Yargıtay Büyük Genel Kurulu 1971/2 Esas 1971/4 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 1971/ 2
Karar No: 1971 / 4
Karar Tarihi: 06.11.1971

(506 S. K. m. 1)

Dava: Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi Başkanlığının 28.5.1971 günlü ve 159 sayılı yazısında, 1186 sayılı kanunun geçici üçüncü maddesi hükmünün 1.4.1950 tarihinden önceki hizmet sürelerini de kapsadığı şeklinde tekerrür eden içtihattan dönme temayülü hasıl olması nedeniyle Yargıtay Teşkilatı Kanununun 8. maddesi uyarınca içtihadı birleştirmeye gidilmesinin istenmesi üzerine, İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunca (müstakar içtihattan dönme eğiliminin belirmesi karşısında görüş ayrılığının içtihadı birleştirme yoluyla çözümlenmesinde zorunluk bulunduğu) oybirliği ile kararlaştırıldıktan sonra mesele incelendi, gereği konuşuldu:

Karar: Bilindiği gibi 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu yasaya bazı maddeler eklenmesine ilişkin 1186 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi; (Bu kanunun yayımından önce çeşitli iş yerlerinde fikir ve beden işçisi olarak çalışmakta olup, her ne sebeple olursa olsun Sosyal Sigortalar Kurumuna veya bu kuruma devredilen çeşitli emekli sandıklarına, emeklilik veya yaşlılık aylığına esas olacak prim ödememiş olanlar, hizmetlerini belgelendirdikleri ve o zamana ait ilk aylık ücretleri üzerinden işçi ve işveren sigorta primlerini engeç beş yıl içinde defaten veya eşit taksitlerle ödedikleri takdirde toplam olarak en çok on yıllık hizmetlerinin Sosyal Sigortalarda veya Sosyal Sigortalara devredilen sandıklarda geçen hizmetleri ile birleştirileceği) yolunda bir hüküm getirmiştir.

Gerçekten çözümü gereken hukuki mesele; metni yukarıya aynen iktibas olunan hükmün, 1.4.1950 tarihinden önceki hizmet sürelerine teşmil edilip edilemeyeceğini tayin ve tertipten ibarettir.

Herşeyden önce özel dairelerde beliren iki ayrı görüşü özetlemekte zorunluk ve yarar vardır:

a) Dokuzuncu Hukuk Dairesinin tekerrür eden içtihadına hakim olan ana ilke; yasa koyucunun özellikle emeği değerlendirme düşüncesine bağlı kalarak 1186 sayılı Kanunun geçici 3. maddesini tedvin ettiği ve madde metninin hem "Retros-pectif" geriye dönük ve hem de mutlak bir nitelik taşıması basımından 1.4.1950 tarihinden önceki hizmet sürelerini de kapsadığı merkezinde tecelli eylemiştir.

b) İkinci görüş ise, a fıkrasında özetlenen yorum tarzının, yasa koyucunun maksadını aştığı, zira yaşlılık sigortasının 1.4.1950 tarihinde kurulmuş olmasına göre anılan madde hükmünün, sigorta primi ödenmesi söz konusu olamayacağına göre eski yıllara, daha açık bir deyimle müessesesinin ihdasından önceki hizmet sürelerine sirayet ettirilemeyeceği fikri etrafında toplanmıştır.

İçtihadı Birleştirme Kurulunda her iki görüş sosyal güvenlik sisteminin tarihi gelişim çizgisi üzerinde tahlil ve tetkike tabi tutularak yasa koyucunun gerçek maksadına uygun bir yorum tarzının tespitine çalışılmıştır.

Gerçekten Anayasanın 48. maddesi, geniş ülkülü bir sosyal politikanın belirgin ifadesi olup insanların geleceğe güvenle bakabilmelerine imkan veren şu ilkeyi getirmiştir: (Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Bu hakkı sağlamak için Sosyal Sigortalar ve Sosyal Yardım Teşkilatı kurmak ve kurdurmak devletin ödevlerindendir.)

Esasen sigorta hukuku felsefesinin merkez idesi, emeğe değer vererek işçiye sosyal güvenlik sağlamaktan ibarettir. Görülüyor ki sosyal güvenlik, Anayasamızda tabii ve temel bir hak olarak yer almıştır. Nitekim 1186 sayılı Yasanın Hükümet gerekçesinde: (506 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1.3.1965 tarihinden bu yana toplam bünyesinde meydana gelen ekonomik ve sosyal gelişmeler, özellikle çalışanları insan haysiyetiyle bağdaşabilecek bir yaşayış seviyesine ulaştırmada, Anayasamızın öngördüğü temel ilkeler, anılan kanunun tüm olarak yeniden gözden geçirilmesini zorunu kıldığı) ifade edilmiştir.

Gerçekten de 1186 sayılı Yasa, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminin gelişim çizgisinde belli aşamayı gösteren hukuki bir belge olarak nitelendirilebilir. Anılan yasanın meclis görüşmelerinde bütün sözcüler, fikir birliği halinde, getirilen değişikliklerin "ileri adım" olduğunu teyit etmişlerdir.

Böylece Anayasasındaki temel ilkeye kısaca değindikten sonra geçici 3. madde metnine ışık tutması bakımından sosyal güvenlikle, daha açık bir deyimle yaşlılık sigortası müessesesi ile ilgili mevzuata tarih sırasıyla işaret etmek gereği duyulmuştur:

a) İlk yaşlılık sigortası müessesesini kuran 5417 sayılı Kanunun geçici maddesinde; (İhtiyarlık Sigortası Kanununun primle ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği "1/4/1950" tarihinden önceki beş yıl içinde en az 1000 gün, ve münavebeli işlerde çalışanların da 800 gün İş Kanununa tabi işyerlerinde çalıştıklarını ispat edenlerin bu kanun hükümlerinden faydalandırılacakları) yazılıdır.

Keza 1.6.1957 de yürürlüğe giren 6900 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi; (1 Nisan 1950 tarihinden önceki beş yıl içinde en az 1000 gün veya Çalışma Vekaletince tespit olunan münavebeli işlerde çalışanların da 750 gün İş Kanununa tabi işyerlerinde çalıştıklarını ispat edenlerin ihtiyarlık aylığından faydalanacaklarını) öngörmüştür.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 7. maddesi ise; eski hakların devam edeceği, ezcümle 5417 ve 6900 sayılı Kanunlarla eklerine ve değişikliklerine göre kazanılan bütün hakların devam edeceği yolunda bir hüküm getirmiştir.

Tarih sırasıyla iktibas edilen kanunların geçici maddelerinin metinlerinden de anlaşılacağı üzere yaşlılık sigortasının ihdasından önceki beş hizmet yılı esasen kabul edilmiştir. Yine bu hükümlerin ifade ettiği bir gerçek de, yaşlılık sigortası müessesesinin kuruluşundan (1.4.1950) den önceki hizmet sürelerinin dikkate alınmasını engelleyen bir hukuk kuralının bulunmadığıdır. Nitekim kıdem tazminatının hesabında, İş Kanununun yürürlüğe girmesinden önceki hizmet sürelerini göz önünde bulundurmak zorunluluğu, bu görüşü teyit bakımından kayda değer görülmüştür. Kaldı ki 1186 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi, geçmiş zamana yönelirken bir başlangıç tarih göstermemiş, "Her ne sebeple olursa olsun" prim ödemeyenler ibaresini kullanmıştır. Ayrıca mutlak bir karakter taşıyan bu bölünmez bütünlüğü içinde ve çalışanlar yararına bir yorum tarzına tabi tutmak, sosyal güvenlik hukukunun temel ilkeleri bakımından da zorunludur.

Bütün bunlardan başka geçici komisyon, tartışma konusu madde metnini, sadece basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki ilişkileri düzenleyen 212 sayılı Kanuna tabi fikir işçilerini içine alan ve aynı zamanda 1.4.1950 tarihinden sonraki hizmet sürelerine şamil sınırlı bir hüküm olarak hazırlamıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi görüşmelerinde ise, geçici komisyonca kaleme alınan metin ciddi bir değişikliğe tabi tutularak hem başlangıç tarihi kaldırılmış, hem de hüküm, beden işçilerini de kapsamına alacak şekilde genişletilmiştir. Görülüyor ki yasa koyucu anılan maddeye hem kapsam, hem de süre bakımından bir genişlik ve şümul kazandırmak istemiştir. Öte yandan 1186 sayılı Yasanın geçici 3. maddesinin bir intikal hükmü olduğu uyuşmazlık konusu değildir. İntikal hükümleri ise, çoğu zaman, müessesenin kuruluşundan önceki hizmet sürelerine yönelir. Nitekim 1479 sayılı "Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu"nun ileri yaştakilere aylık bağlanmasına ilişkin geçici 2. maddesi de: (15 tam yıl üzerinden sigorta primi ödemeyenlerin, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce en az 10 yıldan beri herhangi bir iş verene hizmet akti ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına çalıştıklarını belgelemek; ve en az 5 tam yıl sigorta primi ödemek şartıyla, 15 tam yıl prim ödemiş olanlar gibi yaşlılık aylığına hak kazanacakları) hakkında bir hüküm getirmiştir.

Yukarıdan beri açıklanan sebepler karşısında, 1186 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi hükmünün 1.4.1950 tarihinden önce çeşitli işyerlerinde çalışan fikir ve beden işçilerinin, hizmetlerini belgelendirdikleri ve o zamana ait ilk aylık ücretleri üzerinden işçi ve işveren sigorta primlerini en geç 5 yıl içinde defaten veya taksitlerle ödedikleri takdirde toplam olarak en çok 10 yıllık hizmetlerinin Sosyal Sigortalarda veya Sosyal Sigortalara devredilen sandıklarda geçen hizmetleri il birleştirileceği sonucuna varılmıştır.

Sonuç:1186 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi hükmünün, 1.4.1950 tarihinden önceki hizmet sürelerine de teşmil edilebileceğine ve içtihadın bu suretle birleştirilmesine, birinci toplantıda üçte ikiyi aşan bir çoğunlukla 6.11.1971 gününde karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy