Yargıtay 16.Hukuk Dairesi 2017/3418 Esas 2020/3003 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 16.Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3418
Karar No: 2020/3003
Karar Tarihi: 14.09.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ



Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Yargıtay bozma ilamında özetle; "öncelikle tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için kendilerine süre ve imkan tanınması, teknik bilirkişilerin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle kabulüne karar verilen taşınmaz bölümlerinin tapuda kayıtlı bulunan yerlerden olup olmadığının anlaşılması ve çifte tapunun oluşumunun önlenmesi için durumun Tapu Müdürlüğünden sorulması, Yargıtay ve Daire uygulaması gereğince dava konusu taşınmazın 22.07.1976 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı anlaşıldığına göre, davanın açıldığı 28.07.2010 tarihinden en az 20 yıl öncesine ait (1980-1990) yılları arası iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı'ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise Kadastro İl Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendisi aracılığıyla zemine uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nın 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmaları, davetiyeye uymamaları halinde HMK’nın 245. maddesinin göz önünde bulundurulması, uyuşmazlığın taşınmazlara ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenilmeleri, davacı tarafından taşınmazın hangi tarihten itibaren imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü, emek ve parayı nasıl sarfettiği, hangi tarihte tamamladığı konularında bilgilerine başvurulması, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkinin yüzleştirilerek HMK’nın 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, dava konusu taşınmaz bölümleri ile çevresi ve komşu parselleri gösterir birleşik paftanın Kadastro Müdürlüğünden istenilmesi, birleşik pafta üzerinden belirlenecek komşu parsellere ait kadastro tutanakları ile kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilerek dosyaya eklenmesi, aynı keşifte yukarıda açıklandığı biçimde teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla komşu kayıt ve belgelerinin zemine uygulanması, dava konusu yeri ne gösterdikleri üzerinde durulması, davacı ...'in 01.01.1965 doğumlu olduğu imar ve ihyanın iddiaya göre tamamlandığı 1987 yılında henüz 22 yaşında bulunduğu gözetilerek, hayatın olağan akışı içinde bu yaşta bulunan bir kişinin dava dilekçesine göre 50,000 metrekare yüzölçümlü bir yeri imar ve ihya edecek durumda bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, uzman bilirkişi jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendisinden hava fotoğraflarıyla getirtilen paftaların çekildikleri ve düzenlendikleri tarihlere göre taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları, ya da hangi durumda bulundukları, imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı konularında önceki raporlarla değerlendirilmek suretiyle Yargıtay’ın ve tarafların denetimine açık gerekçeli rapor istenilmesi, ayrıca davacının belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin Kadastro ve Tapu Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açılıp açılmadığının o yer Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazların kadastro tutanakları ve tapu kayıtlarının Tapu Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davalarına ait dosyaların ise ait olduğu mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen limitler yönünden göz önünde bulundurulması" gereğine değinilmiştir. Yargılama sırasında çekişmeli taşınmaz bölümleri önce 734 parsel numarasıyla idari yoldan, bilahare 09.04.2015 tarihinde 300.655,32 metrekare yüzölçümü ile hali arazi vasfıyla ihdasen Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 01.06.2016 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 24.356,44 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 5.855,03 metrekare büyüklüğündeki tescil harici taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekilleri ve Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 1976 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK'nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri gereğince tapusuz taşınmazın tescili istemi ile açılmış olmakla beraber, davaya konu taşınmazın yargılama sırasında ham toprak niteliği ile idari yoldan davalı Hazine adına 734 parsel numarasıyla tapuya tescil edilmesi nedeniyle davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğünün kabulü zorunludur.

Hal böyle olunca; Mahkemece, çekişmeli taşınmazın, yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle tapulu hale geldiği ve davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü gözetilmeksizin, tapu iptali ve tescil kararı yerine sadece tescil kararı verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden ... ve ...'na ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy