Yargıtay Büyük Genel Kurul 1941/34 Esas 1941/30 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1941/34
Karar No: 1941/30
Karar Tarihi: 10.12.1941

(765 S. K. m. 251, 271, 273, 281)

Dava: 456. maddeye 2275 sayılı kanunla ilave edilen son fıkranın münhasıran davayı şikayetnameye bağlılıktan kurtarmağa ve 4. fıkrayı 6.4.1932 günlü ve 21, 22 sayılı tevhidi içtihat kararıyla tebellür eden vaziyete tevfik etmeğe matuf bulunmak itibariyle tevhidi içtihada mevzu ittihazına elverişli mahiyette olmadığı müşahade edildikten sonra diğer maddeler hakkında yaplan müzakereler neticesinde:

456. maddenin son fıkrasında zikri geçen ve hemen onu takiben yazılan 457. madde 4. Ceza Dairesi'nin son telakkisi veçhile ve tam manasıyla ceza artırıcı sebepleri havi ve adeta tabi bir madde halinde görülmüştür. Her dördü ( Devlet idaresi aleyhinde işlenilen cürümler ) babında ve birincisi ( Hükümet memurları tarafından efrada karşı yapılacak sui muameleler ) ve 2. ve üçüncüsü ( Resmi sıfatı haiz olanlar aleyhinde cürümler ) ve dördüncüde ( Geçen fasıllar arasında müşterek hükümler ) fasıllarında bulunan 251, 271, 273 ve 281. maddelerin, ( memur tarafından veya memur aleyhine ) işlenilmesi yönünden Devlet idaresi aleyhinde sayılan cürümlere ait olmakla, asıl ceza tayin edilen maddelerdeki mahiyeti asliyelerinden tefrik ve temyiz edilmiş olduğu ve bilhassa 271. maddenin fazla olarak taallluk ettiği suçun bütün unsurlarını da ihtiva etmekle bir kat daha müstakil bir mahiyet aldığı meydandadır.

825 sayılı Meriyet Kanunu'nun 29. maddesinde sulhun vazifesine bırakılan maddelerin numaralı birer birer zikr ve tadad edildikten sonra, ( Maddelerinde yazılı cürümlere müteallik davaları... rüyet ve hükme rabteder. ) denilmesi sulha vazife tefrikinde cezaların değil, muayyen maddelerde yazılı cürümlerin nazara alındığını gösterdiği gibi suçların cinslerine göre zümrelendirilmesini istihdaf eden Ceza Kanunu'nun 86. maddesi dahi zikri geçen maddeleri cinsen cezalarını tezyit ettikleri eşhas aleyhindeki cürümlere ait maddelerden ayrı kabul etmekle de mevzuu müzakere olan 4 madde ile cezasının artıracakları maddelerin mahiyeten ayrılığını bir kat daha tebarüz ettirmiştir.

Kanunda müstakil ceza tayin edilmeyerek diğer maddelerin cezalarını tezyit ile iktifa edilmesi 251, 273 ve 281. maddelerde Ceza Kanunu'nun hemen onda birine ait maddeleri aynen ve 271. maddede dahi iki bendine göre 456. maddedeki dört fıkra ile 457. maddedeki teşdit sebeplerini iki defa tekrar suretiyle maddelerin ve kanunun hacmini artırmaktan içtinap için olduğu şüphesizdir.

Kaldı ki Meriyet Kanunu'nun 29. maddesi, 402, 424, 486, 487, 522 ve 525. maddeler gibi alepte olanlar şöyle dursun hatta lehte olan 485, 522 ve 525. maddeleri dahi, ( görecekleri davalara münhasır olmak üzere ) kaydıyla tasrih etmiş olması, vazifeleri istisnai mahiyette olan sulh mahkemelerinin, sarahat olmadıkça ( Ceza Kanunu'nun birinci kitabındaki umumi hükümler müstesna olmak üzere ) her hangi bir ceza maddesini görememeleri esasının takip edildiğine kuvvetle dalelet etmektedir.

Binaenaleyh taraflardan birinin ( Memurluk sıfatını ) istihdaf ve bu itibarla ( Devlet idaresi aleyhinde cürümler ) mahiyetini iktisap eden 251, 271, 273 ve 281. maddelerin tatbikini icap ettiren davaların, asıl ceza sulhün vazifesine dahil bir maddeden alınsa dahi, asliye mahkemelerinin vazifeleri hududu dahiline gireceğine birinci celsede sülüsan ekseriyet hasıl olmadığından ikinci celsede mutlak ekseriyetle karar verildi.




Full & Egal Universal Law Academy