Yargıtay Büyük Genel Kurul 1929/24 Esas 1929/13 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1929/24
Karar No: 1929/13
Karar Tarihi: 04.12.1929

Temyiz Teşkilatı Hakkındaki Kanunun üçüncü maddesi hükmünce hususi kanunlara tevfikan asliye ve sulh mahkemelerinde görülen "ceza davalarının temyizen tetkiki Üçüncü Ceza Dairesine ait ise de murtabit veya müçtemi cürümlerde umumi ve hususi kanunlara tevfikan verilip temyiz olunan hükümlerin tetkik mercii neresi olacağı hakkında kanunda bir sarahat olmamasından bu keyfiyet Üçüncü Ceza Dairesi ile Dördüncü Ceza Dairesi arasında ihtilafı mucip olduğundan Heyeti Umumiyece halli Üçüncü Ceza Dairei aliyesinin 1 Haziran 1929 tarih ve 183 numaralı müzekkeresi ile talep olunmakla 1929 senesi haziranının 19. çarşamba gününe davet edilen Heyeti Umumiyeye Başmüddeiumumi Yusuf Nihat Beyefendi dahi dahil olduğu halde kırk zatın iştirak ettiği anlaşıldıktan ve nisabı müzakere tahakkuk ettikten sonra Dördüncü Ceza Dairei Aliyesinin noktai nazarını teşrih etmek üzere söz alan Reis Ali Fehmi Beyefendi: Bu gibi, kanunu umumi olan Ceza Kanununa ve kanunu hususiye tevfikan ve müştereken verilen hükümlerden Kanunu Cezaya ait olan kısmı dairemiz tarafından tetkik edilir. Ve kanunu hususiye ait olan kısmı da tetkik edilmek suretiyle Üçüncü Ceza Dairei Aliyesine iade edilmekte ve kendileri de bu şekli kabul ederek karar vermekte idiler. Binaenaleyh hadis olduğu bildirilen ihtilafa makamı riyaset tarafından tevzi edilen takrirle muttali oldum.

Fahrettin Beyefendi: Filhakika Ali Fehmi Beyefendinin buyurdukları gibi dairemizin ekseriyeti ile muamele yapılmakta idi. Ahiren arkadaşlardan bazılarının tebeddülüne binaen aksine ekseriyet hasıl olduğundan Heyeti Umumiyeye sevk edilmiştir. Temyiz Teşkilatı Hakkındaki Kanunun dördüncü maddesinde Üçüncü Cezaya ait üçüncü fıkrada yalnız hususi kanundan bahsedildiği halde, Dördüncü Ceza Dairei aliyesinin vazifesini tayin eden dördüncü fıkrasında diğer temyiz dairelerinin vazifesi haricinde kalan ceza davalarını tetkik ve rüyet edeceğini tasrih suretiyle esasatı usuliye ve ahkamı umumiyeye taalluk eden hallerde o ahkam ve esasatın cereyanı lüzumu kastolunmuş olmasına ve umumi, hususi cürümlerin irtibatından mütevellit hallerde muhakeme icra ve hüküm itasının büyük cezayı verme salahiyetini haiz mahkemeye aidiyeti usuli esaslarımızdan olunca bu hükümleri temyizen tetkik etmek vazifesi de ağır cürmün tetkikatı temyiziyesini haiz bulunan daireye ait olacağı derkar bulunmasına binaen bunların da Dördüncü Ceza Dairesinde bakılması kanaatindeyim.

