Yargıtay Büyük Genel Kurul 1966/23 Esas 1968/5 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1966/23
Karar No: 1968/5
Karar Tarihi: 21.02.1968

(2004 S. K. m. 89, 169, 364, 365)

İcra tetkik merciinin takip hukukuna müteallik kararları aleyhine temyiz yoluna müracaat halinin borçlunun üzerinde veya üçüncü şahıs zimmetinde iken haciz veya sair suretlerle tahsil edilerek icra veznesine konulan paraların alacaklıya verilmesine engel olup olmayacağı hususunda Yargıtay İcra ve İflas Dairesinin çoğunlukla verilme 30/12/1944 tarihli, 3856/3953 sayılı ve 24/ 3/1958 tarihli 1894/1843 sayılı ilamları arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğu bildirilmiş, sözü edilen ilamlar ve daire başkanının yazılı mütalaası Birinci Başkan tarafından Yargıtay içtihadı Birleştirme Hukuk Kısmı; Genel Kuruluna tevdi edilmiş olmakla 21/2/1968 Çarşamba günü toplanan kurulda, ilamlar ve yazılı mütalaa okunduktan ve ilamlar arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğu oybirliği ile kararlaştırıldıktan sonra gereği görüşülüp konuşuldu, neticede:

Söz konusu Yargıtay ilamlarındaki içtihat uyuşmazlığı; borçlunun üzerinde veya üçüncü şahıs zimmetinde iken (İcra ve İflas Kanunu Mad: 89) haczedilerek icra veznesine alınan veya sair suretlerle tahsil olunan paralara inhisar etmektedir. Mahcuz malın satılması suretiyle elde edilen paranın ihale kesinleşmeden alacaklıya teslim edilip edilemeyeceği haline bu ilamların şümulü bulunmadığı için bu cihet tartışma ve oylama konusu yapılmamıştır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 443 üncü maddesinde; temyiz yoluna başvurmanın, gayrimenkulle ve buna müteallik ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna taalluk edenler müstesna olmak üzere hükmün icrasını durdurmayacağı, ancak; temyiz yoluna başvuran, neticede haksız çıktığı takdirde hüküm altına alınan parayı ödeyeceğine veya malı teslim edeceğine dair kuvvetli kefalet göstermek veyahut hükmedilmiş olan para ve eşyayı resmi bir mevkie yatırmak veya hasmı tarafından malları ve emlaki haczettirilmiş olmak şartıyla, Yargıtay'ın istek üzerine, ivedilikle icranın durmasına karar verebileceği belirtilmiştir. Bu hüküm, umumi mahkemelerin menkul mallara, para ve teminat alacaklarına ilişkin, nihai kararlarının infaz şekli ile alakalıdır. Böyle bir ilamın kesinleşmeden dahi icrası mümkündür. Mücerret hükmün temyiz edilmiş olması Yargıtay'dan (icranın durdurulması) kararı alınmadıkça, satış da dahil olmak üzere, hiç bir takip işlemini durdurmaz.

Takip hukukuna alt icra işleri ile tetkik mercii kararlarına gelince; bu gibi kararların temyiz edilmesi halinin hukuki sonuçları Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 443 üncü maddesi hükmüne bağlanmamıştır. Bu hal İcra ve İflas Kanununa konulmuş hükümlerle çözülmüştür. Olay ile ilgili aynı kanunun 364 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında; (temyiz yoluna başvurmanın, satıştan başka icra işlemlerini durdurmayacağı) gösterilmiş fakat Hukuk usulü Muhakemeleri Kanununun 443 üncü maddesinde olduğu gibi Yargıtay'ın teminat karşılığında icranın durdurulmasına karar verebileceğine dair bir hüküm sevk eylememiştir. 18.2.1965 tarihinde kabul edilen (2004) sayılı İcra ve İflas Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına ve bazı madde ve fıkralar eklenmesine) dair 538 sayılı Kanunun kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe yöneltilen (borca itiraz) halinin incelenmesi usulünü tespit eden 169. a maddesinin son fıkrasında her ne kadar, kambiyo senedine mahsus takipte borca itirazın reddi kararının hiçbir icra işlemini durdurmayacağı şu kadar ki; borçlu 33 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre teminat gösterirse icranın duracağı hükmü konulmuş ise de, bu husus içtihadı birleştirme konusu dışında kalmaktadır.

