(Başvuru No: 76933/01)
Kabuledilebilirliğe İlişkin Karar
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Üçüncü Daire), 30 Mart 2006 tarihinde,
Başkan BM. ZUPANCIC,
Yargıçlar J. HEDIGAN,
R. TÜRMEN,
M. TSATSA-NIKOLOVSKA,
V. ZAGREBELSKY,
E. MYJER,
DAVID THÖR BJÖRGVINSSON ve Bölüm Zabıt Katibi V. BERGER'in katılımı ile toplanmış,
18 Haziran 2001 tarihinde yapılan yukarıdaki başvuruyu,
AİHS'nin 29 § 3. Maddesi'ni uygulama kararını ve davanın kabul edilebilirliğini ve esaslarını beraber inceleme kararını,
Sorumlu Hükümet tarafından sunulan görüşleri ve yanıt olarak başvuran tarafından sunulan görüşleri dikkate alarak izleyen kararı almıştır:
OLAYLAR
1941 doğumlu ve Diyarbakır'da ikamet etmekte olan başvuran Mehmet Hüseyin Çiçek T.C. vatandaşı olup, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AIHM) Diyarbakır barosuna bağlı avukat A. Demirtaş tarafından temsil edilmektedir.
A. Dava olayları
Tarafların arz ettiği üzere dava olayları, aşağıdaki gibi özetlenebilir.
Başvuranın oğlu Hasan Çiçek 19 Eylül 1999 tarihinde, arkadaşlarıyla futbol oynamak üzere evden ayrılmıştır ve o tarihten bu yana kayıptır.
Başvuran 20 Eylül 1999 tarihinde, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği dilekçede oğlunun ortadan kaybolduğunu bildirmiş ve polis tarafından alıkonulup konulmadığının bildirilmesini talep etmiştir. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı başvuranın oğlunun ortadan kaybolmasıyla ilgili bir soruşturma başlatmış ve başvuranın dilekçesini bölgedeki tüm emniyet müdürlüklerine göndermiştir.
Aynı tarihte, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi, başvurana, oğlunun polis nezaretinde tutulmakta olduğunu bildirmiş, kısa süre sonra ise polis nezaretinde tutulan kişinin başvuranın oğlu değil, aynı isme sahip başka bir kişi olduğunu ileri sürmüştür.
Başvuran 24 Eylül 1999 tarihinde Yenişehir Karakolu'nda verdiği ifadede, önceki ifadelerini yinelemiştir. Yenişehir Karakolu da başvuranın oğlunun ortadan kaybolmasıyla ilgili bir soruşturma başlatmış ve soruşturma dosyasının bir nüshasını Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi'ne göndermiştir. Aynı tarihte Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele Şubesi'ne, başvuranın oğlunun Hizbullah örgütüyle olan bağlantıları nedeniyle bir suç dosyası olduğunu bildirmiştir.
15 Ekim 1999 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ve bölgedeki tüm karakollardan başvuranın oğlunun herhangi bir zaman diliminde polis nezaretine alınıp alınmadığını bildirmelerini; alındığı takdirde tutukluluğuyla ilişkili olarak tüm belge ve tıbbi raporları temin etmelerini talep etmiş, ayrıca ülke çapındaki tüm karakollara Hasan Çiçek'in aranması talimatı vermiştir.
22 Ekim 1999 tarihinde Terörle Mücadele Şubesi başvuranın gözaltına alınmadığını bildirmiştir. Öte yandan aynı isimli başka bir kişinin halen tutuklu yargılandığını kaydetmiştir. Ayrıca İl Jandarma Komutanlığı ertesi gün Cumhuriyet Savcılığı'na, başvuranın oğluna ilişkin kendilerinde herhangi bir tutuklama kaydının bulunmadığını bildirmiştir.
4 Kasım 1999 tarihinde, Diyarbakır Hapishanesi Müdürü, Cumhuriyet Savcılığı'nın talebi üzerine, daha fazla karmaşayı önlemek amacıyla, başvuranın oğluyla aynı isme sahip ve tutuklu yargılanmakta olan Hasan Çiçek'in nüfus kağıdını sunmuştur.
1999 yılının Aralık ayında İnsan Hakları Derneği, başvuranın oğlunun ortadan kaybolmasıyla ilgili bir rapor yayınlamıştır. Raporda, başvuranın büyük oğlunun Hizbullah üyesi olduğu kaydedilmektedir. Raporda ayrıca, 20 Ekim 1999 tarihinde yerel bir televizyon kanalının Hizbullah'la ilgili bir program yayınladığı ve burada Hasan Çiçek'in örgütle olan ilişkisinin ortaya konduğu ileri sürülmektedir. Polisin Diyarbakır'da Hizbullah militanlarının kullandığı bir daireye yaptığı baskın sırasında ele geçirdiği eşyalar arasında, başvuranın oğluna muhtemel bir devlet ajanı olarak atıfta bulunulan, el yazısıyla yazılmış bir not ele geçirildiği ifade edilmektedir:
"Raif Çiçek'in erkek kardeşi Hasan polis nezaretine alınmış ve üç gün içinde serbest bırakılmıştı. Gizli servis ajanı olduğu ve gençleri kışkırttığı ortada. Onu ne yapacağız? Vuralım mı?"
Başvuran 6 Ekim 2000 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı'ndan dava dosyasının bir nüshasını talep etmiştir.
10 Ocak 2001 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı, 15 Ekim 1999 tarihinde Emniyet Müdürlüğü'ne verdiği talimatlarını yinelemiştir. Ayrıca, şikâyetçinin, oğlunun Terörle Mücadele Şubesi'ne bağlı polis memurlarınca gözaltına alınmış olabileceğini düşündüğünü de vurgulamıştır.
14 Ocak 2001 tarihinde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nce düzenlenen bir raporda, başvuranın oğlunun Hizbullah örgütüyle olan ilişkisi nedeniyle daha önce üç kez tutuklandığı ve hakkında halen bir arama emri bulunduğu ortaya konmuştur.
2 Ağustos 2001 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne, başvuranın oğlunun ortadan kaybolmasıyla ilgili yürütülen soruşturmaya ilişkin kendisine düzenli olarak bilgi verilmesini talep eden bir mektup göndermiştir. Akabinde, 4 Eylül 2001 tarihinde, Terörle Mücadele Şubesi, Hasan Çiçek'le ilgili tüm resmi kayıtların incelendiğini ve aile üyelerinin ifadelerinin alındığını kaydeden bir ilerleme raporu sunmuştur, ayrıca soruşturmanın halen sürdüğünü de bildirmiştir.
23 Ağustos 2002 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı, delil yetersizliğine bağlı olarak takipsizlik kararı vermiştir. Kararında, başvuranın oğlunun ortadan kaybolduğu tarihte gözaltına alınmadığını ve Hasan Çiçek'in kaçırıldığına veya kanuna aykırı bir fiilin kurbanı olduğuna dair hiçbir delilin bulunmadığını kaydetmiştir. Takipsizlik kararı başvurana 22 Ekim 2002 tarihinde bildirilmiştir.
B. İlgili İç Hukuk
Söz konusu zamanda ilgili iç hukukun açıklaması Tepe - Türkiye kararında bulunabilir (no. 27244/95, §§ 115-122, 9 Mayıs 2003).
ŞİKÂYETLE