Yargıtay Büyük Genel Kurul 1945/22 Esas 1950/4 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1945/22
Karar No: 1950/4
Karar Tarihi: 08.03.1950

(743 S. K. m. 908)

Borçlar Kanunu'nda gâsıbın kiracı sayılarak kira karşılığı ile mükellef tutulacağına dair hüküm mevcut olmadığı gibi âdi ve hasılat icarına dair maddelerden borçlara ait bütün kaidelerden böyle bir hüküm çıkarmak da mümkün değildir.

Zira, başkasının malını haksız olarak kullanmak bağıt hükümlerine tâbi bir hukukî muamele olmayıp Borçlar Kanunu'nun haksız fiillerden doğan borçlara müteallik hükümlerine tâbi haksız bir fiildir.

Haksız fiillerin borç doğurması ise haksızlığa uğrayan kimsenin bu yüzden zarar görmüş, zarara uğramış olması şartına bağlıdır.

Zarar mamelekte bir eksilme husule gelmesiyle vücut bulacağı gibi zararın tazmini borcu da ancak kanunda yazılı olan hallerde doğup tazmin borcunu doğuracağı, kanunda yazılı olmayan fiillerin sebebiyet verdiği zararlar bir tazmin davasına konu olamazlar. Böyle bir zarara uğrayanlar ona katlanmaya mecburdurlar.

Kanun koyucu haksız fiil ile sebepsiz iktisabı birbirinden ayırmış olduğu için başkasının malını haksız olarak kullanmanın bir sebepsiz iktisap teşkil edeceği, bundan sebepsiz iktisap borcu doğacağı da düşünülemez. Çünkü, burada bir iktisap yoktur. İktisap ancak hukukî bir muamele ile olur. Gaspta ise, ne bir taraflı, ne de iki taraflı bir hukukî muamele vardır.

Gasp, onu işleyenin haksız bir fiilidir ki, bununla gasbeden hem kanunun yasağına karşı hareket etmiş, hem de malını gasbettiği kimsenin kanunun koruduğu zilyedlik hakkını ihlâl etmiş olur.

Başkasının elinde bulunan şeyi gasbeden veya ona tecavüz eyleyen kimse gasp ve tecavüzden ileri gelen zararı tazmin edeceği Medenî Kanun'un 895, 896 ncı maddelerinde yazılı olduğu gibi bunun şümulü de 908 inci maddede açıkça gösterilmiştir.

Belediyenin ecrimisil adı altındaki isteğini toplanmış ve toplanması ihmal edilmiş semerelerin tazmini isteği şeklinde anlamak, iddiayı bu şekilde yorumlamak da mümkün değildir.

Belediyenin böyle bir istekte bulunabilmesi semere toplamak ve şeyi semerelendirmek niyetinde bulunmuş olmasına bağlıdır. Belediye böyle bir iddiada bulunmamıştır.

Semere toplamayı ve şeyi semerelendirmeyi kurmamış ve böyle bir niyette bulunmamış olan kimsenin ne toplanan semerelerin ne de toplanması ihmal edilen semerelerin tazminini istemeye hakkı vardır. Çünkü, bu halde semerenin toplanması veya toplanmasının ihmal edilmesiyle malikinin mamelekinden bir eksilme vukua gelmemektedir. Malik bir zarara uğramamaktadır.

Malikin bu yerdeki hakkı mülkiyet hakkını terkeden kimsenin durumu gibidir. Terkolunan şeye elkoyan kimse iade ile mükellef olmayacağı gibi meselâ buhran sebebiyle toplama masrafını korumayacağı dolayısıyle malikin tarlada veya ağaçların başında bıraktığı mahsulü ve semereleri toplayanlar da iade ile ve tazmin ile mükellef tutulamazlar.

Sonuç: Yukarıda yazılı düşünce ve sebeplerden dolayı başkasının gayrimenkulünü haksız olarak elinde tutmuş olmasından doğan zararları ve elde ettiği veya elde etmeği ihmal eylediği semereleri tazmin ile mükellef olup bir zarara uğramamış olan malik veya zilyede ecrimisil adı veya başka bir ad altında herhangi bir tazminat vermekle mükellef olmadığına karar verildi. (¤¤)



Full & Egal Universal Law Academy