Yargıtay Büyük Genel Kurulu 1952/5 Esas 1954/6 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 1952/ 5
Karar No: 1954 / 6
Karar Tarihi: 24.02.1954

Temyiz Mahkemesi Ticaret Dairesinin 20.11.1950 tarih ve 4960/4809 ve 29.9.1951 tarih ve 5277/4808 sayılı ilamlariyle, aynı dairenin 23.11.1951 tarih ve 2437/5823 sayılı ilamı arasındaki içtihat ihtilafının halli gerekli görülmekle toplanan Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetinde keyfiyet müzakere olundu;

Dairenin ilk iki karariyle; Osmanlı Bankası tarafından çıkarılmış olan Banknotların tediyeye ibraz müddetini tespit eden ve 2292 sayılı kanunla tasdik edilen 5 Haziran 1933 tarihli mukavelenin üçüncü maddesindeki bir yıllık müddetin Banknot hamillerinin haklarını ıskat eden bir müddet olmadığı içtihat edilmiş olduğu halde 23.11.1951 tarihli kararda bunun tamamen aksine olarak bahis mevzuu müddetin bir sukutu hak müddeti olduğu ve bu müddet zarfında tediyeye ibraz olunmayan Banknotların iptal edilmiş addolunacağı içtihat edilmiştir.

2292 sayılı kanunla tasdik edilen 5 Haziran 1933 tarihli mukavelenamenin üçüncü maddesinde: (Bir senelik müddet zarfında tediyeye ibraz olunmayan Banknotların kanunen iptal edilmiş addolunacağı) tasrih edilmiş olduğu gibi, tediyeye ibraz olunmamaları sebebiyle kanunen hükümsüz kalan Banknotların muadili olup hazineye intikal etmiş bulunan altınların amortisman sandığına devri hakkındaki 5774 sayılı kanunun birinci maddesinde de; (2292 sayılı kanunla tasdik edilen mukaveleye müsteniden tedavülüne son verilmiş olan ve mezkur mukavelenamenin üçüncü maddesi mucibince tespit olunan bir senelik müddet içinde tediyeye ibraz edilmemek suretiyle hazine lehine zamanaşımına uğramış bulunan Banknotların muadili altınların sermayesine mahsuben amortisman sandığına devrolunduğu) açıkca ifade edilmiş bulunmasına binaen bahis mevzuu müddetin bir sukutu hak müddeti olduğu ve dairenin son kararının kanuna muvafık bulunduğu anlaşılmıştır.

Netice; Dairenin 2292 sayılı kanunla tasdik edilen 5 Haziran 1933 tarihli mukavelenamenin üçüncü maddesinde tespit olunan bir yıllık müddetin sükutu hak müddeti olduğuna ve bu müddet içinde tediyeye ibraz edilmeyen Osmanlı Bankası Banknotlarının iptal edilmiş addolunacağına mütedair 23.11.1951 tarihli içtihatının isabetli bulunduğuna, ilk müzakerede 2/3 ekseriyet hasıl olmadığından 24.2.1954 tarihinde yapılan ikinci müzakerede mevcudun mutlak ekseriyetiyle karar verildi.


AYKIRI GÖRÜŞ

Ticaret Dairesi Reisi Tahir Sebük; Dairemizin 20.11.950 tarih, 4960 Esas, 4809 Karar Numaralı kararı ile 23.11.951 tarih 2437/51 Esas, 5823 Karar numaralı kararı arasındaki İçtihat İhtilafının halli bahis mevzuudur.

Karar: 20.11.1950 tarihli kararda: (Osmanlı Bankası tarafından çıkarılmış bulunan Banknotların mahiyetine ve bu muamelenin bizatihi bankacılığın şumulüne dahil bulunmasına ve bu banknotların mecburi tedavüle tabi tutulması ve sonradan da karşılıklarının Hazineye geçmiş olması hususlarının esas muameleye müesir bulunmamasına göre davalı Hazine vekilinin davaya karşı verdiği cevap layihasında ileri sürdüğü görevsizlik itirazı yerinde görülmediği gibi, 2292 sayılı kanun ile tastik edilmiş bulunan sözleşme ile Hazine, hak sahiplerine karşı Osmanlı Bankası yerine geçmiş ve dava mahiyeten banknot karşılığı altının aynen tahsili talebinden ibaret bulunmuş olmasına nazaran davalı Hazine vekilinin davanın idari kazaya tabi bulunacağı ve hadisede bir senelik sükutu hak müddetinin geçmiş bulunduğu yolundaki itrazları da varit bulunmamıştır. Banknotların iptal edilmiş addolunacağına dair sözleşmedeki kayıtta banknot hamillerinin bunları altın ile değiştirme hususundaki haklarının iptali ve Devletin fert aleyhine haksız mal iktisap etmesi manasına gelmeyip, sadece banknotların tedavül hassalarını kaldırmak maksadile konulmuş bulunmaktadır. Mezkur sözleşme evvelce Osmanlı Bankasına tanınmış bulunan banknot çıkarılması ve bu banknotların mecburi tedavül esasına tabi tutulması gibi bir imtiyaz ve yetkinin geri alınması ve banknot bedellerinin muayyen bir müddet zarfında Osmanlı Bankası tarafından Hazineye ödenmesi maksadına müstenit olup, yoksa bu sözleşmenin taraflarından olmıyan hamillerin kanunlarla temin edilmiş haklarının iptali gibi bir mülahazanın asla mevzuubahis olamayacağına göre Hazine vekilinin temyiz dileğinin varit bulunmadığı) neticesine varılmıştır.

Bu içtihadın tesis olunduğu tarihte 5774 sayılı kanun kabul edilmemişti. Bununla beraber Hazine vekilinin tashihi karar talebi 1 Haziran 1951 tarihinde meriyete giren 5774 sayılı kanunun meriyetinden sonra tetkik edilmiş ve Hazine vekili tarafından bu kanuna da istinat edilmiş olmasına rağmen Hazinenin tashihi karar talebi reddedilmiş ve bu suretle 2292 sayılı kanunla tasdik edilen mukavelenamenin üçüncü maddesindeki bir yıllık müddetin banknot hamillerinin haklarını ortadan kaldıran bir sükutu hak müddeti olmadığı kabul edilmiştir.

İkinci Karar: Halbuki, mümasıl bir hadisede 23.11.951 tarihli kararla: Bahis mevzuu bir senelik müddetin (sükutu hak müddeti olduğu ve 6774 sayılı kanunun 5 Haziran 1933 tarihli mukavelenin 3. cü maddesini bu yolda tefsir etmiş bulunduğu) içtihat edilmiştir.

Binaenaleyh, dairenin bu iki kararı arasında açık bir mübayenet mevcuttur. Mübayeneti bu suretle belirttikten sonra, bu mübayin içtihatlardan hangisinin isabetli olduğu hakkındaki noktai nazarımı arzediyorum:

İmtiyaz Mukavelesi: Osmanlı Bankasına banknot (tahvil) ihracı imtiyazı 8 Şubat 1863 tarihli imtiyaz mukavelesile verilmiştir.

Bu mukavelenin dokuzuncu maddesi aynen : (Bankaya irae olundukta bedeli, hamiline tediye ve ita kılınmak şartile işbu banka tahvilat (banknot) imtiyaz inhisarisini haiz olacak ve tahvilatı mezkurenin bedelatı çıkarıldığı mahalden gayride mütalebe olunamayacaktır.) şeklindedir.

Bu maddeye göre hamili tarafından ibrazında, tahvil karşılığı altının tediyesi meşrut iken, Hükümet 1914 tarihinde bu tahvillere mecburi tedavül vasfını izafe etmiş ve bundan sonra müteaddit kanunlarla bankanın imtiyazı temdit edilmiştir. En son yapılan temdit 2292 sayılı kanunla yapılmıştır. 1341 sayılı kanun bu kanuna ek bir kanundur. Devlet, bir taraftan Osmanlı Bankası'nın imtiyazını temdit ederken diğer cihetten, Osmanlı Bankası tahvillerinin tedavül rejimine son vermek istemiştir. İşte bu sebepledir ki: Hükümet, Osmanlı Bankası ile akdettiği 5 Haziran 1933 tarihli Mukavelenin üçüncü maddesile; bu (Rejime) 31 Kanunuevvel 1941 tarihinden itibaren her an nihayet vermek hakkına malik olduğunu Osmanlı Bankasına kabul ettirmiştir. Bu mukavele 2229 sayılı kanunla tasdik edilerek meriyete girmiş, Hükümet te mukavelenin kendisine tanıdığı Selahiyete istinaden 1 Nisan 1947 tarihinden itibaren bir sene müddetle Osmanlı Bankası tahvillerinin ayarı malum altınla değiştirilmesini kabul etmiş ve keyfiyeti barikaya bildirmiştir. Şu halde tedavül rejimi 31.3.948 tarihinde sona ermiş bulunmaktadır.

Mukavelenin üçüncü maddesinde, şöyle bir hüküm vardır: (bir sene zarfında tediyeye ibraz olunmıyan banknotlar kanunen iptal edilmiş addolunacak ve banka bunların muadilini, aynı esas dairesinde altın olarak hükümete ödeyecektir.) İşte ihtilafa sebep olan hüküm mukavelenamenin üçüncü maddesindeki bu hükümdür. Hazine vekilleri bu hükme istinat ederek bir sene içinde tediyeye ibraz olunmıyan banknotların iptal edilmiş olduğunu binaenaleyh artık bu banknotların karşılığı olan altınların gerek banka ve gerekse Hazine tarafından tediyesi bahis mevzuu bulunmadığını iddia etmektedirler. Bu iddianın haklı olup olmadığını tayin için hukuk vaziyet nedir? bunu bilmek lazımdır.

İmtiyaz mükavelesinin dokuzuncu maddesinden anlaşıldığına göre, Osmanlı Bankası banknotları yahut tahvilleri hamiline muharrer, vadesiz ve faizsiz birer borç senedidir.

1914 senesinde Devlet çıkardığı bir kanunla bunların tediyesini tehir etmiş ve bunlara mecburi tedavül hassası bahşetmiştir. Devletin banka ile, banknot hamilleri arasındaki münasebete müdahalesinden sonra müşahede olunan durum şöyle oluyor:

1- Fertlere nazaran; Bu banknotlar, bedeli altınla ödenecek bir borç senedidir.

2- Hükümete nazaran; Bu banknotlar muayyen kanuni rayici bulunan ve tedavül eden imtiyazlı bir mübadele vasıtasıdır. Hukuki tahlile göre, durum böyle olunca; Devletin yapabileceği şey nedir? Devletin yapabileceği şey, tedavül rejimine son vermektir. Devlet te bunu yapmıştır. Tedavül rejimi ortadan kalkmakla; Banka ile fert arasındaki borç münasebeti hukuken baki kalmıştır; Çünkü Devlet kendi ihdasettiği mecburi tedavül rejimine son verebilir. Fakat fertlerin alacak hakkına müdahale edemez.

Binaenaleyh; 5 Haziran 1933 tarihli mukavelenin üçüncü maddesindeki; (bir sene zarfında tediyeye ibraz olunmıyan banknotların iptal edilmiş addolunacağına) dair hükmün manası artık bunların banknot gibi tedavül edemeyeceğini ifade etmektedir. Mukavelenin yegane hedefi de esasen budur. Bu banknotları tedavülden kaldırmaktır. Bu suretle banknotlar tedavülden kaldırılmakla beraber tespit edilen bir sene zarfında bankaya ibraz olunmıyan banknotların, muadili bulunan altınların Hükümete ödenmesi şartı da bankaya kabul ettirilmiştir. Filhakika mukaveleye böyle bir hüküm derç edilmemiş olsa idi, yanmış, yırtılmış, kayıp olmuş, banknotların muadili olan altınlar Osmanlı Bankası'nda kalırdı. İşte Hükümet, Osmanlı Bankası banknotlarının tedavül rejimine son verirken; banknotların karşılığı olan altınların tediye tarihini de tespit etmiş ve bu tarihten itibaren bir sene içinde tediyeye ibraz olunmıyan banknotları (iptal edilmiş) saymıştır. İptal edile bu banknotlar çok tabii olarak tedavül hassalarını kaip etmişlerdir.

İptal edilmiş addedilmeleri sebebile tedavül hassalarını gaip etmekle beraber; Bankaya ibrazları da mümkün olmıyan banknot hamillerinin hakları ne suretle telafi edilecektir? Bahis mevzuu bir senelik müddetin müruru ellerinde banknot bulunan kimselerin haklarını ortadan kaldırmış mıdır? Yukarıda da izah olunduğu üzere banknot hamillerinin haklarının mücerret bu bir senelik müddetin mürurile sükut ettiği neticesine varılamaz. Zira banknot hamilleri altın vermiş, mukabilinde bu banknotları almıştır. Banknot hamilinin hukuki durumu, alacağı senete merbut bir kimsenin hukuki durumunun aynıdır. Hükümet banka ile bir anlaşma yaparken alacağı senete merbut olan bir alacaklının haklarını bir taraflı olarak ortadan kaldıramaz. Mukavelenin gayesi, bankanın vaktile almış olduğu imtiyazın maddi eserleri olan banknotları ortadan kaldırmaktır. Hükümet bu hususta çok titiz davrandığı ve bir an evvel bu tahvillerin tedavülüne son vermek istediği içindir ki, böyle bir sene gibi gayet kısa bir müddet koymuştur. Eğer hükümetin maksadı bu olmayıp ta, banknot hamillerine karşı bir sükutu hak müddeti koymak olsa idi bu kadar kısa bir müddet koymazdı. Nitekim, Sivas, Erzurum hattını inşa için dahili istikraz aktine dair 2463 sayılı kanunun onuncu maddesinde; (Faiz kupon bedelleri ve ikramiyeler tediyesi iktiza eden tarihten itibaren beş senelik ve tahvil bedelleri tediyesi lazım olan tarihten itibaren on senelik müddet geçtikten sonra hazine lehine müruruzamana uğrar) hükmü vazedilmiş olduğu gibi, 2257 numaralı madeni ufaklık para kanununun sekizinci maddesinde; (Birinci maddede yazılı paralar, tedavülde bulunan her hangi nevi madeni paranın yerini tutmağa kafi gelecek nispette ihzar edilerek tedavül ve mübadeleye arzedilmedikçe ve o neve tekabül eden eski madeni paraların tayin ve ilan edilecek tarihten itibaren bir sene hitamında tedavülü memnu olduğu Maliye Vekaletince ilan olunur. Ancak bu müdetin inkızasından itibaren müteakip bir sene içinde mal sandıklarına ve hazineye devredilmek üzere Merkez Bankası ve şubelerine vukubulacak tediyatta bu paralar kabul olunur) hükmü konmuştur.

Binaenaleyh dahili istikraz tahvili ile, ufak madeni para hakkındaki şu hükümlerde gösteriyor ki: 5 Haziran 933 tarihli mukaveledeki müddet, banknot hamillerinin haklarını düşüren bir müddet değildir. Ve tamamile mukavelenin akiti bulunan banka ile Hükümet arasındadır. Bu aktin taraflarından olmıyan banknot hamillerine müessir değildir. 2292 sayılı kanun da tamamen taraflar arasındaki bu mukavelenin tastikinden başka bir hükmü ihtiva etmemektedir.

Mukavelenin tanziminde görülen maksat ve mukavele metninin sarahati, bunun böyle olduğunu gösterdiği gibi mukavelenin tastiki hakkındaki 2292 sayılı kanunun müzakeresi sırasında Maliye Vekilinin izahatı da bu noktai nazarı teyit eder mahiyettedir. Maliye Vekili Şükrü Saraçoğlu şöyle diyor: (Elyevm, bilirsiniz, Osmanlı Bankasının tedavüle koymuş olduğu kavaiminaktiyelerden, yeni evrakı nakdiyelerden bakiyye kalmış olan takriben 200,000 liralık bir miktarın 1941 senesine kadar tedavülde bulunabilmesi imkanını bankaya veren bir maddedir. Sırı bey arkadaşımız, bu mesele iki buçuk sene zarfında hitam bulacağı halde niçin 1941 tarihine kadar temdit edilmesine lüzum görüldü; dediler. Bendeniz arkadaşımızın yerinde olsa idim, burada bir temdit değil bir taksir görür ve bunun böyle olmasından memnuniyet duyarım. Bankanın imtiyazı 1952 senesine kadar temdit edildiği halde bankanın evrakı nakdiyesinin son günü tespit edilmiş, yani evrakı nakdiyenin haiz olduğu hukuki suhuletler mahdut bir yere kadar gidiyor, ve orada tevakkıf ediyor. Binaenaleyh bu madde imtiyazla beraber uzaması lazım gibi bulunduğu halde bankanın gösterdiği samimiyet ve ayni zamanda bizim gösterdiğimiz mukavemet neticesinde 1941 senesinden itibaren her defa artık ortada kalmaması esası temin edilmiş bulunmaktadır. Tekrar edeceğim burada imtiyaz temdit edildiği halde evrakı nakdiyesinin, Merkez Bankasına geçmiş olan evrakı nakdiyemizle yanyana tedavülü imkan dahilinde görülemezdi. 1941 tarihinden itibaren bir sene içinde müracaat edilemeyecek olan; yanmasından, gaip olmasından naşi, müracaat edilmesi ihtimali bulunmıyan evrakı nakdiyenin mukabilinde olan altınlarda, hazine emrine terkedilecektir. Esasen pek küçük bir meblağı ihtiva ediliyor. 230 240 bin lira içindedir. Bunların da muayyen müddet zarfında müracaat etmiyecek olanların bıraktıkları meblağ bankadan hükümet hazinesine devredilmiş bulunacaktır.)

Görülüyor ki: Maliye Vekilinin izahatından da tedavül rejimine süratle nihayet verilmek istendiği ve yanmasından, yırtılmasından, gaipolmasından naşi müracaat edilmesi ihtimali bulunmıyan evrakı nakdiyelerin mukabili olan altınların hazineye terkedilmesi gayesi istihdaf olunduğu anlaşılmaktadır.

Şu halde bankaya karşı tediyeye ibraz olunmıyan banknotların muadili olan altınlar Hazine emrine terkedilmiş olmakla, Hazine banknot hamillerine karşı borçlu mevkiine geçmiştir. Burada kanunen ihdas edilmiş, bir borç nakli, bir kanuni halefiyet subragation bahis mevzuudur. Alacaklı olan banknot hamilleri, artık bu banknotların tedavül hassası bulunmadığına ve muaccel bir alacak seneti mahiyetinde bir vesika olduğuna göre müruruzaman hattine kadar hazineye müracaat etmek hakkını haizdir. Bir an için bunun aksini düşünmeğe imkan yoktur. Zira 2292 ve 3341 sayılı kanunlar ne bir istimlak ve ne de bir istimval kanunudur. Banka ile aktedilen mukavele ve zeylinin tastikine müteallik kanunlardır. Ve tamamen şekli kanunlardır. Bütün vatandaşlara şamil hükümleri ihtiva eden kanunlar değildir. Bu gibi kanunlar efrad hakkında hüküm vazetmez taalluk ettiği mevzua göre bir defaya mahsus hüküm kor; tatbik edilmekle sona erer.

Bir mukaveleyi tasdik eden bir kanunla hazine lehine ve vatandaş aleyhine bir iktisap yaratacak bir hüküm tesis olduğunu iddia olunamaz. Gerek Teşkilatı Esasiye Kanunu ve gerekse hukuk esasları böyle bir görüşün ileri sürülmesine manidir.

5774 sayılı kanuna gelince; Bu kanunun sebebi sevki, altınların amortisman sandığına devri için Büyük Millet Medisi'nden karar almaktır. Bu keyfiyet kanunun ünvanından ve metninden açıkca anlaşılmaktadır. Hazineye ait bir malın muayyen bir maksada tahsis edilmesi için Meclisin muvafakati lazımdır. Kanun bu maksatla tedvin edilmiştir. Bu kanun müruruzaman hakkında hüküm koymuyor. Bu kanundaki hükmü bir müruruzaman hükmü olarak kabul edecek olursak, kanunun tedvininden dört beş sene evelince şamil bir hüküm koyduğunu ayni zamanda kabul etmiş oluruz ki; vazi kanuna böyle bir kasıt izafe edilemez. Müruruzamanın mevcudiyet ve ademi mevcudiyetini 2292 sayılı kanuna göre tayin etmek lazımdır. 2292 sayılı kanunla da her hangi bir müruruzan kabul edilmemiş olduğu yukarıda izah edilmiştir.

5774 sayılı kanun evvelki kanunu tefsir de etmiyor. Şekli kanunların tefsiri olmaz. Bir kerre tatbik edilmekle sona erer. (¤¤)



Full & Egal Universal Law Academy