Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 9 ve 10/2010 Dava No 1/2011 Karar Tarihi 18.03.2011
Numara: 9 ve 10/2010
Dava No: 1/2011
Taraflar: Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı ve diğerleri ile Prof. Dr. Ufuk Taneri arasında
Konu: Rektörlük görevine son verme kararının iptali istemi.
Mahkeme: Yim/İst
Karar Tarihi: 18.03.2011
-D. 1/2011 Birleştirilmiş
YİM-İSTİNAF No 9/2010 ve 10/2010
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Şafak Öneri, Talât D. Refiker, Ahmet Kalkan.
- YİM İSTİNAF 9/2010
(YİM Dava No 93/2009)
İstinaf eden:1- Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı, D.A.Ü, Mağusa,
2- Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı, Vakıf Yöneticiler Kurulu, D.A.Ü, Mağusa,
3- Doğu -Akdeniz Üniversitesi, Mağusa
(Davalılar)
4- Abdullah Öztoprak, D.A.Ü, Mağusa
(İlgili Şahıs)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Prof.- Dr. Ufuk Taneri, D.A.Ü - Mağusa
(Davacı)
A r a s ı n d a.
YİM İSTİNAF 10/2010
(YİM Dava No 104/2009)
İstinaf eden:1- Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı, D.A.Ü, Ma-ğusa,
2- Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı, Vakıf Yöneticiler Kurulu, D.A.Ü, Mağusa,
3- Doğu Akdeniz Üniversitesi, Mağusa
(Davalılar)
4- Abdullah Öztoprak, D.A.Ü, Mağusa
- (İlgili Şahıs)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Prof. Dr. Ufuk Taneri, D.A.Ü - Mağusa
(Davacı)
A r a s ı n d a.
İstinaf eden namına: Av-ukat Fuat Veziroğlu
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Hasan Esendağlı.
İstinaf, Yüksek Mahkeme Yargıcı Necmettin Bostancı'nın YİM 93/2009 ve 104/2009 sayılı davada 14/7/2010 tarihinde verdiği karara karşı Davalılar ve İlgili Şahıs tarafından yapılm-ıştır.
---------
K A R A R
Şafak Öneri:1986 yılından itibaren sırası ile yardımcı doçent, doçent ve profesör olarak DAÜ'de öğretim üyeliği görevi yapan davacı/ aleyhine istinaf edilen, Üniversite Senatosunun önerisi üzerine 16/5/2008 tarihind-e Vakıf Yöneticiler Kurulu tarafından 18/1986 sayılı Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Kuruluş Yasası (bundan böyle kararda yasa olarak anılacaktır) altında 5 yıllık bir süre için rektör olarak atandı.
Davacı/aleyhine istinaf edilenin- rektörlük görevini ifa ettiği 7/9/2009 tarihinde olağanüstü toplanan Üniversite Senatosu, Vakıf Yöneticiler Kuruluna birtakım gerekçelerle davacının rektörlük görevine son verilmesi için öneride bulundu.
Senato tarafından yapılan öneriyi değerlendiren V-YK, 10/9/2009 tarihinde aldığı bir kararla, Senatonun gerekçe-lerini de benimseyerek, davacının rektörlük görevine son verdi. Ayni kararda Prof. Ülker Vancı Osam, rektör vekili olarak görevlendirildi. Bilahare VYK, 15/10/2009 tarihinde aldığı bir karar ile- DAÜ öğretim görevlilerinden Prof. Abdullah Öztoprak'ı rektör olarak atadı.
Görevden alınması üzerine, davacı/aleyhine istinaf edilen, 23/2009 sayılı YİM davasını dosyalayarak, VYK'nın rektörlük görevine son veren ve Prof. Osam'ın rektör vekili olarak göre-vlendiren kararı ile, Üniversite Senatosunun rektörlük görevinden alınmasını VYK'ya öneren kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna karar vermesini talep etti.
