- Temyiz Süre Tutum Talebi
- Talep Sonucu
TÜRK CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA TEMYİZ KANUN YOLU VE SÜRE TUTUM DİLEKÇESİNİN İŞLEVİ
Ceza muhakemesi hukukunda kanun yolları, hatalı veya hukuka aykırı olduğu düşünülen yargı kararlarının denetlenmesi ve maddi gerçeğe ulaşılması amacıyla öngörülmüş hukuki mekanizmalardır. Bu kanun yollarından biri olan temyiz, özellikle Bölge Adliye Mahkemeleri (İstinaf Mahkemeleri) tarafından verilen belirli kararlara karşı başvurulabilen olağan bir kanun yoludur. Temyiz kanun yoluna başvuru, sıkı sürelere tabi olup, bu sürelerin kaçırılması hak kaybına neden olmaktadır. Uygulamada, kararın tefhim veya tebliğ edilmesi ile gerekçeli kararın yazılıp taraflara ulaştırılması arasında geçen süre, temyiz süresinin işlemeye başlaması ancak temyiz sebeplerinin detaylı olarak bilinmemesi gibi bir soruna yol açabilmektedir. İşte bu noktada "süre tutum dilekçesi" olarak adlandırılan hukuki enstrüman devreye girmekte, kanuni süresi içerisinde temyiz iradesini beyan ederek, gerekçeli kararın tebliği sonrasında ayrıntılı temyiz sebeplerini sunma hakkını saklı tutmaya yaramaktadır. İşbu makalede, Türk Ceza Muhakemesi Hukuku bağlamında temyiz kanun yolu ve bu süreçte süre tutum dilekçesinin yeri, hukuki niteliği, unsurları ve ilgili mevzuat hükümleri detaylı bir şekilde incelenecektir.
1. TEMYİZ KANUN YOLUNA İLİŞKİN GENEL ESASLAR VE MEVZUAT
Temyiz kanun yolu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 286 ila 308. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Temyiz, kural olarak Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairelerinin bozma kararları dışındaki hükümlerine karşı başvurulabilen bir kanun yoludur (CMK m. 286/1). Ancak kanun, belirli suçlar ve ceza miktarları açısından temyiz yolunu kapatmıştır. CMK m. 286/2'de sayılan ve kesin nitelikte olan kararlar şunlardır:
a. İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları.
b. İlk derece mahkemelerinden verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararları (belirli suçlar ve durumlar hariç).
c. İlk derece mahkemelerinden verilen ve kanunda sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda beraat kararlarına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları.
d. Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar.
e. On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar.
f. Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine hükmolunmasına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar.
g. Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları.
Bu istisnalar dışında kalan Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi kararlarına karşı Yargıtay nezdinde temyiz yoluna başvurulabilir.
Temyiz başvurusu, hükmün açıklanmasından (tefhiminden) itibaren, eğer hüküm yüze karşı açıklanmamışsa tebliğinden itibaren on beş gün içinde yapılmalıdır (CMK m. 291/1). Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve resen gözetilir. Temyiz başvurusu, kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine yapılacak bir beyanla yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve kâtip ile beyanda bulunana imzalattırılır (CMK m. 291/2). Tutuklu bulunan sanıklar için özel kolaylıklar da öngörülmüştür (CMK m. 291/3, 293).
Temyiz dilekçesi veya beyanında, başvurunun nedenleri (temyiz sebepleri) gösterilmelidir (CMK m. 294/1). Temyiz sebebi olarak, hükmün hukuka aykırı olmasından dolayı bozulması isteği belirtilir (CMK m. 288). Hukuka aykırılık, bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanmasıdır (CMK m. 289). Temyiz dilekçesinde, hukuka aykırılık iddialarının somut delillerle ve gerekçelerle açıklanması beklenir.
2. SÜRE TUTUM DİLEKÇESİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ VE İŞLEVİ
CMK m. 291'de belirtilen on beş günlük temyiz süresi, kararın yüze karşı okunmasıyla (tefhim) veya usulüne uygun tebliği ile işlemeye başlar. Ancak uygulamada, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairelerinin gerekçeli kararlarını bu on beş günlük süre zarfında yazarak taraflara tebliğ etmesi her zaman mümkün olamamaktadır. Bu durumda, temyiz başvurusunda bulunmak isteyen taraf (sanık, müdafii, katılan, vekili vb.), henüz gerekçeli kararı ve dolayısıyla hükmün hangi somut hukuka aykırılıklara dayandığını bilmeden temyiz süresini kaçırma riskiyle karşı karşıya kalır.
