Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/341 Esas 2007/118 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2006/341
Karar No: 2007/118
Karar Tarihi: 29.05.2007


Ceza Genel Kurulu 2006/1-341 E., 2007/118 K.
"İçtihat Metni"

Üvey annesini öldürmek suçundan, Barış I....'ın 765 sayılı TCY.nın 449/1, 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 81/1 ve 73. maddeleri uyarınca sonuçta 1 ay süreyle geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis ve 381.463.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, TCY.nın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına, suçta kullanılan tabanca ve eklerinin TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesince 22.04.2004 gün ve 343-90 sayı ile verilen ve öldürme suçu yönünden kendiliğinden temyize tabi olan hükmün, sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.12.2005 gün ve 4487-4838 sayı ile;

"Nüfus kaydına göre maktulün sanığın annesi olduğu anlaşılmakla 5271 sayılı CMK.nun 218/2. maddesi gereğince hukuken annesi olmadığının tespitinden sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabule göre de;

Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun 7. ve 5252 sayılı TCK.nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 9. maddesi hükümleri uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ise, 18.05.2006 gün ve 77-173 sayı ile kabule göre bozma nedenine uyarak gereğini yerine getirmiş, ancak;

"5271 sayılı CMK.nun 218/2. maddesinde "kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespiti ile ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde mahkeme ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hüküm verir" hükmü yer almaktadır.

Görüldüğü gibi Özel Daire bozma kararının dayanağını oluşturan yasa maddesi sanığın veya mağdurun gerçek anne veya babasına ilişkin değil, yaşlarına ilişkin düzenlemeler içermektedir.

Maddi olayda sanığın yaşı ile ilgili bir sorun bulunmadığı gözetildiğinde bozma kararındaki görüşe katılmaya olanak yoktur.

Öte yandan önceki hüküm aleyhe temyiz edilmediğinden bozmaya uyulup sanığın maktûlenin öz oğlu olduğu tespit edilse dahi önceki hükümden daha ağır bir ceza verilemeyecektir.

Kaldı ki, sanığın maktûlenin öz oğlu olmadığı dosyada var olan delillerle saptanmıştır.

Bu nedenle nüfus kaydına göre maktulün sanığın annesi olduğu anlaşılmakla 5271 sayılı CMK.nun 218/2 maddesi gereğince hukuken annesi olmadığının tespitinden sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin Özel Daire bozma kararına uyulmamış ve önceki hükümde direnilmiştir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiş, bu kez 765 sayılı TCY. hükümlerinin daha lehe olduğunu kabul ederek sanığın aynı yasa maddeleri uyarınca sonuçta 1 ay süreyle geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis ve 377 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, TCY.nın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına, suçta kullanılan tabanca ve eklerinin TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına karar vermiştir.

Hükmün öldürme suçu yönünden kendiliğinden temyize tabi olmakla ve sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istekli 13.12.2006 gün ve 155373 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık Barış I....'ın, 30.07.2003 tarihinde aynı evde beraber yaşadıkları ve nüfus kaydına göre öz annesi ancak, sanığın ve tanıkların anlatımlarına göre de üvey annesi olan Ayten I....'ı, ruhsatsız olarak bulundurduğu tabanca ile vurarak öldürdüğü, sanığın açık ikrarı, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamı ile sabittir.

Somut olayda sanığın suçunun sübuta erdiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Özel Daire ile Yerel mahkeme arasındaki hukuki uyuşmazlık, maktulün kayden sanığın annesi olarak görünmesi ve üvey annesi olduğunun kabul edilmesi karşısında, bu nüfus kaydının düzeltilmesi için işlem yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Ceza yargılamasının amacı, somut gerçeğin, Yargılama Yasasının öngördüğü usuller çerçevesinde hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmasına dayanır. Yargılama Yasamız ise, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılmasını amaçlamaktadır.

O halde, yargılama usulüne uygun kurallar, Ceza ve Yargılama Yasalarının açıklanan bu amaçlarına uygun olarak yorumlanmalı ve amaçlanan hususların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilerek bir sonuca ulaşılmalıdır.

Uyuşmazlık konusunu ilgilendiren yasal düzenleme incelendiğinde;

Yargılamaya konu suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY.nın "Adi hukuk meselelerinde ceza mahkemelerinin yetkisi" başlıklı 255. maddesi, "Bir fiilin suç olup olmaması, âdi hukuka müteallik bir meselenin halline bağlı ise ceza mahkemesi bu meseleye dahi ceza işlerindeki usul ve deliller için mer'i kaidelere göre karar verir.

Bununla beraber mahkeme, muhakemeye ara ve hukuk dâvası açılması için alâkadarlara bir mehil verebilir.

Hukuk mahkemesinden bu babda bir hüküm çıkmasını da bekleyebilir." hükmünü taşımaktadır.

Aynı konu, 5271 sayılı CMY.nın "Ceza mahkemelerinin ek yetkisi" başlıklı 218. maddesinde, "(1) Yüklenen suçun ispatı, ceza mahkemelerinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise; ceza mahkemesi bu sorunla ilgili olarak da bu Kanun hükümlerine göre karar verebilir.

Ancak, bu sorunla ilgili olarak görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması ile ilgili olarak bekletici sorun kararı verebilir." şeklinde benzer olarak düzenlenmiştir.

Bu hükümlere göre, yargılamaya konu suç ile ilgili ispat sorunu yaşanan hallerde, hukuk mahkemelerinden karar alınmasının gerekli olması durumunda, anılan karar ya Yargılama Yasasındaki kurallar çerçevesinde ceza mahkemesince bir karara bağlanacak ya da hukuk mahkemelerinde dava açtırılarak bu mahkemeden alınacak karar sonucuna göre bir sonuca ulaşılacaktır.

Somut olayda sanık savunması ve tanık beyanları ile nüfus kaydı çelişmekte olup, yukarıda açıklanan amaç doğrultusunda bu çelişkinin giderilmesi için nüfus kaydının düzeltilmesi zorunludur.

Çünkü, nüfus kaydı esas alındığında sanık hakkında uygulanacak madde farklı, savunma ve tanık beyanları esas alındığın da ise farklı bir madde olacaktır. Bu hal maddi gerçeği esas alan ceza yargılamasının amacına aykırıdır. Bu nedenle sanığın nüfus kaydında yer alan, maktulün öz annesi olduğuna ilişkin bilginin düzeltilmesi için 5271 sayılı CMY.nın 218/1. maddesindeki kurala uygun olarak, hukuk mahkemesinde sanığın anne adının düzeltilmesi için dava açtırılmalı ve sonucuna göre sanığın hukuki durumu tayin edilmelidir.

Yerel Mahkemece dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uymayan gerekçelerle direnme kararı verilmesi yasaya aykırıdır.

Bu itibarla yasaya aykırı olarak verilen Yerel Mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu usul yanılgısı nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,

2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 29.05.2007 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi.



Full & Egal Universal Law Academy