Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Daire 1995/27602 Esas 2002/ Karar
Karar Dilini Çevir:
(Yaşama, Adil Yargılanma ve Etkili Başvuru Hakları ile Kötü Muamele ve Ayırımcılık Yasakları İhlalleri İddiaları)

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Daire Kararı

Başkan: J.-P. Costa; Üyeler: A.B. Baka, Gaukur Jörundsson, K. Jungvviert, V. Butkevych, W. Thomassen, ve F. Gölcüklü

Başvuru No: 27602/95

Karar Tarihi: 16 Temmuz 2002

Çeviren, Özetleyen ve Yorumlayan: Ömer YILMAZ, Komiser Yardımcısı, Polis Akademisi Başkanlığı

Başvuru sahibi Ülkü Ekinci'nin kocası, tanınmış bir avukat olan Yusuf Ekinci 24 Şubat 1994 günü özel arabasıyla evine gitmek üzere iş yerinden çıkmış fakat daha sonra kendisinden haber alınamamıştır. Ertesi gün saat 12:30 sıralarında Yusuf Ekinci'nin cesedi Gölbaşı'ndaki E-90 TEM otoyolunda bulunmuştur. Aynı gün Gölbaşı cumhuriyet savcısı olayla ilgili olarak soruşturma başlatmış ancak yapılan tüm araştırma, soruşturma ve çabalara rağmen günümüze kadar olay aydınlatılamamış ve fail veya failler bulunamamıştır.

Bu arada Türkiye'de Susurluk olayı meydana gelmiş ve başvuru sahibi bu olay üzerine hazırlanan raporlarda adı geçen Behçet Cantürk ile kocası arasındaki ilişkiden ötürü kocasının öldürülmesi olayı ile ilgili olarak yürütülen soruşturma hakkında çeşitli üst düzey Devlet görevlilerinden yardım istemiştir. Ancak kendi deyimiyle bu çabalarından bir sonuç alamayınca 4 Mayıs 1995 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti aleyhine Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'nin Yaşama Hakkı, Adil Yargılanma ve Etkili Başvuru Hakları ile Kötü Muamele ve Ayrımcılık Yasaklarını düzenleyen 2, 3, 6, 13 ve 14. Maddelerinin ihlal edildiği iddialarıyla Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na başvurmuştur.

Hükümet ise özenli bir soruşturmanın hala devam ettiğini ve başvuru sahibinin ilgili iddialarının temelsiz ve kanıtlanamaz olduğunu ileri sürmüştür.

Mahkeme;

1. Oybirliğiyle Hükümetin, başvurunun zaman aşımı ön itirazının reddine

2. Oybirliğiyle Hükümetin, başvuru şartlarının oluşmadığı ön itirazının reddine

3. Oybirliğiyle, başvuru sahibinin, kocasının sorumlu Devletin görevlilerinin sorumluluğu altında öldürüldüğü iddiası bağlamında Sözleşme'nin 2. Maddesinin ihlal edilmediğine

4. Bire karşı altı oyla, başvuru sahibinin kocasının öldürülmesi olayı ile ilgili olarak sorumlu Devletin görevlilerinin yeterli ve etkin bir soruşturma yürütmedeki başarısızlıkları bağlamında Sözleşme'nin 2. Maddesinin ihlal edildiğine

5. Oybirliğiyle, başvuru sahibinin belirttiği şekilde Sözleşme'nin 3. Maddesinin ihlal edilmediğine

6. Bire karşı altı oyla, Sözleşme'nin 13. Maddesinin ihlal edildiğine

7. Oybirliğiyle, başvuru sahibinin Sözleşme'nin 6. Maddesi bağlamındaki şikayetinin incelenmesine gerek olmadığına

8. Oybirliğiyle, Sözleşme'nin 14. Maddesinin bir ihlali olup olmadığının ayrı olarak incelenmesine gerek olmadığına

9. Bire karşı altı oyla

(a) Sorumlu Devletin başvuru sahibine yargılamanın sonuçlandığı tarihten itibaren üç ay içerisinde Sözleşme'nin 44. Maddesinin ikinci fıkrası uyarınca aşağıdaki ücretleri ödemesine

(i) Ödemenin yapılacağı tarihte Türk lirasına çevrilmek üzere manevi tazminat olarak 15.590 Euro

(ii) Başvuru sahibinin Birleşik Krallık'taki sterlin hesabına yatırılmak üzere tüm vergiler dahil masraf ve harcamalar için 5.200,85 İngiliz sterlini

(b) Davanın sonuçlanmasından sonra son ödeme tarihi olan üç aydan sonra yıllık olarak tazminatlara aşağıdaki faizlerin uygulanmasına

(i) Euro olarak ödenecek tazminata yıllık %7.25

(ii) İngiliz sterlini olarak ödenecek tazminata yıllık %7.5

10. Oybirliğiyle, başvuru sahibinin hakkaniyeti uygun bir tazminata ilişkin diğer taleplerinin reddine karar vermiştir.

(3) Madde 2

Yaşama Hakkı (Yaşamı Korumada Pozitif Yükümlülük Bağlamında)

Mahkeme, Sözleşmenin 2. Maddesinin, Sözleşmenin en temel maddelerinden biri olduğunu ve hiçbir istisnaya tabi olmadığını hatırlatır. Sözleşmenin 3. Maddesi ile beraber bu madde Avrupa Konseyini oluşturan demokratik toplumların temel değerlerinden birini oluşturur, insan hayatının korunması için bir araç olan Sözleşmenin konusu ve amacı 2. Maddenin şartlarının somut ve etkin bir şekilde uygulanması ve yorumlanmasını gerektirir (bkz. Avşar v. Türkiye, no: 25657/94, par. 390, ECHR 2001-VII). (par.135)

Delillerin değerlendirmesinde, Mahkeme, "şüpheye mahal bırakmayan" nitelikteki delil standardını kabul etmektedir. Bu tip deliller; yeterince güçlü, net ve birbirleriyle uyumlu veya olayların benzer çürütülemeyen varsayımların varlığından oluşmalıdır. Bu bağlamda, bir delil elde edildiğinde tarafların davranışları dikkate alınmalıdır ( 18 Ocak 1978' de verilen İrlanda v. Birleşik Krallık kararı, Seri A No.25, s.65, paragraf: 161). Delillerin değerlendirilmesinde Mahkeme kendisinin ikincil mahiyetteki rolü hususunda çok hassastır ve aynı zamanda belirli bir olayın şartlarının kaçınılamaz olarak tam olarak ortaya konamadığı bir durumda birinci derece mahkemesinin rolünü üzerine alma hususunda çok dikkatli olmalıdır (Bkz. Matyar v.Türkiye kararı par. 108). (par 142)

(4) Madde 2

Yaşama Hakkı (Etkili Soruşturma Yapmaya İlişkin Usul Yükümlülüğü Bağlamında)

Mahkeme 2. maddede yaşama hakkını korumayla ilgili sorumluluğu tekrarlamakta ve bu maddeyi, 1. maddede yer alan "Sözleşmede tanımlanan hak ve özgürlükleri devletlerin kendi yetki alanları içinde bulunan herkese tanırlar" cümlesi ile birlikte değerlendirerek, kuvvet kullanma sonucu herhangi bir şahsın ölmesi durumunda, devletlerin etkili bir soruşturma yürütme yetkisini beraberinde getirdiğine inanmaktadır. Bu zorunluluk sadece devlet görevlilerince yapıldığının açık olduğu olaylarla sınırlı olmayıp maktulün aile üyelerinden birisinin veya üçüncü şahısların öldürme olayından soruşturma yetkililerini resmi şekilde haberdar etmelerini de kapsar. Sadece, yetkililerin başvuru sahibinin kocasının öldürülmesinden haberdar edilmeleri gerçeği Sözleşmenin 2. Maddesi bağlamında ölümü oluşturan şartların açığa çıkartılması için etkili bir soruşturma yapma zorunluluğunu doğurur (Tanrikulu v. Türkiye (GC), no. 23763/94, §§ 101 ve 103, ECHR 1999-IV). Soruşturmanın etkililiğinin minimum başlangıç noktasını oluşturan araştırmanın doğası ve derecesi her bir dava için farklı şartlara dayanır. Bu, ilgili tüm gerçeklerin ve soruşturmanın nesnel gerçekleri temelinde değerlendirilir (Velikova v. Bulgaristan, no. 41488/98, § 80, ECHR 2000-VI). (par.144)

(5) Madde 3

İşkence, Gayri İnsani Yahut Haysiyet Kırıcı Ceza veya Muamele Yasağı

Yetkililerin etkili bir soruşturma yürütememelerinin Sözleşme'nin 3. Maddesine aykırı bir muamele oluşturup oluşturmayacağı sorusu bağlamında Mahkeme, bu şikayetin, usul gerekleri ile ilgili olan 2 ve 13. Maddeler uyarınca yapılan şikayetlerden ayrı olduğunu ve 3. Madde uyarınca kötü muamele olmadığını düşünmektedir, (par. 149)

(6) Madde 13

Etkili Başvuru Hakkı

Mahkeme, ulusal hukuk düzeninde her ne şekilde meydana gelirse gelsin, Sözleşmenin 13. maddesinin, Sözleşme ile garanti altına alınan hak ve özgürlüklerin esasının ulusal düzeyde sağlanmasını garanti ettiğini hatırlatmaktadır. Dolayısıyla 13. madde, etkili başvuru hakkına ilişkin iç hukuk kuralının, her ne kadar Akit Devletlere Sözleşme' den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirirken bu yükümlülükleri nasıl yerine getirecekleri yönünde belli bir takdir yetkisi verilmiş ise de, Sözleşme' ye dayanan "tartışılabilir şikayetin" kapsamına ilişkin bir soruşturma yapılmasını ve uygun olan yardımın temin edilmesini gerektirir. 13. madde altındaki yükümlülük alanı, başvuru sahibinin Sözleşme uyarınca meydana gelen şikayetinin niteliğine bağlı olarak değişmektedir. Bununla birlikte, 13. maddenin gerektirdiği müracaat yollan, yasal bakımdan olduğu gibi, uygulamada da "etkili" olmalı özellikle başvuru hakkının kullanılması sorumlu Devletin yetkili makamlarının uygulamadaki kabul edilemez eylem ve ihmalleri ile engellenmemelidir. 13. madde; tazminat ödenmesine ek olarak, soruşturma prosedürüne şikayetçinin etkili biçimde ulaşabilmesini de kapsayacak biçimde, yaşam hakkından mahrum bırakılmadan sorumlu olanların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak tam ve etkili bir soruşturma prosedürünü gerektirmektedir (bkz. Avşar v. Türkiye loc. cit. par. 429). (par. 157)

(7) Madde 6

Adil Yargılanma Hakkı

Mahkeme, başvuru sahibinin işlem yapılması için ulusal makamlara herhangi bir başvuruda bulunma çabası olmadığı için sözkonusu davada bu mahkemelerin başvuru sahibinin iddialarına cevap verip veremeyeceklerinin tespitinin mümkün olmadığını düşünmektedir. Başvuru sahibinin kocasının öldürülmesi ile ilgili olarak yürütülen soruşturmadaki görevlilerin tutumu ve bunun kocasının öldürülmesinden kaynaklanan şikayetlerinin dindirilmesine yardımcı olabilecek etkili iç hukuk yollarına müracaat etmesine yapmış olduğu etkiler ile ilgili olarak bir mahkemeye başvurabilme imkanından yoksun olma şikayeti konusunda ise Mahkeme, bu şikayeti Devletler üzere daha genel bir zorunluluk olan ve Sözleşme'nin düzenlemelerinin ihlalleri iddiaları bağlamında etkili müracaat sağlama zorunluluğu getiren 13. Madde altında incelemenin uygun olacağına karar vermiştir. Bu yüzden Mahkeme, Sözleşme'nin 6. Maddesinin ilk fıkrası bağlamında bir ihlal olup olmadığının araştırılmasının gerekli olmadığına karar vermiştir, (par. 156)

(8) Madde 14

Ayırımcılık Yasağı

Mahkeme, başvuru sahibinin 14. Madde bağlamında yapmış olduğu şikayetin, aksi kanıtlanana kadar, Sözleşme'nin 2, 3, 6 ve 13. Maddeleri altında ele alınan gerçeklerin dışında olduğunu düşünmektedir ve bu şikayeti ayrı olarak incelemenin gerekli olmadığına karar vermiştir (bkz. Mahmut Kaya v. Türkiye, no. 22535/93, par. 131, ECHR 2000-III). (par. 163)

(10) Madde 41

Hakkaniyete Uygun Tatmin

Mahkeme, bir ihlalin mevcut olduğunu tespit ettiği bir yargılamanın, sorumlu Devlete, bu tip ihlalleri sona erdirmesi ve ihlalden önceki durumu (restitutio in integrum) yeniden tesis edebilecek şekilde sonuçlarının tazmin etmesi yasal zorunluluğunu getirdiğini hatırlatmaktadır. Bununla beraber eğer ihlalden önceki durumun yeniden tesis edilmesi uygulamada mümkün değilse sorumlu Devletler Mahkemenin ihlal bulduğu konuda bir yargılama yapıp yapmamakta serbesttirler ve Mahkeme bu konuda prensip olarak sonuca etki edecek emirler veya dayatıcı ifadeler kullanmaz. Bu, kararların bağlayıcılığı ve uygulanması, Sözleşme'nin 46. Maddesi uyarınca hareket eden Bakanlar Komitesi'nin görevidir (Akdivar ve Diğerleri v. Türkiye, 1 Nisan 1998, Raporlar 1998-11, s. 723, § 47). (par. 179)

KARARDA ATIF YAPILAN DİĞER DAVALAR

1. Yasa v. Türkiye, 2 Eylül 1998 1998-VI

2. Tanrıkulu v. Türkiye, no. 23763/94, ECHR 1999-IV

3. Özgür Gündem v. Türkiye, no. 23144/93, ECHR 2000-HI

4. Kılıç v. Türkiye, no. 22492/93, ECHR 2000-III

5. Akkoç v. Türkiye numaralar: 22947/93 & 22948/93, ECHR 2000-X

6. Avşar v. Türkiye, no. 25657/94, ECHR 2001-VII

7. Matyar v. Türkiye, no. 23423/94, 21 Şubat 2002

8. H.L.R. v. Fransa, 29 Nisan 1997,1997-111

9. İrlanda v. Birleşik Krallık, 18 Ocak 1978

10. Velikova v. Bulgaristan, no. 41488/98, ECHR 2000-VI

11. Kurt v. Türkiye, 25 Mayıs 1998,1998-111

12. Çakıcı v. Türkiye (GC), no. 23657/94 ECHR 1999-IV

13. Orhan v. Türkiye, no. 25656/94,18 Haziran 2002

14. Mahmut Kaya v. Türkiye, no. 22535/93, ECHR 2000-111

15. Akdivar ve Diğerleri v. Türkiye, 1 Nisan 1998, Raporlar 1998-11

16. Ergi v. Türkiye, 28 Temmuz 1998

17. Akkoç v. Türkiye, 10 Ekim 2000

PROSEDÜR

1. Dosya, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşmenin ("Sözleşme") eski 25. Maddesi uyarınca, bir Türk vatandaşı olan Ülkü Ekinci (başvuru sahibi)'nin hem kendi adına hem de eski kocası adına 4 Mayıs 1995 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti aleyhine Avrupa insan Hakları Komisyonuna ("Komisyon") yapmış olduğu 27602/95 numaralı bir başvurudan kaynaklanmaktadır. Komisyon, 3 Aralık 1995 tarihinde Komisyonun Usul Kurallarının 48 . maddesinin 2 (b) fıkrası uyarınca başvuruyu sorumlu Devlete bildirmiştir.

2. Başvuru sahibi, Mahkeme önünde Kuzey Londra (Birleşik Krallık) Üniversitesi'nde görevli Profesör W. Brovning tarafından temsil edilmiştir. Türk Hükümeti (Hükümet) ise kendi görevlisi tarafından temsil edilmiştir.

3. Başvuru sahibi, kocası Yusuf Ekinci' nin Türk otoritelerinin yardımı ve bilgisi ile bir veya daha fazla bilinmeyen kişilerce öldürüldüğünü ve ölümü hakkında etkin bir soruşturma yapılmadığını iddia etmiş ve Sözleşmenin 2, 3, 6, 13 ve 14. Maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

4. Başvuru, Sözleşmenin 11 No.lu Protokolü'nün yürürlüğe girdiği 1 Kasım 1998 tarihinde Mahkemeye intikal ettirilmiştir (11 No.lu Protokolün 5-2 fıkrası).

5. Başvuru, Mahkeme' nin Birinci Dairesinin ihtisas alanına girmektedir. (Mahkeme Kuralları'nın 52/1 fıkrası). Bu Dairede, dosyayı inceleyecek Kurul (Sözleşmenin 27/1 fıkrası) Mahkeme Kuralları'nın 26/1 fıkrası uyarınca oluşturulmuştur. Türkiye adına seçilen hakim, Rıza Türmen davadan çekilmiş (28. Kural) Hükümet buna bağlı olarak ad hoc yargıç olarak Rıza Türmen yerine Feyyaz Gölcüklü'yü görevlendirmiştir (Sözleşmenin 27/2 fıkrası ve 29/1. Kural).

6. 8 Haziran 1999 tarihli bir kararla Kurul başvuruyu kabul edilebilir bulmuştur.

7. Kurul, tarafların da görüşünü aldıktan sonra değerler hakkında herhangi bir duruşmaya ihtiyaç olmadığına karar vermiştir.

8. Başvuru sahibi ve Hükümet dava konusuyla ilgili savunmalarını tamamlamışlardır (59/l. Kural).

9. 1 Kasım 2001'de Mahkeme Dairelerinin oluşumunu değiştirmesinden sonra (25/1. Kural) dosya yeni kurulan ikinci Daireye (52/1. Kural) verilmiştir. Bu dairede başvuruyu ele alacak Kurul ad hoc hakim olarak Feyyaz Gölcüklü'yü de içermektedir.

OLAYLAR

I. DAVANIN ÖZEL ŞARTLARI

10. Başvuru sahibinin kocası Yusuf Ekinci, oldukça tanınan Kürt kökenli bir Türk ailesinin üyesi olarak Lice'de (Güneydoğu Türkiye) doğmuştur. Avukatlık yapmaktadır ve Ankara Barosu üyesidir. Çalışmaları süresince Türkiye işçi Partisi adına çalışmıştır ve Doğu Devrimci Kültür Ocakları üyesidir. En son değinilen faaliyeti yüzünden Mayıs 1971' de tutuklanmıştır. Altı ay cezaevinde yattıktan sonra beraat etmiştir. Beraatını takiben siyasette hiçbir şekilde aktif bir rol almamıştır.

11. 24 Şubat 1994 günü saat 18:30 sıralarında Yusuf Ekinci, özel arabasıyla şehrin diğer yakasında olan evine gitmek için Ankara'nın merkezindeki ofisinden ayrılmıştır. Ofisinden çıkmadan önce kendisini saat 17:00 sıralarında arayan başvuru sahibi dahil birkaç kişiyle konuşmuştur. Ofisteki yardımcısı Güngör S.E.'yi de arabasına almıştır. Başvuru sahibinin eşi, ancak eve kadar yetecek yakıtı olduğu için Güngör S.E.'yi yolda bir yerde indirmiştir.

12. Yusuf Ekinci eve dönemeyince başvuru sahibi ve Güngör S.E. akşam vaktinde yerel hastane ve polis karakollarını araştırmışlar fakat Ekinci'nin nerede olduğu hakkında bir bilgi edinememişlerdir. Başvuru sahibi, kocasının, bir ay önce kaybolan ve cesedi daha sonra bulunan Liceli Behçet Cantürk ile aynı kaderi yaşamasından kaygılandığı için gece yansı bir aile dostu ve aynı zamanda İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı olan Mehmet Kahraman'ı aramış ve kendisinden yardım istemiştir. Mehmet Kahraman'ın, başvuru sahibini daha da çok korkutan ilk söylediği: "Bu Yusuf'a yapılamaz"dır.

13. 25 Şubat 1994 günü sırasıyla saat 02:00 ve 07:30'da başvuru sahibi adsız iki telefon almıştır. Telefonun diğer ucunda kimse konuşmamıştır. ikinci arama esnasında başvuru sahibi daktilo sesleri duymuştur. Saat 09:30 gibi telefon tekrar çalmış, başvuru sahibi cevap verdiğinde bir kadın "ben cehennemin derinliğiyim" demiş ve telefonu kapatmıştır.

14. Aynı gün ilerleyen zamanlarda saat 12:30 gibi Ankara'nın dışında, Gölbaşı'ndaki E-90 TEM otoyolunda Doktorlar Sitesine 1.5 ve Eskişehir yoluna 1 km mesafede yol işçileri Yusuf Ekinci'nin cesedini bulmuşlar ve polise haber vermişlerdir. Yusuf Ekinci silahla vurularak öldürülmüştür. Arabası, cesedinin bulunduğu yerden 1-2 kilometre uzakta bulunmuştur. Arabanın benzin deposu boştur.

15. Aynı gün Gölbaşı cumhuriyet savcısı Yusuf Ekinci'nin ölümü ile ilgili olarak adli soruşturma başlatmıştır.

16. Başvuru sahibine göre Yusuf Ekinci'nin cesedi bulunduğu zaman paltosunun düğmeleri iliklidir. Kimlikleri, az bir miktar nakit para ve gözlükleri ise kayıptır. Yüzüğü ve pahalı saati ise polis tarafından başvuru sahibine teslim edilmiştir.

Yerel Soruşturma

a. Polis Kayıtları

17. Bir polis memuru tarafından çizilen 25 Şubat 1994 tarihli bir krokide, Yusuf Ekinci' nin kafasında sekiz adet mermi bulunduğu kaydedilmiştir.

18. Yusuf Ekinci'nin cesedinin, bulunması üzerine düzenlenen 26 Şubat 1994 tarihli polis tutanağında, cesetten 500 metrelik bir yarıçap uzaklığındaki alanda veya yakınlarında herhangi bir silah veya kovan bulunmadığı ve arabasının cesedin bulunduğu noktadan 2.5 kilometre mesafede bulunduğu kaydedilmiştir.

b. Adli incelemeler

19. Yusuf Ekinci üzerinde 26 Şubat 1994 tarihinde bir otopsi yapılmıştır. Kuzeni Ahmet Murat tarafından teşhis edilmiştir. Rapor, Ekinci' nin baş ve göğsündeki kurşun yaralan sebebiyle öldüğünü ortaya koymuştur. Otopsi raporunda ölüm zamanı hakkında herhangi bir öngörü bulunmamaktadır. Raporda 11 mermi girişi, 7 mermi çıkışı ve 1 mermi sıyrığı tespit edilmiştir. Otopsi esnasında iki tane deforme olmuş mermi çekirdeği ile 2 tane de deforme olmamış mermi çekirdeği çıkartılmıştır. Bu çekirdekler mavi gömlekli ve ihtimal 9 mm çapında olarak tarif edilmişlerdir. Çekirdekler otopsiye katılan cumhuriyet savcısına teslim edilmişlerdir. Alkol, keyif verici ve uyarıcı madde incelemesi için bir kan örneği alınmıştır.

20. Ankara'daki Merkez Kriminal Polis Laboratuarı'nın 28 Şubat 1994 tarihli balistik raporunda Yusuf Ekinci'nin öldürülmesiyle ilgili olarak 6 adet 9 mm çapında parabellum çekirdeğin aynı marka ve çaptaki diğer üç çekirdekle beraber balistik inceleme için getirildiği belirtilmiştir, inceleme sonuçlarına göre, incelenen tüm çekirdekler aynı silahtan ateşlenmiştir ve Laboratuar tarafından yapılan önceki çekirdek incelemeleri ile herhangi bir benzerlik taşımamaktadır. Raporda daha sonra, elde karşılaştırma için yeterli malzeme olmadığı için bu çekirdeklerin İsrail yapımı Uzi marka silahtan atılıp atılmadığının kesin olarak tespit edilemeyeceği belirtilmiştir. Bununla beraber çekirdeklerin İsrail yapımı oldukları tespit edilmiştir. Daha sonra ise incelenen maddelerin 4155 kod numarası ile arşive kaldırıldığı belirtilmiştir.

21. 3 Mart 1994' de Yusuf Ekinci'nin kullandığı daktilo Merkez Kriminal Polis Laboratuarı'nca incelenmiştir, incelenen daktilo makarasından sadece bir tazminat davası ile ilgili bir dilekçe çözümlenmiştir.

22. 12 Nisan 1994 tarihli ilave otopsi raporuna göre Yusuf Ekinci' nin vücudunda alkol, uyarıcı veya keyif verici bir madde izine rastlanılmamıştır.

c. 1994 yılında soruşturma otoriteleri tarafından alınan ifadeler

23. 25 Şubat ve 1 Mart tarihleri arasında polis, içerisinde başvuru sahibinin de bulunduğu on dört kişinin ifadesini almıştır.

24. 25 Şubat 1994 tarihinde Yusuf Ekinci'nin cesedini bulan iki yol işçisinden birisi olan Hacı M.O. nün polis tarafından alman ifadesinde Hacı M.O., kendisi ve meslektaşı Akif H. nin cesedi otoyol banketinde fark ettiklerini ve trafik polisine haber verdiklerini beyan etmiştir. Aynı zamanda cesede yaklaşık bir kilometre mesafede kırmızı bir araba da bulmuşlardır. Ceset veya arabanın yakınlarında kimseyi görmemişlerdir.

25. 25 Şubat 1994'de Akif H. polis tarafından alınan ifadesinde meslektaşı Hacı M.O.'nün ifadesini onaylamıştır.

26. Yusuf Ekinci'nin yardımcısı Güngör S.E.' nin polis tarafından alınan 25 Şubat 1994 tarihli ilk ifadesinde Güngör S.E. Yusuf Ekinci'yi 1983'ten beri tanıdığını ve Yusuf Ekinci'nin tazminat davaları ile ilgilendiğini beyan etmiştir. Daha sonra ise Yusuf Ekinci'nin başka bir şehre seyahat ettiği zamanlarda yanında bir silah taşıdığını fakat Ankara'da hiç taşımadığını söylemiştir. Güngör S.E. bir kere Yusuf Ekinci'ye PKK (Kürdistan İşçi Partisi)'nin para istemesi halinde ne yapacağını sormuştur. Yusuf Ekinci parayı ödeyeceğini bununla beraber de polise haber vereceğini söylemiştir. Güngör S.E.'ye göre Yusuf Ekinci'nin siyaset ve kanunsuz kuruluşlarla hiçbir ilgisi yoktur.

27. Aynı gün polis tarafından alınan ikinci ifadesinde Güngör S.E, Yusuf Ekinci'nin 1982 tarihinden itibaren Ankara' da avukatlık yaptığını ve genellikle tazminat davaları ile ilgilendiğini belirtmiştir. Yusuf Ekinci'nin Yapı Kredi Bankası Necatibey Şubesinde bir hesabı, İş Bankası Yenişehir Şubesinde bir kiralık kasası ve Yapı Kredi Bankasında başka bir hesabı daha vardır. Dokuz apartmanı, iki arabası ve iki bürosu vardır. Güngör S.E.'ye göre hiç düşmanı yoktur. Yusuf Ekinci'nin bazı kişiler tarafından tehdit edildiğine dair herhangi bir bilgisi yoktur.

28. Güngör S.E. daha sonra 1989 veya 1990' da Behçet Cantürk'ün Yusuf Ekinci'yi aramaya başladığını beyan etmiştir, ilk buluşmaları Vekin A.'nın bürosunda olmuştur. Daha sonraki buluşmalar Zeynel C.'nin bürosu ve akşam yemekleri de Çankaya'daki S. Restoranında yapılmıştır. Bununla beraber Behçet Cantürk'ün İstanbul'daki bürosunda da görüşmüşlerdir.

29. 1992 yılında, Yusuf Ekinci, ruhsatsız silah taşımak suçuyla itham edilen Behçet Cantürk'ün yeğeni Reşir Cantürk'ün davasına katılmıştır. Yusuf Ekinci, Behçet Cantürk'ün cenazesine katılmıştır. Cenaze esnasında Yusuf Ekinci ve Cantürk ailesi arasında herhangi bir ilişki olmamış fakat Yusuf Ekinci, Behçet Cantürk'ün DEP (Demokrasi Partisi) Yönetim Kurulu üyesi ve avukat olan kardeşi Tahsin Cantürk'e Behçet'in ölümü ile ilgili olarak yeni bir haber olup olmadığını sormuştur.

30. Güngör S.E. daha sonra 24 Şubat 1994'de Yusuf Ekinci ile Adalet Sarayına gittiklerini söylemiştir. Büroya dönüşlerini takiben Yusuf Ekinci kuzeni Murat I. ile buluşmuştur. Öğleden sonra Yusuf Ekinci başvuru sahibi, yeğeninin kocası ile oğlu ve kızından telefon almıştır. Güngör S.E. bu konuşmalarda şüpheli herhangi bir şey bulmamıştır. Saat 17:45 sıralarında kendisini arabasına alan Yusuf Ekinci ile birlikte bürodan çıkmıştır. Başvuru sahibi 21:30 sıralarında Yusuf Ekinci'nin nerede olduğunu merak ettiğinden kendisini aramıştır. Bir trafik kazasından şüphelenen Güngör S.E. Yusuf Ekinci'nin evinin yolu üzerindeki birkaç polis karakolunu kontrol etmiş fakat bir sonuç alamamıştır.

31. Saat 23:00 sıralarında Güngör S.E. başvuru sahibi, Mansure O. ve başvuru sahibinin kızının arkadaşlarının bulunduğu başvuru sahibinin evine gitmiştir. Nadire I. daha sonra gelmiştir. Orada bulunanlar daha sonra Yusuf Ekinci'nin nerede olabileceğine dair konuşmaya başlamışlardır. Nadire'ye göre Yusuf Ekinci PKK tarafından kaçırılmış olabilir ve olayın Behçet Cantürk olayı ile bir bağlantısı olabilir. Diğerlerine göre Ekinci, MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) veya kontrgerilla ajanları tarafından kaçırılmış olabilir.

32. Güngör S.E. daha sonra hastane ve karakolları araştırmak için evden ayrılmış fakat bir sonuç elde edememiştir. Başvuru sahibinin evine ertesi gün sabah saat 09:00 gibi geri dönmüştür. Saat 10:00 gibi polisten başvuru sahibini karakola çağıran bir telefon gelmiştir. Başvuru sahibi gitmeyi reddetmiştir. Güngör S.E. ve Özlem B., Yusuf Ekinci'nin cesedinin bulunduğunu öğrendikleri karakola gitmişlerdir.

33. 25 Şubat 1994'te Yusuf Ekinci'nin sekreteri Özlem B. alınan ilk ifadesinde Güngör S.E. nin Yusuf Ekinci'nin büroyla irtibata geçip geçmediğini öğrenmek için kendisini aradığını söylemiştir. Cumhuriyet savcısı Ali Rıza kendisine o sabah Yusuf Ekinci hakkında herhangi bir bilgi alıp almadığını sormuştur. Özlem B. almadığını beyan etmiştir. Daha sonra cumhuriyet savcısı olağandışı herhangi bir şey olup olmadığını sormuştur. Daha sonra Güngör S.E. gelmiş ve beraberce polise gitmişlerdir. Yusuf Ekinci'yi tehdit eden kimseyle karşılaşmamıştır. Daha sonra Güngör S.E. ile Yusuf Ekinci'nin çok yakın olduklarını ve ilk başlarda Güngör'ün Yusuf Ekinci'nin oğlu olduğunu zannettiğini söylemiştir.

34. 25 Şubat 1994 tarihinde polis tarafından alınan ikinci ifadesinde Özlem B., Yusuf Ekinci'nin genellikle tazminat davaları ile ilgilendiğini ve Nadire I.'nin da bir müşteri olduğunu beyan etmiştir. Daha sonra 25 Şubat 1994 tarihinde Güngör S.E.'nin büroya geldiğini ve Yusuf Ekinci'nin kaybolduğunu söylediğini belirtmiştir. Güngör kendisine Yusuf Ekinci'nin not defteri ve cep telefonunu almasını söylemiştir. Daha sonra Emniyet Müdürlüğü'nün kayıp kişilerle ilgilenen şubesine gitmiştir. Behçet Cantürk'ün kim olduğunu bilmediğini fakat bu kişinin adresini Yusuf Ekinci'nin eski sekreterinin kullandığı bir not defterinde gördüğünü beyan etmiştir.

35. 27 Şubat 1994'te polis tarafından alman bir ifadesinde başvuru sahibi 1979'da Diyarbakır'dan İstanbul'a ve 1982'de de buradan Ankara'ya taşındıklarını beyan etmiştir. Kocası bu üç şehirde avukatlık yapmıştır. Daha sonra kocasının 1970 yılından itibaren siyasetle ilgilenmediğini ve genellikle hukuk davaları ile ilgilendiğini belirtmiştir. Akabinde ise kocasının 24 Şubatta evine dönmemesinden sonra diğer olaylarla beraber isimsiz telefonlar dahil meydana gelen olayları anlatmıştır. Kocasını tehdit eden kimseyi hatırlamamaktadır. Kocası da kendisine tehdit edildiğine dair herhangi bir şey söylememiştir.

36. 27 Şubat 1994 tarihinde polis tarafından alınan ifadesinde tanık Ahmet Ö., ortağı Orhan D. ile birlikte emlakçilik yaptıklarını beyan etmiştir. Yusuf Ekinci ile Mart 1993'de Yusuf Ekinci'nin müşterilerinden birisi olan Zeynel C.'nin bürosunda tanışmışlardır. Gayrimenkul alım satımı ile ilgilenmeye başlayan Yusuf Ekinci Gölbaşı'nda bir arazi ile ilgilenmektedir. Yusuf Ekinci'nin ölümü ile ilgili olarak herhangi bir bilgisi yoktur.

37. 27 Şubat 1994 tarihinde polis tarafından alınan ifadesinde Orhan D. iş ortağı Ahmet Ö.'nün ifadesini onaylamıştır.

38. 27 Şubat 1994 tarihinde polis tarafından alınan ifadesinde Hüdai D., başvuru sahibinin ikametindeki kapıcı, Yusuf Ekinci ile ilgili olarak şüpheli bir olay hatırlamadığını ve Yusuf Ekinci'nin evine gelen veya evinden gelen herhangi bir yabancı görmediğini beyan etmiştir.

39. 27 Şubat 1994 tarihinde polis tarafından alman ifadesinde Mehmet L, başvuru sahibinin ikameti yakınlarındaki bir başka kapıcı, meslektaşı Hüdai D.' nin verdiği ifadeye benzer bir ifade vermiştir.

40. 27 Şubat 1994 tarihinde polis tarafından alınan ifadesinde iş adamı ve Yusuf Ekinci'nin hemşerisi olan Vetin A., eskiden Yusuf Ekinci ile sık sık görüştüğünü fakat Yusuf'un kardeşinin siyasetle ilgilendiğini beyan etmiştir. Yusuf Ekinci ve Behçet Cantürk'ün birbirlerini tanıdıklarını doğrulamış ve hep beraber birkaç kez akşam yemeği yediklerini söylemiştir. Yusuf Ekinci'yi en son Behçet Cantürk'ün cenazesinde Ankara'da görmüştür.

41. 27 Şubat 1994 tarihinde başvuru sahibinin aile dostu olan Mansure Ö. polis tarafından alınan ifadesinde 24 Şubat 1994 akşamı diğerleri ile birlikte başvuru sahibinin evinde olduklarını doğrulamıştır. Ancak o akşam orada olanlardan kimsenin Yusuf Ekinci'nin PKK, MİT veya kontrgerilla tarafından kaçırılması ihtimalini dile getirmediğini söylemiştir.

42. 28 Şubat 1994 tarihinde başvuru sahibinin başka bir aile dostu Nadire I. polis tarafından alınan ifadesinde 24 Şubat 1994 akşamı diğerleri ile birlikte başvuru sahibinin evinde olduklarını doğrulamış fakat Yusuf Ekinci'nin PKK, MİT veya kontrgerilla tarafından kaçırıldığının söylendiğini yalanlamıştır.

43. 28 Şubat 1994 tarihinde Yusuf Ekinci'nin baba tarafından kuzeni Ahmet Murat I. polis tarafından alınan ifadesinde 24 Şubat 1994 günü saat 14:00' da Yusuf Ekinci'yi bürosunda ziyaret ettiğini ve Yusuf Ekinci'nin Devlet aleyhine açılmış tazminat davaları ile uğraştığını beyan etmiştir.

44. 1 Mart 1994 tarihinde Yusuf Ekinci'nin hemşerisi ve müşterisi Zeynel C. polis tarafından alınan ifadesinde, Behçet Cantürk ve Yusuf Ekinci'nin kendi bürosunda iki kere buluştuklarını ve hep beraber bir iş için bir kere akşam yemeği yediklerini beyan etmiştir. Kendi bürosunda Behçet Cantürk ve Yusuf Ekinci' nin ne konuştuklarını kesinlikle bilmemektedir. Bununla beraber Yusuf Ekinci' nin Behçet Cantürk' ün bir vergi davası ve yine Behçet Cantürk' ün bir akrabasının davası ile ilgilendiğini bilmektedir. Zeynel C. daha sonra Behçet Cantürk' ün yakın bir arkadaşı olduğunu fakat birbirleriyle bir iş ilişkileri olmadığını beyan etmiştir. 1990 yılında "Cantürk' ün bir adamı" olan Mehmet Hankozat'tan bir firma adına bir otel aldığını eklemiştir. Satış bedelinin %25' ini Behçet Cantürk' e %25' ini de Mehmet Hankozat'a ödemiştir. Satış bedelinin geriye kalan % 50' sini ödeme imkanı bulamamıştır.

45. 21 Mart 1994 tarihinde Ağa Ç. polis tarafından alınan ifadesinde, 15 Ekim 1991 tarihinde Yusuf Ekinci'nin apartmanını nasıl aldığına dair detaylı bilgi vermiştir.

d. 1994 yılında yerel soruşturma çerçevesinde yürütülen diğer faaliyetler

46. 28 Şubat 1994'te soruşturma ile görevli olan Gölbaşı cumhuriyet savcısı, Merkez Bankası'nı Yusuf Ekinci'nin ölümü hakkında bilgilendirmiş ve hesaplarının incelenmesini istemiştir. Cumhuriyet savcısı banka yönetiminden daha sonra herhangi bir belirtme vermeksizin gerekli önlemlerin alınmasını istemiştir.

47. Polis, 3 Mart 1994 tarihinde yazdığı bir mektupla Gölbaşı cumhuriyet savcısını Yusuf Ekinci'nin İş Bankası'nda bir kiralık kasası olduğu yönünde haberdar etmiş ve içeriğini öğrenebilmek amacıyla kasanın açılması için cumhuriyet savcısından gerekli mahkeme iznini almasını istemiştir. 4 Mart 1994 cumhuriyet savcısı bu isteğin reddedildiğini beyan etmiştir.

48. 9 Mart 1994 tarihinde Merkez Bankası, cumhuriyet savcısına Bankalar Kanunu'nun 83. Maddesi uyarınca özel banka hesaplarının gizli olduğunu ve bundan dolayı cumhuriyet savcısının 28 Şubat 1994 tarihli isteğinin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.

49. 16 Mayıs 1994 tarihli yazısı ile Gölbaşı cumhuriyet savcısı ilçe Emniyet Müdürlüğünden öldürme olayı ile ilgili olarak takip edilen soruşturmanın zaman aşımı tarihi olan 25 Şubat 2009 yılına kadar Yusuf Ekinci'nin ölümü ile ilgili olarak açılan soruşturmada herhangi bir gelişme olması durumunda kendisinin haberdar edilmesini istemiştir.

50. 25 Haziran, 25 Ağustos, 25 Ekim 1994, 25 Şubat 1995 ve 25 Ekim 1995 tarihli yazılarla Gölbaşı'ndaki yerel polis karakolu amiri İlçe Emniyet Müdürlüğünü suç fail veya faillerinin tespiti amacıyla yürütülen soruşturmanın başarısız olduğu ve hala aktif olarak bunu takip ettiklerini ve eğer herhangi bir bulgu bulunursa kurbanın ailesinin haberdar edileceği konusunda bilgilendirmiştir.

51. 8 Kasım 1994'te başvuru sahibinin aynı gün tarihli soruşturma hakkında bilgi isteğine Gölbaşı cumhuriyet savcısı tarafından soruşturmanın hala devam ettiği cevabı verilmiştir.

e. 1996 tarihinden itibaren yerel soruşturmadaki gelişmeler

52. 26 Şubat 1996'da Dışişleri Bakanlığının bir yazısıyla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Gölbaşı Cumhuriyet Savcısı'ndan soruşturma hakkında bilgi istemiştir.

53. 28 Şubat 1996' da Gölbaşı Emniyet Müdürlüğü, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden almış olduğu soruşturma ile ilgili belgeleri ve 28 Şubat 1994 tarihli balistik raporunu şifai emirleri doğrultusunda Gölbaşı cumhuriyet savcısına vermiştir.

54. 7 Mart 1996'da Gölbaşı cumhuriyet savcısı, Ankara Cumhuriyet Başsavcısını Yusuf Ekinci cinayeti soruşturmanın hala devam ettiği konusunda bilgilendirmiştir.

55. 7 Mart 1996 tarihli yazısıyla Gölbaşı cumhuriyet savcısı, Ankara Cumhuriyet Başsavcısını, Güngör S .E. nin 26 Şubat 1994 tarihli ifadesinde Murat I." Nin Yusuf Ekinci ile ilişkili olduğunu vurguladığını, Ahmet Murat I.' nın, Yusuf Ekinci'nin Murat I. adlı bir akrabası olup olmadığının tespiti için davet edilmesi gerektiği konusunda bilgilendirmiştir.

56. Aynı gün Gölbaşı cumhuriyet savcısı Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden Merkez Kriminal Polis Laboratuarı'nın incelemiş ve 4155 kod numarası (bak. yukarıdaki 20. paragraf) ile sakladığı 9 mm çaptaki Parabellum marka altı adet çekirdeği ve aynı marka ve çaptaki üç gömleği istemiştir.

57. 8 Nisan 1996'da alınan kısa ifadesinde Ahmet Murat I, Yusuf Ekinci'nin Murat I. adında bir akrabası olmadığını beyan etmiştir.

58. 6 Kasım 1996'da başvuru sahibi Gölbaşı cumhuriyet savcısından Susurluk kazasında (bak. aşağıdaki 92-93. paragraflar) ele geçirilen silahlarla kocasının öldürülmesinde kullanılan silahların balistik karşılaştırılmasının yapılmasını istemiştir.

59. 11 Kasım 1996'da Gölbaşı cumhuriyet savcısı İzmir Bölge Kriminal Polis Laboratuarına Susurluk'ta bulunan silahlarla Yusuf Ekinci cinayetinde kullanılan silahı karşılaştırması yönünde talimat vermiştir.

60. İzmir Bölge Kriminal Polis Laboratuarı'nın 20 Kasım 1996 tarihli ve Gölbaşı cumhuriyet savcısına gönderilen raporunda, balistik incelemelerin, Yusuf Ekinci cinayetinde kullanılan fişeklerin 3 Kasım 1996'da Susurluk' da ele geçirilen silahlardan ateşlenmediğini ortaya çıkarttığı yazılıdır.

61. Bu paragrafta İsmet Berkan'ın 5 Aralık 1996 tarihinde Radikal gazetesinde yazdığı makalenin tamamı verilmiştir. Bu makalesinde ismet Berkan öncelikle PKK terörü ile güvenlik güçlerinin mücadelesinin safahatı hakkında bilgi vermiş (makalenin 1-3. paragrafları) daha sonra mücadele taktiğinin değiştiğini belirtmiş (4. paragraf) ve 5. Paragrafında aynen şunları yazmıştır:

"Stratejideki bu değişiklik 1992 yılının sonlarında Milli Güvenlik Kurulu' nün gündemine alınmıştır. Milli Güvenlik Kurulu'nun, bu köşenin yazarının görmesine izin verilen bir belgesi, değişen taktiğin uygulanması için kurulan bir organizasyonun kuruluş şeması ile burada görev alacak kişilerin isimlerini de içermektedir. (...)"

Daha sonra Berkan, Türkiye'deki siyasi koşulların değiştiğini, bu kararın alındığı zamandaki üst düzey siyasetçi ve bürokratların buna karşı olduğunu fakat bu kişilerin ölümlerini takiben söz sahibi olan siyasetçilerin bu taktiği desteklediğini belirtmiş (6. paragraf) ve devamında aynen şunları yazmıştır:

"Ortalıkta karşı çıkacak kimse kalmayınca konu tekrar Milli Güvenlik Kurulu'na geldi. Ve bu yeni mücadele taktiği 1993 sonbaharında uygulanmaya başlandı. Organizasyon, buna Gladio veya özel operasyon deyin, Milli Güvenlik Kurulu tarafından alınan bir karar ile kurulmuştur." (7. paragraf)

Devam eden paragraflarda Berkan, PKK'nın mali kaynaklarından bahsetmiş, bunlardan uyuşturucu kaçakçılığı konusuna gelince aşağıdakileri yazmıştır.

"Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Yusuf Ekinci, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, Medet Serhat ve Ömer Lütfi Topal. Bunların hepsi bir şekilde uyuşturucu trafiği ile bir şekilde ilgiliydiler. Bugün hiçbirisi yaşamıyor. (...)"

Berkan, makalesinin sonunda ise bu yazının tamamen fotokopi çektirmesine, not almasına izin verilmeyen sadece hızlıca okuma imkanına sahip olduğu belgeye dayanılarak yazıldığını belirtmiştir.

62. 6 Aralık 1996'da başvuru sahibi Gölbaşı cumhuriyet savcısına, Radikal gazetesinde 5 ve 6 Aralık 1996 tarihinde yayınlanan makaleleri vererek gazeteci İsmet Berkan'ın kocasının ölümü ile ilgili olarak bilgi ve belgelere sahip olduğu ihbarında bulunmuştur.

63. Aynı gün Gölbaşı cumhuriyet savcısı Ali Rıza O. Ankara cumhuriyet savcısından İsmet Berkan'ın ifadesinin alınmasını istemiştir.

64. 1 Ocak 1997 tarihinde bir cumhuriyet savcısı tarafından alınan kısa ifadesinde İsmet Berkan, Yusuf Ekinci'yi kimin öldürdüğü veya nasıl öldürdüğü hakkında bilgisi olmadığını beyan etmiştir. Sadece Susurluk kazası ile ortaya çıkan atmosfer sonucunda Yusuf Ekinci'nin "Susurluk çetesi" tarafından öldürülmüş olabileceği yorumunu yaptığını belirtmiştir.

65. 31 Ocak 1997'de Gölbaşı cumhuriyet savcısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Susurluk Araştırma Komisyonu'ndan Özel Harekat Daire Başkan vekili İbrahim Şahin'in konu ile ilgili olarak alınmış ifadesinin bir kopyasının kendisine temin edilmesini istemiştir.

66. Aynı gün, başvuru sahibinin 27 Ocak 1997 tarihli isteği doğrultusunda, Gölbaşı cumhuriyet savcısı Türk Telekom Genel Müdürlüğü'nden başvuru sahibinin 25 ve 26 Şubat 1994 tarihlerinde aldığı isimsiz telefonların kaynağının tespit edilmesini istemiştir.

67. 7 Şubat 1997 tarihli yazısıyla Türk Telekom Genel Müdürlüğü, cumhuriyet savcısına bu telefon numaralarının tespit edilmesinin teknik olarak imkansız olduğu cevabını vermiştir.

68. 28 Mart 1997' de İsmet Berkan'ın 5 Aralık 1997 tarihli gazete makalesine atıfta bulunarak Gölbaşı cumhuriyet savcısı, Milli Güvenlik Kurulu'ndan kendisine makalede bahsedilen ve İsmet Berkan'a görmesi için izin verilen ve muhtevasında organizasyon şeması ile üyelerinin bulunduğu Milli Güvenlik Kurulu belgesinin bir örneğinin temin edilmesini istemiştir. Bu belgenin Yusuf Ekinci'nin öldürülmesi üzerine açılan soruşturma ile bir bağlantısı olabileceğini ileri sürmüştür.

69. Gölbaşı cumhuriyet savcısına hitaben yazılan 8 Nisan 1997 tarihli yazısı ile Milli Güvenlik Kurulu İsmet Berkan tarafından yazılan makalede bahsedilen belgenin varlığını yalanlamıştır.

70. 26 Haziran ve 25 Ekim 1995 tarihli yazılarla Gölbaşı'ndaki yerel polis karakolu ilçe Emniyet Müdürlüğünü suç fail veya faillerinin tespiti amacıyla yürütülen soruşturmanın başarısız olduğu ve hala aktif olarak bunu takip ettiklerini ve eğer herhangi bir bulgu bulunursa kurbanın ailesinin haberdar edileceği konusunda bilgilendirmiştir. Fakat bu yazılar polis soruşturması şekilleri hakkında detaylı bilgi içermemektedir.

71. Ocak 1998' de Başbakan, Susurluk konusu (bak. aşağıdaki 92-93 ve 100-102. paragraflar) ile görevlendirdiği Komisyon'dan, eski Başbakan Tansu Çiller'in 4 Kasım 1993' de İstanbul'da yaptığı bir basın açıklamasında değindiği ve isimleri gün ışığına çıkmamış fakat listede yer alan, PKK'nın finanse edilmesine iştirak etme şüphesi taşıyan 100 işadamının etkisiz hale getirilmesi kararına dayanarak Türk Emniyet Teşkilatı tarafından bilinmeyen bir yetkilinin talimatları doğrultusunda Behçet Cantürk'ün öldürüldüğünü ifade eden raporu almıştır.

72. 26 Şubat 1998 tarihli yazısında Gölbaşı'ndaki yerel polis karakolu İlçe Emniyet Müdür

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat