Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/968 Esas 2018/2742 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/ 968
Karar No: 2018 / 2742
Karar Tarihi: 20.03.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET)MAHKEMESİ



Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:



Y A R G I T A Y K A R A R I



Davacı, davalı dağıtım şirketinin, düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak bedeli adı altında fazladan ücret tahsil ettiğini ileri sürerek; şimdilik 23.000,00 TL’nin işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile de talebini 25.773,89 TL'ye yükseltmiştir.

Davalı, kayıp-kaçak bedelinin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 19.12.2016 günlü ve 2016/8257E.-2016/15476K sayılı ilamı ile, dava konusunun davacının ticari işletmesinde kullanmış olduğu elektrik aboneliği üzerinden tahsil edilen kayıp kaçak bedelinin iadesi istemine ilişkin olduğu, bu duruma göre uyuşmazlığın çözümünün Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi dahilinde olduğundan görev hususunun değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

Mahkemece, yukarıda anılan bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, karar verilmesine yer olmadığına ve davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.092,87 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesi, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

O halde; mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildikten sonra davacı yararına maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde nispi vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 6. maddesindeki “3.092,87TL” rakamının hükümden çıkarılarak yerine “1.980,00 TL” rakamının yazılmasına, hükmün davalı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy