Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/9-718
Karar No: 2016/5
Karar Tarihi: 19.01.2016
(5237 S. K. m. 102, 104) (5271 S. K. m. 223) (YCGK. 23.01.2007 T. 2006/3-254 E. 2007/5 K.)
Dava ve Karar: Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek suçundan sanığın beraatına ilişkin, Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.10.2009 gün ve 174-292 sayılı hükmün o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 08.11.2012 gün ve 10111-12439 sayı ile;
" ... Müştekilerin iddiaları, ihbar mektubu içeriği, tanık ve gizli tanıkların birbiriyle örtüşen beyanları, tape kayıtları, oluş ve tüm dosya içeriğine göre, sanığın örgüt kurmak ve yönetmek eylemlerinin sübuta erdiği, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesi ile beraatına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Ağır Ceza Mahkemesi ise 11.06.2013 gün ve 38-141 sayı ile;
"Yargıtay bozma ilamında sanığın suç örgütü kurduğu kabul edilerek mahkememiz kararı bozulmuş ise de; mahkememiz beraat kararının doğru olduğu kanaatinde olduğundan direnme kararı vermiştir.
Sanık ... hakkında çıkar amaçlı suç örgütü kurup, uyuşturucu ticareti için teşekkül oluşturduğu iddia edilmiş ise de, suç işlemek için örgüt kurmak suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için, üye sayısının en az üç olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil, gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişki bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme bulunması, niteliği itibarıyla devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip olduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında, işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibarıyla somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üçten fazla bulunması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir.
Somut olayda sanığın kurduğu iddia edilen suç örgütünün sayısal yeterlilikte olduğu anlaşılmakta ise de, aralarında hiyerarşik ilişki ve bu ilişki içerisinde suç işleme iradelerinde devamlılık saptanamamıştır. Mahkemeler suç örgütünün varlığını tespit ederken hangi somut verilere dayandığını açıkça belirtmelidir. Hiyerarşik ilişkinin tespiti var ise tape kayıtları, yok ise sanık savunmaları, mağdur ve tanık beyanları değerlendirilerek, olayın oluş şekline göre belirlenebilir. Salt sanık sayısının çokluğu, işlenen suçların birbirine benzerliği verilerinden yola çıkıp hiyerarşik ilişkiyi somutlaştıran delillere değinilmeksizin örgütün varlığından söz etmek mümkün değildir. Bu durum karşısında şartlarının bulunmaması ve atılı suçu işlediğine dair, mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmemesi ile suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit bulunmaması nedeniyle beraatine karar vermek gerekmiştir" şeklindeki gerekçeyle ilk hükmünde direnmiştir.
Direnme hükmünün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2014 gün, 286912 sayı ve "onama" istekli tebliğnamesiyle Y