İcra ve İflas Kanunun 365 inci maddesinde; (takip hukukuna müteallik karar aleyhindeki temyiz, kanuni süre geçtikten sonra yapılmış veya temyizi kabil olmayan bir karara veya vazgeçme sebebiyle itiraz ve şikayetin reddine veyahut müddeti geçmiş bir şikayete, taalluk etmiş ise, tetkik merciinin bu sebeplerle temyiz isteğinin reddine karar vereceği, temyiz eden kişi bu kararı kabul etmediği takdirde temyiz dilekçesi diğer tarafa tebliğ edildikten sonra, karar örneği ve verilirse cevap layihasıyla birlikte Yargıtay'a gönderileceği, bu halde satış da dahil hiçbir icra işleminin durmayacağı belirtilmiştir. Kanun koyucu, takip ve icra işlerini sınırlandırmak, olur olmaz sebeplerle takibi aksatmamak gayesini güttüğünden tetkikat için icra dosyasının değil, karar örneği ve temyiz layihalarının Yargıtay'ca gönderilmesini uygun bulmuştur.

İcra ve İflas Kanununun, takip hukukuna, ait kararların temyiz edilmesi haline münhasır hukuki sonuçlarını tespit eden: maddeleri hükümlerini, takip hukukunun özelliğini, gerektirdiği emniyet ve sürati, alacaklının mevcut belgelere ilaveten hakimin kararıyla da teeyyüt eden hakkının sürüncemede bırakılmaması gibi hususları da göz önünde tutularak, kendi, bünyesi içinde yorumlamak ve uygulamak zorunluluğu vardır. 30/12/1944 tarihli Yargıtay ilamında her ne kadar, satışın durdurulmasındaki sebepler ve gaye göz önünde tutularak 364 üncü maddenin 3 üncü fıkrasındaki istisna hükmünün sair sebeplerle icra veznesine girmiş paralara da teşmil edilmesi ve temyiz sonuna kadar bekletilmesi lüzumuna işaret edilmiş ise de istisnai hüküm halinde telafisi imkansız neticeler doğuracak, gerek borçluyu ve gerekse müşteri durumundaki üçüncü şahısları büyük zararlarla karşı karşıya bırakacak (satış muamelesine) hasredilmek lazımdır. Madde metni açık ve kesin olup bu madde yönün veya benzetme yoluyla satış niteliği arz etmeyen ve maddenin kabulündeki maksat ve sebeplere dayanmayan sair icra muamelelerine uygulanamaz.

Sonuç: 1- Temyiz; kanuni süre geçtikten sonra yapılmış veya temyizi kabil olmayan bir karara taalluk etmiş veya vazgeçme sebebiyle itiraz ve şikayetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikayete taalluk edip merci hakimi yalnız bu sebeplerle temyiz isteğini reddetmiş ise, temyiz isteyenin isteği üzerine temyiz dilekçesinin, karar örneği ve diğer tarafın verdiği cevap layihasıyla beraber, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay'a sevk edilmiş olması, satış işlemi dahil olmak üzere hiçbir icra işlemini durdurmayacağına,

2- Kanuni şartları haiz, usulüne göre ve süresinde yapılmış temyiz isteği yalnız satış işlemlerini durdurup diğer icra işlemlerine etki yapamayacağına, İcra ve iflas Dairesinin 24.3.1958 tarihli, 1894/1843 sayılı ilamında beliren içtihadın doğru olduğuna, ilk görüşme ve toplantıya ait 21.02.1968 tarihinde mevcudun üçte ikisini aşan çoğunlukla karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy