Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/2907 Esas 2014/18987 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 15. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/2907
Karar No: 2014/18987
Karar Tarihi: 17.11.2014

15. Ceza Dairesi         2013/2907 E.  ,  2014/18987 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehin etmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkâr etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Şikayetçi ..'nın kızı ... ile suça sürüklenen çocuk ...'nın arkadaş oldukları, bir süre arkadaşlık yaptıkları, ayrılmaları üzerine suça sürüklenen çocuk ...'nın mağdurdan içinde olan kayıtları sileceğini, akşam iade edeceğini söyleyerek telefonunu istediği, mağdurun kabul ederek telefonunu verdiği, suça sürüklenen çocuk ...’nın telefonu gidip 95 TL’ye sattığı olayda; güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
06/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253/3. maddesine göre, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemeyeceğinin belirtilmesi ve mala zarar verme suçunun da TCK'nın 168/1. maddesine göre etkin pişmanlık öngörülen suçlar kapsamında olması nedeniyle, suç ve hüküm tarihi itibariyle sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuğun yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suça sürüklenen çocuk hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuğun temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılık aynı Kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "60 gün" “40 gün”, “33 gün” ve "660 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla "5 gün", “3 gün”, “2 gün” ve "40 TL" adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











Full & Egal Universal Law Academy