Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1956/5
Karar No: 1956/2
Karar Tarihi: 02.05.1956
(765 S. K. m. 416, 423)
Onbeş yaşını bitirip onsekiz yaşını ikmal etmemiş olan bir kızın evlenme vaadiyle kızlığını bozanların fiil ve hareketlerinin 6123 sayılı kanunla muaddel Türk Ceza Kanunu'nun 416 ncı maddesinin son fıkrasında yazılı suçu teşkil edip etmediği hususunda Beşinci Ceza Dairesinin 23.3.1955, 17.7.1955 ve 30.12.1955 tarih ve sırasiyle 602, 3013 ve 5593 esas sayılı kararlariyle Ceza Heyeti Umumiyesinin 23.1.1956 gün ve 14 esas numaralı kararı arasında tahaddüs eden içtihat ihtilafının tevhidi içtihat yoluyla halli Beşinci Ceza Dairesi Reisliğinin 24.2.1956 tarih ve 54 sayılı yazısiyle istenilmesi üzerine 25.4.1956 da hukuk ve ceza kısımlarının içtimaiyle toplanan Tevhidi İçtihat Umumi Heyetinde tarih ve numaraları mezkur kararlar arasındaki mübayenetin mevcudiyeti kabul edildikten sonra keyfiyet müzakere olundu.
İhtilafa mevzu teşkil eden yukarıda tarih ve numaraları yazılı Beşinci Ceza Dairesinin kararlarında; 6123 sayılı Kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 416 ncı maddesine bir fıkra eklenerek onbeş yaşını bitiren ve reşit olmayan bir kimse ile rızaen cinsi münasebette bulunanların fiil ve hareketleri tecrim edilmiş olmakla beraber mezkur kanunun 423 üncü maddesi hükmünün mahfuz tutulduğu ve sarih ve zımni bir ilganın düşünülemiyeceği ve her iki cürme ait suç unsurlariyle takibat şartlarının yekdiğerinden farklı bulunmaları dolayısiyle Türk Ceza Kanunu'nun 79 uncu maddesinin hadisede tatbik kabiliyeti bulunmadığı esbabı mucibesine istinat edilmiştir.
Ceza heyeti umumiyesi kararında ise 6123 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 416 ncı maddesine ilave olunan fıkra ile fiil daha ağır bir cezayı müstelzim bulunmadığı takdirde onbeş yaşını bitirip onsekiz yaşını ikmal etmemiş olan bir kimse ile rızaen cinsi münasebette bulunulması men ve tecrim edildiğinden mürtekiplerinin fiil ve hareketinin 423 üncü maddede yazılı unsur ve şartlar aranmaksızın 416 ncı maddesinin son fıkrasına tevafuk ettiği kabul edilmiştir.
6123 Sayılı Kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 416 ncı maddesine ilave olunan fıkra ile onbeş yaşını bitirmiş ve onsekiz yaşını ikmal etmemiş olan bir kimse ile rızaen cinsi münasebette bulunulması menedilmiştir. Fıkradaki kimse tabiri erkek ve kadını da şümulüne almaktadır. Üçüncü fıkranın meriyete girdiği tarihe kadar onbeş yaşını ikmal etmiş kimselerle fiil daha ağır bir cezayı istilzam etmediği takdirde rızaen cinsi münasebette bulunulması evlenme vaadiyle izalei bekaret müstesna olmak üzere suçlandırılmamış idi. Kanun Vazıınca onbeş yaşını bitirmiş olup da sinnen reşit olmayan kimselerle rızaen dahi olsa cinsi mukarenette bulunulması tecviz kılınmadığından yapılan ilave ile bu hareketler de tecrim ve bu suretle umumi bir zabıta tesis edilmiş ve ayrıca müeyyidelendirilmiştir.
Bu hüküm müvacehesinde mağdurun erkek olmaması halinde 423 üncü maddede unsurları ve takibat şartları tespit olunan evlenme vaadiyle bekaretin izalesine ait suç ile 416 ncı maddenin son fıkrasında yazılı cürüm arasında unsur ve takibat şartları bakımından mütezat hükümlerin mevcudiyeti sebebiyle kanun hükümlerinden hangisinin tatbik edileceğinde Beşinci Ceza Dairesiyle Ceza Heyeti Umumiyesi kararları arasında içtihat ihtilafı tahassül eylemiştir.
416 ncı maddenin son fıkrası metninde yer almış olan bir kimse tabiriyle cinsi münasebetin kadın veya erkek olan şahıslara da teşmil kılınmasına göre Kanun Vazıı gerek evlenme vaadine mukarin olarak ve gerekse böyle bir vaadla kandırma keyfiyeti mevzubahis olmaksızın onbeş yaşını bitirip onsekiz yaşını ikmal etmeyen bir kızla rızaen vaki mukareneti de mezkur fıkranın şümulüne ithal eylemiştir.
Memnuiyet hilafına onbeş yaşını bitirmiş olup da onsekiz yaşını ikmal etmeyen bir kızla cinsi münasebette bulunanların hareketleri 423 üncü maddede mevzu cezadan daha ağır bir müeyyide ile tecziye kılınmasına ve Kanun Vazıının maksuduna göre böyle bir kimse ile mukarenet halinde fiilin 423 üncü maddede mezkur unsur ve şartların mevcudiyeti aranmaksızın 416 ncı maddenin son fıkrasında yazılı suçu teşkil edeceği anlaşılmaktadır.
Türk Ceza Kanunu'nun 423 üncü maddesinin suç unsurlarından birisi de onbeş yaşını dolduran bir kızın evlenme vaadiyle kandırılarak bikrinin izale edilmesidir. Bikri izale edilen kızın onbeş yaşını ikmal etmesi meşrut olup yaş bakımından münteha haddi gösterilmemesine nazaran mağdurun reşit bulunması halinde de mezkur maddenin tatbiki icap etmektedir. Kanun Vazıınca onbeş yaşını bitirip onsekiz yaşını ikmal etmeyen bir kızla cinsi münasebette bulunanların 416 ncı maddeye ilave olunan 423 üncü maddede mezkur cezadan daha ağır bir müeyyide ile tecziye olunmaları esasının kabul edilmesine göre bu iki yaş haddi arasında bulunan bir kızı evlenme vaadiyle kandırarak bikrini izale edenlerin 423 üncü madde gereğince tecziyesi 416 ncı maddenin son fıkrası hükmü muvacehesinde düşünülemez. Kanun Vazıının mezkur son fıkra ile 423 üncü maddede yazılı (onbeş yaşını dolduran) ibaresini, onsekiz yaşını ikmal eden şeklinde zımnen tadil eylediğini her iki madde hükümleri arasında mevcut açık mübayenet dolayisiyle kabul etmek zaruridir. Netice:
Yazılı sebeplerden dolayı onbeş yaşını bitirip onsekiz yaşını ikmal etmemiş olan bir kızla rızaen cinsi mukarenette bulunanların fiil ve hareketlerinin Türk Ceza Kanunu'nun 423 üncü maddesinde gösterilen sair cürüm unsurlarının ve takibat şartlarının mevcut olup olmadığına bakılmaksızın 6123 sayılı kanunla mezkur kanunun 416 ncı maddesine ilave olunan üçüncü fıkrasına yazılı suçu teşkil ettiğine 25.4.1956 tarihinde mevcudun üçte iki ekseriyetiyle karar verildi.
AYKIRI GÖRÜŞLER
H. Yücekök (5.C.D.Bşk.)
6123 Sayılı Kanunla Ceza Kanunu'nun 416 ncı maddesine bir fıkra eklenerek 15 yaşını doldurup reşit olmayan bir kimse ile rızasiyle cinsi münasebette bulunanların fiilleri tecrim edilmiş olmakla beraber 423 üncü maddesinde 15 yaşını bitiren bir kızın alacağım diye kandırılıp kızlığının bozulmasına taalluk eden fiil bir tadile tabi tutulmayarak haiz olduğu hususi şartlarla muhafaza edilmiştir. 416 ncı maddeye eklenen fıkrada fiil, ister erkek ister kadın ister kız olsun reşit olmamak itibariyle mağdurun rızasının muteber olmamasına dayanmaktadır. Bu fiil 414 üncü maddenin bir inci fıkrasında tecrim olunan fiile müşabihtir. Şu farklaki 414 üncü maddenin birinci fıkrasında mağdur 15 yaşını bitirmemiş olmasına mukabil 416 ncı maddenin son fıkrasında 15 yaşını bitirmiş fakat henüz reşit olmamıştır. İki fiil arasında mağdurun muayyen bir yaş haddini bitirmemiş olmasından başka bir hususiyet bahis mevzuu değildir. On sekiz yaşını bitirmiş olanların rızaları muteberdir. Fiile mukavemet edemiyecek bir halde bulunmamak şartiyle on sekiz yaşını bitirmiş olanlarla yapılan cinsi münasebetler 414 ve 416 ncı maddelerin şümulü haricinde tutulmuştur. Mağdurun yaşına inhisar eden fark dolayısiyle 414 üncü maddenin birinci fıkrasiyle 416 ıncı maddeye eklenen fıkra arasında bir aykırılık varit olmamasına mukabil 416 ncı maddeye eklenen fıkra ile, teşekkül unsurları baştan başa farklı olan 423 üncü madde arasında aykırılık mevcut olduğu mülahazasına hiç bir suretle yer verilemez. 