Yargıtay 3.Ceza Dairesi 2020/8706 Esas 2020/10223 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 3.Ceza Dairesi
Esas No: 2020/8706
Karar No: 2020/10223
Karar Tarihi: 09.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Kasten yaralama

HÜKÜM : Mahkumiyet



Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;

1)Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen soyut ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “1/1/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da iptal kararının sonuçları itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğu, zira 5271 sayılı CMK’nin 251/3. maddesinde yer alan basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda “Mahkumiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK'nin 7. ve CMK’nin 251. maddeleri uyarıncadosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Kabule göre de;

2)Sanığın adli sicil kaydına konu ilamların silinme koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, fiili işlediği sırada 65 yaşını bitirmiş olan sanık hakkında, 1 yıldan az süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK'nin 50/3. maddesindeki zorunluluk gereğince, TCK'nin 50/2. maddesi de gözetilerek, TCK'nin 50/1-a maddesindeki adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

3) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince istem gibi BOZULMASINA, 09.09.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy