Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Daire 2007/19579 Esas 2015/ Karar
Karar Dilini Çevir:
(AİHS m. 9, 13, 35, 1 NOLU PROTOKOL) (2762 S. K. m. 1, Geç. m. 2) (5737 S. K. m. 3, 12) (ÖNERYILDIZ - TÜRKİYE DAVASI)

(Başvuru No. 19579/07)

KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR

Başkan

Andras Sajö,

Yargıçlar

Işıl Karakaş,

Nebojša Vucinic,

Paul Lemmens,

Egidijus Küris,

Robert Spano,

Jon Fridrik Kjelbro,

ve İkinci Bölüm Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith'in katılımıyla, 27 Ocak 2015 tarihinde, Daire olarak toplanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İikinci Bölüm) heyeti, yukarıda belirtilen 3 Mayıs 2007 tarihli başvuruyu ve davalı Hükümet tarafından sunulan görüşler ile bu görüşlere cevaben başvuran tarafından sunulan görüşleri de dikkate alarak gerçekleştirdiği müzakerelerin ardından aşağıdaki kararı vermiştir:

OLAY

1. Başvuran Saint-Vincent-de-Paul Şefkat Rahibeleri Birliği ("cemaat" veya "başvuran"), aynı zamanda "Şefkat Rahibeleri" olarak da tanınmakta olup, 18 Ocak 1655 tarihinde Roma'da kurulmuştur ve merkez yönetimi Paris'te bulunmaktadır. Başvuran, Roma Katolik Kilisesi'nin cemaatlerinden biridir. Başvuran, Osmanlı İmparatorluğu dönemine dahil olan XIX. yüzyıldan beri Türkiye'de mevcuttur.

Başvuran, Mahkeme önünde, Paris'te görev yapan Avukat C. Pettiti tarafından temsil edilmektedir. Türk Hükümeti ("Hükümet"), kendi yetkilisi tarafından temsil edilmektedir.

2. Söz konusu cemaat, bir yüzyıl boyunca İstanbul'un en gözde semtlerinden biri olan Bebek'te bir yetimhanenin idaresini yürütmüştür. Ayrıca, XIX. yüzyılın sonundan itibaren bir psikiyatri hastanesinin, laik eğitim veren bir okulun, "Saint-Benoit Dispanseri'nin'' ve Sainte-Pulchérie Lisesi'nin idaresini yürütmüştür.

A. Davanın Koşulları

1. İki Taşınmaz Mülk Bakımından Başvuranın Durumu

3. Dava, İstanbul Boğazı'nın kıyısında Bebek sırtlarında yer alan, yaklaşık olarak 40.000 m2'lik bir mülkiyeti oluşturan, tapu sicil kaydı yapılmış 6 ve 10 no.lu parsellere ilişkindir.

4. Başvuran, bu iki taşınmaza ilişkin durumuyla ilgili olarak aşağıdaki hususları belirtmektedir.

Başvuran söz konusu parselleri Osmanlı imparatorluğu döneminde elde etmiştir. Bununla birlikte, söz konusu dönemde - Hıristiyan kuruluşların da dahil olduğu- yabancı dini kuruluşlar için tüzel kişiler olarak taşınmaz mülk edinmenin imkansız olması sebebiyle, bu mülk edinme Rahip François-Xavier Lobry ve Rahip Lucien Proix isimli iki Lazarist rahip aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Söz konusu mülk edinme, belirtilen taşınmazları 1860 yılından beri işgal eden ve 1913 yılında Osmanlı İmparatorluğu Sadrazamı ve Fransız Büyükelçi Bompard tarafından düzenlenen ''Bompard Listesi'' denilen bir listeye kayıtlı olan cemaat adına, Fransız Konsolosluğu'na beyan edilmiştir. 1931 yılında François-Xavier Lobry ve 1944 yılında Lucien Proix'nın ölümlerinden sonra, söz konusu taşınmazlar üzerinde hiçbir varis hak iddia etmemiştir ve başvuran, yetimhanenin bulunduğu yeri işgal etmeye devam etmiştir. Söz konusu parsellerin Türk dini vakıflar adına kayıtlı olmasına rağmen, cemaat, arsaları ve binaları sahiplenmeye, yetimhanenin idaresini sürdürmeye ve talep edilen vergileri ödemeye devam etmiştir.

5. Hükümet, aşağıdaki hususları açıklamaktadır.

Dönemin Osmanlı mevzuatına göre, sadece Osmanlı şirketlerinin taşınmaz edinme haklan bulunmaktaydı. Sultan Mahmut Hani Sani Vakfı'mn sahibi olduğu 10 no.lu parsel, "mutasarrıf" yani kiracı sıfatıyla, François-Xavier Lobry adına kaydedilmiştir. Lazarist rahiplerin ölümünden sonra, ihtilaf konusu taşınmazların esas sahibi olan vakıflar, bu taşınmazlara ilişkin haklan yeniden elde etmiştir. Özellikle François-Xavier Lobry'nin ölümünden sonra, 10 no.lu parsel, 17 Şubat 1978 tarihinde kabul edilen bir kararla, Sultan Mahmut Hani Sani Vakfı adına kaydedilmiştir.

6. Bu kısımdan itibaren, aşağıda açıklanan unsurlar, dosyadan anlaşılmaktadır.

1931 yılında François-Xavier Lobry ve 1944 yılında Lucien Proix'nın ölümlerinden sonra, 6. no.lu parsel, 2 Kasım 1965 tarihinde Sultan Ahmet Hani Sani Vakfı adına kaydedilmiştir. Ardından 10 no.lu parsel, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 17 Şubat 1978 tarihinde verilen bir kararla, Sultan Mahmut Hani Sani Vakfı adına kaydedilmiştir.

7. Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1 Mayıs 1991 tarihinde, söz konusu taşınmazların bir kısmını, kırk dokuz yıllık uzun süreli bir sözleşmeyle, Ferro Limited isimli bir şirkete kiralamıştır. Bu sözleşme, yetimhane tarafından işgal edilen binaları değil, sadece yetimhanenin yer aldığı arsayı kapsamaktadır.

8. Ferro Limited Şirketi, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi önünde, 1991 yılında başvurana karşı bir tahliye davası açmıştır.

9. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi, 15 Temmuz 1994 tarihinde başvuranın tahliye edilmesine karar vermiştir.

10. Başvuran, 1997 yılında, cebri icra yoluyla binadan tahliye edilmiştir. Daha sonra yetimhane binaları yıkılmıştır ve binalar yerine bir taşınmaz projesi gerçekleştirilmiştir.

11. Bu zaman zarfında, "Misyoner Cemaat" isimli bir kuruluş, 18 Nisan 1994 tarihinde, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi önünde, ihtilaf konusu taşınmazların kendi adına kaydedilmesini amaçlayan bir dava açmıştır. Bu talep, 13 Kasım 1996 tarihinde verilen bir kararla reddedilmiş, söz konusu karar, Yargıtay tarafından 26 Haziran 1997 tarihinde onanmıştır.

2. İhtilaf Konusu Taşınmazları Kendi Adına Almak İçin Başvuranın Girişimleri

12. Cemaat vakıflarına ait taşınmazlara ilişkin ve bu vakıflara, mülkiyet hakkı iddia etme imkanı sunan 4771 sayılı Kanun'un, 9 Ağustos 2002 tarihinde yürürlüğe girmesinin ardından, başvuran, ihtilaf konusu taşınmazların kendi üzerine geçirilmesini amaçlayan bir talepte bulunmuştur.

13. Bu talep, belirtilmeyen bir tarihte, başvuranın vakıf olarak tanınmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

14. Cemaat vakıflarına on sekiz aylık bir süre boyunca mülkiyet hakkı iddia etme imkanı sunan 4928 sayılı Kanun, 15 Temmuz 2003 tarihinde kabul edilmiştir, söz konusu on sekiz aylık süre bu tarihten itibaren geçerlidir.

15. Başvuran, 6 Nisan 2004 tarihinde, 4928 sayılı Kanun'a dayanarak, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne talebini yinelemiştir. Başvuran, talebinde aşağıdaki hususları belirtmiştir:

"Osmanlı İmparatorluğu döneminde, cemaatler tarafından oluşturulan tüzel kişiliklerin, bir taşınmaz edinme imkanı bulunmamaktaydı. Dolayısıyla bu kişiler tarafından kurulan dini, ilmi kuruluşlar ve hayır kuruluşları, ihtiyaçları olan taşınmazları, "icareli vakıflar" aracılığıyla kiralayarak veya muteber şahıslar adına kaydettirerek kullanmıştır.

(...)

Şefkat Rahibeleri (Birliği), (...) 1860 yılından beri faaliyette olan bir kuruluştur. Birliğin İstanbul'da sahip olduğu taşınmazlar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yürürlükte olan mevzuat sebebiyle, nam-i mustear işlemi yoluyla (kullanıma hazır bir sözleşme çeşidi), Rahipler François-Xavier Lobry ve Lucien Proix adına kaydedilmiştir.

(...) Bu arsalar, Sultan fermanıyla, Şefkat Rahibeleri (Birliğinin) kullanımına tahsis edilmiştir. Bununla birlikte söz konusu fermanlar, Birinci Dünya Savaşı sırasında kaybolmuştur. (...).

Şefkat Rahibeleri (Birliği), 1860 yılında söz konusu binalara yerleşmiştir ve (bu) taşınmazlar, 1913 tarihli "Bompard Listesi'nde" "Şefkat Rahibelerinin manastırı, pansiyonu, okulu ve dispanseri" olarak belirtilmiştir.

(Yukarıda adı geçen rahiplerin ölümlerinden sonra, bu taşınmazlar haksız olarak başka vakıflar adına kaydedilmiştir.)

Ancak (bu anlamda) Dışişleri Bakanlığı tarafından teşvik edilen Şefkat Rahibeleri, bu taşınmazları sahiplenmeye, (...) yetimhanenin idaresini sürdürmeye ve bu kullanımlara ilişkin vergi ve harçları ödemeye devam etmiştir. (...).

(...) (Lozan Antlaşması ve ekleriyle güvence altına alınan statüsüne rağmen), yetimhane, İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 15 Temmuz 1994 tarihli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi kararının uygulanmasıyla, 1997 yılında tahliye edilmiştir (...). Günümüzde yetimhane arsası, Ferro Lmt. Şirketi'ne kiralanmıştır.

Bu arsa üzerinde bulunan yetimhane binaları, Şefkat Rahibeleri'nin tahliye edilmesinin ardından, yıkılmıştır (...).

(...)

(...) Şefkat Rahibeleri (Birliği), Sainte-Pulchérie Mezunları Eğitim Vakfı tarafından kurulan Yeni Nesil 2000 İlköğretim Okulunun idaresi için söz konusu arsayı ve binaları kullanmayı talep etmektedir. (...). "

Başvuran talebinde, 4928 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesine atıfta bulunarak, aşağıdaki hususları belirtmiştir (yukarıda 30. paragraf):

"Yukarıda belirtilen taşınmazların, 18 Ocak 1655 tarihinde özel bir teşebbüs tarafından Roma'da oluşturulan, 8 Kasım 1809 tarihinde yayınlanan 1. Napolyon'un 252 sayılı Kanun Bülteninde onaylanmış bir statüye sahip olarak (yönetilen), merkez yönetimi Paris'te bulunan ve Avrupa ile dünyanın birçok ülkesinde yasal olarak tanınan cemaatimiz Şefkat Rahibeleri tarafından kurulan vakıf adına kaydedilmesini talep ediyoruz. "

16. İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü, 18 Mayıs 2004 tarihinde, başvuranın tüzel kişilik statüsüne sahip olmadığı gerekçesiyle, talebi reddetmiştir.

17. Başvuran, 6 Temmuz 2004 tarihinde yeni yasal hükümlere dayanarak, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi önünde Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne karşı, 6 ve 10 no.lu parsellerin kendi adına kaydedilmesini amaçlayan bir dava açmıştır.

18. Başvuran, 5 Kasım 2004 tarihli dilekçesinde özellikle, Paris'te tüzel kişilik statüsünü elde ettiğini ve ihtilaf konusu taşınmazların, hasımsız ve yasadışı olarak yürütülen bir dava sonucunda verilen kararlar doğrultusunda başka vakıflar üzerine kaydedildiğini ileri sürmüştür. Başvuran, 4928 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinin ardından, bu kararların geçersiz olduğunu beyan etmiştir ve mahkemeyi, söz konusu taşınmazların gerçek sahibine iade edilmesine karar vermeye davet etmiştir.

19. Başvuran ayrıca, 26 Ocak 2005 tarihli dilekçesinde, başvurusunda, 4928 sayılı Kanun uyarınca kendisinin sahip olması gerektiği kanısına vardığı ihtilaf konusu taşınmazların iade edilmesini amaçladığını beyan etmiştir.

20. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'nin talebiyle, Vakıflar Genel Müdürlüğü, 21 Şubat 2005 tarihinde konuyla ilgili görüşünü mahkemeye sunmuştur. Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu görüşünde, Türkiye'de cemaatler tarafından oluşturulan tüm vakıfların, kendi bünyesinde hazırlanan listede kayıtlı olduğunu, ancak başvuranın bu listede kayıtlı olmadığını belirtmiştir.

21. Başvuran 15 Mart 2005 tarihinde sunduğu ek dilekçeyle, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün sunduğu görüşe itiraz etmiş, menşe ülkesinde tüzel kişilik statüsüne sahip olduğunu ve Katolik cemaatine mensup olduğunu ileri sürmüştür. Bu bağlamda başvuran, Türkiye'de Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Aleviler gibi birçok cemaatin bulunduğunu ve Katolik cemaatinin de bunlara dahil olduğunu belirtmiştir. Diğer taraftan başvuran, ''cemaat" kelimesinin, "aynı dine ya da aynı ırka mensup kişilerin bir araya toplanmasını'' belirttiğini ve "vakıf kelimesinin anlamının da, mülkiyetlerin veya kaynakların bir hizmetin gerçekleştirilmesine tahsis edilmesi anlamını kapsadığını açıklamıştır. Dolayısıyla başvuran, dini bir cemaat tarafından oluşturulan bir dernek olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur.

22. Başvuran, 2 Mayıs 2005 tarihinde, ilk dilekçesine ek olarak ikinci bir dilekçe daha sunmuştur. Başvuran, İstanbul'da yer alan Fransız Konsolosluğu tarafından belirtilen bir görüşte, kendisinin dini bir cemaat tarafından oluşturulduğunun ve tüzel kişilik statüsüne sahip olduğunun belirtildiğini ileri sürmüştür. Başvuran diğer taraftan, şu hususları eklemiştir: Latin Katolik Cemaati tarafından oluşturulan vakıflar listesi, Sadrazam Sait Halim Paşa ile Fransa Büyükelçisi Maurice Bompard arasında 18 Aralık 1913 tarihinde imzalanan Midilli Anlaşmasında bulunmaktadır; ayrıca 24 Temmuz 1923 tarihli barış antlaşmasının ("Lozan Antlaşması") müzakereleri sırasında, İsmet Paşa ile General Pelle arasında 24 Temmuz 1923 tarihinde gerçekleşen yazışmada, 30 Ekim 1914 tarihinden önce oluşturulan dini kuruluşların ve hayır kuruluşlarının Türkiye tarafından resmi olarak tanınması onaylanmıştır; diğer taraftan Lozan Antlaşması Türkiye'de yaşayan herkesin haklarını güvence altına almıştır. Başvuran, sonuç olarak, 4928 sayılı Kanunun, sadece Türkiye'de cemaat vakıfları için kabul edildiğini söylemenin haksızlık olduğunu belirtmiştir. Başvuran, tüzel kişilik statüsü verilen ve yüz elli yıldan fazla süredir hayır faaliyetleri yürüten bir dini topluluk tarafından oluşturulan bir vakfın söz konusu kanundan faydalanmaktan alıkoyulmasının, bu kanunun amacına uygun olduğu şeklinde değerlendirilemeyeceği sonucuna varmıştır.

23. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi, 7 Şubat 2006 tarihli kararıyla, başvuranın tüzel kişilik statüsüne sahip olduğunu kabul etmiş ancak, özellikle ilgilinin, 4928 sayılı Kanun'un 2. maddesi anlamında Türkiye'de faaliyette olan dini vakıf statüsünün bulunmadığı ve isminin, cemaat vakıfları listesinde yer almadığı kanaatine vararak, başvuranın talebini reddetmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi, gerekçelerini şu şekilde açıklamıştır:

'' (...) 6 ve 10 parsellerin, 2/5 hissesinin Avusturya Tebaasından Lucien (Proix) adına, 3/5 hissesinin Fransız Tebaasından François Xavier Lobry adma kayıtlı iken 2/3 hissenin tashihen Sultan Ahmet Sani Vakfı, 2/5 hissesinin malulen Sultan İkinci Mahmut (Sultan Mahmut Sani Han Vakfı) adına tesciline karar verildiği, dava konusu yerin hissedarlarının İstanbul 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1997/502 E 1998/516 K sayılı tapu iptal davasını açtıkları İstanbul 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2002/290 E sayılı İzaley-i Şüyu davasını açtıkları, bu yönden kesinleşmiş yargı karan olduğu, ayrıca İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1994/146 E sayılı dosyasında bu yerler hakkında dava açıldığı, benzer gerekçe ile söz konusu yerin Congregation De La Mission adına kaydının talep edildiği, Mahkemece reddine karar verildiği, kararın kesinleştiği, mevcut iş bu davada davacı hükmü şahsiyetin hak iddiasında bulunarak 6 ye 10 parsellerin davacı adına tescilinin talep edildiği, dosyadaki belge ve bilgilerden Fransa'da faaliyet gösteren bir hükmi şahsiyet olduğu, ancak 2762 S. Vakıflar Kanuna 4928 S. Kanunla eklenen Geçici ikinci maddeye göre davacının Türkiye'de faaliyet gösteren cemaat vakfı statüsünde olmadığı, (diğer taraftan) Resmi Gazete'de yayınlanan cemaat vakıfları listesi arasında isminin olmadığı, (dolayısıyla) mevcut durumda dava konusu yerlerin davacı adına tescilinin mümkün olmadığı anlaşıldığından talebin reddi sonuç ve kanaatine varılmıştır. ''

24. Yargıtay, başvuranın, 4771 ve 4928 sayılı Kanunlar uyarınca, Türkiye'de taşınmaz mülkler üzerinde hak iddia etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, 8 Haziran 2006 tarihinde başvuranın temyiz başvurusunu reddetmiştir. Yargıtay, söz konusu yasal hükümlerden, merkezi yurtdışında bulunan tüzel kişilerin faydalanamayacağı kanısına varmıştır.

25. Yargıtay, başvuran tarafından sunulan karar düzeltme talebini 6 Kasım 2006 tarihinde reddetmiştir.

B. İlgili İç Hukuk ve Uygulaması

26. 2003 yılından önce yürürlükte olan, somut olayla ilgili iç hukuk ve uygulaması, Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı/Türkiye Kararında açıklanmıştır (No. 34478/97, §§ 23-30, AİHM 2007).

27. Vakıfların statüsünü düzenleyen mevzuatta, 2002 yılında değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklik, cemaat vakıflarına, isimlerinin ve sahip oldukları taşınmazların tapu kayıtlarına kaydedilmesini talep etme imkanı sunmuştur. 9 Ağustos 2002 tarihli 4771 sayılı Kanun'un 4. maddesi aşağıdaki gibidir:

“A. 5.6.1935 tarihli ve 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 1 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

Cemaat vakıfları, vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın, Bakanlar Kurulunun izniyle dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarım karşılamak üzere taşınmaz mal edinebilirler ve taşınmaz malları üzerinde tasarrufta bulunabilirler.

Bu vakıfların dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını) karşılamak üzere, her ne suretle olursa olsun, tasarrufları altında bulunduğu, vergi kayıtlan, kira sözleşmeleri ve diğer belgelerle belirlenen taşınmaz mallar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde (bu anlamda) başvurulması halinde (dini bir azınlık tarafından oluşturulan) vakıf adına tescil olunur. Cemaat vakıfları adına bağışlanan veya vasiyet olunan taşınmaz mallar da bu madde hükümlerine tabidir."

28. Diğer taraftan, 2 Ocak 2003 tarihli 4778 sayılı Kanun'un 3. maddesi de, dini azınlıklar tarafından kurulan vakıfların bundan böyle, taşınmaz mülkler edinebileceklerini ve vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın, bu haktan faydalanabilmelerini öngörmektedir.

29. Bakanlık tarafından taşınmaz mülkl

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat