Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1984/3
Karar No: 1985/2
Karar Tarihi: 29.03.1985
(818 S. K. m. 55) (1479 S. K. m. 63) (6085 S. K. m. 50) (1086 S. K. m. 15)
Dava: Bolu Asliye 2. Hukuk Hakimliği'nin 16.3.1984 gün ve 1984/41 sayılı yazısı ile Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'nün, zararlandırıcı Bağ-Kur sigorta olayına maruz kalan sigortalı veya hak sahiplerine yaptığı harcamalardan doğan zararını, suç sayılır bir hareketi bulunmayan adam çalıştıran araç sahibinden rücuan tazminat davası açmak suretiyle isteyebilip isteyemeyeceği konusunda Yargıtay 4. ve 10. Hukuk Dairesi kararları arasında aykırılık bulundğu ileri sürülmesi üzerine, bu yön Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu'nca incelenerek kararlar arasında aykırılık bulunduğu benimsenip aykırılığın giderilmesi 21.6.1984 gün ve 66 sayılı kararla istenilmiştir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin Esas: 1984/245, Karar: 1984/401 sayı ve 30.1.1984 gün; Esas: 1983/6136, Karar: 1983/6233 sayı, 6.12.1983 günlü kararlarında, bu durumlarda olumlu sonuca varılmış, 4. Hukuk Dairesi'nin Esas: 1983/8484, Karar: 1984/1050 sayı ve 7.2.1984 günlü kararında ise aksi görüş benimsenerek Bağ-Kur tarafından açılan davanın reddine ilişkin mahkeme kararı onanmıştır. Ayrıca, 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nca ibraz olunan 11. Hukuk Dairesi'nin Esas: 1982/158, Karar: 1982/185 sayı, 25.1.1982 günlü; Esas: 1982/943, Karar: 1982/1370 sayı, 30.3.1982 günlü kararlarında da 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 63. maddesi dışında kalan ve malca sorumlu olan kişilere Bağ-Kur'un 63. madde dışında genel hükümlere dayanarak rücu hakkı bulunmadığı sonucu benimsenmiştir.
I - İçtihadı Birleştirmenin Konusu ve Gerekçe
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Bölümü Genel Kurulu 15.2.1985 günlü 2797 sayılı Yargıtay Kanununun öngördüğü çoğunluk ile toplanarak, Raportör Üyenin sözlü açıklamalarını dinledikten sonra; Bağ-Kur sigorta olaylarında, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'nün zararlandırıcı olaya maruz kalan sigortalıya veya hak sahiplerine yaptığı harcamalardan doğan zararını, suç sayılır bir haraketi bulunmayan malca sorumlu olandan, 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi dışında, -koşulları gerçekleştiği takdirde gene hükümleri, bu arada Borçlar Kanununun 55 ve Karayolları Trafik Kanununun 50. maddelerine dayanarak rücuan tazminat davası açmak suretiyle isteyebilip isteyemeyeceği konusunda içtihat uyuşmazlığı bulunduğu sonucuna oybirliği ile varıldıktan sonra esasın incelenmesine geçilerek gereği görüşüldü:
Karar: İşin esasının ilk iki görüşmesinde görüşlerin bir doğrultuda birleşmesi konusunda yeterli yasal çoğunluk sağlanamaması üzerine görüşmeler başka bir güne ertelenmiş ancak bu arada 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair 3165 sayılı Yasa, Resmi Gazete'nin 22 Mart 1985 günlü, 18702 sayısında yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girmiş ve 16. maddesiyle 1479 sayılı Yasanın 63. maddesini şu şekilde değiştirmiştir: "3. bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli bütün yardımları yapar. Ancak, Kurum yapılan ve yapılacak yardımların tuturı için 3. kişilere, istihdam edenlere, araç sahiplerine vediğer sorumlulara rücu eder". Bu hükümler karşısında Genel Kurulda bazı Üyeler içtihadı birleştirmenin konusunun kalmadığı görüşünü savunmuşlar ise de, yapılan oylama sonucunda şu gereklerle üçte ikiyi aşan çoğunlukla bu görüş benimsenmemiştir: 1479 sayılı Yasanın 63. maddesini değiştiren 3165 sayılı Yasa yayımı tarihinde yani 22.3.1985 gününde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. O halde bu tarihten önce -içti-hadı birleştirme konusuna taalluk edip- gerçekleşen Bağ-Kur sigorta olaylarında yasaların zaman içerisinde uygulanmasına ilişkun kurallar uyarınca sorun tartışılır niteliğini korumatadır. bu nedenlerle 22 Mart 1985 gününden önceki dönem için içtihadı birleştirme isteğinin çözüme bağlanması gerekli görülmüştür.
1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun "3. kişinin sorumluluğu" başlıklı 63. maddesi ile aynen şu hükümleri getirmiştir: "3. bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında Kurum sigortalıya gerekli bütün yardımları yapar. Ancak bu yardımların tuturı için üçüncü kişilere rücu eder." Görülüyor ki, bu maddede açık bir biçimde "suç sayılır hareketi" söz konusu olan üçüncü kişiye rücu konusunun düzenlemektedir. Suç sayılır hareketi bulunmayan kişi 63. maddenin kapsamı dışında kalmaktadır. Bu yön, 8.12.1982 gün ve Esas: 1982/4, Karar: 1982/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararıyla "şayet olay suç sayılır hareketin sonucu değilse, üçüncü kişinin bu madde gereğince sorumlu tutulması ve dolayısıyla bu maddenin hakkında uygulanması mümkün değildir... Bağ-Kur Kanununun 63. maddesinde öngörülen öbür sorumluluk koşulları gerçekleşmiş bulunsa dahi, şayet zararlandırıcı olay, hakkında dava açılan kimsenin suç sayılır hareketi sonucu değilse, bu maddenin uygulanamayacağı yönü açık seçiktir" yolundaki açıklamalarla da belirlenmiş bulunmaktadır.
Suç sayılır bir hareketi bulunmayan malca sorumlu olana karşı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'nün 1479 sayılı Yasanın 63. maddesi dışında rücu hakkı bulunup bulunmadığı konusu incelenirken öncelikle Bağ-Kur'un niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır.
2709 sayılı ve 7.11.1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 60. maddesi hükmünce: "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. -Devlet, bu güvenliği sağlayacak tedbirleri alır ve teşkilatı kurar". 65. maddede de şu hükümler getirilmiştir: "Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek, mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir". Kısa yasal adıyla Bağ-Kur Kanunu denilen Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile getirilmiş bulunan düzenlemelerin Devletin metinleri az önce anılan Anayasa hükümleri ile bilerlenen görev ve olanakları dikkate alınarak değerendirilmesi gerekir. Bağ-Kur, yasa ile kurulmuş kamu tüzel kişiliğini haiz bir kurumdur. Ülkemizde, Devletin mali kaynaklarının yetersizliği nedeniyle herkesin henüz sosyal güvenlik kurumlarından yararlanamadığı gerçeği ile Anayasasının Devlete yüklediği görev ve kapsamı dikkate alındığında uygulamada bu tür yasa hükümlerinin -yorum kurallarının elverdiği ölçüde- Kurumu güçlendirecek yolda yorumlanması ve uygulanması gereği Anayasaya uygun yorum yönteminin doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir.
Bağ-Kur'un İçtihat Uyuşmazlığı Konusunda Rücu Hakının Yasal Dayanağı
Borçlar Kanununun 51. maddesinde muhtelif sebeplerin içtimaı halinde müteselsil sorumluluk konusunu düzenlenerek; "Müteaddit kimseler muhtelif sebeplerle (haksız muamele, akit, kanun) binaen mes'ul olduk