- Yargılama Gideri Sorumluluğuna İtiraz ve Ara Karardan Rücu Talebi
- Talep Sonucu
YARGILAMA GİDERLERİ SORUMLULUĞUNA İTİRAZ VE ARA KARARDAN RÜCU TALEBİNİN HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ
Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), medeni yargılama sürecinin adil, süratli ve etkin bir şekilde yürütülmesini temin etmek amacıyla çeşitli usulî müesseseler öngörmüştür. Bu müesseselerden biri olan ara kararlar, yargılamanın ilerleyişini sağlamak ve nihai karara hazırlık yapmak amacıyla verilen kararlardır. Yargılama sırasında ortaya çıkan masrafların hangi tarafça karşılanacağı meselesi de sıklıkla ara kararlarla düzenlenmektedir. İşbu makalede, HMK hükümleri ve doktriner görüşler ışığında, yargılama gideri sorumluluğuna ilişkin bir ara karara itiraz edilmesi ve bu karardan rücu (dönülmesi) talebi incelenecektir. Bu bağlamda, "Yargılama Gideri Sorumluluğuna İtiraz ve Ara Karardan Rücu Talebi Dilekçesi" başlıklı dilekçenin konu edindiği hukuki müessese ele alınacaktır.
ARA KARARLARIN HUKUKİ NİTELİĞİ VE ARA KARARDAN RÜCU
a. Ara Karar Kavramı: Hukuk Muhakemeleri Kanunu, yargılama sürecinde mahkeme tarafından verilen kararları nihai kararlar ve ara kararlar olarak ikiye ayırmaktadır. Nihai kararlar, davayı veya çekişmeli yargı işini esastan sona erdiren kararlar iken (HMK m. 294), ara kararlar yargılamayı yürütmeye, düzenlemeye ve nihai kararı hazırlamaya yönelik olarak verilen kararlardır. Hâkim, yargılamanın seyrini yönetmek, delillerin toplanmasını sağlamak, tarafların usule ilişkin talepleri hakkında karar vermek gibi amaçlarla çeşitli ara kararlar tesis edebilir (HMK m. 163 vd.). İşbu Dilekçe'de atıf yapılan "... tarihli duruşmanın ... no'lu ara kararı" (Madde 1) bu nitelikte bir karardır.
b. Ara Kararların Bağlayıcılığı ve Değiştirilebilirliği: Ara kararlar, kural olarak nihai karar gibi maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Mahkeme, yargılamanın ilerleyen aşamalarında ortaya çıkan yeni durumlar veya hukuki değerlendirmeler neticesinde daha önce vermiş olduğu bir ara karardan dönebilir. Bu durum, HMK'nın 165. maddesinde "Hâkim, verdiği ara kararından, yargılama sona erinceye kadar dönebilir." şeklinde açıkça düzenlenmiştir. Ara karardan rücu, hâkimin daha önce verdiği bir usulî kararın hatalı veya eksik olduğu kanaatine varması ya da değişen koşulların farklı bir karar verilmesini gerektirmesi halinde mümkündür.
c. Ara Karardan Rücu Talebi: Taraflardan biri, mahkemenin verdiği bir ara kararın hatalı olduğunu veya koşulların değiştiğini düşünüyorsa, bu karardan rücu edilmesini talep edebilir. İşbu Dilekçe'nin konusunu oluşturan talep de esasen, yargılama giderinin karşılanmasına ilişkin verilen bir ara karardan dönülmesi istemidir (Madde 1, Talep Sonucu 1). Mahkeme, tarafların rücu taleplerini değerlendirirken, talebin gerekçelerini, dosyanın mevcut durumunu ve usul ekonomisi ilkesini göz önünde bulundurur. Rücu talebinin kabulü veya reddi yönünde verilecek karar da yine bir ara karar niteliğindedir.
YARGILAMA GİDERLERİ KAVRAMI VE SORUMLULUK ESASLARI
a. Yargılama Giderlerinin Kapsamı: Yargılama giderleri, bir davanın açılması ve yürütülmesi sebebiyle harcanan paraların tümünü ifade eder. HMK'nın 323. maddesinde yargılama giderlerinin kapsamı örnekseme yoluyla sayılmıştır. Buna göre; başvuru, karar ve ilam harçları, dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri, dosya ve sair evrak giderleri, geçici hukuki koruma tedbirleri ve protesto, ihbar, ihtarname ve vekâletname düzenlenmesine ilişkin giderler, keşif, bilirkişi ve tanık ücretleri ile avansları, resmî dairelerden alınan belgeler için ödenen harç, vergi, ücret ve sair giderler, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti gibi kalemler yargılama giderlerindendir.
b. Yargılama Giderlerinden Sorumluluğun Genel Kuralı: Medeni usul hukukumuzda yargılama giderlerinden sorumluluğa ilişkin temel kural, HMK'nın 326. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, kural olarak davada haksız çıkan taraf (aleyhine hüküm kurulan taraf) yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Bu ilke, "haksız çıkan öder" (causa cadens solvat) prensibine dayanmaktadır. Mahkeme, dava sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız çıktığını tespit ederek yargılama giderlerinin tamamının veya bir kısmının hangi tarafa yükleneceğine karar verir.
c. İstisnai Durumlar ve Delil Avansı: Genel kural bu olmakla birlikte, HMK bazı istisnalar öngörmüştür. Örneğin, davanın kısmen kabul kısmen reddi halinde yargılama giderleri haklılık oranına göre paylaştırılır (HMK m. 326/2). Ayrıca, dürüstlük kuralına aykırı veya gereksiz yere masrafa sebebiyet veren taraf, davada haklı çıksa bile bu masraflardan sorumlu tutulabilir (HMK m. 327). Yargılama sürecinde, özellikle delillerin toplanması aşamasında yapılması gereken masraflar için ise "delil avansı" müessesesi düzenlenmiştir (HMK m. 324). Taraflardan her biri, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenecek avansı verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar, birlikte delil ikamesini talep etmişlerse, giderleri yarı yarıya öderler. Taraflardan birinin avans yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, diğer taraf bu avansı yatırabilir; aksi halde o delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Delil avansı, nihai yargılama gideri sorumluluğunu belirlemez; sadece o delilin toplanması için gereken masrafın yargılama devam ederken kim tarafından karşılanacağını düzenleyen geçici bir tedbirdir. İşbu Dilekçe'de "masraf" olarak ifade edilen giderin (Madde 2, 3), niteliği itibarıyla belirli bir delilin (örneğin bilirkişi incelemesi, keşif) ikamesi için gereken delil avansı olduğu anlaşılmaktadır.
ARA KARARLARLA DELİL AVANSINA HÜKMEDİLMESİ VE BU KARARA İTİRAZ
a. Delil Avansının Ara Kararla Belirlenmesi: Mahkeme, yargılama sırasında örneğin bir bilirkişi incelemesi yapılmasına, keşif icrasına veya tanık dinlenmesine karar verdiğinde, bu işlemler için gereken masrafları hesaplayarak bir ara karar ile belirler ve HMK m. 324 uyarınca ilgili tarafa bu avansı yatırması için kesin süre verir. Genellikle, o delile dayanan veya o delilin toplanmasını isteyen taraftan avansın yatırılması istenir.
b. Avans Yükümlülüğüne İtiraz ve Rücu Talebi: Bir taraf, mahkemenin delil avansını kendisine yükleyen ara kararına itiraz edebilir. Bu itiraz, genellikle avansın diğer tarafa yüklenmesi gerektiği veya avans miktarının hatalı olduğu şeklinde olabilir. İşbu Dilekçe'de, masrafın (delil avansının) kendilerine yüklenmesine itiraz edilmekte ve bu sorumluluğun karşı tarafa ait olması gerektiği savunulmaktadır. Bu itiraz, HMK m. 165 kapsamında bir ara karardan rücu talebi niteliğindedir.
c. İtiraz Gerekçeleri: İşbu Dilekçe'de itiraz ve rücu talebi iki temel gerekçeye dayandırılmaktadır:
i. İlgili Talebin Karşı Tarafça İleri Sürülmesi: Dilekçede, masrafa konu olan işlemin yapılması yönündeki talebin esasen karşı taraftan geldiği, bu nedenle masrafın da karşı tarafa yüklenmesi gerektiği belirtilmektedir (Madde 2). HMK m. 324'ün lafzı ("Taraflardan her biri, ikamesini talep ettiği delil için... avansı yatırmak zorundadır.") bu argümanı destekler niteliktedir. Bir delilin toplanmasını açıkça talep eden tarafın, kural olarak o delilin avansını da yatırması beklenir.
ii. İspat Yükünün Karşı Tarafta Olması: Diğer bir gerekçe olarak, masrafa konu olan işlemin ispatlamaya hizmet edeceği vakıaların ispat yükünün karşı tarafa ait olduğu ileri sürülmektedir (Madde 3). Türk Medeni Usul Hukukunda genel ispat yükü kuralı HMK m. 190'da düzenlenmiştir: "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." Doktrinde ve uygulamada, kural olarak ispat yükü kendisine düşen tarafın, o vakıayı ispat için gerekli delillerin toplanması masraflarına (avansına) katlanması gerektiği kabul edilmektedir. Bu nedenle, eğer masrafa konu işlem (örneğin bilirkişi incelemesi), ispat yükü karşı tarafta olan bir vakıanın aydınlatılması için yapılıyorsa, avansın da karşı tarafa yüklenmesi gerektiği savunulabilir.
d. Mahkemenin Değerlendirmesi: Mahkeme, bu tür bir itiraz ve rücu talebini değerlendirirken, öncelikle masrafa konu olan işlemin (bilirkişi, keşif vb.) hangi tarafın talebi üzerine veya hangi vakıanın ispatı için kararlaştırıldığını inceler. İspat yükünün hangi tarafta olduğunu HMK m. 190 ve ilgili maddi hukuk kurallarına göre belirler. Delilin ikamesini kimin talep ettiği ve ispat yükünün kimde olduğu hususlarını birlikte değerlendirerek, HMK m. 324 çerçevesinde avans yükümlülüğünün hangi tarafa ait olduğuna karar verir ve gerekirse önceki ara kararından rücu ederek yeni bir karar kurabilir. Ancak mahkemenin bu konudaki takdir yetkisi geniştir ve rücu talebini reddedebilir. Reddetmesi halinde, avansı yatırması istenen taraf, belirtilen sürede yükümlülüğünü yerine getirmezse o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılır.
DİKKATE ALINMASI GEREKEN HUSUSLAR
Yargılama gideri veya delil avansı sorumluluğuna itiraz ve ara karardan rücu taleplerinde başarı şansını artırmak veya talebin mahkemece daha sağlıklı değerlendirilmesini sağlamak adına aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi faydalı olabilir:
a. İspat Yükü Dağılımının Somutlaştırılması: İspat yükünün karşı tarafta olduğu iddiası soyut kalmamalıdır. Hangi spesifik vakıanın ispat yükünün karşı tarafta olduğu, bu vakıanın davanın çözümü açısından önemi ve masrafı istenen delilin (örneğin bilirkişi incelemesinin) tam olarak bu vakıayı aydınlatmaya yönelik olduğu açıkça ve gerekçeli olarak ortaya konulmalıdır. Bu argümanlar, dilekçenin "Açıklamalar" bölümünde (Madde 3 ve devamı) detaylandırılabilir.
b. Karşı Tarafın Taleplerine Atıf: Eğer masrafa konu olan işlemin yapılması yönünde açık bir talep karşı tarafça dilekçelerinde veya duruşma sırasında ileri sürülmüşse, bu hususa ilgili dilekçe veya duruşma zaptının tarih ve numarası belirtilerek somut bir şekilde atıf yapılması, talebin gücünü artıracaktır. Bu detaylandırma, dilekçenin "Açıklamalar" bölümünde (Madde 2 ve devamı) yapılabilir.
c. Delil Avansı ve Nihai Sorumluluk Ayrımı: Talepte bulunulurken, itirazın ve rücu talebinin öncelikle "delil avansı" yükümlülüğüne ilişkin olduğu, nihai yargılama gideri sorumluluğunun ise davanın sonunda HMK m. 326 uyarınca belirleneceği bilinciyle hareket edilmelidir. Rücu talebi reddedilse dahi, avansı yatıran tarafın davayı kazanması halinde bu masrafı nihai kararla karşı taraftan tahsil edebileceği unutulmamalıdır.
SONUÇ
Yargılama sürecinde mahkemelerce verilen ara kararlar, yargılamanın seyrini düzenleyen önemli usulî işlemlerdir. Özellikle delillerin toplanması aşamasında verilen ve belirli bir masrafın (delil avansının) taraflardan birince karşılanmasını öngören ara kararlar, taraflar arasında ihtilafa neden olabilmektedir. İşbu Dilekçe'nin konusunu oluşturan, delil avansının karşı tarafa yüklenmesi gerektiği iddiasıyla mevcut ara karara itiraz edilmesi ve bu karardan rücu talep edilmesi, HMK'nın tanıdığı bir haktır (HMK m. 165). Bu tür taleplerde mahkeme, HMK m. 324 (Delil Avansı) ve HMK m. 190 (İspat Yükü) hükümleri başta olmak üzere ilgili usul kurallarını, talebin gerekçelerini ve dosyanın genel durumunu dikkate alarak bir değerlendirme yapacaktır. Talebin kabulü halinde mahkeme önceki ara kararından dönerek yeni bir karar tesis edecek, aksi halde talep reddedilecektir. Her halükarda, delil avansına ilişkin ara kararlar, davanın sonunda verilecek nihai kararla belirlenecek olan yargılama giderlerinden nihai sorumluluğa halel getirmez.
T.C.
...
... HUKUK MAHKEMESİNE
ESAS NO : /
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