Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1975/2
Karar No: 1975/3
Karar Tarihi: 03.03.1975
(506 S. K. m. 126) (4792 S.K. m. 24)
Dava: 17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun "Kurum tarafından yapılan bütün işlemlerle bu işlemler için ilgililere verilmesi veya bunların alınması gereken her türlü evrak ve belgeler ve bunların suretlerinden hiçbir resim, harç ve damga vergisi alınmaz." biçiminde getirilmiş bulunan 126. maddesi hükmünün kapsamına, yargı harçlarının girip girmediği, girmesi halinde kurum aleyhine açılmış davalarda dahi bu hükmün uygulanıp uygulanamayacağı konularında Yargıtay Hukuk Genel kurulu Kararları ve bu kararlarla 10. ve 9. Hukuk Daireleri Kararları arasında aykırılık bulunduğu belirtilerek bu aykırılığın içtihadı birleştirme yoluyla giderilmesi gerektiği 10. Hukuk Dairesi Başkanlığınca istenilmiş, Yargıtay Kanununun 20. maddesine göre konuyu inceleyen Yargıtay Başkanlık Divanınca, Hukuk Genel Kurulunun 25.12.1971 gün ve 670/778, 10. Hukuk Dairesinin 12.10.1973 gün 610-755, aynı dairenin 31.12.1974 gün ve 6750/7414 sayılı kararları ile Hukuk Genel Kurulunun 19.11.1969 gün ve 794/831, 13.9.1974 gün 1696/950 ve Dokuzuncu Hukuk Dairesinin 13.5.1971 gün ve 6934/11710 sayılı kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğuna ve bu aykırılığın içtihadı birleştirme yoluyla giderilmesine karar verilmiş olmakla Yargıtay Kanununun 18 ve 19/7. maddeleri uyarınca 3 Mart 1975 tarihinde Yargıtay Birinci Başkanının Başkanlığında toplanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca Hukuk Genel Kurulu Kararları ve bu kararlar ile Dokuzuncu ve Onun Hukuk Daireleri kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu oybirliği ile kararlaştırıldıktan sonra raportör üyenin, Hukuk Genel Kurulu, daire kararları, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 126. maddesi hükmü, böyle bir hükmün getiriliş nedenleri, vergi, resim ve harç bağışıklığına yer veren mevzuatımızdaki çeşitli hükümler ve nitelikleri, sosyal güvenlik kavramı ile bunu gerçekleştirmekle görevli sosyal sigorta kurumlarının görevleri ve özellikleri üzerindeki etraflı açıklamaları dinlendikten sonra konunun müzakeresine geçilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 25.12.1971 gün ve 670/778 sayılı kararında harç kavramının tanımı yapıldıktan sonra "Harçlar Kanununun 1. maddesinde sayılan harçların, belli kuruluşların harca tabi olan işlemlerini kapsadığı, harçtan bağışıklık söz konusu olunca işlemleri birbirinden ayrı tutmayı gerektiren bir sebep düşünülemeyeceği, hal böyle olunca da 506 sayılı Kanunun 126. maddesindeki kurum tarafından yapılan bütün işlemlerle ... den hiç bir harç alınmaz" hükmünün yargı harçlarını da kapsadığı, nitekim Sosyal Sigortalar Kurumu gibi bir sigorta kurumu durumunda bulunan 1479 sayılı Kanunla kurulmuş (Bağ-Kur) içinde anılan yasanın 20. maddesinin (Ç) bendi hükmü ile aynı bağışıklığın getirilmiş olduğu gerekçesiyle 506 sayılı Kanunun 126. maddesi hükmünün yargı harçlarından bağışıklığı da içerdiği" sonucuna varılmış; konu Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin 12.2.1973 tarih, 25899, E; 1928, K. sayılı kararı ile 26.5.1972 tarih, 31975 E. 18276 K. sayılı kararı ve Onuncu Hukuk Dairesinin 12.10.1973 gün ve 610/755 sayılı kararında da aynı doğrultuda halledilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun başlangıçta gün ve sayıları belirtilmiş bulunan diğer kararları ile Dokuzuncu Hukuk Dairesinin 13.5.1971 gün ve 6934/11710 sayılı kararında ise 126. madde hükmünün yargı harçlarını kapsamadığı, hükümden başka türlü bir anlam çıkarılması olanağı bulunmadığı görüşleri benimsenmiştir.
Şu açıklamalara göre çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 126. maddesiyle getirilmiş bulunan "Kurum tarafından yapılan bütün işlemlerle bu işlemler için ilgililere verilmesi veya bunlardan alınması gereken her türlü evrak ve belgeler ve bunların suretlerinden hiçbir resim, harç ve damga vergisi alınmaz" şeklindeki hükmün kurumu yargı harçlarından da bağışık tutup tutmadığı hususuna ilişkindir.
Devlet gelir sistemi içerisinde niteliği ve genişliği itibariyle oldukça önemli bir yer işgal eden ve bilimsel bakımdan vergi karakteri taşımamakla beraber vergi dışı bir kamu alacağı kategorisini oluşturan harç, kişilerin özel çıkarlarına ilişkin olarak kamu kuruluşları ve hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında da yarar ölçüsünde kanunla konulan bir çeşit parasal yükümlülük olduğuna göre bu yükümlülüğün veya bundan bağışıklığın kapsam ve içeriğinin ne olduğunun açık bir biçimde saptanması gerekir. Vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali hükümlerin ancak kanunla konulacağını" dair Anayasada yer alan ilkenin getiriliş nedenleri arasında, her halde Anayasa Koyucusunun bu konularda genellik ve açıklık isteği de bulunduğu kuşkusuzdur. Bu bakımdan parasal yükümlüklere ilişkin yasa hükümlerinin özüne ve sözüne uygun bir biçimde uygulanmaması, yerine göre hergün topluma daha çok hizmet götürmek zorunda olan çağdaş devletin harç ve resim gelirlerinden yoksun kalması veya kişi ve kurumlara kanuni dayanağı olmayan bir yüküm getirilmiş olması sonucunu doğurması bakımından sakıncalıdır. O halde, bugün için doğru ve adil olabilecek bir sonuca ulaşmak ve yasa koyucusunun asıl maksadını saptamak için 506 sayılı Kanunun tasarısı, gerekçesi ve ilgili yasama meclisleri belgeleriyle hükmün tarihi gelişimini incelemek gerekir.
506 sayılı Kanunu oluşturan tasarı, gerekçe ve yasama meclisleri belgelerine göre "Sosyal Sigorta işlemleri dolayısıyla her çeşit evrak ve belgelerin resim ve harçtan muaf olması bu sigortaların mahiyet ve icaplarından bulunduğu" gerekçesiyle hükümet tasarısında "kurum tarafından yapılan bütün işlemlerle bu işlemler için ilgililere verilmesi veya bunlardan alınması gereken rapor, ihbarname, makbuz ilmühaber, dilekçe, beyanname vesair gibi bütün evrak ve belgeler ile bunların suretleri her türlü resim ve harçtan bağışıktır" şeklinde düzenlenmiş olan 126. madde hükmü, Cumhuriyet Senatosu Sosyal İşler Komisyonunda yapılmış olan değişiklikle yürürlükteki haline getirilerek yasalaşmış ve değişiklik nedeni olarak komisyon raporunda" maddede geçen rapor, ihbarname, makbuz, ilmühaber, dilekçe, beyanname" kelimeleri yerine bunları kapsayacak olan her türlü evrak ve belgeler" ibaresi konulmak suretiyle maddenin yeniden redakte edildiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 126. maddesinin hükümet tasarısındaki düzenleniş biçimi ile iş hayatımızı ilk kez tanzim eden ve yeni İş Kanunumuzla yürürlükten kaldırılmış bulunan 3008 sayılı İş Kanununun 105. maddesi arasında tam bir benzerlik bulunmaktadır. Evvelce bu hükmün kapsam ve içeriği konusunda Yargıtayın bazı daireleri arasında ortaya çıkan içtihat uyuşmazlığı İçtihadı Birleştirme Kurulunun 21.4.1954 tarih ve 5/15 sayılı kararıyla, maddedeki harç muafiyetinin kurum tarafından işçi ve diğer şahıslar aleyhine açılacak davalara şümulü bulunmadığı yolunda giderilmiştir.
4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumunun kuruluşuna ilişkin kanunun 24. maddesinde de sadece "muayyen kaynaklardan sağlanan gelirler ve primlerle kurumca sigortalılara ve sigorta kanunlarına göre hak sahibi sayılan kimselere verilen ödenekler ve yapılan yardımların bazı vergilerden bağışık olduğu" açıklanmış, kurum işlemlerinin harçtan bağışıklığı hakkında bir hüküm getirilmemiştir.
506 sayılı Yasadan sonra yürürlüğe girmiş bulunan 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu (Bağ-Kur) nun 20. maddesinin (D) bendi hükmü 506 sayılı Kanunun 126. maddesinin tekrarından ibaret olmasına rağmen yasa koyucu harç ve resim bağışıklığına ilişkin olarak anılan maddenin (Ç) bendine "Kurum tarafından açılan davalar ve icra kovuşturmaları, her türlü vergi, resim ve harçtan bağışıktır" şeklinde açık bir hüküm sevketmiş bulunmaktadır.
506 sayılı Kanundan kısa bir müddet önce yeniden tanzim edilerek yürürlüğe konulmuş olan 492 sayılı Harçlar Kanununda da yasa koyucusunun izlediği politika bağışıklıkların azaltılması ve kaldırılması doğrultusundadır.
Sosyal Sigortalar Kanununun 126. madde gerekçesinde bu hükmün Sosyal Sigorta işlemleri dolayısıyla düzenlenecek her çeşit evrak ve belgelerin resim ve harçtan bağışık tutulması amacıyla getirildiğinin açıklanmış olmasına, Cumhuriyet Senatosu Sosyal İşler Komisyonunca maddede yapılan değişikliğin hükmün anlamını etkileyecek nitelikte bulunmamasına, aynı hükme yer vermiş olan Bağ-Kur Yasasında böyle bir hükmün harç konusunda bağışıklık sağlayamayacağı düşüncesiyle yasa koyucusunun ayrı bir hüküm sevketmiş olmasına göre 126. maddenin harç bağışıklığını içerdiğini kabul etme olanağı bulunmamaktadır.
Kaldı ki, bir kuruluş veya kurumun işlemleri denilince, o kurum veya kuruluşun yasa ile belli edilmiş olan görevlerini yapabilmesi için gerekli olan faaliyetleri akla gelir. Bu anlamda işlem veya işlemler kavramı ile görev ve hizmet kavramı arasındaki ilişki kendiliğinden ortaya çıkmış olur. Zira, işleme başvurulmadan bir görev veya hizmetin yapılabilmesi olanağı da düşünülemez. Bu bakımdan 126. madde metninde yer alan "Kurum tarafından yapılan bütün işlemlerle ibaresinden görevi iş hayatında türlü hallere karşı ilgili Sigorta Kanununun hükümlerini uygulamak olan kurumun bu görev ve hizmetleriyle ilgili işlemler anlaşılmak gerekir. Görüşmeler sırasında ileri sürüldüğü üzere, açıldığı andan itibaren hüküm evresine gelinceye kadar çeşitli yargılama işlemlerini kavrayan dava ile ilgili işlemlerin kuruma özgü işlerden sayılması doğru olamaz. Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulunun 25.12.1971 gün ve 670/778, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin 12.2.1973 tarih, 25899 E, 1928 K. sayılı kararı ile 26.5.1972 tarihli 31975 E. 18276 K. sayılı kararı ve Onuncu Hukuk Dairesinin 12.10.1973 gün 610/755 sayılı kararlarında benimsenen ve görüşmeler sırasında ayni doğrultuda ileri sürülen düşüncelerin yasa hükmünün özüne ve sözüne uygun düşmeyeceği kanısına varılmıştır.
Sonuç:
Açıklanan nedenlerle 17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 126. maddesi hükmüyle kurum tarafından yapılan bütün işlemlerle bu işlemlerle için ilgililere verilmesi veya bunlardan alınması gereken her türlü evrak ve belgeler ve bunların örnekleri harç, resim ve damga ergisinden bağışık olup bu bağışıklığın yargı harçlarını içermediğine dair Hukuk Genel Kurulunun 19.11.1969 gün 794/831, 13.9.1974 gün 1695/950 ve Dokuzuncu hukuk Dairesinin 13.5.1971 gün ve 6934/11710 sayılı kararındaki görüşlerin doğru olduğuna, 3 Mart 1975 tarihinde ve ilk oturumda üçte ikiyi aşan çoğunlukla karar verildi. (¤¤)
KARŞI OY
A. Özoğuz, H.S. Tırpan, O. Tokcan, M. Gökgöl, M. Zafir, M. Kayganacıoğlu, M. Akan, A. Gencer, A. Akil Özgür, C. Kayı, T. Uygur :
Muaftır.
Full & Egal Universal Law Academy