Prof. Öztoprak'ın rektör olarak atanması kararına karşı da 104/2009 sayılı YİM davasını dosyaladı.- Bu davada da davacı 93/2009 sayılı davadaki taleplerini yineleyerek, Prof. Öztoprak'ın atanma kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna karar verilmesini talep etti.
Her iki davayı birleştirerek dinleyen tek Yargıç'tan oluşan YİM, VYK'nın 10/9/2009 tarihli k-ararı ile Senatonun 7/9/2009 tarihli kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna karar verdi.
Alt Mahkeme, dava konusu VYK ve Senatonun kararlarını, sebep ve amaç yönünden incelememiş, sadece şekil ve usül yönünden değerlendirmiştir. Alt Mahkemenin kararları-na daya-naklık eden gerekçeler şöyle özetlenebilir;
1- VYK'nın 10/9/2009 tarihli kararı usül ve şekil yönünden hatalıdır; çünkü
(a) İlgili VYK toplantısında tutanak tutulmamıştır.
(b) VYK kararında, kararın gerekçelerinden bir bölümü olarak ifade ed-ilen Senato kararına dayanaklık eden gerekçeler tümü ile davacıyı itham edici ifadeler içermektedir. Yapılan işlem disiplin işlemi olmamakla beraber davacıyı itham edici içerik taşıdığı için davacıya müdafaa ve/veya söz hakkı verilmeden görevine son verilm-esi usüle aykırıdır.
2- Alt Mahkeme, bu davada icrai karar niteliğinde olan VYK'nın kararını yukarıdaki gerekçelerle iptal ettikten sonra, bu karar için hazırlık işlemi olarak nitelendirdiği Senatonun dava konusu kararını da aşağıdaki gerekçelerle şekil -ve usül yönünden hükümsüz ve etkisiz olduğuna karar vermiştir.
(a) 7/9/2009 tarihli Senato toplantısı usulsüzdür; çünkü
(i) Olağanüstü toplantı çağrısını 1/3 senatörün dileğiyle rektör çağırabilir. Rektörün çağrı yapmadığı mezkur toplantı bu yö-nden usüle aykırıdır.
(ii) Senatörlerin toplantı tarihini saptaması usül-süzdür. Çünkü toplantı tarihini rektör tesbit eder.
(iii) Rektör, senatörler tarafından tesbit edilen ola-ğanüstü toplantı tarihini bilmesine rağmen toplantı saati bi-lgisine gelmediği için toplantıya katılama-mıştır. Muhatabına bilgi vermeden yapılan toplantı-lar usül yönünden sakattır.
(iv) Toplantıda usüle aykırı olarak toplantı tutanağı tutulmamıştır.
(v) Bir kararın gerekçesi açık olmalı ve yargı deneti-mini kola-ylaştıracak şekilde hangi olgulara dayan-dığı belirtilmelidir. Dava konusu Senato kararın-daki gerekçelerin büyük çoğunluğu soyut olup, müdafaa takririndeki iddialarla somut hale getiril-meye çalışılmıştır.
Alt Mahkeme VYK'nın dava konusu kararının hükü-msüz ve etkisiz olduğu bulgusuna vardıktan sonra, kararın geriye dönük etki meydana getireceğini dikkate alarak 104/2009 nolu davaya konu 15/10/2009 tarihli VYK kararının da hükümsüz ve etkisiz olduğu yönünde karar vermiştir.
Davalılar alt Mahkemenin her- iki davada verdiği kararların hatalı olduğunu iddia ederek huzurumuzda bulunan istinafları dosyaladılar. İstinaflar tarafların müracaatı üzerine birleş-tirilerek dinlenmiştir. Her iki davadaki istinaf sebepleri ayni iddiaları içermektedir. İstinaf ihbarna-mesindeki istinaf sebepleri 12 ana başlık altında toplanmış olmasına rağmen, istinafın duruşmasında daraltılarak ve/veya birleştirilerek 5 ana başlık ile ele alınarak ileri sürülmüştür. İstinaf sebep-leri özet olarak şöyledir;
1- Meşru menfaat varlığı, Ana-yasanın 152. maddesi altında esasa ilişkin bir olgu mahiyetinde olduğu için talep takri-rinde ileri sürülmesi gerekir. İstinaf konusu davada meşru menfaat hususu talep takririnde ileri sürülmemiştir. Buna rağmen alt mahkemenin davayı reddetmek yerine dinle-yip karara bağlaması hatalıdır. Yine, bir ön şart mahiyetinde olan meşru menfaatin varlığı hususunda Mahkemenin resen inceleme yaparak bu hususta bulguya varması gerekmesine rağmen alt mahkemenin konuyu incelememesi hatalıdır.
2- Alt Mahkeme;
(a) Senat-onun, davacının çağrısı olmaksızın toplanmasının yasal olmadığı bulgusuna varmakla,
(b) Olağanüstü toplantı çağrısı tarihinin, toplantıyı çağıran üyeler tarafından tespit edilmesinin yasal olmadığı, yönünde bulguya varmakla,
(c) Davacının olağanüst-ü toplantı tarihinin bilgisine gel-mediği hususundaki iddialarına inanmakla ve bu yönde bulguya varmakla; hatalı davranmıştır.
3- Alt Mahkemenin, Senato ve VYK'nın dava konusu toplantı-larda, toplantı tutanağı tutulmadığına ilişkin bulgusu hata-lıdır. Çünk-ü talep takririnde bu yönde herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi tutanak tutulmadığına dair şahadet de yoktur.
4- Alt Mahkeme, dava konusu kararın gerekçelerinin bir kısmı-nın somut olduğu bulgusuna varmasına rağmen bunları değerlen-dirmemekle hatalı- davranmıştır.
5- Alt Mahkemenin, dava konusu kararın alınmasından önce, davacıya söz ve/veya müdafaa hakkı verilmesi gerektiği yönün-deki bulgu ve kararı hatalıdır. Çünkü
(a) Dava konusu kararın gerekçelerinin tümünün itham edici olduğu bulgusu varsa-yıma dayanmaktadır. Çünkü alt mahkeme gerekçeleri inceleyip itham edici olup olmadık-larını değerlendirmiş değildir.
(b) Gerekçelerin tümü itham edici değildir. Buna rağmen alt mahkemenin tüm gerekçeler için davacıya söz ve/veya müdafaa hakkı verilmes-i gerektiği yönündeki bulgu ve kararı hatalıdır.
Aleyhine istinaf edilen/davacı, istinaf edenin tüm iddia ve taleplerini reddederek alt Mahkemenin bulguları ve kararı-nın doğru olduğunu ileri sürmektedir.
1. İstinaf Sebebi;
İptal davaları, idarenin iş-lemlerinin denetimini sağlamak suretiyle hukuk devletini gerçekleştiren önemli yollardandır. İptal davaları ile idarenin işlemlerinin hukuk kurallarına uygunluğu incelenir; hukuka aykırı işlem ortadan kalkar, böy-lece idarenin hukuk kurallarına aykırı şeki-lde hareket etmesi önlenerek hukuk sistemi korunur. Davacı, iptal davası açmak suretiyle bir taraftan kendi menfaatlerini korurken ayni zamanda idarenin hukuka aykırı işleminin hukuk aleminden kaldırılmasına katkıda bulunarak kamu düzeninin sağlamasına hiz-met etmektedir. İptal davalarının genel felsefesi böyle olmakla beraber hukuka bağlılığı sağlamak adına herkesin iptal davası açmak için ehil olduğunun kabul edilmesi, idarenin işleyişinin olumsuz yönde etkilenmesi ve rastgele iptal davası açılması tehlike-sini beraberinde getirecektir. Bu sakıncaların önlenmesi için Anayasanın 152. maddesi davacıda meşru menfaat (dava ehliyeti) aranmasını bir ön koşul olarak norm haline getirmiştir. Bir iptal davasında davacının meşru menfaati bulunup bulunmadığı bir ön koş-ul ve kamu düzenine ilişkin bir husus olduğu cihetle tarafların bunu takrirlerinde belirt-melerine gerek yoktur. Meşru menfaatin mevcut olup olmadığı bir olgu meselesidir. Bir idari davada meşru menfaat yokluğu ileri sürüldüğünde Mahkeme, davanın özü ile i-lgili yargısal bir adım atmadan meşru menfaat ile ilgili iddiaları inceler. Davalı tarafından meşru menfaat ile ilgili bir itiraz yapıl-mayan durumlarda, meşru menfaatin mevcut olmadığı Mahkeme önündeki olgulardan açıkca görülüyorsa Mahkeme bu hususu resen- dikkate alarak davanın özünü incelemeye geçmeden davayı iptal eder. İstinaf konusu davada meşru menfaat ile ilgili takrir-lerde herhangi bir iddia yer almadığı gibi, Mahkeme önündeki olgulardan davacının meşru menfaati olmadığına dair de her-hangi bir olg-usal veri yoktur.
Yukarıdakiler ışığında 1. istinaf sebebinin red ve iptal edilmesi gerektiği görüşündeyim.
2. İstinaf Sebebi;
Yasanın 12(2) maddesi DAÜ'de rektör ataması için teklif usülünü getirmiştir. Buna göre VYK, Senatonun üniversite içinden veya dı-şından önereceği bir profösörü 5 yıllık süre için rektör olarak atayabilir. Atamayı yapacak olan yani icrai kararı alacak olan makam VYK'dır. Senatonun yetkisi, teklif usülüne uygun olarak rektörlük için VYK'ya önerilecek profesörü tesbit edip önermektir. -VYK Senatonun önereceği kişiyi rektör olarak atamak zorunda değildir. VYK'nun rektör seçiminde Senatonun önerdiği kişi yerine bir başkasını atama yetkisi olmamakla birlikte önerilen kişiyi de atamayabilir. Onun yerine yeni bir öneri yapılmasını talep edebi-lir veya atamayı tamamen iptal edebilir.
Ayni yasanın 12(6) maddesi ise, rektörün atandığı usüle uygun olarak 5 yıllık görev süresi dolmadan da VYK tarafından görevinden alınabileceğini düzenlemektedir. Buna göre 5 yıllık görev süresi dolmayan bir rektö-r yine ayni usül uygulanarak Senatonun önerisi ile VYK tarafından görevden alınabilir. VYK Senatonun önerisini benimsemek zorunda olmayıp öneriyi redde-debilir.
Senatonun görevleri yasanın 15. maddesinde sayılmaktadır. Bunun dışında yasanın 12. maddesi -uyarınca yukarıda belirt-tiğimiz üzere üniversite içinden veya dışından bir profösörü rektör adayı olarak VYK'ya önermek ve atanmış rektörün görev süresi dolmadan görevden alınması için VYK'ya öneri götürmek yetkisi bulunmaktadır. Senatonun bu görev ve yet-kileri dışında herhangi bir disiplin işlemi yapmak veya rektör ile ilgili herhangi bir tasarrufta bulunmak yetkisi yoktur.
7/9/2009 tarihli senatonun olağanüstü toplantısının bu esas çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
Toplantının gündemi ile ilgili ş-ahadete bakıldığında, toplantı amacının davacı rektörün şikayete konu ve/veya rahatsızlık yarattığı iddia edilen eylem ve tutumunun tartışılarak rektörün geleceği hakkında karar vermek olduğu açıkça görül-mektedir. Senatonun olağanüstü toplantısı bir disip-lin işlemi veya rektörün sorgulanmasını amaçlayan bir toplantı değildir. Dosyadaki şahadete göre, Senato toplantısında, davacının görevinin sona erdirilmesi için VYK'ya öneri götürülmesinin görüşülüp oylanacağı önceden üyelerce bilinmekte ve/veya öngörülme-kte idi.
Bir kimsenin kendi hukuki statüsünde değişiklik yapması muh-temel yargısal nitelikli olmayan bir toplantıya ve oylamaya katılması doğal adalet ilkelerine aykırıdır. Dosyadaki şaha-dete göre mezkur toplantıda, Davacı rektör hakkında herhangi bir d-isiplin işlemi yapılmamış, rektörün icraatları tartışı-larak ulaşılan sonuç çerçevesinde görevden alınması için VYK'ya öneri yapılmasına karar verilmiştir.
Olağanüstü toplantı çağırılması ile ilgili yasanın 14(3) maddesi bu tür toplantıların kimin tara-fından çağrılabileceği ve gündemin kimin tarafından belirleneceği hususunda açıklığa sahip değildir. İlgili fıkra yasanın ayni maddesinin diğer kuralları ile birlikte okunduğunda, gündemin 1/3 senato üyesi tarafından belirlenebileceği ancak toplantı çağrıs-ının alt Mahkemenin bulduğu gibi rektör tarafından yapılabileceği anlaşılmaktadır. Ancak huzurumuzdaki meselede olduğu gibi olağanüstü toplantı gündeminin doğrudan rektörün hukuki statüsünü etkileyebilecek, rektörün katılmasının söz konusu olmadığı özel du-rumlarda toplantı çağrısının toplantı günde-mini tesbit etme yetkisi de olan 1/3 senato üyesi tarafından yapılması yasanın 14(3) maddesine aykırı değildir. Aksi bir yorum rektörün gündemin tartışılmasını keyfi olarak engelle-mesine açık hale getirebilecek -bir hukuki durumun meydana çıkmasına vesile olacaktır.
Ulaştığım bu sonuca göre 1/3 senato üyesinin bu meselede olağanüstü toplantı gündemini belirleyerek toplantı çağrısı yapması, toplantı saati bilgisine gelmeyen davacının toplan-tıya katılamaması dava -konusu olağanüstü toplantının yasal-lığını usül yönünden sakatlamadığından istinaf eden bu başlık altındaki istinafında başarılı olmuştur.
3. İstinaf Sebebi;
Şekil ve usül (biçim ve yöntem) kurallarına uyulmaması, hukuka aykırılık halini oluşturmakla -birlikte her zaman idari işlemi yoklukla sakatlamaz veya iptalini gerektiren butlan halini oluşturmaz. Bir usül kuralı olan tutanak tutulmasından güdülen amaç yargı denetiminin sağlıklı şekilde yapılmasına olanak sağlanmasıdır. Yasal zorunluluk olmadığı sü-rece tutanak tutul-maması kendi başına her zaman idari kararın iptalini gerek-tirmez. İdari kararın yargısal denetimi sağlıklı bir şekilde yapılabiliyorsa sırf tutanak tutulmaması idari kararın ipta-lini gerektirecek bir sakatlığa neden olmaz. (Bak: YİM 11-9/2003, YİM 37/1990)
İstinaf konusu meselede alt Mahkeme, dava konusu kararı şekil ve usül yönünden incelemiştir. Bu nedenle tutanak tutul-mamasının bu meselede idari kararın sebep ve amaç yönünden yargısal denetimini imkansız hale getirdiğini söylemek o-lası değildir.
İdari bir kararın hukuken sakat olduğunu kanıtlamak iddiada bulunan davacının yükümlülüğündedir. İstinaf konusu davada toplantı tutanaklarının Mahkemeye ibraz edilmediği bir gerçektir. Tutanakları ibraz zorunluluğu kimdedir? Yukarıda da b-elirttiğim gibi tutanak tutulmaması idari kararı sakatlama ihtimali olan önemli bir usül hatasıdır. Bu nedenle tutanak tutulmaması, bir sakatlık olarak ileri sürülecekse bunun davacı tarafından iddia edilmesi gerekir. Huzurumuzdaki mese-lede ne talep takri-rinde, ne de duruşma esnasında tutanak tutulmadığına ilişkin hiç bir iddia ileri sürülmemiştir. Bunun gibi davanın talimat safhasında davacının tutanakların ibrazı ile ilgili bir talebi de olmamıştır. Aksine davalılar tarafın-dan verilen şahadette Senato t-oplantısında tutanak tutulduğuna dair iddialar mevcuttur.
