- Suçun Unsurlarının İncelenmesi
- Hukuki Açıklamalar
- Mal Varlığına Tedbir Konulması Talebi
- Önleyici Koruma Tedbirleri Talebi
- Diğer Koruma Tedbirleri Talebi
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU (TCK MD. 155) BAĞLAMINDA HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE İŞBU DİLEKÇE KAPSAMINDAKİ TALEPLERİN ANALİZİ
Türk Ceza Hukuku sisteminde malvarlığına karşı işlenen suçlar, kişilerin mülkiyet ve zilyetlik haklarını korumayı amaçlamaktadır. Bu suç tiplerinden biri olan Güveni Kötüye Kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 155. maddesinde düzenlenmiştir. İşbu makalede, TCK m. 155'te düzenlenen Güveni Kötüye Kullanma suçunun hukuki niteliği, unsurları, soruşturma ve kovuşturma usulü ile bu suç tipine ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan bir suç duyurusu dilekçesinde (işbu Dilekçe) yer alan talep ve beyanlar, Türk Hukuku doktrini ve uygulaması ışığında detaylı bir şekilde incelenecektir.
1. GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU (TCK MD. 155) VE HUKUKİ NİTELİĞİ
TCK'nın "Malvarlığına Karşı Suçlar" başlıklı onuncu bölümünde yer alan Güveni Kötüye Kullanma suçu, TCK m. 155'te şu şekilde tanımlanmıştır:
(1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkâr eden kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Bu suç ile korunan hukuki değer, öncelikle mülkiyet hakkı olmakla birlikte, zilyetliğin devrine temel teşkil eden taraflar arasındaki güven ilişkisidir. Kanun koyucu, kişilerin malvarlığı değerlerini belirli bir amaçla başkasına emanet etmesi durumunda oluşan güven ilişkisinin korunmasını hedeflemiştir. Suçun temel şekli (TCK m. 155/1) şikâyete tabi iken, nitelikli hali (TCK m. 155/2) (hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma vb.) re'sen soruşturulur ve kovuşturulur. İşbu Dilekçe, suç tanımında TCK m. 155'i işaret etmekle birlikte (Madde 1), olayın özelliklerine göre nitelikli halin de değerlendirilmesi gerekebilir.
2. GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN UNSURLARI
Bir fiilin TCK m. 155 kapsamında Güveni Kötüye Kullanma suçunu oluşturabilmesi için kanunda tanımlanan maddi ve manevi unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. İşbu Dilekçe'nin IV. Hukuki Açıklamalar bölümünde de bu unsurlara değinilmiştir (Madde 5).
a. Maddi Unsurlar (Objektif Unsurlar):
i. Fail: Suçun faili, kendisine başkasına ait bir malın zilyetliği belirli bir amaçla (muhafaza veya belirli bir kullanım) devredilmiş olan kişidir. Bu kişi, mal üzerinde mülkiyet hakkına sahip değildir, yalnızca sınırlı bir zilyetlik hakkına sahiptir.
ii. Mağdur: Suçun mağduru, malın sahibi olup zilyetliği faile devreden kişidir.
iii. Suçun Konusu: Suçun konusu, başkasına ait olup, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği faile devredilmiş olan taşınır veya taşınmaz mallardır. Malın ekonomik bir değer taşıması gerekmektedir. Zilyetliğin hukuki bir ilişkiye (örneğin; ariyet, vedia, kira, vekalet sözleşmesi vb.) dayanarak devredilmiş olması esastır.
iv. Fiil: Suçun fiil unsuru seçimlik hareketlidir. Kanun iki tür hareket öngörmüştür (Madde 6.a):
* Zilyetliğin Devri Amacı Dışında Tasarrufta Bulunma: Failin, kendisine tevdi edilen mal üzerinde, devir amacına aykırı olarak, malikmiş gibi hukuki veya fiili tasarruflarda bulunmasıdır. Örneğin, saklaması için bırakılan bir eşyayı satması, kiralaması, rehin vermesi gibi.
* Devir Olgusunu İnkâr Etme: Failin, malın zilyetliğinin kendisine devredildiği gerçeğini inkâr etmesidir. Bu inkârın, malın geri istenmesi durumunda açıkça veya zımnen yapılması mümkündür.
v. Zilyetliğin Devri: Malın zilyetliğinin faile, mülkiyetin devri kastı olmaksızın, belirli bir amaç doğrultusunda (muhafaza veya özel kullanım) ve bir hukuki ilişkiye dayanarak devredilmiş olması zorunludur. Eğer zilyetlik hukuka aykırı bir şekilde elde edilmişse (örneğin hırsızlık), bu suç oluşmaz.
b. Manevi Unsur (Sübjektif Unsur):
Güveni Kötüye Kullanma suçu, ancak kasten işlenebilir. Failin, suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekir (Madde 6.b). Fail, malın başkasına ait olduğunu, zilyetliğin kendisine belirli bir amaçla devredildiğini bilmeli ve bu amaca aykırı tasarrufta bulunmayı veya devir olgusunu inkâr etmeyi istemelidir. TCK m. 155/1'deki "kendisinin veya başkasının yararına olarak" ibaresi, özel kast (saik) değil, genellikle fiilin işleniş biçiminden anlaşılan bir durumu ifade eder; ancak doktrinde bu konunun tartışmalı olduğu da belirtilmelidir. Fiilin taksirle işlenmesi halinde bu suç oluşmaz.
c. Hukuka Aykırılık Unsuru:
Fiilin hukuka aykırı olması, yani herhangi bir hukuka uygunluk nedeninin (örneğin, hakkın kullanılması, kanun hükmünü yerine getirme, meşru savunma, zorunluluk hali) bulunmaması gerekir (Madde 6.c).
3. SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ
Güveni Kötüye Kullanma suçunun TCK m. 155/1'de düzenlenen temel şekli, takibi şikâyete bağlı suçlardandır. Mağdurun, fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde yetkili makama (Cumhuriyet Başsavcılığı veya kolluk birimleri) şikâyette bulunması gerekir. İşbu Dilekçe, bu şikâyet hakkının kullanılmasına yönelik bir irade beyanı niteliğindedir (Madde 1). Şikâyet süresi hak düşürücü niteliktedir. TCK m. 155/2'deki nitelikli hal ise şikâyete tabi olmayıp, Cumhuriyet Savcısı tarafından re'sen soruşturulur.
Şikâyet üzerine veya nitelikli hallerde re'sen harekete geçen Cumhuriyet Savcısı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine göre soruşturma işlemlerini yürütür. Şüphelinin ifadesinin alınması, tanıkların dinlenilmesi (Madde 34), delillerin toplanması (Madde 37), bilirkişi incelemesi (Madde 37), keşif (Madde 37) gibi işlemler bu aşamada yapılır. Soruşturma sonucunda suçun işlendiğine dair yeterli şüpheye ulaşılırsa, Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar (Madde 33.1). Yeterli şüphe bulunmaması halinde ise Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (KYOK) verilir.
Güveni Kötüye Kullanma suçuna bakmakla görevli mahkeme, Asliye Ceza Mahkemesidir. Kovuşturma evresinde mahkeme tarafından duruşmalar yapılır, deliller tartışılır ve sanık hakkında bir hüküm verilir.
4. İŞBU DİLEKÇEDE TALEP EDİLEN TEDBİRLER VE HUKUKİ DAYANAKLARI
İşbu Dilekçe'de, soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmesi, delillerin korunması, mağdurun haklarının güvence altına alınması ve şüphelinin kaçmasının veya delilleri karartmasının önlenmesi amacıyla çeşitli koruma tedbirleri talep edilmektedir (Madde 11, 16, 17, 19, 26, 28, 33). Bu taleplerin hukuki dayanakları ve uygulanma koşulları şöyledir:
a. Mal Varlığına Tedbir Konulması (Elkoyma): Mağdurun suçtan kaynaklanan zararının tazminini güvence altına almak amacıyla şüphelinin malvarlığı değerleri üzerine tedbir konulması (Madde 11) talep edilmektedir. CMK m. 128 uyarınca, soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait taşınmazlara, hak ve alacaklara, kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına, banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba, gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklara elkoyma kararı verilebilir. Bu tedbir, mağduriyetin giderilmesi açısından önem arz etmektedir.
b. Önleyici Koruma Tedbirleri: Müvekkilin can ve mal güvenliğine yönelik tehdit iddiasıyla (Madde 13, 14) 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında veya CMK m. 109/3-j, k, l bentlerindeki adli kontrol tedbirlerinin (konutu terk etmeme, belirlenen yerlere gitmeme, belirli kişilerle ilişki kurmama gibi) uygulanması talep edilmektedir (Madde 16, 33.3). 6284 sayılı Kanun'un uygulanabilmesi için kural olarak aile içi şiddet veya ısrarlı takip gibi durumların varlığı gerekir. CMK m. 109 kapsamındaki adli kontrol tedbirleri ise, tutuklama nedenlerinin varlığı halinde, tutuklama yerine veya belirli suçlar için öngörülebilir. Talebin kabulü, olayın somut özelliklerine ve tehdidin ciddiyetine bağlıdır.
c. Yakalama, Gözaltı ve Tutuklama: Şüphelinin suçu işlediğini gösteren somut delillerin varlığı (Madde 17, 19) ve CMK'daki koşulların (kaçma şüphesi, delil karartma tehlikesi - Madde 20, 21, 22, 23) gerçekleştiği iddiasıyla yakalama, gözaltı ve tutuklamaya sevk talep edilmektedir (Madde 33.2). Yakalama (CMK m. 90), gözaltı (CMK m. 91) ve özellikle en ağır koruma tedbiri olan tutuklama (CMK m. 100), çok sıkı şartlara bağlanmıştır. Tutuklama için kuvvetli suç şüphesi, bir tutuklama nedeninin bulunması ve ölçülülük ilkesine uygunluk aranır. Güveni Kötüye Kullanma suçu, CMK m. 100/3'te sayılan katalog suçlardan olmamakla birlikte (Madde 24'teki atıf bu yönden dikkatle değerlendirilmelidir), kanundaki diğer koşulların (özellikle kaçma veya delil karartma tehlikesinin somut olgularla desteklenmesi) varlığı halinde tutuklama kararı verilebilir.
d. Arama ve Elkoyma: Suç delillerinin elde edileceği hususunda makul şüphe bulunduğu iddiasıyla şüphelinin üstü, eşyası, konutu, işyeri veya diğer yerlerinde arama yapılması ve suç eşyasına veya delillere elkonulması talep edilmektedir (Madde 26, 33.14). Arama kararı kural olarak hâkim tarafından verilir, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı da karar verebilir (CMK m. 119). Elkoyma ise CMK m. 123 vd. hükümlerine tabidir. Gecikmesinde sakınca olması hali (Madde 27) somut gerekçelere dayandırılmalıdır.
e. İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı, Teknik İzleme: Başka suretle delil elde etme imkânının bulunmadığı (Madde 29) ve kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ileri sürülerek iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması (CMK m. 135), gizli soruşturmacı görevlendirilmesi (CMK m. 139) ve teknik araçlarla izleme (CMK m. 140) gibi özel soruşturma tedbirleri talep edilmektedir (Madde 28, 33.6). Ancak bu tedbirler, kanunda sayılan katalog suçlar (ki Güveni Kötüye Kullanma bu suçlardan değildir) için ve çok sınırlı koşullarda uygulanabilir. Bu taleplerin Güveni Kötüye Kullanma suçu soruşturmasında kabul görmesi, ancak bu suçun katalog suçlar kapsamındaki başka bir suçla (örneğin örgütlü suçluluk) birlikte işlendiğine dair kuvvetli şüphe varsa mümkün olabilir.
f. Müsadere: Suçun işlenmesinde kullanılan veya suçtan elde edilen eşya (Madde 35) ile suçtan elde edilen maddi menfaatlerin (kazanç) (Madde 16) müsaderesi (TCK m. 54, 55) talep edilmektedir (Madde 33.15, 33.16). Bu, suçla elde edilen haksız kazancın ortadan kaldırılmasına yönelik bir güvenlik tedbiridir.
g. Hak Yoksunlukları: Şüpheli hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi halinde TCK m. 53'te düzenlenen belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin uygulanması talep edilmektedir (Madde 17, 33.17).
5. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE İSPAT YÜKÜ
Ceza muhakemesinde amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır. Delillerin serbestçe değerlendirilmesi ilkesi geçerlidir (CMK m. 217). Şüphelinin suçu işlediğinin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanması gerekir. İspat yükü iddia makamındadır (Cumhuriyet Savcısı). Şüpheden sanık yararlanır ilkesi (in dubio pro reo) ceza yargılamasının temel prensiplerindendir. İşbu Dilekçe ekinde sunulan veya sunulacağı belirtilen deliller (Madde 36, 37) (tanık beyanları, belgeler, bilirkişi raporları, keşif bulguları, yeminli mali müşavir raporları, banka kayıtları vb.) soruşturma ve kovuşturma makamlarınca titizlikle değerlendirilecektir. Özellikle tanık beyanlarının (Madde 37) ve varsa yazılı delillerin (sözleşme, teslim tesellüm belgesi, yazışmalar vb.) güveni kötüye kullanma suçunun ispatı açısından önemi büyüktür.
6. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Güveni Kötüye Kullanma suçuna ilişkin bir suç duyurusunda ve sonraki aşamalarda başarıya ulaşılabilmesi için bazı hususların net bir şekilde ortaya konulması elzemdir:
a. Zilyetliğin Devrine Esas Teşkil Eden Hukuki İlişki ve Devir Amacı: Malın şüpheliye hangi hukuki ilişki (örneğin; vedia, ariyet, vekalet, hizmet sözleşmesi vb.) çerçevesinde ve hangi somut amaçla (saklama, tamir ettirme, belirli bir iş için kullanma vb.) devredildiğinin "SUÇA İLİŞKİN VAKIALAR" başlığı altında (Madde 4) açık ve delilleriyle (mümkünse yazılı belge veya tanık beyanı) ortaya konulması, suçun vasıflandırılması açısından kritiktir. Bu netlik, fiilin hırsızlık, dolandırıcılık gibi diğer malvarlığı suçlarından ayırt edilmesini sağlar.
b. Amaca Aykırı Tasarruf veya İnkâr Fiilinin Somutlaştırılması: Şüphelinin, devir amacına aykırı olarak mal üzerinde ne tür bir tasarrufta bulunduğunun (örneğin, sattı, rehin verdi, başkasına kiraladı, kendi kişisel borcu için kullandı vb.) veya devir olgusunu ne şekilde (açıkça "böyle bir mal almadım" demek veya malın geri istenmesine rağmen iadeden kaçınmak gibi) inkâr ettiğinin "SUÇA İLİŞKİN VAKIALAR" kısmında (Madde 4) somut olay ve delillerle açıklanması gereklidir.
c. Zararın ve Nedensellik Bağının Ortaya Konulması: Güveni Kötüye Kullanma suçu teknik olarak bir tehlike suçu olsa da, yani suçun oluşumu için mutlaka bir zararın doğması gerekmese de, şüphelinin eylemleri sonucunda müvekkilin uğradığı iddia edilen maddi zararın (Madde 11) miktarının ve bu zararın şüphelinin hukuka aykırı eylemleriyle doğrudan bağlantısının (nedensellik bağı) "MÜVEKKİLİMİN MADDİ ZARARLARI HAKKINDA AÇIKLAMALAR" bölümünde (Madde 11) somut verilerle (fatura, değerleme raporu vb.) desteklenerek açıklanması, hem cezanın belirlenmesi hem de olası bir hukuk davasında tazminat talebi açısından önemlidir.
d. Nitelikli Halin (TCK 155/2) Varlığının Değerlendirilmesi: Eğer malın teslimi, şüphelinin mesleği, sanatı, ticareti veya hizmet ilişkisi ya da başkasının mallarını idare etme yetkisi (örneğin avukat, muhasebeci, şirket yöneticisi, tamirci, banka görevlisi vb.) nedeniyle gerçekleşmişse, fiil TCK m. 155/2 kapsamında daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali oluşturabilir. Bu durumun varlığı halinde, ilgili hukuki ilişkinin ve yetkinin "SUÇA İLİŞKİN VAKIALAR" (Madde 4) ve "HUKUKİ AÇIKLAMALAR" (Madde 5) bölümlerinde vurgulanması, suç vasfının doğru tespiti ve re'sen takip gerekliliği açısından önemlidir.
SONUÇ
Güveni Kötüye Kullanma suçu, kişiler arasındaki güven ilişkisinin kötüye kullanılarak malvarlığı haklarının ihlal edildiği özgün bir suç tipidir. TCK m. 155'te düzenlenen bu suçun maddi ve manevi unsurlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti, titiz bir hukuki değerlendirmeyi gerektirir. İşbu Dilekçe formatı, suçun soruşturulması için gerekli temel unsurları ve talep edilebilecek koruma tedbirlerini içermekle birlikte, her somut olayın kendine özgü koşulları çerçevesinde detaylı vakıa anlatımı ve delillendirme büyük önem taşımaktadır. Dilekçede talep edilen koruma tedbirlerinin CMK'daki şartları taşıyıp taşımadığı, soruşturma makamlarınca yapılacak inceleme sonucunda belirlenecektir. Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve adaletin tecellisi için tüm delillerin eksiksiz toplanması ve hukuka uygun olarak değerlendirilmesi esastır.
T.C.
...
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
ŞİKAYETÇİ : TC:
Adresi:
VEKİLİ : Av.
ŞÜPHELİ : TC:
Adresi:
SUÇ : 1. Güveni Kötüye Kullanma (TCK Md. 155 )
2. ... (TCK Md. ... )
3. ... (TCK Md. ... )
Re'sen tespit edilecek diğer suçlar.
SUÇ TARİHİ :
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA BİLGİ:
Müvekkilim _._.20_ tarihinde ...'da doğmuştur. ... mezunu olup, ... olarak çalışmaktadır. Aylık geliri ... TL'dir.
II. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan şikayet konusu olayların ve zararın maddeler halindeki kısa özetidir:
1. ...
2. ...
III. SUÇA İLİŞKİN VAKIALAR:
Suça ilişkin fiillerin ayrıntılı açıklamalarıdır:
1. ...
2. ...
IV. HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
A. Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Maddi ve Manevi Unsurları Gerçekleşmiştir:
1. TCK Md 155 'de tanımlanan suçun tüm unsurları gerçekleşmiştir. Suçun unsurları kanunda ve doktrinde şu şekilde sıralanmıştır:
a) Muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma veya devir olgusunu inkar etme
b) Suç işleme kastı
c) Olayda hukuka uygunluk nedeninin bulunmaması
2. Şüphelinin eylemleri sonucunda yukarıda sayılan unsurlar gerçekleşmiştir.
3. ...
B. ... Suçunun Maddi ve Manevi Unsurları Gerçekleşmiştir:
1. TCK Md ... 'de tanımlanan suçun tüm unsurları gerçekleşmiştir. Suçun unsurları kanunda ve doktrinde şu şekilde sıralanmıştır:
a) ...
b) Suç işleme kastı
c) Olayda hukuka uygunluk nedeninin bulunmaması
2. Şüphelinin eylemleri sonucunda yukarıda sayılan unsurlar gerçekleşmiştir.
3. ...
V. MÜVEKKİLİMİN MADDİ ZARARLARI HAKKINDA AÇIKLAMALAR:
1. Şüphelinin eylemleri sonucunda Müvekkilimin ekonomik duru