- Aile Konutundaki İpoteğin Kaldırılması Talebi
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
AİLE KONUTU ÜZERİNDEKİ EŞ RIZASI ALINMADAN TESİS EDİLEN İPOTEĞİN KALDIRILMASI (FEKKİ) DAVASININ HUKUKİ ANALİZİ
Aile, toplumun temel taşı olup, Türk Medeni Kanunu (TMK) ailenin ve özellikle de barınma ihtiyacının karşılandığı aile konutunun korunmasına yönelik özel hükümler ihtiva etmektedir. Bu hükümlerden en önemlilerinden biri, eşlerin aile konutu üzerindeki tasarruf yetkilerini sınırlayan TMK Madde 194'tür. Bu makalede, eşlerden birinin diğer eşin açık rızasını almaksızın aile konutu üzerinde tesis ettiği ipoteğin kaldırılmasına yönelik açılacak bir davanın hukuki temelleri, dava şartları, usulü ve ilgili yasal düzenlemeler doktrin ve Yargıtay içtihatları ışığında incelenecektir. İşbu Dilekçe'de ortaya konulan talep ve vakıalar, bu hukuki çerçevenin somut bir örneğini teşkil etmektedir.
1. AİLE KONUTU KAVRAMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ
a. Aile konutu, TMK'da özel olarak tanımlanmamış olmakla birlikte, Yargıtay içtihatları ve doktrinde kabul gören tanıma göre, eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantılarına yön verdikleri, acı ve tatlı günleri yaşadıkları, yaşam merkezi hâline getirdikleri meskendir. Bir konutun aile konutu olarak nitelendirilebilmesi için eşlerin fiilen ve sürekli olarak birlikte bu konutta yaşamaları esastır.
b. Aile konutunun hukuki önemi, ailenin barınma hakkını güvence altına alması ve aile birliğinin devamlılığı için bir temel teşkil etmesinden kaynaklanır. Bu nedenle kanun koyucu, aile konutu üzerinde eşlerin tek başlarına serbestçe tasarrufta bulunmalarını engellemek amacıyla özel düzenlemeler getirmiştir.
c. Bir taşınmazın aile konutu niteliği taşıması için eşlerin mülkiyetinde olması şart değildir. Kiralanan bir taşınmaz da aile konutu olabilir. Önemli olan, o konutun ailenin ortak yaşam merkezi olarak kullanılmasıdır (Madde I). Tapu kaydında "aile konutu şerhi" bulunup bulunmaması, taşınmazın aile konutu niteliğini kazanması açısından kurucu değil, açıklayıcı bir etkiye sahiptir. Şerh olmasa dahi, fiili durum itibarıyla aile konutu olan bir taşınmaz, TMK m. 194'ün korumasından yararlanır.
2. TÜRK MEDENİ KANUNU MADDE 194 KAPSAMINDA EŞİN RIZASI ZORUNLULUĞU
a. TMK'nın "Aile konutu" başlıklı 194. maddesinin birinci fıkrası şu hükmü amirdir: "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." (Madde IV/3, IV/8). Bu hüküm, aile konutunun maliki olan eşin tasarruf ehliyetini, diğer eşin rızası şartına bağlayarak sınırlamaktadır.
b. Maddede geçen "aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz" ifadesi, taşınmaz üzerinde ipotek, intifa hakkı, sükna hakkı gibi ayni haklar tesis edilmesini de kapsar. Dolayısıyla, malik olan eş, diğer eşin açık rızası olmaksızın aile konutu niteliğindeki taşınmazı ipotek edemez (Madde II/1, IV/1, IV/6).
c. Aranan rıza "açık rıza"dır. Bu, rızanın belirli bir hukuki işleme (örneğin belirli bir ipotek işlemine) yönelik olması, şüpheye yer bırakmayacak şekilde beyan edilmesi anlamına gelir. Genel nitelikte veya zımni (örtülü) rıza yeterli değildir. Rızanın, ipotek işlemi yapılmadan önce veya en geç işlem sırasında verilmiş olması gerekir. İşlem yapıldıktan sonra verilen onay (icazet), Yargıtay tarafından kural olarak işlemi başlangıçta geçerli hale getiren bir rıza olarak kabul edilmemektedir, ancak sonradan rıza veren eşin dava hakkını etkileyebilir.
d. TMK m. 194/1'deki bu sınırlama, emredici niteliktedir. Bu kurala aykırı olarak, diğer eşin açık rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemleri (ipotek tesisi dahil) geçersizdir. Yargıtay içtihatlarında bu geçersizliğin niteliği tartışmalı olmakla birlikte, genellikle diğer eş tarafından ileri sürülmesi gereken "kendine özgü bir geçersizlik" veya bazı kararlarda "kesin hükümsüzlük" (yokluk) olarak kabul edilmektedir. Sonuç olarak, rızası alınmayan eş, bu geçersizliğe dayanarak ipoteğin kaldırılmasını talep etme hakkına sahiptir (Madde IV/9).
e. Bu koruma, yukarıda belirtildiği gibi, tapuya aile konutu şerhi verilmiş olmasa bile mevcuttur (Madde IV/4). Şerhin varlığı, işlemi yapan üçüncü kişinin (ipotek alacaklısının) iyiniyet iddiasını doğrudan ortadan kaldırırken, şerhin yokluğu durumunda üçüncü kişinin iyiniyetinin korunup korunmayacağı (TMK m. 1023) önemli bir hukuki sorun teşkil eder. Ancak Yargıtay'ın son yıllardaki yerleşik içtihatları, TMK m. 194'ün emredici niteliği ve aile konutunun korunması amacını ön planda tutarak, tapuda şerh olmasa dahi, ipotek alacaklısı üçüncü kişinin, işlem yaptığı taşınmazın aile konutu olduğunu biliyor veya gerekli özeni gösterseydi bilebilecek durumda ise, iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği yönündedir. Özellikle basiretli bir tacir gibi davranması beklenen banka gibi kurumsal alacaklıların, kredi borçlusunun medeni durumu ve konutun kullanım şekli hakkında asgari bir araştırma yapma yükümlülüğü olduğu kabul edilmektedir.
3. AİLE KONUTU ÜZERİNDEKİ İPOTEĞİN KALDIRILMASI (FEKKİ) DAVASI
Aile konutu üzerine eşin rızası hilafına konulan ipoteğin kaldırılması amacıyla açılacak dava, aşağıdaki unsurları içerir:
a. Davanın Hukuki Niteliği: Bu dava, esasen tapu sicilinin düzeltilmesi (TMK m. 1025) niteliğinde bir ayni davadır. Yolsuz tescil durumuna yol açan hukuki sebebin (TMK m. 194'e aykırılık nedeniyle geçersiz ipotek sözleşmesi) ortadan kaldırılması ve buna bağlı olarak tapudaki ipotek kaydının terkin edilmesi (fekki) talep edilir.
b. Taraflar:
* Davacı: Aile konutu üzerinde tasarruf işlemi yapılırken açık rızası alınmayan eştir (Madde - Davacı).
* Davalılar: Rızayı almaksızın ipotek tesis eden malik eş (Madde - Davalı 1) ile lehine ipotek tesis edilen üçüncü kişi (ipotek alacaklısı) (Madde - Davalı 2). Bu kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır, zira verilecek karar her ikisinin hukuki durumunu etkileyecektir. Dava her ikisine karşı birlikte açılmalıdır.
c. Görevli Mahkeme: Aile konutuna ilişkin uyuşmazlıklar 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun gereğince Aile Mahkemelerinin görev alanına girmektedir. Dolayısıyla görevli mahkeme Aile Mahkemesidir (Madde - Mahkeme Başlığı).
d. Yetkili Mahkeme: Taşınmazın aynına ilişkin davalarda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Bu nedenle dava, aile konutu olarak kullanılan taşınmazın bulunduğu yerdeki Aile Mahkemesinde açılmalıdır.
e. Dava Şartları ve İspat Yükü:
* Evlilik Birliğinin Varlığı: Davacı, davalı eş ile dava konusu işlemin yapıldığı tarihte ve dava sırasında evli olduğunu ispatlamalıdır (Madde I). Nüfus kayıtları bu hususu ispata yarar.
* Taşınmazın Aile Konutu Niteliği: Davacı, ipotek tesis edilen taşınmazın, işlemin yapıldığı tarihte ve halen fiilen ailenin ortak yaşam merkezi olarak kullanılan aile konutu olduğunu ispatlamalıdır (Madde I, IV/1). Bu ispat için MERNİS kayıtları, muhtarlık ikametgah belgesi, fatura abonelikleri, tanık beyanları (Madde 18/1), keşif (Madde 18/3) gibi delillere başvurulabilir.
* İpotek Tesis Edilmiş Olması: Taşınmaz üzerinde davalı eş tarafından diğer davalı lehine ipotek tesis edildiği tapu kayıtları ile ispatlanmalıdır (Madde IV/1, Madde 9). Tapu kaydı örneği dosyaya sunulmalıdır.
* Açık Rızanın Bulunmadığı: Davacı, ipotek işlemine TMK m. 194 anlamında geçerli bir açık rıza vermediğini iddia ve ispat etmelidir. Ancak ispat yükü konusunda; rızanın varlığını iddia eden davalıların (özellikle ipotek alacaklısının) bu rızanın usulüne uygun şekilde alındığını ispatlaması gerektiği yönünde görüşler ve Yargıtay kararları mevcuttur. Davacı, rızasının olmadığını her türlü delille (tanık, yemin, gerekirse isticvap (Madde 18/6) vb.) ispatlamaya çalışmalıdır.
* İpotek Alacaklısının İyiniyetli Olmadığı (Şerh Yoksa): Tapuda aile konutu şerhi yoksa, davacı, ipotek alacaklısı üçüncü kişinin iyiniyetli olmadığını, yani taşınmazın aile konutu olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispatlamalıdır. Yargıtay'ın güncel yaklaşımı gereği, alacaklının gerekli özeni göstermediği (örneğin, borçlunun medeni durumunu araştırmadığı, konutu fiilen kimin kullandığını sorgulamadığı) ortaya konulursa, iyiniyet iddiası kabul görmeyebilir.
f. Talep Sonucu: Davanın kabulü ile birlikte, tapu sicilindeki yolsuz olan ipotek kaydının terkinine (kaldırılmasına/fekkedilmesine) karar verilmesi talep edilir (Madde 15/1, 15/5). Ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesi istenir (Madde 15/7, 15/8).
4. USULİ TALEPLER (İŞBU DİLEKÇE KAPSAMINDA)
a. İhtiyati Tedbir Talebi: Davanın uzun sürebileceği ve bu süreçte ipoteğin paraya çevrilerek aile konutunun kaybedilmesi riski bulunduğu durumlarda, HMK m. 389 vd. uyarınca ipoteğin paraya çevrilmesinin (icra takibi yoluyla satışının) önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir talep edilebilir (Madde V, Madde 15/2). Mahkeme, talebi haklı görürse, teminatlı veya duruma göre teminatsız olarak tedbir kararı verebilir. Tedbir talebinin gerekçeleri (davanın haklılığına dair deliller ve telafisi güç zarar ihtimali) dilekçede açıklanmalıdır.
b. Adli Yardım Talebi: Dava harç ve masraflarını karşılayacak maddi gücü bulunmayan davacı, HMK m. 334 vd. uyarınca adli yardım talebinde bulunabilir (Madde VI, Madde 15/3). Talebin kabulü için fakirlik belgesi, gelir durumunu gösterir belgeler gibi kanıtlar sunularak, dava açmaktaki haklılık ve mali yetersizlik ortaya konulmalıdır (Madde 11, 12, 13, 14).
5. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
TMK m. 194, aile konutunu koruyan emredici bir hükümdür. Eşin açık rızası olmaksızın aile konutu üzerinde tesis edilen ipotek işlemi, bu hükme aykırılık nedeniyle geçersizdir. Rızası alınmayan eş, Aile Mahkemesinde açacağı tapu iptali ve tescil (ipoteğin terkini) davası ile bu hukuka aykırı durumun düzeltilmesini talep edebilir. Davanın başarısı; taşınmazın aile konutu olduğunun, eşin açık rızasının bulunmadığının ve şerh yoksa ipotek alacaklısı üçüncü kişinin iyiniyetli olmadığının ispatlanmasına bağlıdır. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, özellikle aile konutu kurumunun korunması yönünde olup, rıza dışı işlemlere karşı diğer eşe güçlü bir hukuki koruma sağlamaktadır. İhtiyati tedbir ve adli yardım gibi usuli imkanlar da hak arama sürecinde önemli kolaylıklar sunmaktadır.
6. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR (GENEL)
a. İyi Niyetin Değerlendirilmesi: Davada en çetin hukuki tartışmalardan biri, tapuda aile konutu şerhi bulunmaması durumunda, ipotek alacaklısı üçüncü kişinin TMK m. 1023 kapsamındaki iyiniyet iddiası olacaktır. Davacı tarafın, üçüncü kişinin durumu bilmesi gerektiğini (gerekli özeni göstermediğini, basiretli davranmadığını vb.) somut delillerle destekleyerek ileri sürmesi büyük önem taşır. Bu husus, işbu Dilekçe'nin "Esasa İlişkin Vakıalar ve Hukuki Açıklamalar" (Madde IV) bölümünde daha detaylı işlenebilir ve buna yönelik deliller (ipotek alacaklısının işlem sırasındaki belgeleri, ekspertiz raporları vb.) talep edilebilir.
b. Delillerin Somutlaştırılması: İşbu Dilekçe'nin delil listesi (Madde 18), hangi delilin hangi vakıayı ispata yarayacağını genel olarak belirtmektedir. Yargılama sürecinde, özellikle tanıkların hangi konuda dinleneceği (örneğin, taşınmazın fiilen aile konutu olarak kullanıldığı, davacının ipotek işleminden haberdar olmadığı ve rıza göstermediği vb.), bilirkişiden hangi teknik konuda rapor alınacağı, keşifte nelerin tespit edileceği gibi hususların somutlaştırılması gereklidir.
c. İpotek Bilgilerinin Doğruluğu: Dava konusu ipoteğin tarihi ve yevmiye numarası gibi tapu kayıtlarına ilişkin bilgilerin (Madde IV/1, Madde 15/5) tam ve doğru olarak belirtilmesi ve tapu kaydı örneği ile teyit edilmesi, davanın sağlıklı ilerlemesi için zorunludur (Madde 9).
T.C.
...
AİLE MAHKEMESİNE
DAVACI : TC:
Adresi:
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1- TC:
Adresi:
2- TC:
Adresi:
KONU : Aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması talebidir.
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA ESASA İLİŞKİN BİLGİ:
Müvekkilim ile Davalı eşi _._.20_ tarihinden itibaren evlidirler. Üzerinde ipotek tesis edilen söz konusu taşınmazda, aile konutunda birlikte yaşanmaktadır.
II. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan dava konusu olayların maddeler halindeki kısa özetidir:
1. Davalı eş, Müvekkilimin onayı olmaksızın aile konutu üzerinde ipotek tesis etmiştir.
2. ...
III. USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:
1. ...
2. ...
IV. ESASA İLİŞKİN VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Esasa ilişkin vakıaların ve hukuki iddialarımızın ayrıntılı açıklamalarıdır:
1. Davalı eş, Müvekkilimin onayını almaksızın bilgisi dışında, tapuda Davalı eşi adına kayıtlı olan tarafların müşterek oturduğu, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerinde, diğer Davalı lehine _._.202_ tarihli ve ... Yevmiye no.lu ipotek tesis etmiştir.
2. Aile konutunun maliki olan eş aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi tek başına bir ayni hakla sını