Söylenenler ışığında alt Mahkemenin tutanaklar ile ilgili bulgu ve kararı kanaatimce hatalı olmuştur.
4. İstinaf Sebebi;
Davalı/istinaf edenin bu başlık altındaki iddiaları davanın özü ile ilgilid-ir. Alt Mahkeme böyle bir bulguya varmakla birlikte bu bulguyu davanın özünü incelemediği için kararına gerekçe yapmamıştır. Gerekçe yapılmayan bulgular bir Mahkeme kararının denetlenmesi için mesnet teşkil edemeyeceğinden, bu istinaf sebebinin reddi gerek-ir.
5. İstinaf Sebebi;
Davacıyı rektörlük görevinden alan VYK'nın 19/10/2009 tarihli emare 2 kararında, görevden alma gerekçeleri olarak aşağıdaki 2 husus belirtilmektedir.
1- Senatonun kararında belirtilen gerekçeler.
2- İlgili mevzuatın rektöre yükledi-ği görev ve sorumluluklar ve yasa icaplarının yerine getirilmemesi.
Alt Mahkeme, VYK kararının mevzu ve yetki yönünden sakat olmadığı bulgusuna varmıştır. Alt Mahkemenin bu bulgusu davacı tarafından istinaf konusu yapılmamıştır. Bu nedenle, VYK'nın yuka-rıda belirtilen 2'nci gerekçe doğrultusunda karar üretmeye yetkili olduğu ihtilaf konusu değildir.
Alt Mahkeme VYK'nın 1'nci gerekçesinde yer alan Senato öneri kararında beş ana başlık altında toplanan iddiaların tümünün, davacıyı itham edici ifadeler i-çerdiğini, yapılan işlemin bir disiplin işlemi olmamasına rağmen, itham edici içerik taşıdığı için, karar alınmazdan önce, davacıya söz ve/veya müdafaa hakkı verilmesi gerektiğini; davacıya söz ve/veya müdafaa hakkı verilmeksizin üretilen VYK kararının bu -nedenle usülen sakat olduğuna karar vermiştir.
Bunun gibi alt Mahkeme, Senato kararının da ayni gerekçe ile usülsüz olduğu bulgusuna varmıştır.
Kural olarak, müeyyide niteliğindeki işlemlerin yapılma-sından önce, idare tarafından ilgilisine müdafaa hak-kı tanın-ması gerekir. Bu cümleden olmak üzere, ilgilisine aleyhindeki iddialar duyurularak bunlara karşı savunma hakkı tanınmalıdır.
Alt Mahkeme VYK'nın 1'nci gerekçesi ile ilgili olarak, bu gerekçe altında ileri sürülen iddiaların itham edici ve bu id-dialar doğrultusunda verilen kararın müeyyide niteliğinde olduğu bulgusuna varmasına rağmen, 2'nci gerekçede ileri sürülen olgu ve/veya iddiaların itham edici nitelik taşıyıp taşımadığı, verilen kararın bu gerekçe karşısında müeyyide nitelikli olup olmadığ-ı hususunda inceleme yapmamış ve bir bulguya varmamıştır. Bu husus davacı tarafından istinaf konusu yapılmamıştır. Bu nedenle, alt Mahkemenin iptal kararına gerekçe oluşturan müdafaa ve/veya söz hakkı verilmemesinin doğurduğu usülsüzlük hali, VYK'nın tüm g-erekçeleri ve/veya 2'nci gerekçesi için geçerli değildir.
Bir idari kararın yargısal denetimi, ihtilaf konusu tüm gerekçeleri kapsayacak şekilde yapılır. İhtilaflı gerekçe-lerin bir kısmının yargısal denetim dışında tutulmak suretiyle üretilen iptal kara-rları hatalıdır.
B