423 üncü madde mucibince mağdur bir kızdır. On beş yaşını bitirmesi icabeden bu kız hakkında ykarı bir yaş haddi konmamış olması dolayısiyle reşit olması suçun teşekkülüne mani değildir. Buna mukabil suçun teşekkülü için kızlığın bozulması lazımdır. Bu suçta takibat icrası şikayete bağlı tutulmuştur. Bilhassa 416 ncı maddenin son fıkrasına karşı haiz olduğu esaslı fark evlenme vaadine taalluk eden unsurdur. Evlenme vaadi neticesinde mağdur ile fail arasında evlenme hususunda bir anlaşma husule gelir ve kızlığın bozulmasiyle neticelene cinsi münasebet de bu anlaşma bağlıdır. Fakat cinsi münasebet de suçun teşekkülüne kafi değildir. Suç ancak maznunun hüsnüniyet sahibi olmadığını ortaya koyacak şekilde mağdurun kızlığını bozduktan sonra onunla evlenmekten imtina etmesinde tahakkuk eder. Suça mevcudiyet veren bu esaslı unsur maddenin metninde alacağım diye kandırıp kelimeleriyle açık bir şekilde belirtilmiştir. Aile kurmak gibi samimi bir maksat ve düşünce takip eden failin hüsnüniyetle hareket ederek evlenmek istemesine rağmen diğer tarafın aralarında husule gelen anlaşmayı ihlal ederek vukubulan imtina dolayısiyle evlenmenin akim kalması halinde suç teşekkül edemez. Böyle bir vaziyette failin her hangi bir suretle cezai akibete uğratılması maadelet mülahazalariyle de kabili telif olmadığı gibi eğer anlaşmaya muhalefet eden kızın reşit olmaması dolayısiyle Kanun Vazıınca hilafı farzımuhal olarak iltizam edilmiş olduğu takdirde bu maksadı temin edecek şekilde 423 üncü maddedeki on beş yaş kaydının, on sekiz olarak tadil edileceği tabii idi. Vazııkanunun iradesini bu şekilde kullanmıyarak 423 üncü maddeyi reşit olan kızlara karşı işlenmişolan suçlara hasretmemiş ve bilakis eski şekliyle on beş yaşını bitirmiş olan kızlara şamil olarak muhafaza etimiş olması karşısında 416 ncı maddenin son fıkrasının reşit olmayan 423 üncü maddesinin de reşit olan kızlara müteveccih fiiller hakkında tatbiki hususunda kanunda bir tesis vücuda getirecek şekilde bir içtihat tesisine kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemiyeceğini ve kanunda muayyen cezalardan başka bir ceza ile kimsenin cezalandırılamıyacağını açıklayan Ceza Kanunu'nun birinci maddesi de müsait değildir. Zımni tadil sonraki kanunla evvelki kanun arasında birbirine aykırılık mevcut olduğu takdirde mevzubahis olur. Bir kimse evlenme vaadiyle bir kızın kızlığını bozduktan sonra evlenmekten imtina ettiği takdirde 423 üncü madde hükmünü ve evlenme hususunda bir anlaşmaya mukarin olmıyan cinsi münasebetlerle ise 416 ncı maddenin üçüncü fıkrası hükmünü ihlal edeceği cihetle bu hükümler arasında bir aykırılık ileri sürülemez. Her biri yapısında ve unsurlarındaki hususiyet dolayısiyle ayrı ayrı teşekkül eder. Bundan başka yalnız şehvet ihtirasını tatmin etmek maksadiyle değil evlenme hususunda fail ile arasında husule gelen mutabakat neticesinde aile kurmak gibi samimi bir düşünce ile hareket ederek cinsi münasebette bulunan bir kızın veya ailesinin arzusuna muhalif olarak fail hakkında re'sen takibat icrası, ailenin şeref ve haysiyetine taalluk eden bir hadisenin teşhir edilmesi gibi kanuni sarahata aykırı olarak tevlit ettiği mahzurlu netice itibariyle de tevhidi içtihat kararının isabetsizliğine kaniim.
Ferruh Adalı (Üye)
6123 sayılı kanunla 423 üncü madde ilga edilmemiş bulunması ne ve ilga edilmediği ekseriyet kararı ile de kabul edilmesine ve 416 ncı maddenin son fıkrasındaki unsurlar ile 423 üncü maddenin suç unsurları birbirinden ayrı bulunmasına göre 79 uncu maddenin hadisede tatbik kabiliyeti bulunmadığı, 416 ncı madde ile mücerret şehevi tecavüzlerin tecrimi mevzuu bahis olup 423 üncü maddedeki vadi izdivaç suretiyle izalei bikir suçunu istihdaf eylemesi ve eğer alelıtlak reşit olmayanların cezalandırılması mevzubahis olsaydı Kanun Vazıınca 423 üncü maddenin de 6136 sayılı kanunun tedvini sırasında tadili yoluna gidilmesi mümkün iken mezkur maddenin halile bırakılması her iki maddenin de icabına ve unsurlarına tevfikan tatbiki gayesinden ileri geldiğini gösterdiği cihetle 423 ünü maddenin unsurları dairesinde işlenen suç için de 416 ncı maddenin son fıkrasının tatbik edilmesi gerektiği neticesine varan tevhidi içtihat kararına muhalifim.
Full & Egal Universal Law Academy