- Akreditif Sözleşmesi Kaynaklı Alacak ve Murazaanın Meni Talebi
- İhtiyati Tedbir
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
AKREDİTİF SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK VE MUARAZANIN MEN'İ TALEPLERİNE İLİŞKİN HUKUKİ DEĞERLENDİRME
1. GİRİŞ
Uluslararası ticaretin finansmanında ve risk yönetiminde kritik bir rol oynayan akreditif (letter of credit - L/C), taraflar arasındaki güveni tesis eden ve ödeme garantisi sağlayan önemli bir bankacılık enstrümanıdır. Akreditif ilişkisi, temelindeki mal veya hizmet alım satım sözleşmesinden bağımsız (soyut) bir taahhüt niteliği taşır ve bankanın, lehdar tarafından akreditif şartlarına uygun belgelerin ibraz edilmesi halinde, belirlenen bedeli ödeme yükümlülüğünü içerir. Ancak, uygulamada bankaların ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi veya haksız gerekçelerle ödemeden kaçınması gibi durumlarla karşılaşılabilmektedir. Bu gibi hallerde, akreditif lehdarının bankaya karşı alacak davası açması gündeme gelmektedir. İşbu makalede, akreditif sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve bu alacağa bağlı olarak talep edilebilecek muarazanın men'i istemlerine ilişkin hukuki çerçeve, Türk hukuku, ilgili milletlerarası teamüller (özellikle UCP 600) ve doktrin görüşleri ışığında incelenecektir. İşbu Dilekçe'de (Source: 1) özetlenen ve talep edilen hususlar da bu çerçevede değerlendirilecektir.
2. AKREDİTİFİN HUKUKİ NİTELİĞİ VE TEMEL İLKELERİ
Akreditif, en genel tanımıyla, bir bankanın (amir banka), müşterisinin (akreditif amiri) talimatı üzerine, belirli bir meblağa kadar, belirli bir süre içinde ve belirlenen şartlara uygun belgelerin ibrazı karşılığında, üçüncü bir kişiye (lehdar) ödeme yapmayı veya onun tarafından keşide edilen poliçeleri kabul etmeyi veya ödemeyi yahut başka bir bankayı (muhabir banka/teyit bankası) bu işlemleri yapmaya yetkili kılmayı taahhüt ettiği bir sözleşmedir.
Türk hukukunda akreditif doğrudan bir kanun maddesiyle özel olarak düzenlenmemiş olsa da, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) kapsamında "üçüncü kişi yararına sözleşme" (TBK m. 129) ve "kredi mektubu" (TBK m. 515-519) hükümleriyle benzerlikler taşıyan, kendine özgü (sui generis) bir sözleşme tipi olarak kabul edilmektedir. Uygulamada ise akreditif ilişkileri büyük ölçüde Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayınlanan "Vesikalı Krediler İçin Yeknesak Teamüller ve Uygulama Kuralları" (Uniform Customs and Practice for Documentary Credits - UCP) tarafından düzenlenmektedir. Halihazırda yürürlükte olan versiyon UCP 600'dür ve akreditif metinlerinde genellikle bu kurallara atıf yapılır.
Akreditif hukukuna hakim olan iki temel ilke bulunmaktadır:
a. Soyutluk (Bağımsızlık) İlkesi: Akreditif ilişkisi, altında yatan temel sözleşmeden (örneğin, satım sözleşmesi) tamamen bağımsızdır. Bankalar, sadece akreditif şartlarına ve ibraz edilen belgelere göre hareket ederler; temel sözleşmenin ifa edilip edilmediği, malların kalitesi veya sözleşmeye uygunluğu gibi hususlar bankaları ilgilendirmez (UCP 600, Madde 4 ve 5). Bankanın ödeme yükümlülüğü, yalnızca akreditifte belirtilen şartlara uygun belgelerin ibrazına bağlıdır.
b. Belgelere Sıkı Sıkıya Bağlılık (Strict Compliance) İlkesi: Bankalar, kendilerine ibraz edilen belgelerin akreditif şartlarına harfiyen uygun olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Belgeler arasında veya belgeler ile akreditif şartları arasında en küçük bir farklılık (rezerv) dahi, bankaya ödeme yapmama veya rezerv bildirimi hakkı verir. Bu inceleme makul bir dikkat ve özenle yapılmalıdır (UCP 600, Madde 14). İşbu Dilekçe'de de yüklemelerin eksiksiz yapıldığı ve belgelerin ibraz edildiği belirtilmektedir (Madde 2, Madde 7).
3. AKREDİTİF ALACAĞI TALEBİNİN HUKUKİ DAYANAKLARI VE DAVA ŞARTLARI
Akreditif lehdarının, amir bankaya veya varsa teyit bankasına karşı akreditif bedelini talep edebilmesi için temel koşul, akreditif şartlarına ve UCP kurallarına uygun düşen belgeleri (vesaik) süresi içinde bankaya ibraz etmiş olmasıdır.
a. Akreditif Sözleşmesinin Varlığı: Davacı lehdarın, öncelikle kendisi ile banka arasında doğrudan veya dolaylı (amir-amir banka-muhabir/teyit bankası-lehdar zinciri üzerinden) bir akreditif ilişkisinin kurulduğunu ispatlaması gerekir. İşbu Dilekçe'de, müvekkil ile davalı banka arasında bir akreditif sözleşmesi imzalandığı belirtilmiştir (Madde 1, Madde 6) ve bu sözleşme delil olarak sunulmuştur (Madde 9, Madde 14).
b. Uygun Belge İbrazı: Lehdarın, akreditifte öngörülen tüm belgeleri (fatura, konşimento, sigorta poliçesi, menşe şahadetnamesi vb.) eksiksiz ve akreditif şartlarına, UCP 600 kurallarına ve uluslararası standart bankacılık uygulamalarına uygun olarak hazırlayıp, akreditifin vadesi içinde yetkili bankaya sunmuş olması gerekmektedir. Bankanın inceleme yükümlülüğü UCP 600 Madde 14'te düzenlenmiştir. Banka, belgeleri aldıktan sonra uygun olup olmadığını incelemek için azami beş iş gününe sahiptir. İşbu Dilekçe'de, yüklemelerin eksiksiz yapıldığı ve gerekli belgelerin bankaya ibraz edildiği ifade edilmektedir (Madde 2, Madde 7). İbraz edilen belgelerin uygunluğu, davanın temelini oluşturur ve ispatı gereken en önemli husustur.
c. Bankanın Ödeme Yükümlülüğünün Doğumu ve İhlali: Uygun belgelerin süresinde ibrazı ile bankanın ödeme yükümlülüğü doğar. Banka, belgelerde bir uygunsuzluk (rezerv) tespit ederse, UCP 600 Madde 16 uyarınca, belgeleri ibraz eden tarafa, belgeleri reddettiğini ve tespit ettiği tüm rezervleri içeren bir bildirimi, belgelerin ibrazını takip eden beşinci iş gününün sonunu geçmeyecek şekilde göndermelidir. Aksi takdirde, banka belgeleri reddetme veya rezerv ileri sürme hakkını kaybeder ve ödeme yapmakla yükümlü hale gelir. İşbu Dilekçe'de, bankanın bir kısım kredi bedelini ödemediği (Madde 3, Madde 8) ve yapılan ihtara rağmen ödeme yapılmadığı (Madde 4, Madde 9, Madde 10) belirtilerek bankanın ödeme yükümlülüğünü ihlal ettiği iddia edilmektedir.
d. Talep ve Faiz: Lehdar, ödenmeyen akreditif bedelini talep edebilir. Ayrıca, bankanın ödemede temerrüde düşmesi halinde, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizini de talep etme hakkı doğar (TBK m. 120). İşbu Dilekçe'de faiz talebine ilişkin açık bir ifade bulunmamakla birlikte, "fazlaya ilişkin haklar" saklı tutulmuştur (Madde 11).
Bu tür davalarda görevli mahkeme, uyuşmazlığın ticari niteliği gereği Asliye Ticaret Mahkemeleridir (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu - TTK m. 4, 5). Yetkili mahkeme ise genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesi (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu - HMK m. 6) veya sözleşmenin ifa edileceği yer (akreditif bedelinin ödeneceği yer) mahkemesi (HMK m. 10) olabilir. İşbu Dilekçe, Asliye Ticaret Mahkemesi'ne hitaben yazılmıştır (Source: 1).
4. MUARAZANIN MEN'İ TALEBİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KOŞULLARI
Muarazanın men'i, genel olarak bir hakka veya hukuki ilişkiye yönelik haksız müdahalenin veya uyuşmazlık çıkarılmasının önlenmesini amaçlayan bir dava türüdür. Eda (ifa) davası ile birlikte terditli olarak veya ondan bağımsız olarak istenebilir.
İşbu Dilekçe'de, ödenmeyen akreditif tutarının lehe ödenmesi talebi ile birlikte "muarazanın men'ine" karar verilmesi de talep edilmiştir (Madde 4 under "TALEP SONUCU"). Bu talebin niteliği şu şekilde değerlendirilebilir:
a. Bankanın Haksız Reddine Son Verilmesi: Eğer banka, uygun belgelere rağmen ödeme yapmayı reddediyor ve bu reddini sürdürerek lehdarın alacağına kavuşmasını engelliyorsa, bu durum bir "muaraza" (haksız müdahale/uyuşmazlık) olarak nitelendirilebilir. Muarazanın men'i talebi, bankanın bu haksız tutumuna son verilerek ödemenin gerçekleştirilmesini sağlama amacı taşıyabilir. Bu bağlamda, alacak (eda) talebini güçlendirici bir nitelik taşıdığı düşünülebilir.
b. Geleceğe Yönelik Güvence: Talep, bankanın gelecekte benzer haksız iddialarla veya ödemeyi geciktirici davranışlarla yeni bir uyuşmazlık yaratmasını önleme amacı da taşıyor olabilir. Mahkeme kararının sadece ödemeye hükmetmekle kalmayıp, aynı zamanda bankanın bu konudaki itirazlarının veya ödememe yönündeki tutumunun haksızlığını tespit ederek benzer müdahaleleri engellemesi hedefleniyor olabilir.
Muarazanın men'i talebinin kabulü için, davalının (bankanın) davacının (lehdarın) hakkına (akreditif alacağına) yönelik haksız bir müdahalesinin veya uyuşmazlık çıkaran bir davranışının bulunması ve bu durumun devam ediyor olması veya tekrarlanma tehlikesinin bulunması gerekir. Bankanın uygun belgelere rağmen ödeme yapmaması, bu koşulları sağlayabilir. Ancak, genellikle alacak davası sonucunda verilen ödeme hükmü, muarazayı zaten sona erdireceğinden, muarazanın men'i talebinin eda talebi yanında ne ölçüde ayrı bir hukuki fayda sağladığı somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmelidir.
5. İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
İşbu Dilekçe'de, dava konusu alacağın güvence altına alınması amacıyla, akreditif açtıran amir bankaya ait olduğu belirtilen bir miktar para üzerine dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulması talep edilmektedir (Madde V.1, Madde 2 under "TALEP SONUCU").
İhtiyati tedbir, HMK m. 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Mahkemenin ihtiyati tedbir kararı verebilmesi için şu koşulların varlığı aranır:
a. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi. (HMK m. 389/1)
b. Davacının, talebinin dayandığı iddiaları yaklaşık olarak ispat etmesi. Mahkeme, iddiaların doğruluğu konusunda tam bir kanaate sahip olmasa da, ilk bakışta haklılık (prima facie) karinesi yeterli görülebilir.
Akreditif alacağı davalarında, özellikle davalı bankanın mali durumu hakkında endişeler varsa veya alacağın tahsilinin başka nedenlerle riske girebileceği somut olarak gösterilebiliyorsa, ihtiyati tedbir talep edilebilir. Tedbir talebinde, hangi varlık üzerine (örneğin bankanın belirli hesapları) tedbir istendiği açıkça belirtilmelidir. İşbu Dilekçe'de, "akreditif açtıran amir bankaya ait ... TL üzerine" tedbir istenmesi ifadesi, davanın davalısı olan banka (amir banka mı, muhabir banka mı olduğu dilekçede net belirtilmese de davalı olarak gösterilen banka) yerine, akreditifi açtıran (muhtemelen yurtdışındaki ithalatçı) kurumun varlıkları üzerine mi tedbir istendiği konusunda bir belirsizlik yaratmaktadır. İhtiyati tedbir, kural olarak davanın tarafı olan davalının malvarlığı üzerine konulabilir. Eğer tedbir istenen varlıklar davalı bankaya ait ise, bu durum açıklığa kavuşturulmalıdır.
Mahkeme, tedbir talebini yerinde görürse, genellikle davacının ileride haksız çıkması ihtimaline karşı davalının uğrayabileceği zararları karşılamak üzere bir teminat yatırılmasına karar verir (HMK m. 392). İşbu Dilekçe'de öncelikle teminatsız, olmazsa teminat karşılığı tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir (Madde 2 under "TALEP SONUCU").
6. DAVA UNSURLARI VE İSPAT YÜKÜ
Akreditif alacağı ve muarazanın men'i davasında ispat yükü, genel kural olarak iddia eden tarafa aittir (HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 6).
a. Davacının İspat Yükü: Davacı lehdar, temel olarak şunları ispatlamalıdır:
* Geçerli bir akreditif ilişkisinin varlığı (Akreditif metni, sözleşme - Madde 9, Madde 14).
* Akreditif şartlarına ve UCP 600'e uygun belgeleri süresi içinde bankaya ibraz ettiğini (İbraz edilen belgelerin kopyaları, banka alındısı, kargo/kurye teslim belgeleri). İşbu Dilekçe'nin eklerinde ibraz edilen belgelerin listelenmesi veya sunulması ispat açısından önemlidir.
* Bankanın ödeme yapmadığını veya haksız rezerv ileri sürdüğünü (Banka rezerv bildirimi, ihtarname - Madde 10, Madde 14 - ve cevabı, yazışmalar).
* Talep edilen alacak miktarını.
b. Davalının İspat Yükü: Davalı banka ise genellikle şu savunmaları yaparak ispat külfeti altına girebilir:
* İbraz edilen belgelerin akreditif şartlarına veya UCP 600'e uygun olmadığını (rezervleri somut olarak göstermeli).
* Belgelerin süresinde ibraz edilmediğini.
* UCP 600 Madde 16'ya uygun şekilde ve süresinde rezerv bildirimi yaptığını.
* İstisnai olarak, akreditifin altında yatan işlemde bir sahtekarlık (fraud) olduğunu ve lehdarın bundan haberdar olduğunu (Soyutluk ilkesinin istisnasıdır ve ispatı zordur).
İşbu Dilekçe'de delil olarak tanık, bilirkişi, keşif, yemin, uzman görüşü, isticvap, ilgili mevzuat ve içtihatlar ile akreditif sözleşmesi ve ihtarnameye dayanılmıştır (Madde 13, Madde 14). Akreditif uyuşmazlıklarında en önemli deliller yazılı belgelerdir (akreditif metni, ibraz edilen vesaike ilişkin set, banka rezerv bildirimi, yazışmalar). Bilirkişi incelemesi, özellikle belgelerin UCP 600 ve standart bankacılık uygulamalarına uygunluğunun teknik olarak değerlendirilmesi açısından önem taşır. Tanık beyanları ise genellikle belge ibrazı, yapılan görüşmeler gibi vakıaları desteklemek amacıyla kullanılabilir.
7. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Akreditif kaynaklı alacak ve muarazanın men'i davalarında başarıya ulaşmak için dava dilekçesinde ve yargılama sürecinde bazı hususlara özellikle dikkat edilmesi faydalı olacaktır:
a. UCP 600 ve Uluslararası Bankacılık Uygulamaları: Akreditife UCP 600'ün uygulanacağı kararlaştırılmışsa (ki genellikle böyledir), ilgili UCP maddelerine (özellikle Madde 14 - İnceleme Standardı, Madde 16 - Rezervli Belgeler ve Bildirim) ve varsa ICC Görüşleri'ne (Opinions) ve Uluslararası Standart Bankacılık Uygulamaları'na (ISBP) atıf yapılması, iddiaların hukuki temelini güçlendirecektir. Bu hususlara, İşbu Dilekçe'nin IV. ESASAL KN DETAYLI VAKIALAR VE HUKUK AÇIKLAMALAR bölümünde daha detaylı yer verilebilir.
b. Rezervlerin Detaylı Analizi: Şayet banka ödemeyi reddederken belirli rezervler ileri sürmüşse, bu rezervlerin UCP 600 ve ISBP kuralları çerçevesinde geçerli olup olmadığının detaylı bir hukuki analizinin yapılması ve dilekçede bu analize yer verilmesi önemlidir. Bankanın rezerv bildiriminin usule (süre, şekil, içerik) uygun olup olmadığı da ayrıca incelenmelidir. Bu analiz, İşbu Dilekçe'nin IV. bölümünde derinleştirilebilir.
c. Muarazanın Men'i Talebinin Gerekçelendirilmesi: Muarazanın men'i talebinin neden istendiği, yani bankanın hangi davranışının haksız bir müdahale veya uyuşmazlık yarattığı ve bu durumun alacak talebinin kabulüyle kendiliğinden ortadan kalkmayacağı hususları, dilekçenin hukuki açıklamalar bölümünde (IV) ve talep sonucunda (Madde 4 under "TALEP SONUCU") daha somut gerekçelerle açıklanabilir.
d. İhtiyati Tedbir Gerekçesi: İhtiyati tedbir talebinin HMK m. 389'daki koşulları sağladığının somut delillerle (örneğin, davalı bankanın mali durumu hakkında emareler, alacağın tahsilinin gecikmesi halinde davacının uğrayacağı ciddi zararlar vb.) desteklenmesi, mahkemenin tedbir kararı verme olasılığını artıracaktır. Tedbir talep edilen varlığın kime ait olduğu (davalı banka mı, amir mi?) konusundaki belirsizlik giderilmelidir. Bu detaylar, İşbu Dilekçe'nin V. İHTİYATİ TEDBİR TALEBİMİZ HAKKINDA AÇIKLAMALAR bölümünde netleştirilebilir.
Sonuç olarak, akreditiften kaynaklanan alacak davaları, uluslararası ticaretin ve bankacılık uygulamalarının teknik detaylarını içeren, belge incelemesinin ön planda olduğu davalardır. Başarılı bir sonuç için akreditif metninin, UCP kurallarının, ibraz edilen belgelerin ve banka uygulamalarının dikkatli bir şekilde analiz edilmesi ve iddiaların sağlam hukuki argümanlar ve delillerle desteklenmesi elzemdir.
T.C.
...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE
DAVACI : Mersis No:
Adresi:
VEKİLİ : Av.
DAVALI : Mersis No:
Adresi:
KONU : Akreditif Sözleşmesi kaynaklı alacak ve muarazanın men-i talebidir.
DAVA DEĞERİ : ... TL'dir.
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA BİLGİ:
...
II. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan dava konusu olayların maddeler halindeki kısa özetidir:
1. Müvekkil Şirket ... Sözleşmesi kapsamında Davalı ... Bankası ile _._.20_ tarihinde ... TL tutarında görüldüğünde ödemeli akreditif sözleşmesi imzalamıştır.
2. Sözleşme kapsamında yer alan yüklemeler eksiksiz bir şekilde yerine getirilmiştir. Bu hususta gerekli belgeler bankaya ibraz edilmiştir.
3. Buna karşılık, Banka tarafından bir kısım kredi bedeli halen ödenmemiştir.
4. _._.20_ tarihli ... Yevmiye numaralı Noterden ihtarname çekilerek bedelin tahsili talebimiz ile de sonuç alınamamıştır.
5. ...
III. USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:
1. ...
2. ...
IV. ESASA İLİŞKİN DETAYLI VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Esasa ilişkin vakıaların ve hukuki iddialarımızın ayrıntılı açıklamalarıdır:
1. Müvekkil Şirket ... Sözleşmesi kapsamında Davalı ... Bankası ile _._.20_ tarihinde ... TL tutarında Görüldüğünde ödemeli akreditif sözleşmesi imzalamıştır.