- Ziynet Alacağı Talebi
- Adli Yardım
- İhtiyati Tedbir
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
ZİYNET ALACAĞI DAVALARI: HUKUKİ NİTELİĞİ, ŞARTLARI VE YARGILAMA USULÜ
Evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte, eşler arasında malvarlığına ilişkin uyuşmazlıkların çözümü gündeme gelmektedir. Bu uyuşmazlıklardan biri de, özellikle nişan ve düğün merasimleri sırasında kadına takılan ziynet eşyalarının iadesi talebini konu alan ziynet alacağı davalarıdır. Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde şekillenen bu dava türü, kendine özgü hukuki niteliği, ispat kuralları ve yargılama usulü ile dikkat çekmektedir. İşbu makalede, ziynet alacağı taleplerinin hukuki temelleri, dava şartları, ispat yükü, yargılama süreci ve ilgili diğer hukuki meseleler, doktrin ve Yargıtay uygulamaları ışığında ayrıntılı olarak incelenecektir.
1. ZİYNET ALACAĞININ HUKUKİ NİTELİĞİ VE DAYANAKLARI
a. Kişisel Mal Niteliği:
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Kişisel Mallar" başlıklı 220. maddesi, eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyayı ve evlilik öncesi sahip olduğu malları kişisel mal olarak tanımlamaktadır. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, evlilik sırasında kadına hediye edilen ziynet eşyaları, kim tarafından veya hangi amaçla takıldığına bakılmaksızın, kural olarak kadının kişisel malı sayılır. Erkeğe takılan ve onun kişisel kullanımına özgülenmiş (örneğin saat gibi) eşyalar dışında kalan tüm ziynetler (bilezik, küpe, kolye, yüzük, altın vb.) kadına ait kabul edilir. Bu kabulün aksi, ancak taraflar arasında yazılı bir anlaşma veya o yörede geçerli, aksini ispatlayan bir örf ve adet kuralının varlığı halinde mümkün olabilir. Dolayısıyla, işbu Dilekçe'de talep edilen ziynet eşyalarının hukuken davacı kadının kişisel malı olduğu iddiası (Madde 9), bu genel kurala dayanmaktadır.
b. Hukuki Dayanaklar:
Ziynet alacağı davası, temel olarak mülkiyet hakkına dayanan bir istihkak davası niteliğindedir (TMK m. 683). Davacı, kişisel malı olan ziynet eşyalarının davalı eşin zilyetliğinde kaldığını ve iade edilmediğini ileri sürerek, eşyaların aynen iadesini, mümkün değilse bedelinin tazminini talep eder. Bununla birlikte, ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde bozdurularak ortak ihtiyaçlar için harcandığı veya davalı eş tarafından kişisel borçları için kullanıldığı durumlarda, iade talebi vekaletsiz iş görme (TBK m. 526 vd.) veya sebepsiz zenginleşme (TBK m. 77 vd.) hükümlerine de dayanabilir. Ancak Yargıtay uygulaması, davanın öncelikle mülkiyet hakkına dayalı bir iade talebi olduğu yönündedir. İşbu Dilekçe'de de öncelikli talebin aynen iade, bunun mümkün olmaması halinde bedelin tahsili olması (Madde 7, Madde 19), bu hukuki nitelendirmeye uygundur.
2. ZİYNET ALACAĞI DAVASININ ŞARTLARI VE UNSURLARI
a. Evlilik Birliğinin Varlığı ve Sona Ermesi:
Ziynet eşyaları genellikle nişan veya düğün sırasında, yani evlilik birliğinin kurulması aşamasında veya devamı sırasında edinilir. Ancak iade talepli dava, çoğunlukla evlilik birliğinin fiilen veya hukuken sona ermesiyle (boşanma davası açılması, ayrılık kararı veya boşanma kararının kesinleşmesi) gündeme gelir. İşbu Dilekçe'de tarafların evlenmiş ve boşanmış oldukları, boşanma kararının kesinleştiği belirtilmiştir (Madde 3, Madde 4). Bu durum, talebin ileri sürülmesi için gerekli arka planı oluşturmaktadır.
b. Ziynet Eşyalarının Varlığı ve Aidiyeti:
Davacının, dava konusu ziynet eşyalarının nitelik (tür, ayar, gram vb.) ve nicelik (adet) olarak varlığını ve bunların kendisine ait olduğunu ispatlaması gerekir. Düğün veya nişan sırasında takıldığı iddia edilen ziynetlerin varlığı genellikle fotoğraf, video kaydı gibi görsel materyallerle (Madde 10, Madde 18) ve tanık beyanları (Madde 20) ile ispatlanmaya çalışılır.
c. Eşyaların Davalıda Kaldığının İspatı:
Davanın en kritik ve çoğu zaman en çekişmeli unsurudur. Davacı, kişisel malı olan ziynetlerin davalı eşte kaldığını veya onun tarafından rızası dışında harcandığını ispat etmelidir. Yargıtay içtihatlarına göre, hayatın olağan akışı gereği ziynet eşyaları kadının üzerinde veya onun tasarrufunda bulunan eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılan kadının, ziynetleri de beraberinde götürdüğü kabul edilir (fiili karine). Kadının, ziynetlerin zorla elinden alındığını, evde bırakmak zorunda kaldığını veya rızası olmaksızın ya da iade şartıyla davalıya verdiğini (Madde 6) ispatlaması gerekir. Eğer davalı erkek eş, ziynetlerin kadının rızasıyla ortak ihtiyaçlar (ev kirası, faturalar, düğün borçları vb.) için harcandığını iddia ediyorsa, bu durumda ispat yükü davalı erkeğe geçer. Davalı, hem harcamanın yapıldığını hem de bu harcamaya kadının serbest iradesiyle ve iade talep etmeksizin rıza gösterdiğini ispatlamak zorundadır.
d. İade Talebi:
Dava dilekçesi, ziynetlerin iadesi yönündeki hukuki talebi içermelidir. Talep, öncelikli olarak eşyaların mevcut ise aynen iadesi, eğer eşyalar mevcut değilse veya davalı tarafından elden çıkarılmışsa, dava tarihindeki güncel değerlerinin (bedelinin) ödenmesi şeklinde kademeli olarak ileri sürülmelidir (Madde 7, Madde 19).
3. YARGILAMA USULÜ VE İSPAT
a. Görevli ve Yetkili Mahkeme:
Ziynet alacağı davaları, niteliği itibarıyla Aile Hukuku kapsamında değerlendirildiğinden, görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir (4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun m. 4). Yetkili mahkeme ise genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesi (HMK m. 6) veya boşanma davası ile birlikte açılıyorsa boşanma davasının görüldüğü yer mahkemesidir. Boşanma davasından sonra ayrı bir dava olarak açılması halinde genel yetki kuralları uygulanır. İşbu Dilekçe'nin Aile Mahkemesi'ne hitaben yazılmış olması (Başlık), görevli mahkemenin doğru tespit edildiğini göstermektedir.
b. İspat Yükü:
Yukarıda belirtildiği üzere, davacı kadın ziynetlerin varlığını, niteliğini, adedini ve kendisine ait olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Ziynetlerin davalıda kaldığı veya onun tarafından harcandığı iddiasına ilişkin ispat yükü ise somut olayın koşullarına göre (kadının evden ayrılış şekli, ziynetlerin davalıya teslim edildiği iddiası vb.) değişebilmektedir. Yargıtay'ın yerleşik kararlarına göre, "hayatın olağan akışına göre" ziynetlerin kadının himayesinde bulunması gerektiği karinesi, ispat yükünün dağılımında önemli bir rol oynamaktadır. Kadının evden ayrılırken ziynetleri götürme imkanının olmadığı (örneğin, şiddet görerek ayrılma, eşyaları alamadan evden uzaklaştırılma) veya ziynetlerin daha önce iade edilmek üzere davalıya verildiği (Madde 6) yönündeki iddiaların davacı tarafından ispatı gerekir.
c. Deliller:
Ziynet alacağı davalarında ispat için çeşitli delillere başvurulabilir:
i. Tanık Beyanları: Düğün ve nişan törenlerine katılan, ziynetlerin takıldığına şahit olan, eşyaların varlığı veya akıbeti hakkında bilgi sahibi olan kişilerin beyanları önemlidir (Madde 20).
ii. Fotoğraf ve Video Kayıtları: Düğün, nişan gibi törenlerde çekilen fotoğraf ve video kayıtları, ziynetlerin türü, adedi ve kime takıldığı konusunda güçlü delillerdir (Madde 10, Madde 18).
iii. Bilirkişi İncelemesi: Özellikle ziynetlerin aynen iadesi mümkün olmadığında, bedelinin tespiti için fotoğraf, video veya tanık beyanları üzerinden bilirkişi incelemesi yapılması kaçınılmazdır. Bilirkişi, ziynetlerin dava veya hüküm tarihindeki rayiç değerini belirler (Madde 18).
iv. Yemin: Diğer delillerle ispatın mümkün olmadığı durumlarda son çare olarak yemine başvurulabilir (Madde 20).
v. Keşif: Gerekli görülmesi halinde, örneğin ziynetlerin saklandığı iddia edilen yerde keşif yapılabilir (Madde 20).
vi. Diğer Belgeler: Fatura, kuyumcu kayıtları (nadir de olsa), banka dekontları (bozdurulan paranın transferi vb.) gibi belgeler de delil olabilir.
vii. İsticvap: Davalının mahkeme huzurunda sorgulanması yoluyla ikrar elde edilmesi hedeflenebilir (Madde 20).
d. Talep Türleri:
i. Aynen İade: Asıl talep, ziynetlerin mevcut haliyle davacıya iadesidir.
ii. Bedel Talebi: Aynen iadenin fiilen veya hukuken mümkün olmadığı (kaybolma, satılma, başkasına devredilme vb.) durumlarda, ziynetlerin dava tarihindeki güncel piyasa değerinin ödenmesi talep edilir. İşbu Dilekçe'de bu kademeli talep usulüne uygun olarak yer almaktadır (Madde 19). Para takıları için ise doğrudan alacak talebinde bulunulur (Madde 2).
iii. Belirsiz Alacak Davası: Ziynetlerin tam sayısı, niteliği veya değeri dava açılırken net olarak belirlenemiyorsa, dava belirsiz alacak davası olarak açılabilir (HMK m. 107). Bu durumda, yargılama sırasında deliller toplandıktan ve/veya bilirkişi raporu alındıktan sonra talep miktarı netleştirilir. İşbu Dilekçe'de davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve şimdilik belirli bir değer üzerinden harç yatırıldığı anlaşılmaktadır (Madde 2).
4. DAVA İLE İLGİLİ DİĞER HUSUSLAR
a. Zamanaşımı:
Ziynet alacağı davası, mülkiyet hakkına dayalı bir istihkak davası niteliğinde olduğundan, kural olarak zamanaşımına tabi değildir. Mülkiyet hakkı devam ettiği sürece bu dava açılabilir. Ancak, talep sebepsiz zenginleşme veya vekaletsiz iş görme gibi başka hukuki sebeplere dayandırılıyorsa, ilgili hükümlerde öngörülen zamanaşımı süreleri (örneğin, TBK m. 146 uyarınca 10 yıllık genel zamanaşımı) gündeme gelebilir. Boşanma kararının kesinleşme tarihi (Madde 4, Madde 22.9), olası zamanaşımı itirazlarına karşı önem taşıyabilir.
b. İhtiyati Tedbir:
Davacı, dava konusu ziynetlerin veya bedelinin dava sonunda tahsilini güvence altına almak amacıyla, davalının malvarlığı (taşınır, taşınmaz, banka hesapları, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları) üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep edebilir (HMK m. 389 vd.). Mahkeme, talebi haklı görürse, genellikle bir teminat karşılığında veya duruma göre teminatsız olarak tedbir kararı verebilir. İşbu Dilekçe'de ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuştur (Madde V, Madde 17.2).
c. Adli Yardım:
Dava harç ve masraflarını karşılayacak maddi gücü olmayan taraf, adli yardım talebinde bulunabilir (HMK m. 334 vd.). Talebin kabulü halinde, kişi yargılama giderlerinden geçici olarak muaf tutulur ve kendisine baro tarafından bir avukat atanabilir. Giderler, dava sonunda haksız çıkan tarafa yükletilir. İşbu Dilekçe'de davacının gelir durumuna dayanılarak adli yardım talep edilmektedir (Madde VI, Madde 12-15, Madde 17.3).
5. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
a. Ziynetlerin Detaylı Tanımlanması:
Dava dilekçesinde talep edilen ziynetlerin mümkün olduğunca ayrıntılı (örneğin, "22 ayar 5 adet burma bilezik", "çeyrek altın takılı künye", "tam altın" gibi) tanımlanması, ispat ve bilirkişi incelemesi aşamalarında büyük önem taşır. İşbu Dilekçe'nin "Esasa İlişkin Vakıalar" (Madde IV) bölümünde veya ekli bir listede bu detaylandırmanın yapılması, talebin somutlaştırılması açısından faydalıdır (Mevcut haliyle Madde 10 ve 11'de bu detaylar için yer ayrılmıştır).
b. Teslim Olgu ve İddiasının Somutlaştırılması:
Ziynetlerin davalıya "geri verilmek üzere teslim edildiği" (Madde 6) iddiası, davanın ispatı açısından kritik bir iddiadır. Bu teslimin hangi tarihte, ne amaçla (örneğin, banka kasasına koyma, borç ödeme vaadiyle alma, saklama vb.) ve hangi koşullar altında gerçekleştiğinin "Esasa İlişkin Vakıalar" (Madde IV) bölümünde somut olgularla desteklenmesi, Yargıtay'ın aradığı ispat standardının karşılanmasına yardımcı olacaktır.
c. Yerleşik İçtihatların Argümantasyonda Kullanımı:
Ziynet alacağı davaları büyük ölçüde Yargıtay içtihatları ile şekillenmiştir. Özellikle ispat yükünün hangi tarafta olduğuna, hangi durumlarda kadının rızasının varlığının kabul edileceğine veya edilemeyeceğine ilişkin emsal kararların, dilekçenin hukuki açıklamalar bölümünde (Madde IV) veya ayrı bir bölümde (Madde 22.7'de atıf yapıldığı gibi) detaylı olarak sunulması ve somut olayla ilişkilendirilmesi, davanın hukuki temelini güçlendirecektir.
SONUÇ
Ziynet alacağı davası, Türk Aile Hukuku uygulamasında sıkça karşılaşılan, temelini mülkiyet hakkından alan ve Yargıtay içtihatlarıyla önemli ölçüde yönlendirilen bir dava türüdür. Davanın başarısı, büyük ölçüde ziynetlerin varlığının, davacıya ait olduğunun ve davalıda kaldığının veya onun tarafından iade yükümlülüğü doğuracak şekilde harcandığının usulüne uygun delillerle ispatlanmasına bağlıdır. Özellikle ispat yükünün dağılımı ve hayatın olağan akışı karinesi gibi hususlar, davanın seyrini etkileyen kritik noktalardır. Usulüne uygun hazırlanmış bir dava dilekçesi, doğru delillerin sunulması ve yargılama sürecinin titizlikle takip edilmesi, hak kaybının önlenmesi açısından elzemdir.
T.C.
...
AİLE MAHKEMESİNE
DAVACI : TC:
Adresi:
VEKİLİ : Av.
DAVALI : TC:
Adresi:
KONU : Ziynet alacağı talebidir.
DAVA DEĞERİ : Belirsiz olarak şimdilik; para takıları için ... TL, ziynetler için ... TL'dir. Toplam ... TL'dir.
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA ESASA İLİŞKİN BİLGİ:
Müvekkil ile Davalı _._.20_ tarihinde evlenmişlerdir. Taraflar arasında ...Aile Mahkemesinin / Esas, / Karar sayılı ve _._.20_ tarihli ilamı ile de boşanmış olup, işbu karar _._.20_ tarihinde kesinleşmiştir.
II. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan dava konusu olayların maddeler halindeki kısa özetidir:
1. Müvekkilim; nişan ve düğün törenlerinde edinmiş olduğu ziynetlerini ve paraları, evlilik birliği içerisinde Davalı eşe kendisine geri verilmek üzere teslim etmiştir.
2. Müvekkilime nişanda ve düğünde takılan, ziynetlerin Müvekkile iade edilmesi, aynen iadenin mümkün olmaması halinde madden bedelinin Davalıdan tahsili gerekmektedir.
3. ...
III. USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:
1. ...
2. ...
IV. ESASA İLİŞKİN VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Esasa ilişkin vakıaların ve hukuki iddialarımızın ayrıntılı açıklamalarıdır:
1. Davalı eş tarafından kullanılan ve Müvekkilimin kişisel eşyası statüsündeki bu ziynet ve paralar Müvekkilime geri ödenmemiştir.
2. Bu ziynet ve para tutarları aşağıdaki gibidir:
A. Ziynet Takıları:
1. ...
B. Para Takıları:
1. ...
3. ...
V. İHTİYATİ TEDBİR TALEB