Yargıtay Büyük Genel Kurul 1943/25 Esas 1946/8 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1943/25
Karar No: 1946/8
Karar Tarihi: 22.05.1946

(818 S. K. m. 260) (2004 S. K. m. 272) (3780 S. K. m. 30)

Dava: Borçlar Kanununun 260. maddesi gereğince birikmiş kiraların ödenmesi için kiralayana ihtar yapılmadıkça kiralananın boşaltılması istenip istenemeyeceği hususunda Yargıtay Ticaret Dairesiyle İcra ve İflas Dairesinin kararları arasında meydana gelen içtihat aykırılığının içtihatların birleştirilmesi yoluyla halli istemi üzerine uyuşmazlığın konusunu teşkil eden kararlara ait ilam örnekleri çoğaltılıp dağıtılarak 10.4.1946 Çarşamba günü için müzakerenin başlayacağı Genel Kurul Üyelerine bildirilmişti.

Bugün toplanan kurula elli dokuz zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten sonra Birinci Başkan Halil Özyörük'ün Başkanlığında müzakereye başlanarak uyuşmazlık konusu ilam örnekleri Birinci Başkan tarafından okunduktan ve hadise telhisen anlatıldıktan sonra söz alan:

İcra ve İflas Dairesi Başkanı Abdullah Aytemiz: Ticaret Dairesi birikmiş kiraların ödenmesi için Borçlar Kanununun 260. maddesi veçhile kiracıya bir ihtar yapılmadıkça mecurun tahliyesi istenemeyeceğini ve dairemiz ise kira bedelinin peşin ödenmesi mukavelenamede şart kılınmış ise vaktinde kirayı vermeyen kiracı mukavele hükmünü bozmuş olacağından ihtira lüzum olmaksızın kiralananın tahliyesi istenebileceği yolunda içtihat tesis etmişlerdir.

22.12.1943 tarihli görev uyuşmazlığının halli zımnındaki tevhidi içtihat kararı bu uyuşmazlığı da ortadan kaldırmıştır.Çünkü okunan kararlarımızın hepsi bu inan birleştirilmesi kararından evveldir. Eğer içtihat tevhidine lüzum görülürse esas hakkındaki mütalaamı da arzederim. Bana kalırsa inan birleştirilmesine lüzum kalmamıştır.

Milli Korunma Kanununun neşrine kadar İcrra Kanununun 272. maddesi gereğince mukavelename ile icra edilen bir gayrimenkulün, müddetin hitamından itibaren bir ay içinde kiralayan isterse kiralanan tahliye ve bu madde tatbik olunmakta idi. Milli Karunma Kanunu yayınlandıktan sonra bu maddeyi Milli Korunma Kanununun otuzuncu maddesiyle telif ve müddetin bitmesinden sonra bir ay içinde vaki tahliye talebini kabul ettik. Ve berviçhi peşin ödenmesi meşrut olan kira karşılığı zamanında verilmemiş ise bir gûnâ ihtara tabi tutmayarak ve otuzuncu maddenin bir fıkrasına dayanarak kararlar verdik. Bahseylediğim fıkrayı aynen okuyorum mukavele hükümlerine riayet ettiği müddetçe kiracı aleyhine tahliye davası açılamaz.) mukavele hükümleri yerine mumi hükümler kullanılmış olsa idi o vakit Borçlar Kanununun 260. maddesine gidilirdi. Ve Ticaret Dairesinin içtihadı doğru olurdu. Mukavele hükümlerine riayetsizlik dediğim gibi vaktinde kirayı ödememekle hasıldır.

Yukarıda yazılı tevhidi içtihat kararı verilince yani Milli Korunma Kanunu yürürlüğe girdikten sonra müddet bahis mevzuu olmadığına ve ancak gayri muayyen bir zaman için yenilenen kira bağıtının feshi istenebileceğine göre artık müddetin hitamı hasebiyle mecurun tahliyesi cihetine gidilmesine imkan kalmadığından tevhidi içtihat kararından sonra görev dışında kalan bu kabil tahliye taleplerini reddetmekteyiz.

İçtihadın birleştirilmesi hakkındaki kararlar vaktiyle kararları verilmiş olan hadiselere müessir olmadığından ve arzeylediğim gibi son kanundan sonra bu içtihadın devamlandırılması da bulunmadığından bu konu üzerinde inanın birleşttirilmesinin bir faidesi görülmiyecektir. Bu bakımdan inan birleştirilmesin zum kalmadığı kanaatındayım. Demeleriyle:

Sonuç: Borçlar Kanununun 260. maddesi gereğince birikmiş kiraları ödenmesi için kiralayana ihtar yapılmadıkça kiralananın boşaltılması istenemeyeceği hakkındaki Yargıtay Ticaret Dairesi karariyle peşin veya muayyen bir zamanda ödenmesi şart kılınan kiraların mücerret vaktinde ödenmemesi bağıt hükmünü bozmak demek olacağından bir gûnâ ihtira hacet olmaksızın mecurun tahliyesi istenebileceğine dair İcra ve İflas Dairesinin kararı arasında hasıl olan uyuşmazlığın çözülmesi için uzun uzadıya yapılan konuşma ve tartışmalar sonucunda, Milli Korunma Kanununun otuzuncu maddesinin beşinci bendinde bu madde hükümlerine göre açılacak tahliye davalarının sulh mahkemesinde görüleceği yazılı olup bu maddenin yürürlüğe girmesinden sonra mücerret kira karşılığının zamanında verilmemesinden dolayı kiralananın tahliye ve teslimi hakkındaki takip suretiyle baş vurmaların tetkiki icra dairesinin görevi dışında kalmış ve Genel Kurulca içtihat birleştirilmesi yoluyla verilecek kararların daha evvel kararı verilmiş olan hadiselere şümulü olmıyacağı ve ancak mümasil işlerde mabihül'imtisal tutulacağı Temyiz Mahkemesi Teşkilatına dair 1221 sayılı Kanunun sekizinci maddesi hükmü iktizasından bulunmuş olmasına ve İcra ve İflas Dairesinin yukarda gösterilen kararı mezkur maddenin vaz ve tedvininden evvel verilmiş olması hasebiyle iki daire kararları arasındaki içtihat uyuşmazlığının incelenip bir karara bağlanmasının bundan böyle ameli bir faydası görülemiyeceğine binaen bu konu üzerinde incelemeler yapılıp bir karar verilmesine lüzum ve mahal olmadığına 10.4.1946 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Borçlar Kanununun 260. maddesi mucibince kira bedelinin ödenmemesinden dolayı tahliye davası yapılabilmesi, bu ödeme hakkında bir ihtar yapılmasına mevkuf ve muallak olup Milli Korunma Kanunu husui bir kanun olmak hasebiyle, bunun Borçlar Kanununun umumi hükümlerini tedil veya ilga edebilmesi ya sarahaten bir hükmü ihtiva etmesine veyahut bu hususi kanun ile umumi kanun hükümlerinin telif edilememesine mevkuf olmakla bu yolda bir aykırılık tahakkuk etmedikçe yeni hususi kanunun eski umumi kanun hükmünü bertaraf edemeyeceğinden kira bedelini ödemiyen kiracıların bu vecibelerini ödemeye daveti mutazammın usulüne muvafık bir ihtar vaki olmadıkça mücerret vaktinde kiranın ödenmemiş olması tahliye davası hakkını veremiyeceği reyindeyim.



Full & Egal Universal Law Academy