Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3692 Esas 2019/6846 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3692
Karar No: 2019/6846
Karar Tarihi: 18.09.2019

3. Hukuk Dairesi         2019/3692 E.  ,  2019/6846 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasındaki nafakanın artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, taraflarca istinaf kanun yoluna müracat edilmesi üzerine; bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan inceleme neticesinde tarafların istinaf talebinin esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, dava dilekçesinde; tarafların Ankara 5. Aile Mahkemesinin 2010/654 Esas sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocukların velayetinin müvekkiline verildiğini, müvekkili için aylık 1.000 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar için aylık 250'şer TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; nafakaların yıllık artışa bağlandığını, aradan geçen zamanda bu nafakaların yetersiz kaldığını, davalı adına bir çok şirket, arazi ve gayrimenkul bulunduğunu, davacının ev hanımı olduğunu, nafakaların çocukların geçimi için yeterli olmadığını, davalının iş adamı olduğunu, aylık gelirinin 100.000 TL olduğunu belirterek; müvekkili için yoksulluk nafakasının aylık 8.000 TL'ye,müşterek çocuklar için iştirak nafakalarının ayrı ayrı aylık 2.000'er TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; boşanma kararı ile bağlanan nafakaların yıllık ÜFE oranında artışa bağlandığını, müvekkilinin nafakaları düzenli ödeyip, nafakalar dışında da çocukların maddi-manevi ihtiyaçlarını karşıladığını, boşanma kararı ile müvekkilinin davacıya değeri 1 Milyon TL değerinde 7+1 daire, değeri 500.000 TL değerinde kira gelirine müsait iki daire, bir araç ve tazminat ödediğini, davacının daireler üzerindeki baz istasyonlarından gelir elde ettiğini, aracı olduğunu, yoksul durumda bulunmadığını; müvekkilinin kirada oturduğunu, yeniden evlendiğini, bir çocuğu olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, Ankara 5. Aile Mahkemesinin 2010/654 esas 2010/932 karar sayılı ilamı ile davacı için verilen yoksulluk nafakasının 07/03/2016 tarihi itibari ile 2.000,00 TL' ye yükseltilmesine, küçükler ...,... için verilen iştirak nafakalarının 07/03/2016 tarihi itibari ile 2.000'er TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesinin kararına karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; Ankara 6. Aile Mahkemesi'nin 27/12/2017 tarih, 2016/403 Esas, 2017/2051 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Dava,yoksulluk nafakasının artırımı istemine ilişkindir.
TMK'nun 175.maddesine göre "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir." Kanunda öngörülen şartlar davacı lehine gerçekleştiği takdirde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir.
TMK'nun 176/4. maddesine göre de; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir."
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Dosya kapsamından;tarafların 22.06.2010 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine 1.000.00 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği,bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık altı yıllık süre geçtiği, davacının ev hanımı olup geliri bulunmadığı; davalının ise, çiftçi olup, 4000 TL geliri olduğu, adına kayıtlı birçok taşınmazı bulunduğu, 2016 itibariyle yıllık 90.500 TL kira gelirinin olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir.
O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak aynı kanunun 371. Maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 18.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




Full & Egal Universal Law Academy