Yargıtay Büyük Genel Kurul 1973/2 Esas 1973/4 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1973/2
Karar No: 1973/4
Karar Tarihi: 23.10.1973

(1757 S. K. m. 235)

4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunundan önce 7.4. 1938 gün 2/8455 sayılı, 17.08.1940 gün 2/14177 sayılı ve 14.04.1941 gün 2/15585 sayılı Kararnamelerle yürürlüğe konulan Toprak Dağıtım Yönetmeliklerinin, 5613 sayılı Kanunun 6 inci maddesi hükmünün uygulanması dolayısıyla mahkemelerin görevini belirtme bakımından iskan mevzuatından sayılıp sayılmayacağı yönünden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1 nci Hukuk Dairesi ve 7 nci Hukuk Dairesi kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu ilgili avukat tarafından ileri sürülmüş ve o zaman yürürlükte olan 1221 sayılı Yargıtay Kuruluş Kanununun 8 nci maddesi hükmü uyarınca içtihadın birleştirilmesi isteğiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına başvurulmuştur. İlgili dairelerin düşünceleri alındıktan sonra o tarihte yürürlüğe giren 1730 sayılı Yargıtay Kanununun 20 nci maddesi hükmünce durum, Yargıtay Başkanlık Divanında incelenerek söz konusu kararlar arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğu kabul edilmiş ve içtihadı birleştirme yoluna gidilmesine karar verilmiştir.

Yargıtay Kanununun 19 ncu maddesinin 7 nci bendi hükmü uyarınca Yargıtay Büyük Genel. Kurum, Birinci Başkanlık tarafından belli edilen 22.10.1973 Pazartesi günü saat 9.30 da Yargıtay Kanununun 29. ncu maddesini belli, edilen koşullara uygun olarak toplandı. Raportör üyenin konu hakkında raporu okunup gerekli açıklamalar yapıldı.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 202.1971 gün 1968-7-446-94 sayılı kararında, (14.08.1940 günlü ve 2/14177 sayılı kararname ile yürürlüğe konulan Toprak Dağıtım Yönetmeliğinin 1 nci maddesinde ziraat erbabına verilecek toprakların 2510 sayılı Kanunun 23 ve 2490 sayılı Kanunun 56 nci maddeleri hükümlerince borçlandırılmak yoluyla dağıtılacağı öngörüldüğü ve sonradan yürürlüğe giren 14.04.1940 günlü kararname hükümlerinin de aynı niteliği taşıdığı, olayda toprak dağıtım işlemi satış yoluyla yapılmayıp 2510 sayılı İskan Kanununda yazılı iskan ölçüleri göz önünde tutulmak suretiyle yapıldığı belirtilerek 5613 sayılı Kanunun 6 nci maddesi hükmünce 4753 sayılı Kanunun 27 nci maddesi göz önünde tutularak uyuşmazlığın toprak mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği ve tapulama mahkemesine devri icap eden bir davanın bulunmadığı) kabul edildiği; 7 nci Hukuk Dairesinin 13.01.1972 günlü 9186/ 120, 9187/118, 9188/119 sayılı kararlarında da ayni içtihadın benimsendiği; Yargıtay 1 nci Hukuk Dairesinin 18.03.1949 gün ve 1888/1313 sayılı Kararında (Toprak Dağıtım Yönetmeliğinin uygulanmasında, 3667 sayılı Kanunun değiştirdiği 2510 sayılı Kanunun 23 ncu maddesinin ilgisi bulunmadığı) içtihat edildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.05.1953 gün 21/20 sayılı kararında aynı görüşe yer verildiği; Yargıtay 7 inci Hukuk Dairesinin 03.04.1969 gün 1570/2745 sayılı ve 19.06.1969 gün 325.4/4960 sayılı ve benzeri kararlarında da (Toprak Dağıtım Yönetmeliklerinin iskan mevzuatın sayılmaması nedeniyle görevin genel mahkemeye ve dolayısıyla o yerde kadastro başladığından kadastro mahkemesine ait olacağının) kabul edildiği görülmüştür, incelenen bu kararlar karşısında Hukuk Genel Kurulunun kararlarıyla daire kararları ve 7 nci Hukuk Dairesinin ayrı ayrı zamanlarda verilmiş kararları arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğuna oybirliğiyle karar verilip konunun esasının görüşülmesine geçilmiştir.

İçtihadı birleştirmeye konu edilen Daire ve Hukuk Genel Kurulu kararlarından anlaşıldığı üzere, uyuşmazlık, sonuç olarak bir görev sorunu biçiminde meydana çıkmıştır. Gerçekten 5613 sayılı Toprak ve İskan işleri Genel Müdürlüklerinin birleştirilmesiyle ilgili kanunun 6 ncı maddesinin 2 nci fıkrasında: (gezici mahkemeler bulundukları yerlerde ayrıca iskan mevzuatının uygulanmasından doğan davalara, 11.06.1945 günlü ve 4753 sayılı Kanunun 27 nci maddesinde yazılı usule göre bakarlar. Bu gibi davalarda 3667 sayılı Kanunun 3 ncü maddesi hükmü caridir.) hükmü yer almıştır. Sözü edilen gezici toprak mahkemeleri 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 27 nci maddesi hükmüyle kurulmuştur. Sonradan 5572 sayılı Kanun ile bu mahkemelerin gezici olanlarının ayrık durumlarda kurulabilmesi ve genel mahkemelerin bu tür davalara toprak mahkemesi niteliği ile bakması kuralı kabul edilmiştir. 5613 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükmünce, İskan mevzuatından doğan davalara özel bir mahkeme olan toprak mahkemesinde bakılması sırasında o bölgede kadastro ya da tapulama başladığı takdirde bu tür davaların kadastro ve tapulama mahkemelerine devri mümkün değildir. Çünkü kadastro ve tapulama mahkemeleri de özel birer mahkemedir. Bu yön Yargıtay'ın kökleşmiş içtihatlarıyla kararlılık kazanmıştır. Bu bakımdan İskan mevzuatından doğan davaların, gene toprak mahkemelerinde görülmesi zorunludur, incelenen ve belirli olarak içtihat uyuşmazlığına konu olan kararlarda bu temel kurallar göz önünde tutulmuştur. Şu durumda görüyor ki, Toprak Dağıtım Yönetmeliklerinin İskan mevzuatından sayılıp sayılmaması, sadece mahkemenin görevini belli etme bakımından önem taşımış ve içtihat aykırılığına neden olmuştur.

Sonradan 25.06.1973 günlü ve 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 235 nci maddesinin (a) bendinde yer alan hüküm, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ile bu kanunun ek ve tadillerini yürürlükten kaldırmıştır. Şu hale göre 4753 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle kurulan ve 5572 sayılı Kanunla kuruluş bakımından değişikliğe uğrayan ve 5613 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükmüyle ayrıca İskan mevzuatıyla ilgili davalara da bakmakla görevlendirilen toprak mahkemeleri kaldırılmış bulunmaktadır. Bu durumda İskan mevzuatından doğan uyuşmazlıkların dahi genel mahkemelerde çözümlenmesi ve dolayısıyla bu tür davaların kadastro ya da tapulama o bölgede başlayınca kadastro ya da tapulama mahkemelerine devri gerekecektir. Böylece yukarıda açıklanan kararlarda, görevle sıkı sıkıya bağlı olarak meydana gelmiş bulunanı içtihat uyuşmazlığı, 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanununun 235 nci maddesi hükmüyle temelden çözümlenmiş olmaktadır. Görev sorunu, gerek yargılama usulüyle ve gerekse kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan görevle ilgili hükümler geçmişteki olayları da kapsamına alacak; daha başka bir deyimle geriye doğru yürüyecektir. Bu nedenle 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanununun yürürlüğünden önceki olayların çözümsüz kalmış olması da düşünülemez.

Görüşmeler sırasında; içtihadı birleştirmenin temel konusunun Toprak Dağıtım Yönetmeliklerinin İskan mevzuatından sayılıp sayılmaması olduğu ve bu konunun çözümlenmesinde zorunluluk bulunduğu görüşü ortaya atılmış ise de; yukarıda açıklandığı üzere içtihadın birleştirilmesine konu edilen Yargıtay kararları, görevi kuşkusuz belirtilmiş mahkemeden verilen ve Toprak Dağıtım Yönetmeliklerinin iskan mevzuatından sayılıp sayılmayacağını saptayan hükümlerin temelden inceleyen ve sadece o konuyu belirleyen kararlar, değildir. Bu nedenlerle Büyük Genel Kurulun çoğunluğunca bu görüş benimsenmemiştir.

Sonuç: Sonradan yürürlüğe giren 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanununun 235 nci maddesinin (a) bendi hükmüyle, 4753 saydı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ve bu kanunun 27 nci maddesiyle kurulmuş olan ve sonradan 5572 sayılı Kanunla kuruluş yönünden değişikliğe uğrayan toprak mahkemeleri kaldırılmış olduğundan 5613 saydı Kanunun 6 nci maddesinde sözü (edilen İskan mevzuatından doğan davalara artık genel mahkemelerde bakılması zorunluluğu doğmuş olup durumda (sorun, görevle ilgili bir nitelik taşıdığı cihetle 07.04.1938 gün ve 2/8455 saydı, 17.08.1940 gün 2/14177 saydı, 14.04.1941 gün ve 2/15585 sayılı kararnamelerle yürürlüğe konulan Toprak Dağıtım Yönetmelilerinin, iskan mevzuatından sayılıp sayılmayacağı yönünden içtihadı birleştirmeye yer olmadığına, 22.10.1973 gününde Büyük Genel Kurulu katılan üyelerin iki karşı oya karşılık çoğunluk oylarıyla karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy