Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi .A.İ.H.M. 1994/24396 Esas 2000/ Karar
Karar Dilini Çevir:
(24396/94)

Strazburg

14 Kasım 2000

USULÎ İŞLEMLER

1. Dava, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması'na Yönelik Sözleşme'ye Ek 11 nolu Protokol'ün yürürlüğe girmesinden önce uygulanan hükümler gereğince Avrupa İnsan Hakları Komisyonu tarafından (11 nolu Protokol'ün 5. maddesinin 4. paragrafı ve Sözleşmenin eski 47. ve 48. maddeleri) Mahkeme'ye gönderilmiştir.

2. Dava, bir Türk vatandaşı olan Sn. Beşir Taş tarafından ("başvuran") 7 Haziran 1994 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması'na Yönelik Sözleşme'nin eski 25. maddesine uygun olarak yapılan başvurudan kaynaklanmaktadır.

3. Kendisine yasal yardım sağlanan başvuran, İngiltere'de mesleğini ifa etmekte olan avukatlar Sn. K. Boyle ve Sn. F. Hampson tarafından temsil edilmiştir. Türk Hükümeti, Hükümet Ajanları, Sn. A. Gündüz ve Sn. Ş. Alpaslan tarafından temsil edilmiştir.

4. Başvuran oğlu Muhsin Taş'ın 14 Ekim 1994 tarihinde Cizre'de güvenlik güçleri tarafından tutuklandıktan sonra kaybolduğunu iddia etmiştir. Sözleşmenin 2,3,5,13,14 ve 18. maddelerinin ihlal edildiğini önü sürmüştür.

5. Başvuru 5 Mart 1996 tarihinde Komisyon tarafından kabul edilebilir bulunmuştur. Komisyon, 9 Eylül 1999 tarihli raporunda (Sözleşmenin eski 31. maddesi ) 1'e karşı 27 oyla Sözleşmenin 2. maddesinin ihlal edildiği, başvuranın oğlu ile ilgili olarak oybirliğiyle Sözleşmenin 3. maddesinin ihlalinin söz konusu olmadığı, başvuranın kendisi ile ilgili olarak, oybirliğiyle 3. maddenin ihlal edildiği, oybirliğiyle 5. maddenin ihlal edildiği, oybirliğiyle 13. maddenin ihlal edildiği, oybirliğiyle 14. ve 18. maddelerin ihlal edilmediği görüşünde olduğunu açıklamıştır. Dava 23 Ekim 1999 tarihinde Komisyon tarafından Mahkeme'ye gönderilmiştir. Başvuran Mahkeme huzurunda, 14. madde ile ilgili şikayetini geri çekmiştir.

6. Başvuru Mahkeme'nin Birinci Dairesine tahsis edilmiştir (Mahkeme Tüzüğünün 52. maddesinin 1. paragrafı). Bu Daire içinde davaya bakacak olan bölüm (Sözleşmenin 27. maddesinin 1. paragrafı), Mahkeme İç Tüzüğünün 26. maddesinin 1. paragrafında belirtildiği gibi oluşturulmuştur. Türkiye'den seçilen yargıç, Sn. Türmen söz konusu davada görevinden çekilmiştir (Tüzük 28). Bu sebeple Hükümet, Sn. Gölcüklü'yü ad hoc yargıç olarak atamıştır. (Sözleşmenin 27. maddesinin 2. paragrafı ve İç Tüzüğün 29. maddesinin 1. paragrafı).

* Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe'ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir

7. Başvuran ve Hükümet görüşlerini sırayla 4 Nisan ve 3 Nisan 2000 tarihlerinde sunmuşlardır.

8. 30 Mayıs 2000 tarihinde Daire tarafların da görüşlerini alarak esaslarla ilgili bir duruşma yapılmasına gerek olmadığına karar vermiştir (Tüzüğün 59. maddesinin 2. paragrafı).

OLAYLAR

I. I. DAVA OLAYLARI

9. Davayı oluşturan olaylar, özellikle de 14 Ekim 9 Kasım 1993 tarihleri arasında Muhsin Taş'ın güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındığı süre zarfında gerçekleşen olaylar taraflarca tartışılmıştır. Komisyon, Sözleşmenin eski 28. maddesinin 1(a) paragrafı gereğince tarafların yardımı ile bir soruşturma yürütmüştür.

Komisyon, 7-8 Mayıs 1998 tarihleri arasında Ankara'da tanık dinleme duruşması yapmıştır. Tanıklar, başvuran, Muhsin Taş'ın gözaltı süresinin uzatılması talebine imza atan Cizre Cumhuriyet Savcısı Atilla Ceyhan, Muhsin Taş'ın dizindeki mermi yarasını tedavi eden Cizre Devlet Hastanesi'nde görevli Dr. Zekeiye Palpas, Şırnak Askeri Hastanesi'nde Muhsin Taş'ı muayene eden Dr. Ahmet Can, Muhsin Taş'ı tutuklayan Cizre Bölge Jandarma Komutanı Jandarma Binbaşı Cemal Temizöz, Muhsin Taş'ın tutuklanması sırasında olay yerinde bulunan Uzm. J. Çavuş Burhanettin Kıyak, Muhsin Taş'ın Cizre'den Şırnak'a transferinde görevli Albay Erol Tuna, J. Astsb. Kd. Bçvş. Kemal Kılıçlı, J. Astsubay Kd. Üçvş. Adem Akyüz, Muhsin Taş'ın Şırnak'a geldiği sırada Şırnak İl Jandarma Sorgu Merkezi'nde görev yapan J. Astsb. Üçvş. Dursun Öztürk ve daha önce PKK'ya katılıp daha sonra yetkililere teslim olan "itirafçı" Nedim Kaya.

10. Komisyon'un olaylarla ilgili bulguları 9 Eylül 1999 tarihli raporda belirtilmiş ve aşağıda özetlenmiştir (Bölüm A). Başvuran Komisyon'un olaylarla ilgili saptamalarını kabul etmiştir. Hükümet'in olaylarla ilgili saptamalarının özeti de aşağıda sunulmuştur. (Bölüm B).

A. Komisyon'un Olaylarla İlgili Saptamaları

11. Ekim-Kasım 1993 tarihlerinde Irak ve Suriye sınırına yakın olan Cizre terörist faaliyetlerin çok yoğun olduğu bir yerdi. Cizre, PKK kamplarının ve sığınaklarının bol olduğu Gabar Dağları'na yakındı. Cizre ve Şırnak arasındaki yol, il merkezi, konvoyların geçmesi için askeri korumayı gerektirecek şekilde saldırılara maruz kalıyordu.

12. Cizre İl Jandarma Komutanı olay zamanı Jandarma Binbaşı Temizöz idi. Bir albay tarafından idare edilen İl Jandarma Komutanlığı ve 23. Jandarma Tugayı Şırnak'da idi. Aralarında mesafe olmasına rağmen, albayın komutası altındaki İl Jandarma Komutanlığının generalin emri altındaki Jandarma Tugayı'na bağlı olduğu açıktı. Sorgulamayı yapan Kemal Kılıçlı, Adem Akyüz ve Dursun Öztürk'ün çalıştığı İl Jandarma Komutanlığı'nda bir sorgu merkezi vardı.

1. 1. Muhsin Taş'ın Yakalanması ve Gözaltına Alınması Hakkında

13. Cizre'nin Cudi bölgesinde 14 Ekim 1993 sabahında polis ve jandarmalar tarafından yürütülen bir operasyon sırasında, Muhsin Taş dizinden vurulmuş ve saat 05.00 sıralarında Jandarma Binbaşı Temizöz'ün emrindeki jandarmalar tarafından gözaltına alınmıştır. Olayla ilgili detayları içeren 14 Ekim 1993 tarihli arama raporunda Muhsin Taş'ın bir kalaşnikof, bir tabanca ve el bombalarıyla yakalandığı belirtilmiştir. Bu rapora ve Binbaşı Temizöz'ün sözlü ifadesine göre, Muhsin Taş jandarmalara adını, kod adının "Hanemir" olduğunu Cizre'ye PKK adına faaliyette bulunmak üzere geldiğini belirtmiştir. Binbaşı Temizöz, Muhsin Taş'ın kendisine söylediklerinden komutan olduğunun açık olduğu görüşündedir. Ancak, Muhsin Taş'ın PKK'nın konuşlandığı yerleri tespit etmek için yardım teklif ettiğini hatırlamamaktadır. O sırada olay yerinde bulunan Çavuş Burhanettin Kıyak, Taş'ın adını, kod adını ve dağdan indiğini söylediğini duymuştur. Taş'ın güvenlik güçlerine yardımcı olacağını duymadığını söylemiştir.

14. Yakalanması sırasında jandarmalarla yaptığı kısa konuşmadan sonra, Muhsin Taş, saat 05.50 sıralarında muayene için Cizre Devlet Hastanesi'nde Dr. Palpas tarafından muayene edilmiştir. Dr. Palpas Muhsin Taş'ı hatırlamamıştır, ancak, hazırladığı raporu Komisyon Delegeleri'ne anlatmıştır. Rapora göre Muhsin Taş'ın dizinde mermi giriş ve çıkış izi ve sağ diz kapağının altında yara vardır. Bilinci yerinde idi ve hayatı o sırada tehlikede değildi. Tıbbi teçhizat bulunmadığı ve ortopedi uzmanı olmadığı için Dr. Palpas Taş'ın Mardin'e transferini tavsiye etmiştir.

