- Teminatın İadesi Talebi
İCRA TAKİPLERİNDE TEMİNATIN İADESİ TALEBİ: HUKUKİ ÇERÇEVE VE UYGULAMA
Türk hukuk sisteminde, yargılama ve icra süreçlerinin çeşitli aşamalarında, tarafların haklarının korunması, olası zararların güvence altına alınması veya belirli usuli işlemlerin yerine getirilmesinin temini amacıyla teminat gösterilmesi müessesesi önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle icra ve iflas hukuku uygulamasında, alacaklı veya borçlunun, yahut üçüncü kişilerin menfaat dengesini korumak adına kanun koyucu tarafından teminat yatırılması zorunluluğu öngörülen durumlar mevcuttur. Teminatın yatırılma sebebinin ortadan kalkması halinde ise, yatırılan bu teminatın ilgili tarafa iadesi gündeme gelmektedir. Teminatın iadesi talebi, belirli koşulların varlığına ve usuli işlemlerin yerine getirilmesine bağlıdır. İşbu makalede, Türk icra hukuku bağlamında teminatın iadesi talebinin hukuki dayanakları, koşulları, talep süreci ve ilgili mevzuat hükümleri doktrinel görüşler ve Yargıtay uygulamaları ışığında ayrıntılı olarak incelenecektir.
1. TEMİNAT KAVRAMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ
Teminat, en genel anlamıyla, bir borcun ifa edileceğinin veya bir yükümlülüğün yerine getirileceğinin güvencesi olarak sunulan maddi veya şahsi değerdir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve İcra ve İflas Kanunu (İİK) başta olmak üzere çeşitli mevzuatlarda düzenlenen teminat müessesesi, hukuki süreçlerde taraflardan birinin veya üçüncü kişilerin muhtemel zararlarını karşılamak, dava veya takibin sonucunu beklerken mevcut durumun korunmasını sağlamak ya da belirli hukuki işlemlerin yapılabilmesi için bir ön koşul olarak karşımıza çıkmaktadır.
Teminatın hukuki niteliği, gösterildiği amaca ve yasal düzenlemeye göre farklılık gösterebilir. Genel olarak teminat, aşağıdaki amaçlara hizmet eder:
a. Güvence Fonksiyonu: Özellikle ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz gibi geçici hukuki koruma tedbirlerinde, haksız çıkma ihtimali bulunan tarafın diğer tarafa verebileceği zararları karşılamak üzere bir güvence oluşturur.
b. Usuli Güvence Fonksiyonu: Bazı durumlarda, bir işlemin yapılabilmesi veya bir hakkında kullanılabilmesi için teminat gösterilmesi kanuni bir zorunluluktur (Örn: İcranın geri bırakılması).
c. İkame Fonksiyonu: Haczedilen ancak muhafaza altına alınması zor veya masraflı olan mallar yerine teminat gösterilerek bu malların borçluya veya üçüncü kişiye bırakılması gibi durumlarda, teminat malın yerine kaim olur.
Teminat, HMK'nın 87. maddesinde de belirtildiği üzere, genellikle para, banka teminat mektubu, devlet tahvili veya hazine bonosu gibi kolayca paraya çevrilebilir ve güvenilir değerler üzerinden gösterilir. Mahkeme veya icra müdürlüğü, somut olayın özelliklerine göre gösterilecek teminatın türünü ve miktarını belirleme yetkisine sahiptir.
2. İCRA TAKİPLERİNDE TEMİNAT YATIRILMASINI GEREKTİREN HALLER
İcra ve İflas Kanunu (İİK) kapsamında teminat gösterilmesi gereken başlıca durumlar şunlardır:
a. İhtiyati Haciz Talebi (İİK m. 259): Alacaklının, para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkemeden ihtiyati haciz kararı talep etmesi durumunda, haksız ihtiyati haciz nedeniyle borçlunun ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlara karşılık mahkemece genellikle teminat alınmasına karar verilir. HMK m. 89 uyarınca, adli yardımdan yararlanan kişiler teminat göstermekten muaftır.
b. İcranın Geri Bırakılması (Tehir-i İcra) (İİK m. 36): Borçlunun, ilama veya ilam niteliğindeki belgeye dayalı bir icra takibine karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurması halinde, takibin durdurulması için icra müdürlüğüne başvurarak dosya borcunu ve fer'ilerini karşılayacak miktarda nakdi veya aynı değerde banka teminat mektubu gibi bir teminat göstermesi gerekmektedir. Bu teminat, üst mahkeme kararının sonucuna kadar icra veznesinde veya yediemin olarak tayin edilen bir bankada muhafaza edilir.
c. İstihkak İddiası (İİK m. 97): Haczedilen bir malın üçüncü bir kişiye ait olduğu iddiasıyla istihkak davası açılması durumunda, icra mahkemesi takibin ertelenmesine karar verirse, davacı üçüncü kişiden alacaklının olası zararlarına karşılık teminat alınmasına karar verebilir. Yine, alacaklının istihkak iddiasına itiraz ederek takibin devamını istemesi halinde, alacaklıdan da teminat istenebilir.
d. İmzaya veya Borca İtiraz (İİK m. 68a, m. 170): Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte veya genel haciz yolunda imzaya veya borca itiraz eden borçlunun, itirazının geçici olarak kabulü ve takibin durdurulması için mahkemece belirli bir oranda teminat yatırmasına karar verilebilir.
Bu sayılanlar dışında da özel kanunlarda veya İİK'nın farklı maddelerinde teminat gösterilmesini gerektiren durumlar bulunabilmektedir.
3. TEMİNATIN İADESİ TALEBİNİN HUKUKİ DAYANAKLARI VE KOŞULLARI
Teminatın iadesi, teminatın alınmasını gerektiren sebebin ortadan kalkmasına bağlıdır. Teminatın gösterilme amacına göre iade koşulları farklılık arz eder:
a. İhtiyati Haciz Teminatının İadesi:
* Alacaklının açtığı esas davanın veya takibin lehine sonuçlanıp kesinleşmesi ve alacağını tamamen tahsil etmesi.
* Alacaklının ihtiyati haciz talebinden veya yapılan hacizden feragat etmesi.
* İhtiyati haciz kararının haksız olduğunun kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla tespit edilmesi (Bu durumda teminat, zarara uğrayan borçluya veya üçüncü kişiye ödenebilir).
* Açılan esas davanın reddedilip kararın kesinleşmesi.
b. İcranın Geri Bırakılması İçin Yatırılan Teminatın İadesi (İİK m. 36):
* Borçlunun istinaf veya temyiz başvurusunun kabul edilmesi, yani ilk derece mahkemesi kararının borçlu lehine bozulması veya kaldırılması ve bu kararın kesinleşmesi halinde, borçlu yatırdığı teminatı geri alabilir.
* Borçlunun istinaf veya temyiz başvurusunun reddedilmesi, yani alacaklının haklı çıkması durumunda, alacaklı bu teminattan alacağını öncelikli olarak tahsil etme hakkına sahip olur. Alacak tahsil edildikten sonra teminattan arta kalan bir miktar olursa, bu miktar borçluya iade edilir. Eğer teminat alacağı karşılamaya yetmezse, alacaklı kalan kısım için takibe devam edebilir.
* Alacaklının takipten feragat etmesi veya borcun başka şekilde ödenmesi durumunda da teminatın iadesi gündeme gelebilir.
c. İstihkak Davası Teminatının İadesi:
* İstihkak davasını açan üçüncü kişinin davayı kazanması ve kararın kesinleşmesi halinde, yatırdığı teminat kendisine iade edilir.
* Alacaklının istihkak iddiasını kabul etmesi veya haczi kaldırması durumunda da teminat iade edilebilir.
Genel kural olarak, teminatın iadesi için, teminatın alınma sebebini teşkil eden riskin ortadan kalktığının hukuken sabit olması gerekir. Bu genellikle kesinleşmiş bir mahkeme kararı, takibin sonuçlanması, alacağın tahsili, feragat veya tarafların anlaşması gibi durumlarla ispatlanır. Talebi, kural olarak teminatı yatıran kişi veya onun yasal temsilcisi (vekili gibi) yapar.
4. TALEP SÜRECİ VE USUL
Teminatın iadesi, kural olarak kendiliğinden gerçekleşmez; ilgili tarafın talebi üzerine icra müdürlüğü veya mahkeme tarafından değerlendirilir. Süreç genel hatlarıyla şu şekilde işler:
a. Talep Dilekçesi: Teminatı geri almak isteyen taraf, ilgili icra dairesine hitaben bir dilekçe sunar (Madde 1). İşbu Dilekçe gibi bir talep yazısında, dosya esas numarası, yatırılan teminatın miktarı, teminatın yatırılma sebebi ve iade talebinin hukuki gerekçesi (örneğin, lehe sonuçlanan ve kesinleşen mahkeme kararının tarih ve numarası, borcun ödendiğine dair makbuz vb.) açıkça belirtilmelidir.
b. Gerekçelendirme ve Deliller: Dilekçede, teminatın iadesini gerektiren koşulların oluştuğu somut delillerle (kesinleşmiş mahkeme ilamı, Yargıtay/Bölge Adliye Mahkemesi kararı, ibraname, feragat beyanı, ödeme dekontu vb.) desteklenmelidir.
c. İcra Müdürlüğünün Değerlendirmesi: İcra müdürlüğü, talebi ve eklerini inceleyerek teminatın iadesi koşullarının oluşup oluşmadığını değerlendirir. Özellikle karşı tarafın haklarının veya devam eden bir riskin bulunup bulunmadığını kontrol eder. Gerekirse karşı tarafa bildirimde bulunarak beyanını alabilir.
d. Karar ve İade: Koşulların oluştuğu kanaatine varılırsa, icra müdürü teminatın talep edene iadesine karar verir ve gerekli muhasebe işlemlerini yaparak iadeyi gerçekleştirir. Nakdi teminat doğrudan ödenirken, teminat mektubu gibi değerler ilgiliye iade edilir.
e. Şikayet Yolu: İcra müdürlüğünün teminatın iadesi talebini reddetmesi veya iade kararına karşı diğer tarafın itirazı olması halinde, bu karara karşı İcra Mahkemesi nezdinde şikayet yoluna başvurulabilir (İİK m. 16, 17). Şikayet süresi, öğrenme veya tebliğ tarihinden itibaren genellikle 7 gündür.
5. İLGİLİ MEVZUAT
Teminatın iadesi talebiyle ilgili başlıca mevzuat hükümleri şunlardır:
a. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK): Özellikle m. 36 (İcranın Geri Bırakılması), m. 97 (İstihkak İddiası), m. 259 (İhtiyati Haciz).
b. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK): Özellikle m. 84-89 (Teminat Gösterilmesi) hükümleri, teminatın türü, miktarı ve iadesine ilişkin genel çerçeveyi çizer.
c. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu: Vekaleten yapılan taleplerde avukatın yetkisi ve sorumluluğu açısından relevantır.
d. 7201 sayılı Tebligat Kanunu: Talep ve kararların ilgililere bildirilmesi usullerini düzenler.
e. İcra ve İflâs Kanunu Yönetmeliği: İcra dairelerindeki muhasebe işlemleri ve teminatların kaydı gibi konularda detaylı düzenlemeler içerir.
6. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR VE DOKTRİNEL GÖRÜŞLER
Teminatın iadesi taleplerinde, teminatın hangi amaçla yatırıldığının tespiti ve o amaca ilişkin riskin ortadan kalktığının kesin olarak ispatlanması kritik öneme sahiptir. Özellikle mahkeme kararlarına dayanılıyorsa, kararın kesinleşmiş olması şartı titizlikle aranmalıdır. İcra müdürlükleri, aksi yönde kesin bir delil (kesinleşmiş karar, feragat vb.) olmadıkça, karşı tarafın muhtemel haklarını tehlikeye atacak şekilde teminatı iade etmekten kaçınırlar.
Doktrinde, teminatın hukuki niteliği ve özellikle İİK m. 36 kapsamındaki teminatın (tehir-i icra teminatı) alacaklının rüçhanlı hakkını doğurup doğurmadığı gibi konularda tartışmalar bulunmaktadır. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, tehir-i icra için yatırılan teminatın, borçlunun başvurusu reddedildiğinde, alacaklıya öncelikli bir tahsil hakkı sağladığı yönündedir.
Teminatın kısmen iadesi de mümkündür. Örneğin, riskin azaldığı durumlarda veya alacağın bir kısmının tahsil edilmesi halinde, icra müdürlüğü veya mahkeme durumun özelliklerine göre teminatın bir kısmının iadesine karar verebilir.
7. İŞBU DİLEKÇENİN DEĞERLENDİRİLMESİ
İncelenen "Teminatın İadesi Talebi" başlıklı dilekçe metni (Madde 1, Madde 2), icra müdürlüğüne hitaben, belirli bir dosya numarası üzerinden yatırılan teminatın iadesini talep eden temel bir taslak niteliğindedir. Dilekçede talep eden (Alacaklı Vekili), muhatap (İcra Müdürlüğü), ilgili dosya numarası ve talebin özü (belirli tutardaki teminatın iadesi) doğru bir şekilde belirtilmiştir.
Ancak, bu taslak formun uygulamada yeterli olabilmesi için önemli bir eksiklik göze çarpmaktadır: Talebin gerekçesi. Standart bir dilekçede bulunması gereken "Açıklamalar" bölümünde, teminatın neden iade edilmesi gerektiği somut hukuki sebeplere (örneğin, dosya borcunun haricen tahsil edildiği, takibin kesinleşen mahkeme kararı ile iptal edildiği, ihtiyati haciz kararının kaldırıldığı, tehir-i icra talebine ilişkin Yargıtay/BAM kararının sunulduğu vb.) dayandırılarak açıklanmalı ve bu açıklamaları destekleyen deliller (karar örneği, makbuz, feragatname vb.) dilekçeye eklenmelidir. Mevcut haliyle dilekçe, icra müdürlüğünün talebi değerlendirebilmesi için gerekli olan hukuki dayanağı ve ispat vasıtalarını içermemektedir. Dolayısıyla, bu taslağın fiili bir başvuruda kullanılmadan önce, iade talebinin dayandığı somut duruma uygun gerekçeler ve delillerle zenginleştirilmesi zorunludur.
SONUÇ
İcra takiplerinde teminatın iadesi, teminatın yatırılma sebebinin ortadan kalktığının hukuken geçerli delillerle ispatlanması koşuluna bağlı teknik bir süreçtir. İlgili tarafın, doğru icra dairesine, hukuki gerekçelerini ve delillerini içeren bir dilekçe ile başvurması gerekmektedir. İcra müdürlükleri, talebi İcra ve İflas Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde değerlendirerek, hem talep edenin hem de karşı tarafın haklarını gözeterek bir karar verir.