiştir. Davacı buna cevap olarak Davalının iddialarını reddetmiştir. Bidayet Mahkemesi, Davacının evvelce başkası ile ev-lenip boşandığını Davalıdan gizlediği ve Davalının bunu nikah günü bilmediği, diğer taraftan Mayıs 1973'te Davalının iddia ettiği sözlerin Davacı tarafından söylenmediği ve taraflar arasında evliliği kökünden sarsacak geçimsizlik meydana gelmediği kanaatin-e vararak Davalının en geç bir ay zarfında Davacıyı evlilik yuvasına davet etmesine, aksi halde ayda £ 6.- nafaka ödemesine hüküm vermiş ve Davalının boşanma talebini reddetmiştir.
Davalı bu hükümden istinaf etmiştir. İstinaf eden bilhassa Bidayet Mahkeme-sinin talep takririndeki iddiaların yazılı belgelerle tekzip edilmesine ve yargıcın bu hususta bulguya varmasına rağmen Davalının bir kısım şahadetıne inanmamak ve Davalı lehine hüküm vermemekle hata ettiğini ve daha birçok noktalarda hatalar bulunduğunu ö-ne sürmüştür.
Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi tarafları dinledikten sonra Bidayet Mahkemesinin Davalı tarafından ibraz edilen şahadete inanarak Davacının nikâh zamanı Davalıya evvelce nikâh olup ayrıldığını söylemediği kanaatına vararak Davacının şahadetine- inanmamıştır ki, bunda hata görülmemiştir. Mahkeme diğer hususlarda Davacının şahadetine inanarak hükmünü ona göre vermiştir. Mahkeme bir şahidin verdiği şahadetin bir kısmına inanmakta ve bir kısmına inanmamakta serbesttir. Netice olarak İstinaf Mahkemes-i Bidayet Mahkemesinin verdiği hükümde hata olmadığına kanaat getirerek istinafı reddetmiştir.
-------------------
HÜKÜM
İstinaf konusu bu dava açıldığı zaman, aleyhine istinaf edilen (davacı) 28 yaşında, lise -mezunu olup Ovgoroz'da ikamet etmekte idi. İstinaf eden (davalı) ise, 25 yaşında olup, orta 2. sınıfa kadar devam etmiş, bilâhare Meluşa köyünde çiftçilik yapmakta ve babası yanında ikamet edip ona yardım e-mekte idi.
Taraflar 19 Kasım 1970 tarihinde Ovgo-roz Evlendime Memurluğunda evlenmişler ve 6 ay kadar Meluşa'da davafının babasının evinde ikamet etmişler, fakat aralarında zifaf olmamış ve dolayısıyla çocukları da olmamıştır.
Davacı 10 Ağustos 1973 tarihinde Mağusa'da Türk Cemaat Mahkemesinde dosyaladı-ğı bir dava ile davalının 1973 Mayıs başlarında davacıyı Ovgoroz'dakı baba evine götürüp bıraktığını, o tarihten itibaren kendisi ile hiç ılgilenmediğini, dava tarıhine kadar bir evlilik yuvası tesis etmediğini ve müteaddit müracaatlara rağmen davacıya naf-aka vermedijini iddia ederek Mahkemeden davalının bir aile yuvası kurarak davacıyı evlilik yuvasına davet etmesini ve bunu yapana kadar da £ 15.- ayda nafaka vermesini emreden bir emir talep etmiştir. Davacı talep takririnin 6. paragrafında kendisinin daha- önce nikâhlı oldu junu ve nikâhlıdan Mahkeme kararı ile ayrılmış bakire olduğunu iddia etmıştir.
