Yargıtay Büyük Genel Kurul 1941/23 Esas 1942/5 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1941/23
Karar No: 1942/5
Karar Tarihi: 18.03.1942

(Lozan Anlaşması - Barış Antlaşması m. 42)

Kanunu Medeninin meriyetinden mukaddem ekalliyetler tarafından vukuu iddia olunan talakın, şahitle isbatı caiz olduğu yolunda Temyiz ikinci Hukuk Dairesinin 26 Şubat 928 tarih ve 1066/805 numaralı kararına muhalif bir içtihada mütemayil ekseriyet hasıl olacağı anlaşılmasına mebni keyfiyetin tevhidi içtihat suretiyle halli mezkur daire reisliğinin 6 Mayıs 941 tarih ve 2216/43 numaralı yazısıyla istenilmesine mebni 25 Şubat 942 tarihinde toplanan Heyeti Umumiyeye kırk yedi zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve sözü geçen yazı ile daire kararı okunduktan sonra söz alan:

Reis A. Hikmet Berki: Mutlakiyet idaresi zamanında gayri müslimlerin bazı ahkamı şahsiyelerine müteallik muamelelerin müessesatı mezhebiyelerince icrasına ve bu müesseselerce bu hususta verilecek vesikaların kabulüne müsaade olunmuştur.

Bu müsaade dinî akidelere ve umuru diyaniyeye müdahale edilmemesi esasına istinat ediyordu. Maahaza mahkemeye ahkamı şahsiyeye ait hukukî bir mesele arz olununca ahkamı mezhebiye değil, Devletin kanunları tatbik edilmekte idi. Bir devletin mahkemesinde kendi kanunlarından başka bir kanun tatbik edilemeyeceği cihetle bunun böyle olması zarurî idi. Ahiren hukukî işlerde zikri geçen müsaade dahi ref edilmiş ve Lozan Ahidnamesiyle keyfiyet teyit olunarak yalnız aile hukuku ve ahkamı şahsiye meselelerinde ekalliyetlerin örf ve adetlerine müsait ahkam vaz'ı kabul edilmiş ve Kanunu Medeninin neşrinden sonra ekalliyetleri temsil eden cemaat mümessilleri tarafından vukubulan müracaat üzerine muahedenin bu babtaki maddesi dahi hükümsüz kalmıştır. Binaenaleyh dairenin evvelki içtihadı doğrudur.

Abdullah: Türkiye'deki ekaliyetlere padişahların fütuhat zamanında atıfet ve ihsan kabilinden verilen imtiyazatı mezhebiye asırlarca yani Medeni Kanunun meriyetine değin devam ve hatta Lozan Ahidnamesinin kırk ikinci maddesiyle Devlet aile hukuku ve ahkamı şahsiye meselelerinde örf ve adetlerine müsait ahkam vaz edileceğini de kabul etti. Kanunu Medeninin neşrinden sonra ekalliyetleri temsil eden cemaat mümessilleri tarafından vaki müracaat üzerine muahedenin bu maddesi hükümsüz kaldı. Şu halde son zamanlara kadar Hıristiyanların evlenme ve boşanma işleri kiliselerde dinî teamül ve örf dairesinde hallolunmakta idi. Böyle bir zamanda yani evlenme gibi talakın da ayin ve merasimi mahsusaya tabi olduğu bir sırada talakın şahitle isbatına kanuni cevaz yoktur, ikinci Hukuk Dairesinin son içtihadı muvafıktır, demeleriyle neticede:

Lozan Ahidnamesiyle dahi teyit olunduğu üzere müessesatı mezhebiyenin ahkamı şahsiye hakkında salahiyetleri merfü olup hadise Medeni Kanunun meriyetinden mukaddem olmak itibariyle o zaman kanun mahiyetinde olan esasatı sabıkanın tatbiki lazım geleceğine altı reyi muhalife karşı kırk bir reyle karar verildi. (¤¤)



Full & Egal Universal Law Academy