Yargıtay Büyük Genel Kurulu 1949/10 Esas 1949/9 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 1949/ 10
Karar No: 1949 / 9
Karar Tarihi: 08.06.1949

(3499 S. K. m. 130)

Bir ceza davasından ittihaz edilen hükümde aynı zamanda her hangi bir surette takvimi kabil tazminat ve müsadere gibi bir mali netice bahse konu oldukta müdahil vekiline avukatlık ücret tarifesi uyarınca müsadere olunan emvalin kıymeti üzerinden nisbi ücret takdiri gerektiğine dair Yargıtay Beşinci Ceza Dairesinin 22.04.1949 gün ve 1886/2069 sayılı kararıyla bu gibi hallerde maktu avukatlık ücretinin, tazminat miktarı itibariyle nisbi ücretten fazla olması takdirinde maktu ücretin esas tutulması lüzumuna dair Üçüncü Ceza Dairesinin 12.05.1949 gün ve 4402/4668 sayılı kararı arasında hasıl olan mübayenetin içtihadı Birleştirme Genel Kurulunca hal ve telifi C. Başsavcılığının 30.05.1949 gün ve 1082 sayılı yazısıyla istenilmiş olmakla uyuşmazlık konusunu teşkil eden ilam örnekleri çoğaltılarak dağıtılmış ve 8/6/1949 tarihine rastlayan çarşamba günü müzakerenin başlayacağı Genel Kurul Üyelerine bildirilmişti.

Bugün toplanan Kurula elli zatın iştirak ettiği görülüp müzakere nisabının tahakkuk ettiği anlaşılmakla Birinci Başkan Halil Özyörük' ün Başkanlığında müzakereye başlanarak uyuşmazlık konusu kağıtlar Birinci Başkan tarafından okunduktan ve olayın özeti anlatıldıktan sonra söz alan;

Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı İ. Ethem Ertem,: Avukatlık Kanununun 130 uncu maddesine istinaden neşrolunan tarifede girift bir ibare mevcuttur. 35 inci sahifesinde ve maktu ücrete tabi ceza dava ve takipleri bölümünde yer alan ibare aynen şöyledir: Sulh Ceza Mahkemesinde görülen işlerin takip ve savunması ...... (Ağır Cezada, Adliyede ve Sulh mahkemesinde görülen davalarda sigorta poliçesinin iptali tazminat, müsadere veya herhangi bir surette takvimi kabil bir mali netice mevzubahis oldukta nisbi ücrete tabidir) bugünkü ihtilafımızın konusunu teşkil eden davalarda harç tayini hususunda ve müsaderenin mevcudiyeti halinde maktu ve nisbi ücretlerden hangisinin tayini iktiza edeceğinde bir hafta kadar düşündük nihayet ilamımızdaki mucip sebeplerle içtihat etmeyi muvafık gördük; karar mezkur hadiselere mahsus olmak üzere formül halinde tatbik edilmiş ve yüzlerce karar tatbikatta yer almış mahkemelerce de aynı şekilde kararlar verile gelmekte iken Beşinci Ceza Dairesine intikal eden işler sebebiyle bu ihtilaf meydana gelmiştir. Kararımızın isabetine kani bulunuyoruz yüksek kurulca başka türlü telifi mümkün olduğu takdirde derhal kabule amadeyiz dedi.

Dördüncü Ceza Dairesi Başkanı Zahir Sencer: Üçüncü Ceza Dairesinin ücreti vekalet hususunda kabul ettiği bu esasla Harç Tarifesi Kanununun mümasil tatbikatta kabul ettiği esas taarruz teşkil etmektedir. Tazminatla birlikte hükmolunan cezaların, onanmasında tazminat için nisbi ve ceza için maktu harç miktarında harç tayin ettiklerine göre burada da aynı şekilde hem maktu ve hem de nisbi vekalet ücretini kabul etmeleri iktiza eder. Tarifedeki kayda dikkat ediyorum. Nisbi ve maktu ücretlerin her ikisinin hükmedileceği manasını çıkarıyorum; çünkü ceza mahkemesine biri asıl ceza ve diğeri de kanuni imkanlardan istifade edilerek sevkedilmiş hukuki tazminat olan iki dava gelmiştir.

Ceza davası itibariyle maktu ve hukuk davası itibariyle de nisbi vekalet ücreti takdiri zaruridir.

Yalnız burada iki daire içtihatları arasında ayrılık olup olmadığını kavrayabilmek için Üçüncü Ceza Dairesinin geçen iş, Beşinci Ceza Dairesine ve bilmukabele Beşinci Ceza Dairesinden geçen iş Üçüncü Ceza Dairesine gelmiş olsaydı ne karar vereceklerdi? Bunu söylemeleri icap eder.

Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı İ. Ethem Ertem: Biraz evvel de arz ettiğim veçhile biz bu meseleyi vaktiyle uzun boylu görüştük. Davayı asli ceza davası olduğuna göre çift harç alınmasına yanaşmadık. Orman idaresi avukatları daireye yaptıkları müracaatlarında, Avukatlık Ücret Tarifesinde gösterilen her iki ücretin hükmedilmesi lazım geleceğini ileri sürdüler. Bu hususta sarahat olmayınca imal etmeyi şiddetli bulduk; çünkü esas plan ceza davasıdır. Davayı asli ceza davası olmasına ve okunan fıkrada vuzuh ve sarahat olmayınca içtihadımızı ilamımızda yazılı olduğu veçhile yaparken bu formülü bulduk dedi.

Beşinci Ceza Dairesi Başkanı Haydar Yücekök: Müsaadere suçlunun mülkiyet hakkını nezeden bir hükümdür. Tarifede sarahat vardır. Nisbi ücret verilecektir, deniyor. Müsaadere keyfiyeti de mahkumiyetin neticesidir. Esas dava ceza davasıdır. Ceza davasına nazaran tarife maktu ücreti amirdir. Burada sadece nisbi ücret nazara alınarak vekalet ücretini maktu ücretin dununda 11 kuruşa indirmek mantık icablarıyla telif edilemez, yekdiğerine zammetmeye de sarahat yoktur. Bu vaziyet müvacehesinde sayın Üçüncü Ceza Dairesi Başkanının noktai nazarına iltihak ediyorum dedi.

Hakkı Tüzemen: Orman suçlarından dolayı, idarenin tahrikiyle açılan kamu davalarına idare adına müdahale yoluyla iltihak ederek talepleriyle tazminat ve müsadereye hükmedildiği takdirde avukat ve dava vekillerine idare lehine maktu ücret yerine nisbi vekalet ücreti tayini gerekeceğinin kabulüne Beşinci Ceza Dairesini sevkeden tarifedeki bu hususta mevcut sarahattır.

Mahkeme ve yargı yetkisini haiz makamlar nezdinde yapılan ve maktu ücrete tabi bulunan yardımlar, dava ve takiplerde alınacak maktu ücretler: Avukatlık Ücret Tarifesinin ikinci kısmanın dördüncü bölümünde gösterilmesine ve bu arada ağır ceza, asliye ve sulhde görülen davalarda: (sigorta poliçesinin iptali, tazminat, müsadere veya her hangi bir suretle kabili takvim bir neticei maliye mevzubahis oldukta nisbi ücrete tabidir) denilerek müsadere ve tazminat talebini ihtiva eden ceza davalarında nisbi ücret alınacağı açıklanmıştır.

Gerçekten birinci sınıf bir merkezde sulh mahkemesince 50 lira Avukatlık ücreti tayini gereken bir avukata müsadere ve tazminat istenildiği için maktu ücret yerine tazmin ve müsaderesi istenilen bedel ve kıymete göre nisbi ücret tayini bazan pek fazla ve çok defa noksan ücret tayinini mucip olacağından bu hususta adil bir nispet bulmak ve salim bir neticeye varmak imkansızdır.

Nisbi ücret tablosuna müracaat edildiği zaman görülüyor ki, istenilen şahsi hakların miktarına veya müsadere edilen malların kıymetlerine göre nispetler eksilip artmaktadır. Sağlam bir sonuca varabilmek için ceza davalarında tazminat veya müsadereye hükmedilen hallerde hükmün aynı zamanda ceza mahkumiyetini de tazammun etmesi bakımından maktu ücret veya hükmedilecek tazminat miktarının veya taayyün edecek; müsadere kıymetinin çokluğu halinde yalnız nisbi ücret tayini ve tarifedeki hükümlerin telifi suretiyle ihtilafın halli daha uygun olur kanaatindeyim.

Dördüncü Ceza Dairesi Başkanı Zahir Sencer: Arkadaşımız Hakkı Tüzemen'in noktai nazaran kabul olununca ceza mahkemesinde ihtilaf her orman davasını muvazi olarak akabinde hukuk muhakemesine de bir tazminat davası açılması icap edecektir.

Biz mahkemelere gelen işleri azaltmaya çalışırken ceza davasını takip eden vekilleri dava sonunda böyle 11 kuruşluk ücreti vekaletle karşılaşmamak için tazminat davasını, ceza davası sonuna bırakmak ve cezada maktu ücret aldıktan sonra hukukta dava açmak sonunda bırakmakla davaları yüzde yüz çoğaltmış olacağız.

Tarifede maktu ücretleri gösteren yazıların altındaki kaydı tekrar okuyorum. Sarf ve nahiv kaidelerini nazara alarak mana verelim:

Eğer bu haber (Ağır, Asliye ve Sulh Cezada görülen davalarda) diyecek yerde (davalar) deseydi sonundaki (nisbi ücrete tabidir) kaydı ki, sarfca buna eski tabiriyle (haber) veya yeni tabiriyle (fiil) denilebilir muhakkak surette eski tabir ile (müpteda) ve yeni tabiri ile (fail) denilen davalara ait olacaktı. Fakat ifade böyle değildir. (Davalarda) mefulünbih halinde bırakılmış ve (takvimi kabil mali bir netice hasıl olursa, ibaresinden sonra (nisbi ücrete tabidir) denilmiştir.

Kendimizi ne kadar zorlasak sarf ve nahiv kaideleri (nisbi ücrete tabidir) kaydı (mali netice) .... den ayırmamız imkan bırakmaz.

Binaenaleyh ceza davasının maktu ücrete ve (mali netice) nin de nisbi ücrete tabi olduğunu ve iki ücretin birlikte hükmedilmesi gerektiğini kabul etmemiz zaruridir.

Hakkı Tüzemen : Tazminat Orman Kanununun 105 ve 109 uncu maddelerinde vardır.

Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı İ. Ethem Ertem: Tazminat için mutlaka 105 inci maddenin tatbiki lazım gelmez. Müsadereye rağmen tazminatı emreden maddeler vardır.

Kemal Kovacı: Hadisede Orman İdaresi vekili bir hakkı şahsi istiyor. Orman İdaresi ceza davasını takip etmiyor. Hukuk’ da hakkı şahsiden dolayı verilecek nisbi ücrettir. Hakkın aslında hiç bir değişiklik yoktur. Tarifede yazılı olan ne ise o verilecektir.

Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı İ. Ethem Ertem: İşin hukuk zaviyesinden tetkiki doğru değildir. Ceza Usulü Muhakemeleri Kanununun 366 ncı maddesinin koyduğu bir prensipten tebaüd edilmiş olur. Orman İdaresi Vekili yalnız hakkı şahsiden dolayı gelmez haiz olduğu salahiyet müddeiumumi gibidir. Kanunun evvelki metni hatırlarda kalmış olacaktır ki, o yolda mütalaa buyuruyorlar dedi.

Baha Arıkan: Kanunu bence zorluyoruz mevcuttur. Tazminat davasında az vekalet ücreti hükmolunacaksa bu kanunun boşluğudur.

Birinci Başkan: Harç Tarifesi Kanunu mahiyetindedir. Mesai muayyen olunca ücret verilmemek imkanı yoktur. Bir vekil orman davasını derulte etti. Müsaadere keyfiyeti yoktur. Böyle olunca tarifeye göre maktu ücret alıyor. Hükme ilaveten müsaadere mevzubahis olunca asıl müstenit olduğu maktu ücret bir tarafa bırakılarak 11 kuruşluk ücreti vekalet nasıl tatbik olunur, demeleriyle sonuçta;

Sözü geçen daire kararlarında mevcut mübayenetin kısaca konusu: Ceza davalarında ayni zamanda tazminat veya müsadereye dahi hükmedildiği takdirde müdahil vekiline Avukatlık ücret tarifesi gereğince maktu veya nisbi ücretten hangisinin hükmedilmesi lazım geleceği mevzuuna taalluk etmektedir.

3499 sayılı Avukatlık Kanununun 130 uncu maddesine istinaden tanzim ve neşrolunan Avukatlık ücret Tarifesinin 35 inci sahifesinde ve Mahkeme veya yargı yetkisini haiz mercilerle icra ve iflas daireleri nezdinde yapılan yardımların maktu ücretleri başlıklı ikinci bölümünün IV sayılı kısmında ağır ceza, asliye ceza ve sulh mahkemesinde görülen işlerin takip ve savunmasının ayrı ayrı maktu ücretleri gösterildikten sonra parantez içinde ağır cezada, asliyede ve sulhde görülen davalarda sigorta poliçesinin iptali, tazminat, müsadere veya herhangi bir surette takvimi kabil bir mali netice mevzubahis olduk’ da nisbi ücrete tabidir hükmünün vazedildiği görülmektedir.

Şu metin ve sevk şekline ve maktu ücrete tabi tutulan takip ve savunmalar gösterildikten sonra parantez içinde müstakillen .... takvimi kabil bir mali netice mevzubahis oldukta nisbi ücrete tabidir denilmiş olmasına göre mali netice bahis konusu olduğu hallerde tercihan veya miktar itibariyle fazla olduğu takdirde nisbi ücrete hükmedilmesi lazım geldiği kastedilmiş olmayıp bilakis açıkça mali neticenin başlı başına ve maktu ücretten ayrı olarak nisbi ücrete tabi tutulduğu anlaşılmaktadır.

Bundan başka aynı zamanda mali netice bahse konu olduğu ahvalde mutlak olarak nisbi ücretin tercihi takdirinde bazan maktu ücretten pek noksan ücret tayini gibi mütenakıs ve adaleti rencide edecek neticelerin tatbikatta tecellisi mümkün olup bu nevi tezahürlerin hukukun ana kaidelerinden ve prensiplerinden olan nasfet ve adalet mefhumu ile telifi kabil olmadığı aşikardır.

Kaldı ki, esasen bu gibi ceza davalarında kanuni imkandan faydalanılarak iki dava yani ceza davasıyle mali netice doğuran dava birleşmiş bulunmaktadır. Bu bakımdan da ceza davasının takip ve savunması için tarifede yazılı maktu ücretten başka mali netice için de ayrıca nisbi ücrete hükmedilmesi hakkaniyete uygundur.

Yukarıda yazılı sebeplerden ötürü ceza davası zımnında ittihaz edilen hükümde aynı zamanda tazminat ve müsadere gibi herhangi bir surette takvimi kabil mali bir netice düşünülmesi gereken hallerde maktu Avukatlık ücretiyle birlikte ayrıca tazminatın miktarı veya müsadere olunan emvalin kıymeti üzerinden nisbi avukatlık ücreti tayin ve hükmedilmesi icap eylediğine 08.06.1949 tarihinde on bir muhalif reye karşı otuz dokuz reyle ve üçte iki çoğunlukla karar verildi. (¤¤)




Full & Egal Universal Law Academy