Davalı müdafaa takririnde, davacının nikahlıdan Mahkeme kararı ile ayrılmış olduğunu takriben 1973 Mayıs ayı başında veya o tarihlerde öğrendiğini iddia etmi-ş ve davacının bakire olduğğu hususunda bilgisizlik beyan etmiştir. Davalı keza, kendisi ile ikamet ettı i devrede davacının devamlı surette kendisinden uzak durduğunu, sevgi göstermediğini, davalıyı rencide edecek ve erkeklik gururunu kıracak şekilde yüıü-ne karşı "dünyada erkek mi kalmadı da seni sevecem veya seninle yatacam" ve benzeri lâflar söylediğini, zihninde şüphe yaratacak şekilde, "çok kahve, limonata içtim, korkarım kızlığım çıkmayacak" tarzında beyanlarda bulunduğunu, yabancı erkeklerle ilgilend-iğini ve onları kendisi (davalı) ile kıyaslayarak "O senden güzeldir, bu çocuğun gözleri ne güzel, keşke ondan bir çocuk sahibi olsam" tarzında lâflar ettiğini ve Mayıs 1973 başlarında veya o tarihlerde davacının dedikodu yaratacak bir elbise giymesi netic-esi olarak başlayan münakaşa üzerine "sen bana karışamazsın, ben serbest yaşamaya alıştım, ben bir nişanlıdan, bir de nikâhlıdan ayrıldım,
£ 100.- aldım, £ 100.- da senden alır ayrılırım, bu iş biter. Beni köyüme götür, sen götürmezsen ben kaçar gider-im" dediğini, davacının bir nişanlıdan bir de nikâhlıdan ayrılmış olduğunu evlenme akdi yapıldığı zaman bilmediğini ve bu hususta davacı tarafından hataya düşürüldüğünü iddia ederek davacının kusur ve kabahatlarından veya karakter veya mizaç uyuşmazlığında-n husule gelen şiddetli geçimsizlik dolayısıyle müşterek hayata devam arzusunun kendisinde sönmüş olduğunu belirterek mukabil dava olarak Mahkemeden boşanma talep etmiştir.
Müdafaaya ve mukabil talebe cevap lâyihasında davacı, davalının daha önce nikâhlı -olduğunu bilmediği iddiasının tamamen asılsız olduğunu ve taraflar nikâhlandıkları zaman asılan evlenme beyan kâğıdında davacının hangi dava numarası ile boşandığının belirtildiğini iddia etmiştir.
Bidayet Mahkemesi davacının evvelce başka birisi ile evle-nip boşandığını davalıdan gizlediği ve davalının bunu nikâh günü bilmediği; diğer taraftan Mayıs 1973'te davalının iddia ettiği sözlerin davacı tarafından söylenmediği ve taraflar arasında evliliği kökünden sarsacak geçimsizlik meydana gelmediği kanaatına -vararak davalının en geç bir ay zarfında davacıyı aile yuvasına davet etmesine, aksi halde £ 6.- nafaka ödemesine hüküm vermış, davalının boşanma talebini reddetmiş ve dava masraflarının davalı tarafından ödenmesini emretmiştir.
Davalı bu hükümden aşağıda-ki hususlarda istinaf etmiştir:
"1. Davanın temelini teşkil eden esasa müteallik bir hususta davacının dava lâyihalarında kesinlikle ve ısrarla öne sürülen iddiaların yazılı belgelerle kesin şekilde tekzip edilmesine ve bu konuda davalılehınde bulguya var-masına rağmen; Bidayet mahkemesi, davalının bir kısım şahadetine inanmamakla ve/veya davalı lehine hüküm vermemekle hata etmiştir.
2. Davacının daha önce nikâhlanıp ayrıldığı, davalının nikâh anında bunu bilmediği bir gerçek olduğu ve bu konuda bulguya va-rıldığı halde, davalının gerçeği ne zaman öğrendiği yolunda bır bulguya varmadan Bidayet Mahkemesinin davalının talebini reddetmesı hatalıdır.
3. Mahkemenin kararvermesi gereken en önemli husus veya hususlardan biri, davacının daha önce nikâhlanıp boşanma-sııiın davalı tarafından ne zaman öğrenildiği konusu idi. Mahkeme, bu konuda, tüm dava lâyihaları ve şahadet muvacehesinde taraflardan hangisine