- Borca ve İmzaya İtiraz Talebi
İLÂMSIZ İCRA TAKİBİNDE BORCA VE İMZAYA İTİRAZ USULÜ VE HUKUKİ SONUÇLARI
GİRİŞ
Türk icra hukuku sisteminde, alacaklının alacağını tahsil etmek amacıyla başvurabileceği yollardan biri de ilâmsız icra takibidir. Bu takip türü, alacaklının elinde bir mahkeme kararı (ilâm) veya ilâm niteliğinde belge bulunmadığı durumlarda, doğrudan icra dairesi vasıtasıyla borçlu aleyhine takip başlatabilmesine olanak tanır. Ancak, bu takip yolunun işletilmesi, borçluya karşı tek taraflı bir iddia ile başlatıldığından, borçlunun haklarını korumak amacıyla kanun koyucu tarafından önemli bir savunma mekanizması öngörülmüştür: itiraz. İşbu makalede, ilâmsız icra takibine karşı borçlunun en sık başvurduğu itiraz türlerinden olan borca ve imzaya itiraz, ilgili mevzuat hükümleri, doktrindeki görüşler ve Yargıtay uygulamaları ışığında ayrıntılı olarak incelenecektir.
1. İLÂMSIZ İCRA TAKİBİNE İTİRAZ KAVRAMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ
İlâmsız icra takibi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda (İİK) düzenlenen ve alacaklının genel haciz yoluyla takip yapmasına imkân veren bir yoldur. Alacaklı, takip talebini icra dairesine sunar ve icra dairesi, borçluya bir ödeme emri gönderir (İİK m. 60). Borçlu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı, borcun mevcut olmadığı, vadesinin gelmediği, zamanaşımına uğradığı, yetki itirazı gibi çeşitli sebeplerle itiraz etme hakkına sahiptir (İİK m. 62).
İtiraz, borçlunun, ödeme emrinin tebliğinden itibaren belirli bir süre içerisinde icra dairesine yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile takibin ilerlemesini durduran hukuki bir imkandır. Bu beyan, takibin dayandığı alacağın veya takibin usulüne ilişkin hususların geçerliliğine yönelik olabilir. İşbu Dilekçe'de de görüldüğü üzere, borçlu vekili, müvekkili aleyhine başlatılan takibe süresi içinde itiraz etmektedir (Madde 3). İtirazın temel amacı, borçlu olduğu iddia edilen kişinin, hakkındaki iddialara karşı savunma yapmasını sağlamak ve haksız takiplerin önüne geçmektir.
2. BORCA İTİRAZ
İlâmsız takipte borca itiraz, borçlunun takip konusu yapılan alacağın maddi varlığına veya miktarına karşı çıkmasıdır. Bu itiraz, borcun hiç doğmadığı, borcun sona erdiği (ifa, ibra, takas, zamanaşımı vb. sebeplerle), borcun muaccel olmadığı gibi çeşitli iddialara dayanabilir.
a. Borca İtirazın Kapsamı: Borçlu, borcun tamamına itiraz edebileceği gibi, borcun belirli bir kısmına da itiraz edebilir (kısmi itiraz). İşbu Dilekçe'de, müvekkilin dosya alacaklısına herhangi bir borcu bulunmadığı belirtilerek borcun tamamına itiraz edilmekte; ayrıca asıl alacağa, borca dayanak belgeye, borcun konusuna, faizine, ferilerine ve tüm takip borcuna itiraz edildiği ifade edilerek itirazın kapsamı geniş tutulmaktadır (Madde 4, Madde 5). Bu şekilde yapılan geniş kapsamlı bir itiraz, alacaklının takibe devam edebilmesi için açacağı davada (itirazın iptali veya kaldırılması) tüm bu hususları ispat etmesini gerektirecektir.
b. Borca İtirazın Sebepleri: Borca itirazın sebepleri somut olayın özelliklerine göre değişiklik gösterebilir. Başlıca sebepler şunlar olabilir:
* Borcun hiç doğmamış olması (hukuki ilişkinin yokluğu, sözleşmenin geçersizliği vb.).
* Borcun sona ermesi (ödeme, ibra, af, takas, yenileme, kusursuz imkânsızlık vb.).
* Borcun zamanaşımına uğraması.
* Borcun muaccel (istenebilir) olmaması.
* Alacaklının talep ettiği faiz oranının veya miktarının fahiş olması veya yasal dayanaktan yoksun olması.
* Talep edilen fer'i alacakların (masraf, vekalet ücreti vb.) haksız olması.
c. Borca İtirazın Sonuçları: Süresi içinde ve usulüne uygun olarak yapılan borca itiraz, icra takibini kendiliğinden durdurur (İİK m. 66). Takibin durması, icra dairesinin o takip dosyası kapsamında borçlunun mallarına haciz koyma gibi cebri icra işlemlerine devam edememesi anlamına gelir. Alacaklının takibe devam edebilmesi için, itirazın kendisine tebliğinden itibaren belirli süreler içinde mahkemeye başvurarak "itirazın kaldırılması" (İİK m. 68-68/a) veya "itirazın iptali" (İİK m. 67) yollarından birini seçmesi gerekir.
3. İMZAYA İTİRAZ
İlâmsız icra takibinin dayanağı adi bir senet (örneğin, adi yazılı bir borç ikrarı veya sözleşme) ise ve alacaklı bu senede dayanarak takip yapmışsa, borçlu bu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia edebilir. Bu durum, "imzaya itiraz" olarak adlandırılır ve borca itirazdan farklı, özel bir itiraz türüdür.
a. İmzaya İtirazın Özelliği: İmzaya itiraz, borca itirazdan farklı olarak, takibin dayanağı olan belgenin sahteliği iddiasını içerir. Borçlu, belgedeki imzanın kendi eli ürünü olmadığını ileri sürmektedir. İşbu Dilekçe'de borca itirazın yanı sıra, ayrıca ve açıkça ödeme emri ekindeki belgedeki imzanın müvekkile ait olmadığı belirtilerek imzaya itiraz edilmiştir (Madde 6).
b. Açıkça Belirtme Zorunluluğu: İİK m. 62/5 hükmü gereğince, borçlu, takibin dayanağı olan senet altındaki imzayı inkâr etmek istiyorsa, bunu itirazında ayrıca ve açıkça belirtmek zorundadır. Sadece "borca itiraz ediyorum" demek, imzaya itiraz edildiği anlamına gelmez. Aksi takdirde, senet altındaki imzanın borçluya ait olduğu icra hukuku açısından kabul edilmiş sayılır. İşbu Dilekçe'de bu yasal gerekliliğe uygun olarak hareket edildiği görülmektedir (Madde 6).
c. İmzaya İtirazın Sonuçları: Usulüne uygun olarak yapılan imzaya itiraz da, borca itiraz gibi, icra takibini durdurur (İİK m. 66). Ancak, imzaya itirazın alacaklı tarafından bertaraf edilmesi, borca itiraza göre farklı bir usule tabidir. Alacaklı, imzası inkâr edilen senet İİK m. 68/a'da sayılan belgelerden (örneğin, noterlikçe onaylanmış veya imzası ikrar edilmiş bir senet) değilse, itirazın kaldırılmasını İcra Mahkemesi'nden isteyemez; doğrudan genel mahkemelerde (genellikle Asliye Hukuk Mahkemesi) "itirazın iptali davası" açmak zorundadır. Eğer senet İİK m. 68/a kapsamında ise, alacaklı İcra Mahkemesi'nde "itirazın geçici kaldırılması" yoluna başvurabilir. İcra Mahkemesi, imza incelemesi yaparak bir karar verir. İmzanın borçluya ait olmadığı kanaatine varırsa itirazın kaldırılması talebini reddeder. İmzanın borçluya ait olduğu sonucuna varırsa itirazın geçici kaldırılmasına karar verir ve borçlu bu karara karşı genel mahkemede menfi tespit veya borçtan kurtulma davası açabilir.
4. İTİRAZ USULÜ
a. Süre: Borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde itiraz etmelidir (İİK m. 62/1). Bu süre hak düşürücü niteliktedir; süresi içinde itiraz edilmezse takip kesinleşir. İşbu Dilekçe'de ödeme emrinin tebliğ tarihi belirtilmiş ve takibe süresi içerisinde itiraz edildiği vurgulanmıştır (Madde 3).
b. Yetkili Merci: İtiraz, ödeme emrini gönderen icra dairesine yapılır (İİK m. 62/1). İtiraz, yazılı bir dilekçe ile veya icra dairesine sözlü beyanda bulunup tutanağa geçirilmek suretiyle yapılabilir. İşbu Dilekçe, yazılı itiraz formuna bir örnektir ve ilgili İcra Müdürlüğü'ne hitaben yazılmıştır.
c. İtirazın İçeriği: İtiraz dilekçesinde veya tutanağında, itirazın borca mı, imzaya mı, yoksa her ikisine birden mi yönelik olduğu, itiraz edilen borç miktarı (kısmi itiraz varsa) ve imzaya itiraz ediliyorsa bu hususun açıkça belirtilmesi gerekir. İşbu Dilekçe, hem borca hem de imzaya açıkça itiraz içermektedir (Madde 5, Madde 6).
d. İtirazın Sonucu: Usulüne uygun ve süresinde yapılan itiraz üzerine icra müdürü, takip işlemlerini derhal durdurur (İİK m. 66). Bu durum, talep sonucu kısmında da "icra takibinin durdurulması" şeklinde talep edilmiştir (Madde 8, item 2).
5. İTİRAZ SONRASI SÜREÇ
Borçlunun itirazı ile takip durduktan sonra, alacaklının takibe devam edebilmesi için şu yollara başvurması mümkündür:
a. İtirazın İptali Davası (İİK m. 67): Alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde (görevli mahkeme genellikle Asliye Hukuk veya Asliye Ticaret Mahkemesidir) itirazın iptali davası açabilir. Bu davada alacaklı, alacağının varlığını genel hükümlere göre ispatlamak zorundadır. Davanın kazanılması halinde itiraz iptal edilir ve takibe devam edilir. Ayrıca, borçlu aleyhine %20'den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilebilir.
b. İtirazın Kaldırılması Davası (İİK m. 68-68/a): Alacaklının elinde İİK m. 68-68/a'da sayılan belgelerden biri varsa (örneğin, imzası ikrar edilmiş adi senet, noter senedi, resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri belgeler), itirazın kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde İcra Mahkemesi'ne başvurarak itirazın kesin veya geçici olarak kaldırılmasını isteyebilir. Bu yol, itirazın iptali davasına göre daha hızlı bir süreçtir ancak yalnızca belirli belgelere dayanılarak başvurulabilir. İmzaya itiraz durumunda, yukarıda açıklandığı gibi, genellikle itirazın geçici kaldırılması söz konusu olur.
6. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR (GENEL DEĞERLENDİRME)
İtiraz hakkını kullanan borçlunun veya vekilinin, itirazın kapsamını ve türünü (borca itiraz, imzaya itiraz, kısmi itiraz, yetki itirazı vb.) net bir şekilde belirtmesi, ileride açılacak itirazın iptali veya kaldırılması davaları açısından önem arz etmektedir.
a. Takip Türünün Belirtilmesi: İşbu Dilekçe'nin 1. maddesinde takip yolu belirtilmemiştir ("... Yoluyla icra takibi"). İlâmsız takibin hangi türüne (Genel Haciz Yolu, Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu vb.) itiraz edildiğinin belirtilmesi, hukuki argümanların ve uygulanacak hükümlerin netleşmesi açısından faydalı olabilir. Ancak genel haciz yoluna itiraz edildiği genel ifadeden anlaşılabilmektedir.
b. İtiraz Sebeplerinin Detaylandırılması: Borca itiraz edilirken, "herhangi bir borcu bulunmamaktadır" şeklindeki genel ifadenin (Madde 4) yanı sıra, somut olayın özelliklerine göre itirazın dayandığı temel sebeplerin (örneğin, ödeme, zamanaşımı, sözleşmenin yokluğu gibi) kısaca belirtilmesi, alacaklının açacağı davada borçlunun savunma stratejisinin ana hatlarını ortaya koyabilir. Ancak itiraz aşamasında sebeplerin detaylandırılması zorunlu olmayıp, bu hususlar daha çok itirazın iptali veya kaldırılması davası aşamasında ileri sürülür. İtirazın geniş tutularak tüm borca ve ferilerine itiraz edilmesi (Madde 5) bu aşamada yeterli kabul edilir.
c. İmzaya İtirazda Belgeye Atıf: İmzaya itiraz edilirken (Madde 6), hangi belge veya senet üzerindeki imzaya itiraz edildiğinin daha belirgin hale getirilmesi (örneğin, "... tarihli sözleşmedeki", "... numaralı senetteki" gibi) açıklığı artırabilir. Ancak ödeme emri ekindeki tek bir belgeye atıf yapıldığı varsayılıyorsa mevcut ifade yeterlidir.
SONUÇ
İlâmsız icra takibinde borca ve imzaya itiraz, borçlunun anayasal hak arama özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının icra hukukundaki önemli bir yansımasıdır. Borçlunun, kendisine yöneltilen haksız veya dayanaksız alacak iddialarına karşı koyabilmesini sağlayan bu mekanizma, İcra ve İflas Kanunu'nda belirli süre ve şekil koşullarına bağlanmıştır. Özellikle imzaya itirazın "ayrıca ve açıkça" yapılması zorunluluğu gibi usuli gerekliliklere dikkat edilmesi, hakkın etkin bir şekilde kullanılabilmesi için elzemdir. Usulüne uygun yapılan bir itiraz, takibi durdurarak alacaklıyı, alacağının varlığını veya imzaya itiraz halinde imzanın borçluya ait olduğunu yargı mercileri önünde ispatlamaya zorlar. Bu süreç, kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde, yargı denetimi yoluyla maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına hizmet eder. Dolayısıyla, işbu Dilekçe'de örneklendiği gibi hazırlanan bir itiraz dilekçesi, borçlunun haklarını koruma yolunda attığı ilk ve en önemli adımlardan birini teşkil etmektedir.