Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 1944/ 4
Karar No: 1944 / 12
Karar Tarihi: 05.04.1944
(3222 S. K. m. 1, 2, 38, 39)
Ruhsatsız Radyo kullanmaktan maznun Şuayib hakkında istanbul Sulh Ceza Mahkemesince yapılan muhakeme neticesinde, suç sabit görüldüğünden 3222 numaralı kanunun otuz sekizinci maddesi mucibince yirmi beş lira ağır para cezasiyle birlikte on iki liradan ibaret harcının da suçludan tahsiline dair ısraren verilen karar üzerine Temyiz Ceza Umumî Heyetinin 24/3/941 tarih ve 14/3 esas ve 15 karar numaralı kararının, (Radyo ruhsat harcı kanunen alınması muktazi rüsum mahiyetinde olmakla tahsili mahkeme hükmüne mütevakkıf olmadığı) mucip sebebiyle nakzedilmiş olduğu halde istanbul Sultanahmet Sulh Hukuk Mahkemesinin ayni sebepten neşet eden bir alacak davası sebebiyle ve ceza mahkemelerinin yukarıdaki içtihadına imtisalen (3222 numaralı kanuna tevfikan radyo kullananlardan alınması lazım gelen senelik ücretin resim mahiyetinde olup ruhsat harcı alacağından dolayı açılan davaya bakmak hususunda mahkemenin vazifesi bulunmadığını) kabul etmiş iken Temyiz Mahkemesi Üçüncü Hukuk Dairesinin karariyle (Mahiyetine ve bahsolunan kanuna göre davanın rüyet ve tetkiki mahkemenin vazifesi dahilinde) olduğu mucip sebebiyle mahkeme kararı nakzedilmiş ve Sulh Mahkemesinin ısrarı mutazammın kararı Temyiz Hukuk Umumî Heyetince tetkik olunarak 11/11/942 tarih ve 163 esas ve 166/3 karar numaralı karariyle bozma kararı varit görülerek nakzolunmuş ve bu suretle Temyiz Ceza ve Hukuk Umumî Heyetleri kararları arasında ayni hadiseden dolayı içtihat ihtilafı tekevvün etmiş olmakla keyfiyetin tevhidi içtihat yoliyle halli Maliye Vekaletinin 19/1/944 tarihli yazısı üzerine Adliye Vekaletinin 22/1/944 tarih ve 87 sayılı müzekkeresiyle istenmiş olmasına mebni ihtilafın mevzuunu teşkil eden ilamlar teksir edilerek Umumî Heyet azasına tevzi olunmuştu.
Müzakere için tayin olunan 5.4.944 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 9.30 da toplanan Umumî Heyet Birinci Reis Halil Özyörük'ün başkanlığı altında müzakereye başlıyarak ihtilafın esasını teşkil eden noktalar hulasaten Birinci Reis tarafından izah edildikten sonra söz alan:
Üçüncü Ceza Reisi İ. Ertem: Bu kanunun kırk yedinci maddesinde suveri tatbikiyesi hakkında nizamnamenin yapılacağı yazılı iken böyle bir talimatname yapılmamış, yalnız Resmî Ceride ile ilan edilmiş bir talimatnamemsi bir şey var (kırk sekizinci maddesini okudular) ve bizim dairemiz ötedenberi cezadan maada olan kısımları bozmuştur. Çünkü ceza mahkemeleri yalnız cezaya hükmedebilir. Otuz sekizinci maddeye göre ister asliye mahkemelerinden ve gerek sulh ceza mahkemelerinden gelen işler bize yalnız ceza bakımından gelir. Otuz yedinci madde alınır dediğine göre hükmile, bizim elimizle alınmaz. Hukukçular belki hükmen alınır derler. Bizi bu cihet dahi alakadar etmez. 27 Eylül 1937 tarihli resmî gazetede neşrolunan tebliğe göre Ceza ve Hukuk Heyeti Umumiyelerinin noktai nazarlarının ihtilaf halinde olup olmadığı ciheti üzerinde durulması kanatındayım.
F. Hulusi Demirelli: Heyeti Umumiye kararları arasındaki ihtilaf bir tabirden ileri geliyor. Resim denmiş olmasındadır. Bu sarihtir. Ücret midir? Telli telefonda buna resim denmediğine göre telsizde de böyle değil midir? Tahsili Emval Kanununa gidilemez. Bir sarahat yoktur. O halde mahkemeye gidilecektir. Tabiî bu mahkeme de hukuk mahkemesidir. Hukuk Heyeti Umumiyesi de telgraf, telefon ve sair ücretlere nazaran bunu da ücret saymıştır. Binaenaleyh Ceza Heyeti Umumiye kararındaki resim bertaraf edilirse ihtilaf yoktur.
Vehbi Yekebaş: Ayrıca alınan ruhsat harcıdır. Binaenaleyh Ceza Heyeti Umumiyesi kararındaki tabirler kanunun maksadına uygundur. Haddisatında burada alınan seneliğe ücret diyebiliriz, amma bu iptidaen alınan ruhsat harcı rüsum mahiyetindedir, yani ruhsat harcı resimdir. Ve bunu mübeyyin olan Ceza Umumî Heyeti kararı yolundadır.
Cevat Gücün: Kelime ücret olarak da kullanılsa hakikatta ücrettir. Ferdin intifa etmesine mukabil bir ücret alırsa o ücrettir. Burada makineyi istimal edemez. Bir ruhsat alacak ve bu da resim olmak lazımdır. Kantariye verilir, bu resimdir. Ücret başkadır. Bir hakkı hükümranî itibariyle alınması lazım gelen şeyler kanunda, nizamda ücret dahi olsa bunlar resimdir. Bunlar tekaliftir. Çünkü bu ne posta ücretine ve ne de şimendifer ücretine ücret, resim denilmez, amma radyo ruhsat harcı rüsumdur, tekaliftir. Kaldı ki, maliyun diğer işleri de resim saymaktadır. Maahaza tevhidi içtihadı mucip ihtilaf yoktur.
Zahir Şencer: Ceza Heyeti Umumiyesindeki resim tabiri fazla olmakla beraber her iki Heyeti Umumiye kararı da neticede doğrudur. İhtilaf yoktur.
Şemsettin Temizer: Bunun ücret olduğuna şüphe yoktur. Tahsili Emval Kanununa tevfikan tahsil edilemez. Fakat mahkemelerde hükmedilir. Ceza mahkemeleri de bunu hüküm altına alabilir. Çünkü, hakkı şahsîdir. Usulü veçhile talep edilmiş ise ceza usulümüze göre ceza mahkemeleri bakar. Ve tevhidi içtihada da mahal vardır.
İhtilaf olduğu takarrür ettikten sonra tekrar söz alan:
İ. Ertem: Bu izahname, hükümsüz dahi tahsil edileceğini amirdir. Bu itibarla Şemsettin Temizer'in noktai nazarına iştirak etmediğim, ceza mahkemelerine bu işi kat'iyyen bırakmamıştır, dedi.
Kanunun tarzı beyanı bize yalnız ceza bakımından gelir. Biz ücret meselesini tetkik etmeyiz. Kanunun maksadı da budur. Hukuk mahkemesi bu işi bakmazsa Tahsili Emval Kanununa gidilir. Vazııkanun maksadı Tahsili Emval Kanununa gider. Hukukçulara da bırakılmış değildir.
Şefkati Özkutlu: Devlet yaptığı masraflara mukabil bir ücret alır. Bu ücrettir, ihtilaf dahi açıktır. Birinin resim dediğine diğeri ücret demiştir. Fiilin vukuundan hasıl olan bir ücret değildir ki, ceza mahkemesinde bakılabilsin. Binaenaleyh bakılamaz.
F. Hulusi Demirelli: Tahsili Emval Kanununa tabi tutulabilmesi için resim olmak lazımdır ve kanunu mahsusunda da sarahat lazımdır. Mahkemelere gitmek mecburiyetindedir. Ruhsatnamesiz kullanılan radyoya müteferri bir fiil olmadığına göre ceza mahkemelerinde hükmedilemez. Emsalinde de tevhidi içtihat vardır.
Abdullah Aytemiz: Hukuk ve Ceza Umumî Heyetleri kararları arasında mübayenet zahirdir. Ceza Heyeti Umumiyesi her sene haziranda radyo sahiplerinden alınmakta olan parayı resim, Hukuk Heyeti Umumiyesi de ücret kabilinden addetmiştir. Resim ve vergiler istisnaî hüküm bulunmayan yerlerde Tahsili Emval Kanununa tevfikan ücret kabilinden olanlar da mahkemelere müracaat suretiyle tahsil edilir. Semerei ihtilaf vazife şeklinde tecelli eder.
Devletin mükelleflerden aldığı-para ya bir ivaz ve hizmet mukabilidir veya karşılıksızdır. Karşılıksız alınan paralara malî tabirle vergi ve resim denir. Kazanç, Muamele, Buhran vergileri ve damga resmi gibi külfetli, masraflı hizmet mukabilinde alınırsa buna ücret ıtlak olunur.
Telsiz Kanununun birinci maddesine göre telsiz tesisat ve teşkilatını vücuda getirmek Devletin inhisarı altındadır. Ve her sene haziranda alınan bu paralar masraf ve iş mukabilinde olduğundan ücretten başka bir şey değildir. Nitekim bu kanunun bir çok maddelerinde bu para hakkında ücret kelimesi kullanılmaktadır. Kanunun ücret dediği yerlerde bunun resim olması hatıra gelmez. Çünkü resim ve ücret mefhum itibariyle birbirinin ayni değil, gayridir. Daha doğrusu bu mesele posta ücreti hakkındaki tevhidi içtihatla mahlüldür. Çünkü nakliyat mukabili alınan para ne ise radyo için alınan para da odur. Tevhidi içtihat kararları mümasıl hadisatta mabihüttatbik olup kanun hükmündedir. Posta ücreti masraf kabilinden sayılarak posta ücretini vermeyen temyiz müstedileri hakkında Hukuk Usulü Muhakemelerinin 414 üncü maddesinin tatbiki ve mezkur kanunun tayin olunan müddet zarfında harç ve resimleri vermeyen mümeyyizin temyiz etmemiş sayılacağı hakkındaki maddenin hadisede yeri olmadığı tevhidi içtihat suretiyle kararlaştırıldığından mümasili olan bu mesele de kendiliğinden halledilmiş oldu.
Hulasa, Hukuk Umumî Heyetinin telakkisinin doğru olduğu kanaatındayım.
O. Nuri Koni: Hukuk Heyeti Umumiyesi ücret dememiştir. Ceza Heyeti Umumiyesi resim demiştir ve mahkemelik iş değildir demek istemiştir, ihtilaf bu bakımdan vardır. Tahsili Emval Kanunu takip kanunudur. Bu dava hakkıdır. Adliye resim olsa bile bakabilir.
Cevat Gücün: Kanundaki ibareye bakılmaz. Kanunun bazı ücrete resim, resme vergi dediği çok vakidir. Biz mahiyeti hukukiyesine bakacağız. Tuz resmi hakikatta semendir. Fakat bu semen mi? Niçin tuz resmi diyoruz? demeleriyle neticede:
Muayyen bir bedel mukabilinde ve bazı şartlar altında istifade edilen hizmetlerde umumîlik vasfa olmayıp aktî bir mahiyet vardır, Fertlerin muayyen şartlara intibak etmek ve bir bedel vermek suretiyle istifade ettiği bu nevi akitler iltihakî akittir. Taraflardan biri olan idarenin evvelden bir takım şarttan ihzar ile bunları bir icap şeklinde umuma arz ve ferdin de bu şartları zımnen kabul suretiyle hizmetten istifade etmesi şeklinde tecelli eden ve hususî hukuk sahasında sigorta ve nakliye mukaveleleri gibi emsali bulunan bu akitler de onların tamamen aynidir. Bunlar bilhassa ticarî veya sınaî mahiyeti daha kuvvetli görülen teşebbüsler olup demiryolları, tramvay ve diğer nakli vasıtaları, su, havagazı, telefon ve radyo gibi faaliyetler bu sınıfa dahil bulunmaktadır.
Demiryolları bizde olduğu gibi Devlet tarafından işletildiği vakit Devletin ticarî bir teşebbüs yapmış olacağı, yolcular ve nakliyecilerle demiryolları idaresi arasındaki münasebetin hususî hukuk kaidelerine tabi bulunacağı ve bunun neticesi olarak bu nevi nakliye işleri karşısında ferdin vaziyetinin tamamen akti mahiyette bulunduğunu ve bu mukavelenin bir nakliye mukavelesinden başka bir şey olmadığını kabul etmek icap eder. Fertle demiryolları arasındaki münasebet aktî sayılınca fert tarafından ödenen nakliye bedelleri de, bir tarife ile tesbit edilmiş olmasına rağmen, aktî mahiyette bir ücret addedilir. Nitekim telefon, gaz ve elektrik gibi faaliyellerde de fert ile idare bir mukavele aktedip abonman mukavelesi denilen bu mukavelename aradaki münasebetin kaide ve hükümlerini ihtiva eder. Bazan amme hizmeti sınaî veya ticarî bir teşebbüs mahiyetini haiz olur. Bu gibi hallerde ekseriyetle ferdin bu hizmetten istifade etmesi bir mukavele ile mümkündür.
Bu mukavele umumiyet itibariyle bir hususî hukuk mukavelesi olup bu yüzden çıkan ihtilaflar hususî hukuk prensipleriyle hal olunur. Fert bu radyo neşriyatından aktettiği karşılıklı hak ve vecibeleri ihtiva eden bir hususî hukuk mukavelesi ile istifade eder. Akit, ne suretle tesbit edilmiş olursa olsun iki iradenin hukukî bir alakası olan bir mevzu üzerinde birleşmesinden ibaret olduğuna göre radyo faaliyetinden istifade edenlerle posta idaresi arasındaki irade birleşmesi de tamamen bir aktin ifadesidir. Ancak bunda iradelerin mevzuu evvelce tespit edilmiştir. Bunun bir iltihakî akit olmasına göre akit zımnında alınan para da akte müsteniden alınmış vergi ve resim haricindeki bir ücretten ibarettir.
Esasen ihtilaf mevzuuna taalluk eden 3222 numaralı kanunun otuz altı ve otuz yedinci maddelerinde de bu paranın ücret olduğu sarahaten zikredilmiştir. Bu noktai nazarın hilafı ve bunun bir resim olduğunun kabulü halinde tahsili hususunda Tahsili Emval Kanununun tatbiki icap edeceğini kabul etmek lazım gelecektir. Halbuki Tahsili Emval Kanununa tevfikan tahsil olunacak alacaklar, mezkur kanunun 1 ve 2 inci maddeleri mevzuuna giren ve hususî kanunlarla tahsili şekli Tahsili Emval Kanununa tabi tutulan vergi, resim ve harçlardan ibarettir.
Yukarıda yazılı sebep ve mülahazalara binaen 3222 numaralı kanunun otuz sekizinci maddesinin üçüncü fıkrasiyle otuz dokuzuncu maddesinde yazılı para cezası haricinde kalan ve adı geçen kanunun otuz altı ve otuz yedinci maddelerinde ücret olduğuna açıkça işaret edilen senelik radyo taksitleri resim mahiyetinde olmayıp ücret nevinden olması itibariyle bu husustaki davaların rüyetinin Hukuk mahkemelerinin vazifesi dahilinde olduğuna oyların üçte iki çoğunluğuyla 05.04.1944 tarihinde karar verildi. (¤¤)
Full & Egal Universal Law Academy