Yargıtay Büyük Genel Kurul 1954/5 Esas 1956/12 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1954/5
Karar No: 1956/12
Karar Tarihi: 19.06.1956

(765 S. K. m. 179, 456, 458)

Dava: Müşterek evi terkeden karısının rızası hilafına evine getirmek isteyen kocanın hareketi hürriyeti tahdit suçunu teşkil edeceği hakkındaki Birinci Ceza Dairesi'nin 27.9.1947 tarih ve 2625/2244 sayılı ve Dördüncü Ceza Dairesi'nin 11.12.1953 tarih ve 14764/13182 sayılı ilamlariyle manevi unsurun bulunmaması sebebiyle bu suçu teşkil edemeyeceğine dair Birinci Ceza Dairesi'nin 3.3.1953 tarih ve 913/775 sayılı ve 30.6.1953 tarih ve 2540/2277ç sayılı ilamları arasındaki içtihat ihtilafının halli Adliye Vekaletinin Ceza İşleri Umum Müdürlüğü ifadeli 11.2.1954 tarih ve 4204 sayılı yazılarıyla istenmekle iş Birinci Reisliği'n 6.4.1954 tarih ve 954/5 sayılı kenar yazısiyle Tevhidi İçtihat Heyeti'ne sevkedilmekle ilam arasında mübayenet bulunduğu müşahede edildikten sonra keyfiyet ceza kısmı umumi heyetinde münakaşa ve müzakere olundu,

Karar: Türk Ceza Kanunu'nun 179 uncu maddesinin birinci fıkrasıyla hürriyeti tahdit suçu vazedilmiş, bu maddenin 2 nci fıkrasiyle 180 inci madde cürmün vasıtası, maksadı mağdurun sıfatı ve neticeleri itibariyle teşdit sebepleri ve 180 inci maddenin son fıkrası da bir tahfif sebebini ihtiva etmekte bulunmuştur.

Medeni Kanun'un ve 152 ve 154 üncü maddelerindeki hükümlere göre koca evlilik birliği'nin reisidir. Evin intihabı ona aittir. Birliği koca temsil eder.

Müşterek evi terekeden karısını koca, bu sıfatla eve getirmek isteyebilir. Maksat ve gayesi birliğin bozulmaması, yuvanın dağılmamasıdır. Maksadın bu olduğu karısı evden gitmeden hürriyeti tahdit yolunda bir harekette bulunmadığı gibi eve getirdikten sonra da bu mahiyette bir harekette bulunmamasından anlaşılır.

Gerçi Medeni Kanun'un 162 nci maddesine göre - Bu maddedeki şartlar tahakkuk ettiği takdirde - karı ayrı bir mesken edinebilir ve kocasından ayrı yaşamak hakkını haizdir.

Ancak meseleyi bu zaviyeden değil maznunun kastı bakımından mütalaa ve tetkik etmek iktiza eder.

Ceza Hukuku'na göre fiil, maznunun hareketini ve istediği, arzu ettiği neticeyi içine alır. Maznunun hareketi zahiren hürriyeti tahdite benzerse de, hürriyeti tahditi kastetmediği için fiilinin hürriyeti tahdit olarak tavsifine imkan olmamak icap eder.

Suçun manevi unsuru (sübjektif unsuru) diye de tesmiye edilen kasıt, bütün suçlara şamil umumi bir unsurdur. Kastın umumi ve hususi diye ikiye taksimi de umumiyetle kabul edilmiştir.

Hususi kasıt, mesuliyet için daha fazla bir şeyin; muayyen bir saik ve gayenin, yahut kasta ait özel bir vasfın bulunmasını icap ettirir.

Hususi kasta misal olarak (İftira) ve (Yataklık) suçları gösterilebilir. Mesela, iftira cürmünün teşekkül edebilmesi için adi ve umumi bir kasıt kafi olmayıp (suçsuz olduğunu bilmek) vasfı dolayısiyla bir hususi kasıt bulunmak icap eder.

Hürriyeti tahdit suçu da mahiyeti itibariyle teşekkülü için hususi bir kasta muhtaçtır. Bir kız veya kadını şehvet hissi veya izdivaç için kaçırmak ve günlerce yanında tutmakla mağdurun hürriyeti tahdite uğradığı halde failin kastı bakımından hürriyeti tahdit değil, kaçırma suçu teşekkül etmektedir.

Bir şahsı arzusu hilafına hapsetmek fiili için muhik bir sebep mevcut olduğu hallerde suç olmamak icap eder. Mesela, Ana, Baba veya terbiyesine nezaret etmekle mükellef bir kimse tarafından ıslah veya bir zararın husulüne mani olmak maksadiyle biri çocuğun; veya kadının bazı usulsüz hareketlerini menetmek için kocası tarafından makbul bazı şeriat altında bahsedilmeleri bu kabildendir.

Burada ebeveynin ve kocanın hareketleri şeklen hürriyeti tahdite benzemekte ise de; kasıtları bakımından bu suç teşekkül edememektedir.
Heyetteki ekelliyetin noktai nazarı, maznunun kastı, fiilde mündemiç bulunduğundan ayrıca hususi kastı aramağa lüzum kalmadan, karısını rızası hilafına evine getiren kocanın hareketinin hürriyeti tahdit suçunu teşkil edeceği merkezindedir. Kastın araştırılması zaruri bulunduğuna göre bu mütalaa, ekseriyet tarafından ceza esaslariyle teklifi kabil görülmemiştir. Netice :

Sonuç: Karısını rızası hilafına eve getiren kocanın hareketi vasfına göre müessir fiili veya fena muamele gibi suçları teşkil edebilirse de; hürriyeti tahdit hususi kastı ile hareket edilmediği için hürriyeti tahdit suçunun teşekkül edemeyeceğine ilk toplantıda reylerin üçte ikisini geçen ekseriyetiyle 11.6.1956 tarihinde karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy