- Anlaşmalı Boşanma Protokolü
ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜNÜN HUKUKİ NİTELİĞİ VE UNSURLARI
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davaları, taraflar arasında çekişmeli bir sürece sahne olabileceği gibi, tarafların boşanma ve fer'ileri konusunda mutabakata varmaları halinde anlaşmalı olarak da sonuçlanabilmektedir. Anlaşmalı boşanma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 166. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiş olup, bu müessesenin temelini tarafların serbest iradeleriyle hazırlayıp mahkemeye sundukları "Anlaşmalı Boşanma Protokolü" oluşturmaktadır. İşbu makalede, anlaşmalı boşanma protokolünün hukuki niteliği, taşıması gereken zorunlu ve ihtiyari unsurlar, hakimin protokol üzerindeki denetim yetkisi ve protokolün icra edilebilirliği gibi konular, ilgili mevzuat ve doktrin görüşleri ışığında incelenecektir.
1. ANLAŞMALI BOŞANMA MÜESSESESİ VE YASAL DAYANAK
TMK m. 166/3, evlilik birliğinin en az bir yıl sürmüş olması koşuluyla, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağını ve boşanma kararı verilebileceğini hüküm altına almıştır. Ancak bu hükmün uygulanabilmesi için kanun koyucu tarafından aranan temel şartlar şunlardır:
a. Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır. Bu süre, resmi nikah tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar geçen süredir.
b. Eşler ya birlikte mahkemeye başvurmalı ya da bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eş kabul etmelidir.
c. Hakim, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmelidir. Tarafların avukatları aracılığıyla beyanda bulunmaları yeterli değildir; hakimin her iki tarafı da duruşmada bizzat dinlemesi yasal bir zorunluluktur.
d. Tarafların boşanmanın mali sonuçları (yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat) ve çocukların durumu (velayet, kişisel ilişki, iştirak nafakası) hususlarında anlaştıklarını gösteren bir protokolü mahkemeye sunmaları veya bu hususları duruşma tutanağına geçirtmeleri ve bu düzenlemenin hakim tarafından uygun bulunması gereklidir.
Bu şartların kümülatif olarak gerçekleşmesi halinde, hakim başkaca bir delil aramaksızın ve evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığını araştırmaksızın boşanmaya karar verecektir. Anlaşmalı boşanma, sürecin daha hızlı, daha az yıpratıcı ve daha az maliyetli olmasını sağlaması bakımından önemli bir işlev görmektedir.
2. ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜNÜN HUKUKİ NİTELİĞİ VE İŞLEVİ
Anlaşmalı boşanma protokolü, tarafların boşanma ve boşanmanın hukuki sonuçları üzerinde serbest iradeleriyle vardıkları mutabakatı içeren yazılı bir belgedir. Hukuki niteliği itibarıyla, protokol esasen bir sözleşmedir. Ancak bu sözleşmenin geçerliliği ve hukuki sonuç doğurması, TMK m. 166/3 uyarınca hakimin onayına tabidir. Hakim tarafından uygun bulunup onaylanmayan bir protokol, anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesini sağlamaz.
Protokolün temel işlevi, boşanma sonrasında ortaya çıkabilecek potansiyel uyuşmazlıkları baştan çözüme kavuşturarak, tarafların gelecekteki ilişkilerini belirli bir hukuki çerçeveye oturtmaktır. Bu belge, hakimin boşanma kararının fer'ilerine ilişkin kuracağı hükmün dayanağını oluşturur. Hakim, protokoldeki düzenlemeleri uygun bulduğu takdirde, boşanma kararının gerekçesinde ve hüküm fıkrasında bu protokole atıf yapar ve protokol maddelerini kararın bir parçası haline getirir.
İşbu Dilekçe (Anlaşmalı Boşanma Protokolü), tarafların boşanma ve sonuçları üzerindeki iradelerini yansıtan bir belge niteliğindedir (Madde Giriş).
3. ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜNÜN ZORUNLU VE İHTİYARİ UNSURLARI
TMK m. 166/3, hakimin protokolü onaylayabilmesi için "boşanmanın malî sonuçları ve çocukların durumu" hususlarında tarafların anlaşmış olmasını ve hakimin bu düzenlemeyi uygun bulmasını şart koşmaktadır. Bu nedenle, protokolde aşağıdaki hususların yer alması zorunludur:
a. Müşterek Çocukların Durumu:
* Velayet: Tarafların müşterek çocukları varsa, velayetin hangi tarafa bırakılacağı konusunda anlaşmaları şarttır (Madde 1.1). Hakim, bu düzenlemeyi yaparken öncelikle çocuğun üstün yararını gözetir (TMK m. 182, m. 336/2). Protokoldeki velayet düzenlemesi çocuğun menfaatine açıkça aykırı ise, hakim bu düzenlemeyi onaylamayabilir veya tarafların mutabakatıyla değiştirilmesini isteyebilir.
* Kişisel İlişki: Velayet kendisine bırakılmayan eş ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin nasıl düzenleneceği (görüşme zamanları, süresi, tatillerdeki durum vb.) protokolde açıkça belirtilmelidir (Madde 1.2). Bu düzenlemenin de çocuğun yaşı, eğitimi, sağlık durumu ve genel menfaatleri göz önünde bulundurularak yapılması ve hakim tarafından uygun bulunması gerekir.
* İştirak Nafakası: Velayet kendisine bırakılmayan eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması amacıyla ödenecek iştirak nafakasının miktarının ve artış oranının protokolde belirlenmesi zorunludur (Madde II.1). Nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ve eşlerin mali durumuyla orantılı olması ve hakkaniyete uygun bulunması gerekir. Protokolde nafaka artış oranının belirtilmesi (örneğin, TÜİK tarafından açıklanan ÜFE/TÜFE oranları) gelecekteki olası uyuşmazlıkları önleyecektir (Madde II.1). Nafaka borcunun muacceliyet tarihi de genelde boşanmanın kesinleşmesi olarak belirlenir (Madde II.2).
b. Boşanmanın Mali Sonuçları:
* Yoksulluk Nafakası: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan tarafın, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak talep edebileceği nafaka türüdür (TMK m. 175). Tarafların yoksulluk nafakası talep edip etmedikleri, talep ediliyorsa miktarı ve artış oranı protokolde yer almalıdır (Madde II.1). Taraflar karşılıklı olarak yoksulluk nafakası talep etmediklerini de protokole yazabilirler. Yoksulluk nafakası talebinden feragat geçerlidir.
* Maddi ve Manevi Tazminat: Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği (TMK m. 174/1) ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği (TMK m. 174/2) hüküm altına alınmıştır. Anlaşmalı boşanmada kusur araştırması yapılmaz ancak taraflar, bu konularda anlaştıkları takdirde, tazminat ödenip ödenmeyeceğini, ödenecekse miktarını ve ödeme şeklini protokole dahil edebilirler (Madde III.1). Taraflar, karşılıklı olarak maddi ve manevi tazminat taleplerinden vazgeçtiklerini de beyan edebilirler. Bu beyan da geçerlidir (Madde VII.3).
Yukarıda sayılan zorunlu unsurların yanı sıra, taraflar boşanmanın diğer sonuçları hakkında da anlaşarak bunları protokole dahil edebilirler. Bu ihtiyari unsurlar şunlardır:
c. Mal Rejiminin Tasfiyesi: Evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımı (mal rejiminin tasfiyesi), kural olarak boşanma davasından ayrı bir dava konusudur. Ancak taraflar, anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesi konusunda da anlaşmaya varabilirler. Bu anlaşma, hangi malların kimde kalacağı (Madde V.A), katkı payı, katılma alacağı veya değer artış payı gibi alacakların talep edilip edilmeyeceği, edilecekse miktarı ve ödeme şekli gibi hususları içerebilir (Madde V.B). Taraflar, mal rejimine ilişkin tüm taleplerden karşılıklı olarak feragat ettiklerini de beyan edebilirler. İşbu Dilekçe'de kişisel mallar, ev eşyaları, mal rejiminden kaynaklanan alacaklar ve evlilik birliğindeki aktif borçlara ilişkin düzenlemeler yer almaktadır (Madde V).
d. Ziynet Eşyaları: Düğünde takılan veya evlilik birliği içinde edinilen ziynet eşyalarının (altın, takı vb.) kime ait olacağı veya iadesi konusunda taraflar anlaşarak bunu protokole yazabilirler (Madde IV.1).
e. Yargılama Giderleri ve Vekalet Ücreti: Anlaşmalı boşanma davalarında genellikle taraflar yargılama giderlerinin (harç, posta gideri vb.) ve kendi avukatlarına ödeyecekleri vekalet ücretinin kendilerince karşılanacağını kararlaştırırlar (Madde VI.1). Bu hususun protokolde belirtilmesi, sonradan çıkabilecek anlaşmazlıkları önler (Madde VI.1).
f. Soyadı Kullanımı: Kadın, boşanmakla kural olarak kişisel durumunu korur ancak evlenmeden önceki soyadını yeniden alır (TMK m. 173). Protokolde bu durum teyit edilebilir (Madde VII.1).
g. Ortak Konutun Durumu: Taraflar, evlilik birliği içinde birlikte yaşadıkları konutun boşanma sonrasında kimin kullanımında kalacağı, kira ve fatura gibi yükümlülüklerin kime ait olacağı ve diğer tarafın konutu ne zaman tahliye edeceği gibi konularda anlaşabilirler (Madde VII.5, Madde VII.5).
h. Karşılıklı İbra ve Feragat: Taraflar, protokolde düzenlenen hususlar dışında birbirlerinden başka herhangi bir alacak (maddi/manevi tazminat, nafaka, ziynet, mal rejimi vb.) talebinde bulunmayacaklarını, birbirlerini bu konularda gayrikabili rücu (geri dönülemez şekilde) ibra ettiklerini beyan edebilirler (Madde VII.3). Bu tür bir feragat beyanı, gelecekteki davaların önlenmesi açısından önemlidir.
4. HAKİMİN PROTOKOLÜ DEĞERLENDİRMESİ VE TAKDİR YETKİSİ
Anlaşmalı boşanma davasında hakimin rolü, sadece tarafların anlaşmasını şeklen onaylamak değildir. Hakim, TMK m. 166/3 uyarınca tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe oluşup oluşmadığını denetler. Baskı, tehdit veya hile gibi iradeyi sakatlayan durumların varlığı halinde anlaşmalı boşanmaya karar verilemez.
Bununla birlikte, hakimin en önemli denetim yetkisi, protokolün "çocukların durumu" ile ilgili kısmındadır. Hakim, velayet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası konularındaki düzenlemelerin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığını re'sen (kendiliğinden) değerlendirir. Eğer hakim, protokoldeki düzenlemeyi çocuğun menfaatine aykırı bulursa, tarafların da görüşünü alarak gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir (TMK m. 182/2). Taraflar, hakimin önerdiği değişiklikleri kabul etmezlerse, anlaşmalı boşanma gerçekleşmez ve dava çekişmeli boşanma davasına dönüşebilir.
Boşanmanın mali sonuçları (nafaka, tazminat, mal rejimi) konusunda ise hakimin takdir yetkisi daha sınırlıdır. Tarafların serbest iradeleriyle bu konularda yaptıkları anlaşmalar, ahlaka, kamu düzenine veya kişilik haklarına aykırı olmadığı sürece hakim tarafından genellikle onaylanır. Ancak aşırı derecede dengesiz veya hakkaniyete açıkça aykırı düzenlemeler konusunda hakimin müdahale edip etmeyeceği doktrinde tartışmalı olmakla birlikte, Yargıtay kararlarında tarafların irade serbestisine üstünlük tanındığı görülmektedir.
5. PROTOKOLÜN BAĞLAYICILIĞI VE İCRA EDİLEBİLİRLİĞİ
Hakim tarafından onaylanan ve boşanma kararının eki haline gelen anlaşmalı boşanma protokolü, kesinleşen mahkeme kararı (ilam) niteliği kazanır. Bu demektir ki, protokolde yer alan ve yerine getirilmesi gereken yükümlülükler (nafaka ödemesi, tazminat ödemesi, çocuğun teslimi, mal teslimi vb.) taraflar için bağlayıcıdır ve yasal olarak zorunlu hale gelir.
Protokoldeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafa karşı, diğer taraf İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümleri çerçevesinde ilamlı icra takibi başlatabilir. Örneğin, protokolde belirlenen nafakayı ödemeyen eş aleyhine icra takibi yapılarak nafaka tahsil edilebilir. Aynı şekilde, tazminat ödemesi, ziynet eşyasının iadesi veya mal rejimine ilişkin kararlaştırılan ödemeler de icra yoluyla talep edilebilir. Protokoldeki "gayrikabili rücu" ibralar (Madde VII.3), tarafların daha sonra bu konularda dava açmasını engeller. Protokolde belirtilen muacceliyet tarihleri (örneğin, boşanmanın kesinleşmesi tarihi) (Madde II.2, Madde III.1, Madde IV.1, Madde V.B.1, Madde V.C.1, Madde VII.2, Madde VII.4, Madde VII.5) borcun talep edilebilir hale geldiği anı belirler.
6. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR VE POTANSİYEL EKSİKLİKLER (GENEL DEĞERLENDİRME)
Anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanırken aşağıdaki hususlara genel olarak dikkat edilmesi, ileride yaşanabilecek sorunları en aza indirecektir:
a. Açıklık ve Belirlilik: Protokoldeki tüm maddeler, hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, net ve belirli olmalıdır. Özellikle parasal yükümlülüklerin miktarı, ödeme zamanı, ödeme şekli ve artış oranları net bir şekilde yazılmalıdır. Mal paylaşımına ilişkin hükümlerde, malların nitelikleri (taşınmaz ise ada/parsel bilgileri, araç ise plaka/şasi numarası vb.) ve kimde kalacağı açıkça belirtilmelidir (Madde V.A).
b. Kapsamlılık: Protokol, tarafların boşanma ve fer'ileri konusunda anlaştıkları tüm hususları kapsamalıdır. Özellikle mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşılmışsa, evlilik birliği içinde edinilmiş tüm malvarlığı değerlerinin (taşınır, taşınmaz, banka hesapları, şirket hisseleri vb.) ve borçların (Madde V.C) dikkate alındığından emin olunmalıdır. Eksik bırakılan veya muğlak ifadelerle geçiştirilen konular, boşanma sonrasında yeni davalara yol açabilir.
c. Çocuğun Üstün Yararı: Çocuklarla ilgili düzenlemelerde (velayet, kişisel ilişki, iştirak nafakası) her zaman çocuğun üstün yararı ön planda tutulmalıdır (Madde 1). Hakimin bu konudaki hassasiyeti göz önünde bulundurularak, gerçekçi, uygulanabilir ve çocuğun menfaatine hizmet eden düzenlemeler yapılmalıdır.
d. İrade Serbestliği: Protokol, tarafların hiçbir baskı altında kalmadan, özgür iradeleriyle vardıkları bir mutabakatı yansıtmalıdır. Tarafların protokolün sonuçlarını tam olarak anladıklarından emin olmaları önemlidir.
e. Yasal Uygunluk: Protokoldeki düzenlemeler, emredici hukuk kurallarına, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olmamalıdır.
Sonuç olarak, anlaşmalı boşanma protokolü, taraflara evlilik birliğini karşılıklı mutabakatla, daha hızlı ve daha az çekişmeli bir şekilde sona erdirme imkanı sunan önemli bir hukuki araçtır. Ancak bu protokolün hukuki geçerlilik kazanması ve istenen sonuçları doğurması için TMK m. 166/3'te aranan şartları taşıması, zorunlu unsurları içermesi, açık, belirli, kapsamlı olması ve hakim tarafından onaylanması gerekmektedir. İşbu Dilekçe gibi bir protokol taslağı, tarafların üzerinde anlaştığı hususları somutlaştırmakla birlikte, hukuki süreçte hakimin denetiminden geçerek kesinleşen mahkeme kararının ayrılmaz bir parçası haline geldiğinde tam anlamıyla hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ
ESAS NO : /
DAVACI : TC:
DAVALI : TC:
KONU : Anlaşmalı boşanma protokolüdür.
AÇIKLAMALAR :
Taraflar aşağıdaki şartlarda evlilik birliğini boşanma ile sonlandırmak üzere anlaşmışlardır:
I. Müşterek Çocuğun Velayetine İlişkin Anlaşma Hükümleri:
1. Taraflar, müşterek çocuk ... 'nın (TC:) velayetinin ...da kalması yönünde anlaşmışlardır.
2. Müşterek çocuğun iki haftada bir ... akşamı saat ...'ten, ... günü saat ...'ya kadar, her yıl sömestr tatilinde ... gün ve yaz tatillerinde ... ay, Davacıda/ Davalıda kalarak şahsi ilişki kurulması yönünde anlaşmışlardır.
3. ...
II. Yoksulluk ve İştirak Nafakasına İlişkin Anlaşma Hükümleri:
1. Her yılın ... ayında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan ÜFE ve TÜFE oranlarının ortalaması alınarak belirlenecek yüzdelik oranda arttırım yapılmak üzere; Davacı/ Davalı; karşı tarafa aylık ... TL yoksulluk nafakası ve müşterek çocuk için aylık ... TL iştirak nafakası ödeyecektir.
2. İşbu nafaka ödeme borcu boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren muaccel hale gelecektir.
III. Maddi ve Manevi Tazminata İlişkin Anlaşma Hükümleri:
1. Taraflar; Davacının/ Davalının , Davacıya/ Davalıya ... TL maddi tazminat, ... TL tutarında manevi tazminat ödemesi konusunda anlaşmış olup, işbu protokol çerçevesinde boşanmanın kesinleştiği tarihte muaccel olmak üzere söz konusu tutarların ... aracılığıyla ödenmesi konusunda mutabakata varmışlardır.
2. ...
IV.