İşte bu noktada, kanunda açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte, Yargıtay içtihatları ve yerleşik uygulama ile kabul görmüş olan "süre tutum dilekçesi" kurumu devreye girer. Süre tutum dilekçesi, esasen temyiz iradesini yasal süre içerisinde mahkemeye bildiren, ancak ayrıntılı temyiz sebeplerinin gerekçeli kararın tebliğinden sonra sunulacağını belirten bir dilekçedir. Bu dilekçenin temel işlevi, on beş günlük hak düşürücü süreyi keserek, temyiz hakkının kaybolmasını önlemektir.
İşbu Dilekçe'nin "Konu" başlığı altında, dilekçenin niteliğinin "Temyiz ve süre tutum dilekçesi" olduğu açıkça ifade edilmektedir. "Açıklamalar" bölümünde ise, öncelikle Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu genel bir iddia ile belirtilerek temyiz kanun yoluna başvurulduğu beyan edilmektedir (Madde 1). Devamında, gerekçeli temyiz dilekçesinin, ilgili mahkeme kararının gerekçesinin taraflarına tebliğinden itibaren yasal süresi içinde sunulacağı özellikle vurgulanmaktadır (Madde 2). Bu beyan, dilekçenin temel amacı olan "süre tutum" fonksiyonunu açıkça ortaya koymaktadır. Dilekçenin "Talep Sonucu" kısmında da gerekçeli mahkeme kararının tebliğinden sonra ayrıntılı temyiz dilekçesi verme hakkı saklı tutularak, hem temyiz talebinin hem de süre tutum talebinin kabulü istenmektedir (Madde 3).
Süre tutum dilekçesi, tam anlamıyla bir temyiz dilekçesi değildir; zira CMK m. 294'te aranan temyiz sebeplerini detaylı olarak içermez. Ancak, yasal süre içinde temyiz iradesini ortaya koyması ve bu iradenin resmi olarak kayda geçirilmesini sağlaması açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu dilekçe ile taraf, özetle "Bu kararı temyiz etme niyetindeyim, ancak hukuki gerekçelerimi kararın yazılı gerekçesini inceledikten sonra detaylı olarak bildireceğim" mesajını vermektedir.
3. SÜRE TUTUM DİLEKÇESİNİN SUNULMASI VE SONRAKİ SÜREÇ
Süre tutum dilekçesi, tıpkı asıl temyiz dilekçesi gibi, kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye ya da Cumhuriyet Başsavcılığına verilebilir. İşbu Dilekçe'nin başlık kısmında da, Yargıtay'ın ilgili ceza dairesine gönderilmek üzere, kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine hitap edildiği görülmektedir. Dilekçenin, CMK m. 291'deki on beş günlük süre içinde sunulması mutlak bir zorunluluktur.
Süre tutum dilekçesinin verilmesiyle temyiz süresi korunmuş olur. Ancak bu, sürecin tamamlandığı anlamına gelmez. Temyiz eden tarafın, Bölge Adliye Mahkemesi'nin gerekçeli kararının kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmesinden itibaren, CMK m. 295/1 uyarınca on beş gün içinde (kanunda belirtilen önceki süre 7 gün olmakla birlikte, güncel uygulama 15 gündür) gerekçelerini içeren ek bir temyiz dilekçesi sunması veya eğer süre tutum dilekçesinde hiç sebep göstermemişse, gerekçeli temyiz dilekçesini sunması gerekir. CMK m. 295/1 şu şekildedir: "Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir."
Eğer süre tutum dilekçesi verildikten sonra, gerekçeli kararın tebliğini takiben yasal süre (15 gün) içerisinde ayrıntılı temyiz sebeplerini içeren dilekçe sunulmazsa, temyiz talebi Yargıtay tarafından "temyiz sebeplerinin yokluğu" nedeniyle reddedilebilir (CMK m. 298). Bu nedenle, süre tutum dilekçesi sadece bir zaman kazanma aracı olup, asıl olan ve Yargıtay incelemesine esas teşkil edecek olan, gerekçeli temyiz dilekçesidir.
Gerekçeli temyiz dilekçesinde, CMK m. 289'da sayılan hukuka kesin aykırılık halleri veya diğer hukuka aykırılık iddiaları somut bir şekilde ortaya konulmalı, hangi hukuk kuralının neden yanlış uygulandığı veya uygulanmadığı açıklanmalıdır. Yargıtay, temyiz incelemesini kural olarak dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapar, ancak CMK m. 289'da sayılan mutlak hukuka aykırılık hallerini resen dikkate alır (CMK m. 301, 302/2).
4. DİLEKÇE VE UYGULAMADA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Süre tutum dilekçesi uygulaması her ne kadar yerleşik olsa da, bazı hususlara dikkat edilmesi, hak kaybını önlemek açısından önemlidir:
a. Temyiz İradesinin Açıklığı: Dilekçede, kararı temyiz etme iradesi hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıkça belirtilmelidir. İşbu Dilekçe'nin konu ve açıklama bölümlerindeki ifadeler bu açıklığı sağlamaktadır.
b. Kararın Belirliliği: Hangi kararın temyiz edildiği açıkça anlaşılmalıdır. Kararı veren mahkeme, dosya esas ve karar numarası ile karar tarihi dilekçede yer almalıdır. İşbu Dilekçe'de bu bilgilerin yazılması için ilgili başlıklar altında gerekli alanlar bırakılmıştır.
c. Sürelere Riayet: Hem süre tutum dilekçesinin (tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün) hem de gerekçeli kararın tebliğinden sonra sunulacak ayrıntılı temyiz dilekçesinin (tebliğden itibaren 15 gün) yasal süreleri içinde sunulması kritiktir. Sürelerin kaçırılması, telafisi mümkün olmayan hak kayıplarına yol açar. İşbu Dilekçe'de, gerekçeli dilekçenin yasal sürede sunulacağı taahhüdü yer almaktadır (Madde 2).
d. Gerekçeli Dilekçenin Önemi: Süre tutum dilekçesinin sunulmuş olması, temyiz incelemesi için yeterli değildir. Mutlaka gerekçeli kararın tebliğinden sonra, hukuka aykırılık iddialarını somutlaştıran ve CMK m. 294 ve 295'e uygun bir gerekçeli temyiz dilekçesi sunulmalıdır. İşbu Dilekçe'de yer alan "karar usul ve yasaya aykırıdır" şeklindeki genel ifadenin (Madde 1), gerekçeli dilekçede somut hukuki sebeplerle desteklenmesi şarttır.
e. Yetkili Merci: Dilekçenin doğru mahkemeye sunulduğundan emin olunmalıdır. Kural olarak kararı veren mahkemeye (Bölge Adliye Mahkemesi) sunulur ve bu mahkeme aracılığıyla Yargıtay'a gönderilir; işbu Dilekçe'nin başlığında da bu usule uygun bir gönderim şekli belirtilmiştir.
5. SONUÇ
Türk ceza muhakemesi sisteminde "süre tutum dilekçesi", kanunda açık bir düzenlemesi olmamasına rağmen, adil yargılanma hakkının bir gereği olarak Yargıtay içtihatları ve uygulama ile şekillenmiş önemli bir usuli imkandır. Temyiz süresinin işlemeye başladığı ancak gerekçeli kararın henüz tebliğ edilmediği durumlarda, tarafların temyiz hakkını korumalarına olanak tanır. Bu dilekçe, temyiz iradesini yasal süre içinde beyan ederek hak kaybını önlerken, gerekçeli kararın tebliğinden sonra sunulacak ayrıntılı temyiz dilekçesi ile birlikte bir bütün oluşturur. Süre tutum dilekçesinin varlığı, tek başına temyiz incelemesi yapılması için yeterli olmayıp, mutlaka yasal süresi içinde gerekçeli temyiz sebeplerini içeren bir dilekçenin sunulması zorunludur. Bu nedenle, ceza muhakemesinde hak arama sürecinin etkin bir şekilde işletilebilmesi için süre tutum dilekçesinin doğru zamanda ve usulüne uygun olarak kullanılması, ardından da gerekçeli temyiz dilekçesi ile sürecin tamamlanması büyük önem arz etmektedir.
T.C.
YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİNE
Gönderilmek Üzere
...
... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... CEZA DAİRESİNE
ESAS NO : /
KARAR NO :
SANIK :
MÜDAFİ