Yargıtay Büyük Genel Kurulu 2016/3 Esas 2016/3 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 2016/3
Karar No: 2016/3
Karar Tarihi: 13.05.2016

Büyük Genel Kurulu         2016/3 E.  ,  2016/3 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu İlk Derece Mahkemesi


Taraflar arasındaki tazminat davasında yapılan yargılama sonunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca;
“Davacı yargısal faaliyet nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 46. maddesine dayanarak tazminat isteminde bulunmuştur.
Davacı ... 06/05/2013 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; 27.05.1950 tarihli ana sözleşmeyi ihdas ettiklerini, ana sözleşmenin 58. maddesi hükmüne göre yasal indirimden sonra net kârın %5'inin (yüzde beşinin) 100 adet kurucu intifa senedi sahibine verilmesinin taahhüt ve kabul edildiğini, sözleşmenin 58. maddesine göre bir adet kurucu intifa senedi sahibine verilmesi gereken kâr payı miktarının indirimden sonraki bakiye kalan miktarın ikibinde biri (1/2000) olduğunu, 6762/TTK/madde 385 ve 455 âmir hükümlerine göre hissedarların sözleşmenin bütün maddelerini değiştirme hakkına sahip olduklarını, ancak kurucuların her birinin rıza ve muvafakatini ayrı ayrı almadan sözleşmedeki müktesep hakkı olan kâr dağıtım miktarında azaltıcı değişiklik yapılamayacağını, sermaye artırımında hissedarlar para vermiş olsa bile, Kurucuların kâr payı alma miktarında kısıtlama yapılamayacağını, bankanın ana sözleşmenin kâr dağıtım maddesine sınırlama eklemek suretiyle sözleşmenin tağyir edildiğini ve bunu esas alarak tarafına sahip olduğu bir adet kurucu intifa senedine ait kâr payı alma hakkının önlediğini, itirazın iptali hakkındaki haklı davasını Sayın Hakimlerin, ilgili yasa maddelerine aykırı gerekçelerle reddettiklerini, Sayın Yargıtay Hakimleri’nin de bu haksız kararı maalesef aynen onadığını ve bu suretle zararını mucip olduklarını, haksız kararlardan ötürü maruz kaldığı zararın icra inkar tazminatı ve masrafı olmak üzere toplam 150.000 TL olduğunu iddia ederek, 13.11.2008 tarihinden itibaren işleyen yasa faizi ile birlikte 150.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili ise 2802 sayılı Kanun’un 93/A maddesi gereğince süresinde açılmış bir dava bulunmadığını, HMK’nın 46. maddesinin şartların oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dava dilekçesinin esasa kayıt edilmesini takiben dosya 14.06.2013 tarihinde gündeme alınmış, yapılan görüşmeler sonunda naip üye tayin edilmiş ve dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra 6100 sayılı HMK’nın 138. maddesi gereğince dosya üzerinden dava şartları incelenmiş ve dava şartları bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 116. maddesindeki ilk itiraz ileri sürülmediği için herhangi bir inceleme yapılmamıştır.
6100 sayılı HMK’nın 48. maddesi gereğince dava, dava konusu yargısal faaliyette imzası bulunan Daire Başkanı, üyeleri ve mahkeme hakimlerine ihbar edilmiştir.
Taraflar dayandıkları delilleri dosyaya ibraz etmişlerdir.
Davalı vekili, davanın Adalet Bakanlığı’na yöneltilmesi karşısında davanın öncelikle husumet nedeni ile reddine karar verilmesini istemiş ise de, bu durum 6100 sayılı HMK 124/3 maddesi çerçevesinde değerlendirilmiş, dava dilekçesi ve ekleri ...’ne tebliğ edilerek muhakemeye devam edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca tayin edilen naip üye, 6100 sayılı HMK’nin 139. ve 147. maddeleri uyarınca meşruhatlı davetiye ile tarafları ön inceleme duruşmasına davet etmiş, aynı Kanun’un 137. ve 140. maddeleri uyarınca tarafların katılımı ile yapılan ön inceleme duruşmasından sonra, tahkikat duruşması için dosya heyete tevdi edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan işin esası hakkındaki görüşmelere geçilmeden önce, dava konusu dosyanın aşamaları hakkında kısaca bilgi verilmesi gereklidir:
Davacı, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası AŞ'ne ait bir adet kurucu intifa senedine sahiptir. 1950 tarihli TSKB Anonim Ortaklığı Ana Sözleşmesinin 58/ (c) maddesine göre temettü dağıtımı yapılacaktır. 1992 yılında yapılan olağan genel kurul toplantısında temettü dağıtımına sınırlama getirilmiştir. Söz konusu genel kurulda "kurucu hisselerin ödenmiş sermayenin 200.000 TL lik bölümü ile sınırlı olarak gerekli karşılıklar ayrıldıktan sonra net kardan %5 pay alma hakları bulunduğu” oybirliği ile kabul edilmiştir.
Davacı, Beyoğlu Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı dava ile, 27.03.1992 tarihli Anonim şirket genel kurul kararının iptalini istemiştir. Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, (03.12.2008 gün ve 2008/89,2008/432 sayılı karar) “davacının intifa hakkı sahibi kurucu olması nedeniyle kendisini bağlamayan, diğer hak sıfatı bulunmadığından bu sıfatla katılmadığı bir genel kurul kararının iptalini istemesine yasal olanak da bulunmadığından, TTK’nun 402-403. maddesinden kaynaklanan hakkını genel kurul kararının iptalini istemeden kuruluşta varolan sözleşme koşullarına göre kar payının tahsilini talep etme hakkı her zaman mevcuttur. Davacı açısından bağlayıcı olmayan bu genel kurul kararı, davalı şirket yönünden sadece bir irade açıklaması mahiyetinde olduğundan açılacak böyle bir davada genel kurul kararının yerindeliği karar iptal edilmeksizin tartışılabilecektir. Davacının intifa hakkı sahibi olma sıfatına dayanarak açtığı görülmekte olan davada, genel kurul kararının iptali, geçersizliğini ileri sürmesinde hukuki yararı bulunmadığından (benzer açıklamalar için bkz. Y.11. H.D. 2001/3163-4878, 31.0S.2001 günlü karar) davalılardan TSKB A.Ş. hakkındaki davanın reddine karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile davalı Türkiye İş Bankası A.Ş. hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. hakkındaki davanın ise esastan reddine” karar verilmiştir.
Alacaklı ..., borçlu Türkiye Sınai Kalkınma Bankası AŞ. aleyhine Beyoğlu 4. İcra Müdürlüğü 2008/23222 esas sırasında “1993 tarihinden itibaren verilmesi gereken 6762 s. TTK 298 vd maddelerine TSKB AŞ. Ana sözleşmesi 58-C hükmüne müstenit kurucu intifa kar payı alacağının bir bölümü” nedenine dayanarak 13.11.2008 tarihinde ilamsız takip başlatmıştır. Borçlu TSKB AŞ icra takibine itiraz etmiştir.
Davacı ... Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı itirazın iptali davasında; davalı bankanın kurucu hissedarı olduğunu, banka ile aralarında kendine özgü bir sözleşme bulunduğunu, bankanın her hesap dönemi sonunda elde ettiği net kardan masraf ve yedek akçeleri çıkardıktan sonra bakiyenin %5'inin %1'ni kendisine vermekle yükümlü olduğunu, bankanın 1992 yılından beri eksik ödeme yaptığını, iddia ederek itirazın iptalini istemiştir.
Yapılan yargılama sonunda Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, (21.12.2009 gün ve 2009/36,502 sayılı karar) “27.03.1992 tarihli genel kurul toplantısında Temettünün Tevzii' başlıklı 58. maddede değişiklik yapılmıştır.
Davacı tarafından bu anasözleşme değişikliği ile ilgili olarak açılan dava 2008 yılında reddedilmiştir. Bu kararda da belirtildiği gibi davacının intifa senedi sahibi olmak sıfatıyla ortaklık hakkı bulunmamaktadır.
TTK.nın 403. maddesine göre intifa senedi sahiplerine azalık hakları verilemez. Ancak safi kazancı veya tasfiye neticesine iştirak yahut yeni çıkartılacak hisse senetlerini alma hakkı tanınabilir. İntifa hakkı sahiplerinin, ortaklık sıfatı bulunmadığından davacının sözü edilen 1992 tarihli genel kurul kararının iptalini isteme hakkı da bulunmamaktadır. Bu sebeple ortağı olmadığı şirketin genel kurulunda yapılan anasözleşme değişikliği, kural olarak davacıyı bağlamaz. Dolayısıyla davacının genel kurulda kabul edilen ana sözleşme değişikliği ile kar payı hakkı yönünden getirilen kısıtlamalara karşı çıkarak aradaki farkı talep etme hakkı, ilke olarak, mümkündür.
Somut olayda; 1992 öncesinde sermayenin 200.000 TL olması sebebiyle davacının kar payı bununla sınırlı olarak belirlenip dağıtılmakta iken, 1992 yılındaki sermaye artırımı ile birlikte paralel bir düzenleme getirilmiş, davacı ve benzeri durumdaki intifa hakkı sahiplerinin kar payı dağıtımına esas sermaye 200.000 TL ile sınırlandırılmıştır.
Yapılan sermaye artırımına bağlı olarak yeni intifa senedi çıkarılması, davacının da bu intifa senetlerinden alması söz konusu olmadığına göre sermaye artırımında herhangi bir hizmet ve katkısı bulunmayan davacının, sermaye artırımından yararlanması ve bu oranda fazla kar payı alması kabul edilemez. Anasözleşme değişikliğiyle sermaye artışına paralel olarak getirilen bu sınırlama, davacının değişiklik öncesindeki mevcut mali menfaatlerinde bir azalma yaratmamakta, sadece davacının katkısı olmaksızın gerçekleşen sermaye artışının davacının kar payına yansımasının önüne geçilmektedir. Dolayısıyla bu sınırlama, tarafların ilk aşamada oluşturdukları özel türdeki akdi ilişkinin kapsam ve mahiyetine, menfaat dengelerine uygundur. Bu nedenle davacıya 1992 yılından itibaren 200.000 TL'lik sermaye ile sınırlı olarak kar payı verilmesi yerinde bir uygulamadır” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, Beyoğlu 4 İcra Müdürlüğünün 2008/23222 esas sayılı dosyasında yapılan takibe yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 61,43 TL asıl alacak üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren alacağa değişen oranda avans faizi yürütülmesine, davanın itirazda haksız çıktığı miktar nazara alınarak alacağın %40 oranı olan 24,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacının 1993-2003 yılları arası taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddine, davacının 2004-2008 yılları arası ziyade taleplerinin sübut bulmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Temyiz istemi üzerine mahkeme kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 28.09.2012 gün ve 2012/9876,14580 sayılı karar ile onanmış, karar düzeltme istemi ise reddedilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesine göre Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
Bu sebepler dışında hakimlerin hukuki sorumluluğuna gidilebilmesi mümkün değildir.


Davacı, ihbar edilen hakimlerin HMK 46/(c) maddesine aykırı davrandıklarını iddia etmiş ise de, ihbar edilen hakimlerin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verdikleri ve bunu kasten veya ağır ihmal ile gerçekleştirdikleri, yukarıda açıklanan yargılama süreci dikkate alındığında, davacı tarafından ispat edilememiştir.
İhbar edilen hakimlerin 6762 sayılı TTK’na göre yapılan hukuki nitelemelerinin hukuka uygun olduğu, alının bilirkişi raporlarının değerlendirilmesinde ve hukuki nitelendirmede gerek usul ve gerekse esas bakımından farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı davranılmadığı belirgindir.
Bu nedenle tüm dosya kapsamı dikkate alındığında 6100 sayılı HMK’nin 46/(c) maddesinin şartları oluşmadığında davanın esastan reddine, 6100 sayılı HMK’nin 49 maddesi gereğince esastan reddedilen dava nedeniyle davacıları takdiren 650 TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1. Davanın esastan reddine,
2. 6100 sayılı HMK 49 maddesi uyarınca takdiren 650,00 TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye verilmesine,
3. Davacının yaptığı ve aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 6100 sayılı HMK 333

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Üyelik

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350
199
Kazancınız 151₺
7 Gün Ücretsiz Dene Ücretsiz Aboneliği Başlat Şimdi abone olmanız halinde indirimli paket ile özel fiyatımızdan sürekli yararlanırsınız.