Yargıtay Büyük Genel Kurulu 1957/10 Esas 1957/25 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 1957/ 10
Karar No: 1957 / 25
Karar Tarihi: 04.12.1957

(2004 S. K. m. 269)

Dava: İcra ve İflas Kanununun 135, 272. maddeleri ile 6570 sayılı kira kanununun 7. maddesinin (A) bendine tevfikan vaki olacak tahliye taleplerinde borçluya 15 günlük tahliye emri gönderilmesi kanun hükmü iktizasından ise de İcra ve İflas Kanununun 269. maddesi uyarınca itiraz ref edildikten sonra gayrimenkulün tahliyesi için borçluya 7 günlük tahliye emri gönderilmek lazım gelmeyeceği hakkındaki İcra ve İflas Dairesinin 7.3.1957 tarihli kararına mübayin olarak yeni bir içtihat tebellür etmiş ve bu gibi hallerde tahliye emri gönderilmesi lüzumu ileri sürülmüş ve her iki içtihadın tevhidi için keyfiyet yüksek İçtihadı Birleştirme Kuruluna arz edilmiş olmakla yapılan müzakere sonunda aşağıdaki karar verilmiştir.

İcra ve İflas Kanununun 269. maddesine tevfikan yapılan takip ilamsız takip usulüne tabidir. Bu itibarla tetkik mercii tarafından verilen kararda ilam mahiyetinde olmayıp nihayet takip hukukuna müteallik bir karar olduğundan ilamların icrasına mahsus olan usulün burada tatbiki bahis mevzuu olamaz, kaldı ki mezkur maddeye istinaden borçluya gönderilen ihtarlı ödeme emrinde 7 günlük itiraz müddeti verilmiş olduğu gibi kira bedelinin tediyesi için de 30 günlük mehil verilmektedir. Borçlu bu mehile riayet etmezse gayrimenkulden çıkarılacağını daha evvelden öğrenmiş bulunmaktadır. Bu sebeple kendisine tekrar bir mehil verilmesi muameleyi uzatmaktan ve alacaklıyı zarara sokmaktan başka bir şey ifade etmez. Bununla beraber borçlu kararı temyiz edip de üç aylık kira karşılığını vezneye yatırdığı takdirde "Yalnız 6570 numaralı Kira Kanununa tabi olan gayrimenkullere mahsus olmak üzere" İcra ve İflas Kanununun 36. maddesi kıyas suretiyle ve içtihaden tatbik edilerek takip durdurulmaktadır.

Bu suretle borçlunun haberi olmadan gayrimenkulden tahliyesi cihetine gidileceği de varidi hatır olamaz. Zaten 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 269. maddesinde tahliyenin sulh mahkemesinden isteneceği yazılı olduğu halde sırf icra usulünde sürat mültezem olduğundan dolayı 3890 sayılı kanunla bu madde tadil edilerek tahliye kararlarının tetkik merciinden isteneceği tasrih edilmiştir.

Bnaenaleyp; İcra ve İflas Kanununun 269. maddesine tevfikan borçlunun itirazı refedilip gayrimenkulün tahliyesine karar verildikten sonra borçluya ayrıca tahliye emri tebliğ edilmeksizin icra memuru tarafından tahliye muamelesine tevessül olunmak lazım geleceğine ve İcra ve İflas Dairesi'nin eski içtihadının doğru olduğuna üçte iki ekseriyetle 4.12.1957 tarihinde karar verildi.

AYKIRI GÖRÜŞLER

C. Serim:

S. Ertem:

İcra ve İflas Kanununun 269. maddesi gereğince adi kiralara mütedair alacak talebi ilamsız icra ve haciz yoluyla takip edilir. Yalnız bu alacaklarda borçluya Borçlar Kanununun 260. maddesinde yazılı 30 gün müddet içinde borç ödenmezse mecurdan tahliyesi isteneceği ihtarını havi ödeme emri gönderilir. Borçlu ödeme emrinde belli 7 gün içinde itiraz etmezse veya itiraz edip de itirazı ref edilir ve 30 gün içinde de borcun ödemezse bedeli icardan mütevellit ilamsız takibe esas olan para alacağı kesinleşmiş, bundan sonra alacaklı borçlunun mecurdan tahliyesini talebe hak kazanmış olur.

Alacaklı hak kazandığı tahliye talebini İcra ve İflas Kanunun 135 ve 272. maddelerindeki hadiselerde olduğu gibi doğrudan doğruya icra dairesine yapamaz. Aktin feshine ve mecurun tahliyesine karar alması iktiza eder.

Bu kararın hangi mahkemeden alınacağı 269. maddede tasrih edilmiştir. Maddenin 11.7.1940 tarihli tadilinden evvel işbu kararın sulh hakiminden, tadilden sonra ise icra hakiminden alınması gerektiği mezkur maddede zikredilmiştir.

Alacaklı hakimden aldığı tahliye kararını icra dairesinin ibrazla bu karara müsteniden mecurun tahliyesini talep etmesi kanunen zaruri olmasına göre bedeli icarın 30 günlük mehili havi ihtara rağmen ödenmemesinden mütevellit tahliye taleplerinin hakim kararına dayandığı aşikardır. Hakim kararına dayanan takipler ise ilamlı icradır.

Aktin feshine ve mecurun tahliyesine mütedair ilamın infazında 26. maddenin tatbiki ve borçluya tahliye emrinin gönderilmesi zarudir. Bu kanuni lüzum ve zarurete riayet edilmeden tahliye ilamının infazı cihetine gidilmesi kanuna aykırı olmakla beraber habersiz, ani şekilde yapılacak tahliyelerin vatandaş hukukunu, cemiyet nizam ve asayişini ihlal edici mahiyetlerini de nazara almak icap eder.

Bu sebeplerle borçlu olan davalı aleyhine istihsal edilen tahliye kararının infazında 26. madde uyarınca tahliye emrinin gönderilmesi gerektiği reyindeyiz.


Full & Egal Universal Law Academy