İbrahim Etem Beyefendi: Öteden beri tetkik ettiği bir evrakı Üçüncü Ceza Dairei aliyesinde müteaddit defalar nakzolunmuş ve nihayet Dördüncü Ceza Dairesine verilmiş, Dördüncü Ceza Dairesi tetkikatını yaptıktan sonra Üçüncü Cezaya tevdiinde bir mahzur varmıdır? Fahrettin Beyefendinin buyurdukları gibi mahkemei asliyedeki şeklin muhafazası lazım mıdır? Biz bunda bir mahzur görmedik ve burada tetkik olunacak nokta mahzur olup olmadığıdır. Bendenizce mahkemei asliyedeki kaideye riayet edilmemekte bir mahzur yoktur. Ceza Kanununda zam usulü kabul edilmiştir. Kavanini hususiyede içtimaı ceraim suretiyle verilen bir kararı tefrik etmek imkanı yoktur. Kabiliyeti taksimiyesi olan kararlardan Üçüncü Cezaya ait olanını kendileri, kısmı diğerini de biz tetkik etmek üzere mutabık kalmıştık. Binaenaleyh kanunu hususiye ait kısmı kendilerine ve ahkamı umumiyeye tevfikan verilen kararın tetkiki de Dördüncü Ceza Dairesine ait olduğu mütalaasındayım.

Şevket Beyefendi: İbrahim Beyefendi buyurdukları şeklin devamında bir mahzur olmadığını söylediler. Bendeniz diyorum ki mahzur vardır. Çünkü elimizde bir kaide vardır. O kaideye göre büyük cürmü gören mahkeme küçük cürmü de bakması lazımdır. Ve böyle olması işin sürat ve intizamı noktai nazarından da böyledir. Mesela sigara kağıdı kaçakçılığı isnat edilen birine aynı tasnii cürümden mahkemeye sevkedilmiş ve bu adam sigara kağıdından beraet ve tasnii cürümden mahkum olmuştur. Şu vaziyette bu karar yekdiğerinden gayri kabili fektir. Ve bunlar bir kaideye tabidir. Kaide ise muttarit ve muntazam olmalıdır. Ve Temyiz Teşkilatı Hakkındaki Kanun buna müsaittir.

Birinci Reis İhsan Beyefendi Hazretleri: İbrahim Bey mahzur olmadığını beyan buyurdular. Tevhidi içtihat zımnında bir mesele müzakere edilirken hadise değil, taalluk ettiği kaide ve zabıta nazarı itibare alınmak lazımdır. Bizim kaidemizde, ağır cürüm hangi mahkemede tetkik edilirse hafif cürüm de orada tetkik edilmesi lazımdır. Şimdi Üçüncü Ceza ile Dördüncü Ceza Dairesinin tetkik edeceği cürümleri tetkik edelim. İçtima eden ceraime ait hükmün ağır cürmün tabi olduğu dairede tetkiki icabeder. Birinci Ceza Dairesinde cünha işlerinin de tetkik olunduğu gibi.

Netice, Dördüncü Ceza Dairesi evrakı tetkik ettiği zaman Üçüncü Ceza Dairesine ait olan cürüm hafif ise bu kısmı da tetkik eder ve kararını verir. Üçüncü Ceza Dairesi dahi kanunu hususiye tevfikan verilen cürüm ağır ise tetkik eder ve kararını verir. Başka suretle hareket etmeye imkan yoktur.

Semih Beyefendi: Sigara kağıdı taharri edilirken yapılan bazı cürümler vardır ki bunu Birinci Ceza Dairesi tetkik ediyor.

Bahri Beyefendi: Bir dava ağır cezada rüyet edilirken onun zımnında zuhur eden hafif kısmı da orada tetkik edilir. Şu itibarla bu kaideye tevfiki hareket etmek lazımdır.

İbrahim Etem Beyefendi: Üçüncü Ceza Dairesi bu şekli kabul ediyormu ve en büyük kaçakçılığın yanında bir de kabahat olursa kendileri bakabileceklermi, sualine karşı bu şekli kabul ettikleri Üçüncü Ceza Dairesi Reisi Fahrettin Bey tarafından beyan edilmekle reye vaz olunarak neticede:

Sonuç: Murtabit ve müçtemi cürümlere ait umumi ve hususi kanunlara tevfikan ve tevhiden verilip temyiz olunan hükümlerin her birinin mercii tetkiki Teşkilat Kanununun üçüncü maddesi sarahatine nazaran Temyiz Mahkemesinin ayrı ayrı dairelerine ait olduğu halde de ağır cürme ait hükmün mercii temyizi olan dairede diğer hafif cürümlere mütedair hükümlerin de tebaan tetkiki kanun ve usul icabından olduğu ittifakla karargir olmuştur. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy