Yargıtay Büyük Genel Kurul 1952/14 Esas 1953/6 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1952/14
Karar No: 1953/6
Karar Tarihi: 07.10.1953

(818 S.K. m. 192, 217, 229, 230)

Dava: Temyiz Mahkemesi Ticaret Dairesinin 13/7/1951 tarih ve 1950/5456 E. 4112 K. sayılı ve Dördüncü hukuk Dairesinin 31/1/1952 tarih ve 70/553 sayılı kararlarını havi ilâmları arasındaki içtihad ihtilâfının halli, Birinci Başkanlığının 10/12/1952 tarihli yazısiyle istenmesine mebni hukuk kısmı içtihadları birleştirme Umumi Heyetinde keyfiyet müzakere olundu;

Ticaret Dairesi ilâmiyle; Varlık Vergisi mükelleflerinden (A.G) 'ın vergi borcundan dolayı bir kıta gayrimenkulünün Tahsili Emval Kanununa tevfikan yapılan cebri ihalesini mütaakıp adı geçenin şikâyetine müsteniden yolsuzluğu sabit olan ihalenin feshiyle gayrimenkulün namına kaydının tashihine karar verilmesi sebebiyle, bidayeten namına ihale kaydının tashihine karar verilmesi sebebiyle, bidayeten namına ihale yapılan (H.H.S)'in ihalenin bozulmasından dolayı hazine aleyhine açtığı tazminat dâvasına Devlet Şûrasına bakılması icabettiği içtihad edilmiş olduğu halde; Dördüncü Hukuk Dairesi ilâmiyle; yine Varlık Vergisi borcundan dolayı Tahsili Emval Kanununa tevfikan yapılan cebri ihale neticesinde iktisabettiği gayrimenkulün hükmen elinden alınması dolayısiyla, alıcı (A.T) tarafından Hazine aleyhine ikame edilen tazminat dâvası zımnında İstanbul Asliye İkinci Hukuk Mahkemsince verilen hüküm temyizen esas bakımından incelenerek vazife cihetine dokunulmamış, bu suretle bu dâvanın Adliye Mahkemesinde bakılacağı neticesine varılmış olduğundan iki daire kararları arasındaki içtihat ihtilâfı açıktır.

Umumi heyet âzalarından bazıları; cebri ihalenin hususi hukuk sahasına giren bir bey akdi, ve ihalenin bozulması üzerine, müşterinin bâyi mevkiinde blunan Hazineden tazminat istemesi, Borçlar Kanununun 217 nci maddesi delâletiyle 192 nci maddesine istinad eden mebiin zabtından mütevellid bir dâva olduğunu, bu sebeple akidden doğan bu dâvaların Adliye Mahkemelerinde bakılmış ve karar verilmiş olduğundan bu sebeple de, ihalenin feshinden dolayı Hazine aleyhine açılacak tazminat dâvalarına Adliye Mahkemelerinde bakılması zaruri olduğunu beyan ve ifade etmişlerdir.

İzhar olunan bu mülâhazalarla; istinad ettiği mucip sebepler ekseriyetce isabetli örülmemiştir. Şöyle ki; nazariyatla hâkim olan telâkkiye göre, cebri ihale, Borçlar Kanununun 229 uncu maddesindeki tavsife rağmen, bey akdi, hatta hususi hukukun bir hukuki muamelesi olmayıp bilâkis bir âmmen tasarrufudur.

Hususi hukuk sahasında, gayrimenkul bey'inde mülkiyet tapuya tecil ile intikal ettiği halde, cebri icrada mülkiyet, ihale ile intikal eder. (Borçlar kanunu madde - 231, Medeni kanun made-633, İcra ve İflâs kanunu madde - 134). İhalenin şu hukuki mahiyeti icabı olarak, bunun feshi bey akdinde olduğu gibi, dâva yoliyle mahkemeye değil, şikâyet yoliyle tetkik merciine arzolunur (İcra ve İflâs Kanunu madde - 134, Borçlar Kanunu madde - 226 fıkra 2).

Cebri icra, akid olmadığından, müzayede şartnamesinde sarih bir taahhüt bulunması veya müzayedeye iştirak edenlere karşı hle yapılmış olması halleri müstesna olarak, cebri ihalelerde tekeffül hükümlerinin cereyan etmiyeceğini bizzat kanun tasrih etmiştir. (Borçlar Kanunu madde - 230).

Binaenaleyh, aksi kanaatta bulunanların, cebri ihalenin hususu hukuk sahasına giren bir böy olduğuna,e ve mebiin zabtına müteallik hükümlerin, nhassaten 192 nci madde nhükmünü cebri ihalelerde tetbik oluncağına mütedair görüş ve mütalâalarının kabulüne imkân görülememiştir.

18/11/1942 tarih ve 22/2 sayılı tevhidi İçtihat kararı mevridine maksur oldğundan müzakere mevzuu olna meseleler bu kararın şümulünden hariç bulunmaktadır.

İhalenin feshi dâvalarının Adliye Mahkemesinde bakılmış olması da idari kararın ittihaz ve tatbikından hukuku muhtel olduğu iddiasiyle alıcılmar tarafından İdare aleyhine açılan tazminat dâvalarının Adliye Mahkemesinde bakılması için bir sebep teşkil edemez. Cebri ihalelerin akid olmayıp, âmme hukkuna aid bir tasarruf olduğu belirtilmiş bulunduğuna göre meselenin hallinde bu mebde'den harket etmek zarureti vardır. Devlet Şûrası Kanununun 23 üncü maddesinde rüyeti Adli Mahkemelirn vazifesi dışında bulunan meseleler hakkında idare fiil ve kararlardan hukuku muhtel olanlar tarafından açılacak dâvaların doğrudan doğruya ve kati surette Devlet Şûrası Dâva Dairesinde rüyet ve halledileceği tasrih edilmiştir. Tahsili Emval Kanuuna tevfikan yapılan cebri ihalelerin bozulmasından dolayı hukuku muhtel olan alıcılar tarafından Devlet aleyhine açılacak tazminat dâvalarının Adliye Mahkemelerinde rüyet edileceğine dair muvzuatda bir hüküm bulunmadığından bu gibi dâvalar Adliye Mahkemelerinin vazifesi edışında kalmaktadır. Bilâkis bu dâvalar, idare hukuku sahasındaki hizmet kusuru esasına dayanan tam kaza dâvalarıdır.

İzah olunan sebeplere binaen Tahsili Emval kanununa tevfikan yaplan cebri ihalelerin fesih ve iptalnden dolayı hukuku muhtel olduğu iddiasiyle alıcılar tarafından Devlet aleyhine açılan tazminat dâvalarının rüyet ve tetkikının devlet Şûrasına ait olduğuna ve ticaret birinci müzakerede üçte iki ekseriyet hâsıl olmadığından 24/6/1953 tarihinde yapılan ikinci müzakerede müzakere nisabının mutlak ekseriyetiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy