(AİHS m. 1, 3, 4, 34, 35, 41, 44) (1412 S. K. m. 243) (647 S. K. m. 6)
(Başvuru No. 21789/02)
STRAZBURG
31 Mayıs 2011
USULİ İŞLEMLER
Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine açılan davanın (no. 21789/02) nedeni Türk vatandaşı Emrullah Dermanın (başvuran), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 26 Şubat 2002 tarihinde Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Sözleşmesinin (AİHS) 34. maddesi uyarınca yapmış olduğu başvurudur.
Başvuran, AİHM önünde İstanbul Barosu avukatlarından S. Karahan tarafından temsil edilmiştir.
OLAYLAR
I. DAVA KOŞULLARI
Başvuran 1963 doğumludur ve İstanbulda yaşamaktadır.
Başvuran dükkan sahibidir. 14 Ocak 1999da, Y.G. isimli şahsın yaptığı şikayeti müteakiben, sivil giyimli üç polis tarafından yakalanmış ve hırsızlık yaptığı şüphesiyle polis karakoluna götürülmüştür. Aynı gün, vücudunda herhangi bir yaralanma bulunmadığını kaydeden Haseki Hastanesi doktoru tarafından muayene edilmiştir.
Polis karakolunda kendi kendini suçlayan ifadelerin altına imza atmaya zorlanmıştır. İmzalamayı reddettiğinde, dayak yemiştir. Gözleri bağlanmış, çıplak bırakılmış, hakarete uğramış, üzerine su dökülmüş, dayak yemiş ve falakaya yatırılmıştır (ayak tabanlarına vurulmuştur).
16 Ocak 1999 tarihli polis raporuna göre, kendisini hücrenin duvarlarına çarpmış ve kendi karnını yumruklamıştır.
17 Ocak 1999da polis tarafından serbest bırakılmıştır. Serbest bırakılmadan önce, muayene edilmek üzere Bakırköy Adli Tıp Kurumuna götürülmüştür. Adli tıp kurumunun hazırladığı sağlık raporuna göre, başvuranın vücudunda çok sayıda yara mevcuttu ve yedi gün boyunca çalışması uygun değildi. Sağ kürekkemiğinde 20x15 cm.lik kırmızımsı mor bir çürük, sol kürekkemiğinde 20 cm.lik kırmızımsı mor bir çürük, belinin sol kısmında 13x14 cm.lik mor bir çürük, belinin sağ kısmında 5x2 cm.lik mor bir çürük, göbek etrafında 16x6 cm.lik mor bir çürük ve vücudunun diğer kısımlarında birçok küçük çürükler bulunmaktaydı.
Aynı günün akşamı, Amerikan Hastanesinin acil bölümüne götürülmüştür. Kendisini muayene eden doktor, raporunda başvuranın polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada kötü muameleye maruz kaldığından şikayetçi olduğunu kaydetmiştir. Rapora göre sağ kürekkemiğinde 30x5 cm.lik bir çürük, sol kürekkemiğinde 40x5 ve 30x5 cm.lik iki çürük ve göbek çevresinde 25x7 cm.lik bir çürük mevcuttu.
Başvuran 18 Ocak 1999da Marmara Üniversitesi Hastanesinde bir kez daha muayene edilmiştir. Polis tarafından gözaltında tutulmasının neden olduğu psikolojik travma yaşaması sebebiyle iki hafta boyunca çalışmasının uygun olmadığı kaydedilmiştir.
Başvuran belirsiz bir günde Bakırköy Cumhuriyet Savcısına suç duyurusunda bulunmuş ve polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada kötü muameleye maruz kaldığını iddia etmiştir. Sorumlu polis memurlarının tespit edilmesini ve haklarında takibat başlatılmasını talep etmiştir.
Bakırköy Cumhuriyet Savcısı, 22 Haziran 1999 tarihli iddianameyle, üç polis memurunu, Ceza Kanununun 243. maddesi uyarınca kötü muamele etmekle suçlayarak cezai takibat başlatmıştır. Başvuran takibata sivil taraf olarak katılmıştır.
Yargılama sırasında mahkeme, suçlanan polis memurlarının ve başvuranın ifadelerini dinlemiştir.
28 Aralık 2001de Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi, dava dosyasındaki delillere dayanarak, üç polisi memurunu başvurana kötü muamelede bulunmaktan suçlu bulmuştur. Mahkeme polis memurlarının, itiraf ettirmek amacıyla başvurana kasıtlı olarak kötü muamelede bulunduklarını tespit etmiştir. Bu nedenle, sanıkların her birini eski Ceza Kanununun 243. maddesi uyarınca bir yıl hapis cezasına çarptırmış ve üç ay süreyle kamu hizmetinde bulunmalarını yasaklamıştır. Polis memurlarının yargılama sırasındaki tutumlarını göz önüne alan mahkeme, cezalarını on ay hapis cezasına indirmiştir. Ayrıca, yeniden suç işleme olasılığının bulunmaması nedeniyle 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca cezalarını ertelemeye karar vermiştir.
Belirsiz bir günde, mahkum edilen polis memurlarından birisi Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi kararını temyiz etmiştir. Ancak, talebini zamanında sunmamış olması nedeniyle Yargıtay, 1 Aralık 2003te temyizi reddetmiştir.
Müteakiben, 17 Kasım 2004te başvuran tazminat talebinde bulunarak İstanbul İdare Mahkemesinde dava açmıştır. 13 Ekim 2005te İstanbul İdare Mahkemesi davasını, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesinin 28 Aralık 2001 tarihli kararını müteakiben bir yıl içerisinde açmamış olduğuna karar vererek başvuranın talebini reddetmiştir. Başvuranın bu karara itirazı 30 Ocak 2008de Danıştay tarafından reddedilmiştir.
Dava dosyasındaki bilgilere göre, başvuran halen 1999da maruz kaldığı kötü muamele sebebiyle yaşadığı psikolojik problemler için tedavi görmektedir.
HUKUK
I. AİHSNİN 3. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI
Başvuran AİHSnin 3. maddesine dayanarak polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada işkenceye maruz kaldığından şikayetçi olmuştur. Ayrıca, suçlanan polis memurları aleyhindeki cezai takibatın etkili olmadığını iddia etmiştir.
A. Kabuledilebilirlik
Hükümet başvurunun iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle reddedilmesi gerektiğini iddi