TACİRİN
BASİRETLİ BİR İŞ ADAMI GİBİ HAREKET ETME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
GİRİŞ
Bu
yazımızda tacirin ticari faaliyeti kapsamındaki sorumluluk hallerinden “basiretli
bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü” konusuna değineceğiz. Tacirin basiretli
bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü Türk Ticaret Kanununda
düzenlenmiştir.
TANIM
Kelime
anlamı olarak “tacir”, ticaretle uğraşan kimse, tüccar, “basiret” ise Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş,
seziş, anlayış, kavrayış, sağgörü, vizyon olarak tanımlanabilir.
MEVZUAT
Tacir,
Türk Ticaret Kanununun 11 ile 23. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Türk
Ticaret Kanununun diğer bir kısım maddelerinde, Kooperatif Kanunu ve Çek Hamillerinin
Korunması Hakkında Kanunda da düzenlemeler bulunmaktadır. Tacir kavramı, Gerçek
kişi tacir ve tüzel kişi tacir olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Gerçek
kişi tacir kavramı Türk Ticaret Kanununun 12. Maddesinde şu şekilde
düzenlenmiştir: “1 Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa, kendi adına işleten
kişiye tacir denir (2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete,
radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini
ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen
işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. (3) Bir ticari işletme açmış
gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun
hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde
bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.”
Maddede
gerçek kişiler açısından tacir olmanın koşulları da açıklanmıştır. Buna göre
gerçek kişi tacir olmanın koşulları; bir ticari işletmenin olması, bu ticari
işletmenin fiilen işletiliyor olması ve ticari işletme faaliyetinin kendi adına
yapılmasıdır.
Tüzel
kişilerin tacir sıfatı ise Türk Ticaret Kanununun 16. Maddesinde düzenlenmiştir:
(1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten
vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine
göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi,
belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve
kuruluşlar da tacir sayılırlar. (2) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy
ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin
yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir
ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre
yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir
sayılmazlar.”
Türk
Ticaret Kanununda belirtilen kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif
şirketleri tüzel kişi tacir sıfatını haizdir.
“(2)
Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi
hareket etmesi gerekir” (TTK m 18)
KAPSAM
Tacirin
basiretli olmasının kapsamını yasa belirlememiştir. Tacirden beklenen basiretli
hareket etmenin sınırları ticari hayatın gerekliliklerine ve ticari teamüllere
göre belirlenebilir. Tacirin ticari faaliyetlerini yürütürken, bu faaliyetleri
kapsamında her türlü tedbiri alması, dikkat ve özeni göstermesi gerekmektedir.
Öngörülmesi kimseden beklenemeyecek, gerekli dikkat ve özen gösterilse dahi
gerçekleşecek durumlarda ise tacirin basiretsizliğinden söz edilemez.
Tacirin
basiretli bir iş adamı gibi faaliyetlerini yürütmesinin kapsamı objektif açıdan
belirlenmektedir. Tacirin bireysel özellikleri, şahsi yetenekleri gibi
sübjektif kriterler ölçü değildir.
İÇTİHATLARDA BASİRETSİZLİK SAYILAN
BAZI DURUMLAR
Yargıya
taşınan her uyuşmazlık kendi içerisinde ayrı ayrı değerlendirilmeli ve tacirin
basiretli davranma yükümlülüğünü ihlal edip etmediği her somut olayda
değerlendirilmelidir. Yüksek mahkemece de kabul görmüş tacirin basiretli
davranma yükümlülüğünü ihlal ettiğine ve hukuken tacirin sorumlu tutulmasına
neden olan olaylara örnekler verelim:
Ticarî
sözleşmenin ifa edileceği tarihi tespit ederken her türlü ihtimali nazara
almadan hareket etmek, bir eşyanın ithali taahhüdüne girmekle beraber ithal
hususunda derhal harekete geçmemek, ihaleden önce kömür tedarikinin mümkün olup
olmadığını tahkik etmemek, normal olarak tahmin edilebilecek hususları tahmin
edememek, Bankanın hesap kartonundaki imzası ile tediye fişindeki imzası
birbirini tutmayan bir kişiye asıl hesap sahibinin hesabını kapatıp ödemede
bulunması, Müteahhidin inşaat için gerekli malzemeyi zamanında tedarik
etmemesi, Bir bankanın mevduat hesap cüzdanını getirtmeden, vekaletname ibraz
eden 3. Şahsa, hesabı kapatarak ödeme yapması, Bir bankanın çek kullanmaktan
yasaklılar listesinde bulunan kimseye çek karnesi vermesi, Bankadan kredi alan
tacirin süreç içinde ekonomik şartlara göre kredi faizinin artabileceğini
düşünmemesi gibi davranış şekilleri gerekli titizlik, dikkat ve özenin
gösterilmemiş olmasından dolayı basiretsizliktir. (KARAHAN, Sami, Ticarî İşletme
Hukuku, 20 Baskı, Konya 2011, s. 86)
TACİRİN BASİRETLİ DAVRANMA
YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ İHLAL ETMESİ HALİNDE TACİR SEBEP OLDUĞU ZARARLARDAN SORUMLU
TUTULUR
Tacirin
hukuki sorumluluğunun kapsamı tacir olmayan şahısların sorumluluğundan
farklıdır. Türk Ticaret kanunu tacire basiretli davranma yükümlülüğü getirerek
tacirin hukuki sorumluluğunun kapsamını çok genişletmiştir.
Tacir,
yürüttüğü ticari faaliyetiyle ilgili yürürlükteki mevzuatı takip etmek ve bu
mevzuatın gerekliliklerine riayet etmek zorundadır. Tacirin yasal mevzuatın
yanında ticari teamülleri, ticari örf ve adeti de bilmesi gerekir.
Taraflar
arasında aşırı ücret veya aşırı ceza koşulu kararlaştırılmışsa, borçlu
mahkemeden hakkaniyete uygun indirim isteyebilir. “Hakim aşırı gördüğü ceza
koşulunu kendiliğinden indirir.” (TBK m 182/3) “Sözleşmede aşırı bir ücret
kararlaştırılmışsa, borçlunun istemi üzerine, bu ücret hâkim tarafından
hakkaniyete uygun olarak indirilebilir.” (TBK m 525)
Türk
Ticaret Kanununun 22. Maddesi ise tacirin aşırı ücret ve sözleşme cezasının
indirilmesini mahkemeden isteyemeyeceğini düzenlemiştir. Zira tacir bir taahhüt
altına girmeden önce bu taahhütleri ifa edip edemeyeceğini basiretli hareket
ederek önceden görmelidir. “(1) Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar
Kanununun 121 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü
fıkrasında ve 525 inci maddesinde yazılı hâllerde, aşırı ücret veya ceza
kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini
mahkemeden isteyemez.” (TTK m 22)
Aşırı
bir ücretin veya cezai şartın kararlaştırıldığı durumlarda, tacir olmayan borçlu
mahkemeden hakkaniyete uygun indirim yapılmasını isteyebilir. Ancak söz konusu
kişi tacir ise basiretli davranma yükümlülüğü olduğundan mahkemeden aşırı ücret
veya cezai şartın indirilmesini isteyemez. Bunun istisnası ise cezai şartın
ifasının tacirin ekonomik olarak mahvına neden olmasıdır. Tacir ancak bu
ihtimalde cezai şartın indirilmesini talep edebilir.
Avukat
Doğan AKTUĞ