15. Aynı gün, Muhsin Taş, Cizre ve Şırnak arasında gidip gelen konvoyların sorumluluğunu üstlenen Şırnak İl Jandarma Komutanlığı'ndan Binbaşı Erol Tuna'ya teslim edilmiştir.

16. Komisyon, birçok kere Muhsin Taş'ın yakalanmasının ardından gözaltına alındığı tarih ve saatlerin kayıtlarının tutulduğu tutanakları istemiştir. Hastane'deki muayenesi ve Şırnak Konvoyuna transfer edilmesi arasında geçen sürede Cizre'de nerede tutulduğuna dair hiçbir belge sunulmamıştır. Binbaşı Temizöz, Taş'ın Cizre Savcısının talimatının ardından gözaltına alınması nedeniyle Cizre İl Jandarma kayıtlarına geçirilmiş olması gerektiğini belirtmiştir. Hükümet tarafından sunulan Cizre İl Jandarmaya ait kayıtlar Muhsin Taş hakkında hiçbir bilgi içermemektedir.

17. Muhsin Taş'ın Şırnak'a transfer edilmesi kararı Şırnak 23. Jandarma Tugayı tarafından alınmıştır. Binbaşı Temizöz, Taş'ın yakalandığını Tugaya bildirmiş ve Tugay da transferin Şırnak'a yapılmasını istemiştir. 14 Ekim 1993 tarihli transfer kaydı Tugayın talebine de değinmektedir. Transfer nedeni bu belgede açıklanmamıştır. Binbaşı Temizöz Muhsin Taş'ın Gabar Dağları hakkında bilgisi olan bir komutan olduğu için Şırnak'a gitmiş olması gerektiği ve Şırnak'da operasyonları yürütenlerin bu güçler olduğu görüşündedir.

18. Muhsin Taş'ın Şırnak'a geldikten sonra gözaltına alınmasına ilişkin tek kayıt Şırnak Askeri Hastanesi poliklinik kayıtlarına aittir. Bu kayıt 14 Ekim 1993 tarihlidir ve saat belirtilmemiştir. Ne Binbaşı Erol Tuna ne de muayeneyi yapan doktor olayı hatırlamaktadır, bu nedenle geldiği zamana veya kime teslim edildiğine dair bir açıklama sunulmamıştır. Muhsin Taş'ı muayene eden Dr. Can, hastane kayıtlarına dayanarak bacağa uzun ince bir tahta sararak tedavi ettiğini veya bir asistana bu şekilde talimat vermiş olması gerektiğini belirtmiştir. Doktor, Muhsin Taş'ın hastanede sürekli kalmasına gerek olmadığını düşündüğü için hastaneye kabul edilmemiş olması gerektiği görüşündedir. Fakat, tedaviye muhtemelen hastaya verilen antibiyotiklerle devam edilmiş olması gerektiğini ve üç günde bir yaranın sargılarının değiştirilmesi gerektiğini ve bunun da hastanede devamlı kalmayı gerektirmeyeceğini belirtmiştir.

19. Şırnak İl Jandarma Komutanlığı'nda Muhsin Taş'ı sorguladığı Hükümet tarafından tespit edilen Kemal Kılıçlı, Adem Akyüz ve Dursun Öztürk isimli kimselerden sadece Adem Akyüz Muhsin Taş'ı sorguladığını hatırlamıştır. Muhsin Taş'ın sorgulandığını gösteren belgeler ve tanıkların bahsettiği sorgulama notları Hükümet tarafından sunulmamıştır. Hükümet bu belgelerin varlığını reddetmiştir. Bu nedenle Muhsin Taş'ın sorgulanması ile ilgili tek bilgi kaynağı Adem Akyüz'ün sözlü ifadesi ve Taş'ın kaçtığı şeklindeki iddianın ardından jandarma raporlarında yeralan kısa yorumlardır.

20. Adem Akyüz, Muhsin Taş hastanede veya revirde yatmakta iken kendisini bir kere sorguladığını söylemiştir. Aldığı notları üstlerine teslim etmiştir. Faaliyetlerin yürütüldüğü yerle ilgili bilgiyi hatırlamakta ancak, güvenlik güçlerine ilgili yerleri göstereceği konusunda yardım teklif ettiğini hatırlamamaktadır. Delegeler, Muhsin Taş'ın orada bulunduğuna ve muayene edildiğine dair kayıtları görmek istemişlerdir. Hükümet, revir kayıtlarının Muhsin Taş ile ilgili bilgi içermediğini belirtmiştir.

21. Komisyon'un hastane veya revir kayıtlarının hatalı olduğunu dikkate almasına rağmen, doktorlar tarafından tutulan kayıtların, bazen kısa olsa da genellikle güvenilir olduğunu, ancak jandarma kayıtlarındaki yanlışlıkların veya eksikliklerin bir çok davada zıt bulgulara konu olduğunu belirtmiştir. Dahası sorgu görevlilerinin ifadelerinin inandırıcı olmadığını, parça parça veya seçici olduğunu belirtmiştir. Şüpheli kimsenin Bölge Jandarma Komutanlığında sorgulanmasının ardından, aynı sorgu görevlilerinin gözaltı süresinin sonunda şüpheliyi yargılanmak üzere savcıya teslim etme aşamasına kadar takip etmesi beklenirdi. Ancak, Adem Akyüz, Muhsin Taş'ı sadece bir kere ziyaret etmesinin nedenini açıklamamıştır. Muhsin Taş'ın sorgulama aşamasından alınmasının alışılmışın dışında olmasına rağmen, ne olay hakkında, ne de Taş'ın sığınakların yerini belirlemeye yardım ettiği konusunda, ya da daha sonraki kaçışı hakkında bilgisi vardır. Komisyon, il jandarmanın hakkında soruşturma başlattığı bir şüphelinin sorgulamayı yürüten görevlilere bilgi verilmeden başka bir yere transfer edilebilmesi konusunda ikna olmamıştır. Ayrıca yapılan kısa sorgulama, Cizre İl Jandarması tarafından talep edilen onbeşer günden oluşan iki gözaltı süresi hakkında, Muhsin Taş'ın gözaltında tutulması lehinde bir açıklamayı hesaba katmamıştır.

22. Bu nedenle sorgulama memurlarının ifadeleri, sorgulamanın yapıldığı tarih hakkında veya Muhsin Taş'ın Dr. Can tarafından muayene edildikten sonra tutulduğu yer hakkında güvenilir bir bulgu elde etmenin mümkün olmadığını ortaya koymuştur. Yara sargılarının her üç günde bir değiştirilmesi gerekliliğine ve hastanın bir hafta veya 10 gün sonra doktorun kendisi veya bir başka doktor tarafından kontrol edilmesi gerekliliğine rağmen, 14 Ekim 1993 tarihinden sonra herhangibir tıbbi bakım aldığı konusunda herhangibir bilgi mevcut değildir.

23. Tutuklandığı andan itibaren 15 günlük gözaltı süresi, İlçe Jandarma Komutanı'nın talebi ile Cizre Savcısı tarafından verilmiştir. 15 günlük bir gözaltı süresi daha, İlçe Jandarma Komutanlığının talebi ile 29 Ekim 1993 tarihinde verilmiştir.

1. 2. Muhsin Taş'ın Kaçışı ile İlgili İddia

24. 9 Kasım 1993 tarihinde saat 16.30'da el yazısı ile yazılıp jandarma grup komutanı Şeyhmus Kara ve her ikisi de grup komutanı olan jandarma üsteğmen Burak Buğra ve Tarık Göktürk tarafından imzalanan olay tespit tutanağına göre, Muhsin Taş Gabar Dağlarında PKK sığınaklarını bulmak için yürütülen bir operasyonda yardım ederken kaçmıştır.

25. Muhsin Taş'ı muayene eden doktorların ifadesine göre, büyük ihtimalle dizindeki yara onun hareket etmesine engel oluşturmuyordu. Bacağındaki uzun tahta, koltuk değneği ve ufak bir yardımla aksayarak yürüyebilirdi. Yaralanmasını takip eden ilk günlerde çektiği acı fazla olabilirdi. Yaralanmasından 25 gün sonra 9 Kasım 1993 tarihine kadar iyileşmeye başlaması gerekir. Ortopedi uzmanı Dr. Can, uzun tahta parçasının üç ya da altı hafta daha kalması gerektiğini ve hastanın aynı süre içinde yürüyebileceğini hatta koşabileceğini belirtmiştir. Yeterli motivasyona sahip bir insanın şiddetli sancıya rağmen koşabileceğine dikkati çekmiştir. Tıbbi bilgiler olmadığı için, Komisyon, Muhsin Taş'ın 9 Kasım 1993 tarihindeki sağlık durumu hakkında doğru bilgilere ulaşamamıştır. Ancak Komisyon bu tarihte Muhsin Taş'ın normal olarak yürüyüp koşabileceği konusunda tam olarak tatmin olmamıştır.

26. Komisyon, 9 Kasım 1993 tarihinde olay tespit tutanağının güvenilir bir belge olmadığını saptamıştır. Rapor, Muhsin Taş'ın çatışma çıktıktan sonra bölgenin dağlık olmasından ve yeterince aydınlık olmamasından faydalanarak kaçtığını belirtmiştir. Rapor, operasyona katılan jandarmaların sayısını, şüphelinin yanında kaç kişi olduğunu, şüphelinin kelepçelenip kelepçelenmediğini, kelepçelenmediyse sebebini belirtmemiştir. Şüpheliyi yakalamak için yapılanlar hakkında bilgi verilmemiştir. Raporda belirtilen saatler makul görünmemektedir. Çatışmanın 16.15'te çıktığı, ardından kaçış, kaçışın tespit edilmesi, başarısız bir arama, teröristler arasında çeşitli telsiz görüşmelerinin dinlenmesi, raporun hazırlanıp 16.30'da üç görevli tarafından imzalanması gibi olayların gerçekleştiği belirtilmiştir.

27. Bu şartlarda Komisyon, rapora imza atan üç kişinin belgeyi açıklamalarının ve gerçekte ne gördüklerini ve ne yaptıklarını açıklamalarının büyük önem taşıdığı görüşündedir. Delegelerin tanıkların ifadelerini vermeleri için Hükümet'in yardımını istemesi, Hükümet'in aynı zamanda Muhsin Taş'ın kaçışına tanık olan görevlilerin kimliklerini tespit etmesini gerektirmektedir; Komisyon daha önce edindiği tecrübelerinden rapora imza atan kimselerin, içeriği hakkında bilgi sahibi olmadıklarını gözlemlemiştir. Mayıs 1998'de yapılan duruşmada Hükümet Ajanı, Delegelere rapora imza atan üç kişiyi tesbit edemediklerini, kullanılan isimlerin kodadı olduğunu henüz öğrendiklerini belirtmiştir. Kasım 1993 tarihinde bu kod adlarını kullanan görevlilerin kimliğinin tesbit edilmesi yönündeki Delegelerin isteklerine cevaben Hükümet, bu görevlilerin kimliklerini saptamanın mümkün olmadığını bildirmiştir. Delegeler ayrıca, diğer operasyon kayıtlarını veya olaya ışık tutabilecek detayları görmek istemiştir. Hükümet başka kayıtların varolmadığını belirtmiştir.

28. Muhsin Taş'ın Şırnak'ta herhangi bir yere transfer edildiğini gösteren kayıtlı bir belge yoktur. Özellikle de il jandarma sorgulama merkezinden başka bir yere nakledildiğini gösteren belge veya kayıt mevcut değildir. Muhsin Taş'ın gerçekte sorgulama sırasında PKK'nın konuşlandığı yerleri göstereceği sözünü verdiğine dair yazılı veya sözlü ifadeler tespit edilmemiştir.

29. Hükümet Muhsin Taş'ın kaçtığı ve 9 Kasım 1993 tarihinde Gabar Dağlarında PKK'ya tekrar katıldığı iddiasını eski iki PKK üyesi itirafçının ifadelerine dayandırmıştır -Nedim Kaya ve Süleyman Fidan'dan alınan yazılı ifadeler ve Nedim Kaya'nın sözlü ifadesi-. Ancak, Komisyon, bu bilgileri güvenilir ve inandırıcı bulmamıştır. Komisyon iki itirafçının aynı anda Muhsin Taş ile ilgili bilgi sahibi olması hakkında açıklama sunulmayışına; Nedim Kaya'nın ve Süleyman Fidan'ın 4 Kasım 1995 tarihli ifadelerinde, Muhsin Taş'ın 1992 yılında yarasından dolayı sancı çektiğini belirtmelerine ve Taş'ın Ekim 1993 tarihinde aldığı yaraya değinmeyişlerine ve Nedim Kaya'nın 12 Ocak 1996 tarihli ifadesinde, Taş'ın Cizre'de yakalanmasından önce; (bu olayın 14 Ekim 1993 tarihinde gerçekleşmiş olmasına rağmen), Kasım 1993'te PKK'ya katıldığı ve Muhsin Taş'ın arkadaşı olduğu şeklindeki ifadesine gönderme yapmıştır.

Komisyon, Nedim Kaya'nın sözlü ifadesinin tutarsız ve inandırıcı olmadığını tesbit etmiştir. Hikayesi sorgulama sırasında değişmiş ve olaylarla çelişkili hale gelmiştir. Örneğin, Nedim Kaya ekim ayında PKK'ya katıldıktan sonra, 15 günlük bir eğitim kursuna Muhsin Taş ile birlikte katıldığı ve bu sırada arkadaşlık kurdukları konusunda ısrar etmiştir, ancak Muhsin Taş, 14 Ekim 1993 tarihinde sabahın erken saatlerinde Cizre'de yakalanmıştır. Bu nedenle Komisyon, Nedim Kaya'nın iddia ettiği gibi 9 Kasım 1993 tarihinden sonra Muhsin Taş'ı gördüğü konusunda ikna olmamıştır. Hükümet'in Muhsin Taş'ın güvenlik güçlerine yardımcı olurken kaçtığı iddiası kanıtlarla desteklenmemiştir bu nedenle de bu olayın ihtimal dahilinde olabileceği kabul edilmemiştir. Dr. Can tarafından Şırnak Askeri Hastanesi'nde 14 Ekim 1993 tarihinde muayene edildikten sonra, Muhsin Taş'ın akibeti hakkında açıklama sunulmamıştır.

1. 3. İç hukuktaki yargılama süreci ve soruşturma hakkında

30. Başvuran 15 Ekim 1993 tarihinde oğlunun yakalandığını ve Cizre'de bir çatışma sırasında yaralandığını öğrenmiştir. Başvuran, 17 ya da 18 Ekim tarihlerinde Cizre'ye geldikten sonra cumhuriyet savcısını görmeye gitmiştir. Başvurandan 15 günlük gözaltı süresinin dolmasından sonra tekrar gelmesini istenmiştir. Bu arada başvuran, Şırnak ve Cizre'deki jandarmaya başvurarak yaralı oğlu hakkında bilgi almaya çalışmış, fakat talepleri geri çevrilmiştir. 15 günlük sürenin sonunda başvuran, Ekim ayının sonunda veya Kasım ayının başında savcıya bir dilekçe ile başvurmuştur. Savcı dilekçeyi imzalamış ve kendisini bölge jandarma komutanına göndermiş, komutan da kendisini tekrar savcıya göndermiştir. İkinci onbeş günlük süre içinde başvuran bir çok kere haber almak için savcıya başvurmuş ve bir seferinde de savcı, bölge jandarma komutanlığını telefonla aramıştır.

31. İkinci sürenin dolmasından sonra, başvuran savcıya başvurmuştur. Başvuran,18 Kasım 1993 tarihinde, ikinci gözaltı süresinin üstünden bir hafta geçmiş olmasına rağmen henüz haber alamadığını belirten bir dilekçe daha sunmuştur. Oğlunun akibeti hakkında bilgi edinmek istemiş ve hayatından endişe duyduğunu belirtmiştir. Yaklaşık bu tarihlerde savcı, başvurana oğlunun kaçtığını bildirmiştir. Bölge jandarmanın savcıya gönderdiği yazılı rapor, 19 Kasım 1993 tarihli idi, ancak sözkonusu bilginin savcıya bu tarihten önce ulaşmış olması mümkündür. Başvuran savcıya sözlü olarak bu olaya inanmadığını söylemiş ve oğlunun işkence gördükten sonra öldürüldüğünü iddia etmiştir.

32. Cizre Savcısı ne başvuranın endişelerine ne de yargılanmayı bekleyen bir tutuklunun kaçmasına izin verilmesine karşılık olarak Muhsin Taş'ın kaçtığı iddiası hakkında soruşturma başlatmamıştır. 13 Aralık 1993 tarihinde savcı görevsizlik kararı vermiş ve PKK'nın üyesi olmakla suçlanan Muhsin Taş hakkındaki dosyayı Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı'na göndermiştir. Görevsizlik kararında Taş'ın PKK'ya tekrar katılmak için kaçtığının bariz olduğu belirtilmiştir. Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı soruşturmayı Muhsin Taş'ın kayboluşu hakkında değil, PKK'ya üye olup olmadığı hakkında yürütmüştür.

33. Başvuran Ocak 1994'te Savcıyla görüşmek için Cizre'ye dönmüş ve savcı kendisine davanın Diyarbakır'a gönderildiğini bildirmiştir.

34. Ekim 1994'te davanın Komisyon tarafından Hükümet'e bildirilmesinin ardından, Cizre Savcısı tarafından kısa bir soruşturma yapılmıştır. (dosya no. 1995/653).Bu, Cizre Bölge Jandarma Komutanlığı'na 9 Kasım 1993 tarihli rapora imza atan görevlilerin kimliklerinin tespit edilmesi yönünde yapılan bir soruşturmadan ibarettir. Soruların Şırnak Jandarma Alay Komutanlığı'na yöneltilmesini ve özel operasyon timinin sorumlu olduğunu belirten 29 Kasım 1995 tarihli Cizre Bölge Jandarması tarafından gönderilen yazıyı takiben Cizre Cumhuriyet Savcısı, 7 Aralık 1995 tarihinde görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı Şırnak savcısına göndermiştir.

35. Şırnak Cumhuriyet Savcısı Ankara'nın girişimi ile bir hazırlık soruşturması başlatmıştır (1995/665). Bu aşamada aşağıdaki adımlar atılmıştır:

- 10 Aralık 1995 tarihinde, Şırnak 23. Jandarma Tugayı'na, 9 Kasım 1993 tarihinde yapılan operasyona katılan özel operasyon timi personelinin kimliklerinin belirlenmesi talebinde bulunulmuştur.

- 13 Aralık 1995 tarihinde Kastamonu Cumhuriyet Savcısı başvuranın ifadesini almıştır.

- 12 Ocak 1996 tarihinde savcı, Nedim Kaya'nın ifadesini almıştır.

- 4 Nisan ve 25 Mayıs 1996 tarihlerinde, 10 Aralık 1995 tarihli talebe ivedilikle cevap verilmesi için hatırlatma yapılmıştır.

- 27 Mayıs 1996 tarihinde Şırnak İl Jandarma Komutanlığı'na personelin kimliği hakkında bilgi talebi gönderilmiş ve Komutanlık 29 Mayıs 1996 tarihinde Muhsin Taş'ı götürenin Özel Operasyon Grup Komutanlığı olduğunu bildirmiştir.

- Özel Operasyon Grup Komutanlığının, 9 Kasım 1993 tarihli rapora imza atan üç personelin isimlerinin tespit edilemediğini, ancak ilgili zamanda grup komutanı ve takım komutanları olarak Özarıcanlı, Tümöz ve Çetin gibi isimleri belirten 14 Haziran 1996 tarihli bir mektubunun ardından, bu üç personele sözkonusu zamanda Özel Operasyon Grup Komutanlığı'nda hizmet verip vermediği, Muhsin Taş'ı teslim alanların kendileri mi yoksa, Özel Operasyon Komutanı mı olduğu, rapordaki isimleri bilip bilmedikleri ve rapordaki isimleri belirlemelerinin mümkün olup olmadığı gibi dört sorunun kendilerine yöneltilmesi talep edilmiştir.

- 8 Temmuz 1996 tarihinde Cizre Savcısının Muhsin Taş ile ilgili dosyayı transfer etmesi istenmiştir.

36. 28 Ağustos 1996 tarihinde Şırnak Cumhuriyet Savcısı, sözkonusu olaya karışan personelin kimliklerini tespit etmenin mümkün olmadığını belirterek, görevsizlik kararı vermiştir. Konunun özel operasyon timi ile ilgili olduğu için Memurin Muhakematı Kanunu'na göre incelenmesi gerektiği ve dosyanın Şırnak İl İdare Kurulu'na gönderilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.

37. Soruşturma, 3 Eylül 1996 tarihli yazıyla İl Jandarma Komutanlığından Muhsin Taş'ın öldürüldüğü iddialarını araştırmak ve failleri tespit etmek için atanan Binbaşı Doğan tarafından devralınmıştır. Soruşturmanın bu aşaması Şubat 1998 tarihine kadar devam etmiştir. Bu süre içinde Binbaşı Doğan, Özel Operasyon Grup Komutanlığı'ndan raporu imzalayan üç kişinin kimliğinin tespit edilmesini istemiştir. 7 Şubat 1997 tarihinde isimlerin kayıtlarda geçmediğini ve kayıtların 1993 yılında yanması nedeniyle Gabar Dağlarında yürütülen operasyona katılan personelin kimliklerini belirlemenin mümkün olmadığını bildiren cevap kendisine iletilmiştir. Binbaşı Doğan, Cizre Bölge Jandarma Komutanlığından Muhsin Taş ile ilgili tıbbi kayıtları ve transfer ayrıntıları hakkındaki bilgileri görmek istemiştir. Bu talep üzerine başvuranın, Nedim Kaya'nın, Albay Erol Tuna'nın ve daha önce Şırnak Özel Operasyon Timi'nde görevli üç personelin ifadeleri alınmıştır. Muhsin Taş'ın kendilerine teslim edilmediğini Albay Özarıcanlı'nın 9 Kasım 1993 tarihli olay tespit tutanağındaki imzayı tanımasına rağmen, kod isimlerinin kimlere ait olduğunun açıklanamayacağı belirtilmiştir. Binbaşı Doğan bu bilgiler ışığında 12 Şubat 1998 tarihli raporunda, 23. Jandarma Tugayı Özel Operasyon Grup Komutanlığı'ndan görevlilerle birlikte Muhsin Taş'ın PKK sığınaklarının yerinin tespit edilmesi için Gabar Dağlarına götürüldüğünü ve 9 Kasım 1993 tarihinde kaçtığının tespit edildiğini belirtmiştir. Nedim Kaya ve Süleyman Fidan'ın bu tespiti destekleyici ifadeleri dayanak olarak kullanılmıştır. Albay Erol Tuna'nın, Taş'ı Sorgulama Merkezi'ne göndermesine rağmen, raporda Muhsin Taş ile ilgili sorgulama kayıtlarının varolmadığı belirtilmiştir. Askeri personeldeki değişiklikler, kayıtların düzgün tutulmaması ve kayıtların yokedilmesi gibi nedenlerle raporu hazırlayanların kimliklerinin tespit edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Raporda, bu şartlar altında dava açılmasının mümkün olmayacağı belirtilmiştir.İl idare kurulu bu sonuca katılmış ve yargılama süreci sona ermiştir.

38. Şırnak Cumhuriyet Savcısı ve Şırnak İl İdare Kurulu tarafından atanan jandarma memuru Binbaşı Doğan tarafından yürütülen soruşturmalar ile ilgili belgeler, Komisyon'un delillerin toplanması işlemlerini tamamladıktan ve tarafları sözlü olarak görüşlerini sunmaya davet ettikten sonra, 11 Ağustos 1998 tarihinde Hükümet tarafından Komisyon'a sunulmuştur. Bu belgeler, Muhsin Taş ile ilgili olaylara karışan, özel operasyon timi personeline ait olası kimlik bilgilerini içermektedir. 1996 yılında, olaylara karışan üç memurun kimliği hakkında soruşturmayı yürüten yetkililerin bilgi sahibi olmasına rağmen, Hükümet, bu bilgiyi Komisyona ya da Delegelere sunmamıştır; sunmuş olsaydı Komisyon, sözlü ifadelerini almak üzere, bu kişileri davet edebilirdi. Komisyon, bu bilginin delillerin toplanması aşamasında Hükümet tarafından sunulmaması nedeniyle, dava ile ilgili olayları saptama görevinde Komisyona gerekli bütün kolaylıkları sağlamamasından dolayı Hükümet'in Sözleşmenin eski 28. Maddesinin 1 (a) paragrafından doğan sorumluluklarını yerine getirmediğini tesbit etmiştir.

B. Hükümet'in Olaylar Hakkında Verdiği Bilgiler

39. Muhsin Taş 14 Ekim 1993 tarihinde PKK teröristleri ile girişilen silahlı bir çatışma sırasında güvenlik güçleri tarafından tutuklanmıştır. Sorgulama sırasında Muhsin Taş, Gabar Dağlarında PKK üyeleri tarafından kullanılan bazı sığınakların yerini bildiğini söylemiştir. Bu bilgi üzerine, bir arama grubu Muhsin Taş ile birlikte dağlara gitmiştir. Bu bölge daha çok PKK tarafından kullanılmaktadır. PKK ve güvenlik güçleri arasında silahlı bir çatışma başlamıştır. Muhsin Taş bu çatışmadan faydalanarak kaçmış ve hemen ortadan kaybolmuştur. Elleri kelepçeli değildir ve o bölgeyi çok iyi bilmektedir. Kaçmasının ardından PKK'ya katılmış olma olasılığı çok yüksektir. Bacağı yaralı olduğu halde, koşabilecek durumdadır.


40. Muhsin Taş güvenlik güçlerinin elinden kaçtığı için Hükümet, Taş'ın halen hayatta olduğunu kanıtlamanın kendi sorumluluğu olmadığını ve nerede olduğu hakkında bilgisi olmadığını belirtmiştir.

I.II. İLGİLİ İÇ HUKUK VE UYGULAMASI

41. Hukuka aykırı fillerle ilgili kurallar ve usuli işlemler şu şekilde özetlenebilir.

A. A. Cezai İşlemler

42. Ceza Kanunu'na göre adam öldürmenin her türü (448-455. maddeler) ve adam öldürmeye teşebbüs ile ilgili suçlar (61 ve 62. maddeler ) cezai suç teşkil ederler. Ayrıca bir devlet memurunun birine işkence veya kötü muamele yapması (işkence hakkında 243. madde ve kötü muamele hakkında 245. madde) veya bir kimseyi yasadışı olarak özgürlüğünden mahrum bırakmak (genel olarak 179. madde, devlet memurları hakkında 181. madde) suç unsuru taşımaktadır.

43. Bu tür suçları teşkil eden ve yetkililerin dikkatine sunulan fiiller veya ihmaller hakkında hazırlık soruşturmasının yapılması sorumluluğu Ceza Muhakemeleri Usulü Kanu

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat