Balta ve Demir / Türkiye – 48628/12 - 23.06.2015 tarihli karar [II. Bölüm]
Olaylar – Başvuranlar, ifadesi özel olarak alınan bir tanığın verdiği ifadeler temelinde yasadışı örgüte üyelikten yaklaşık olarak altı yıl hapis cezasına mahkûm edilmişlerdir. Tanık, başvuranları PKK üyesi olarak tanımlamıştır. Başvuranların yargılamaların herhangi bir aşamasında bu tanığı sorgulama imkânları bulunmamıştır.
Başvuranlar kendilerini mahkûm eden Ağır Ceza Mahkemesi kararına karşı temyiz başvurusunda bulunmuşlardır ancak başvuruları reddedilmiştir.
Hukuki değerlendirme – Madde 6 § 3 (d) ile bağlantılı olarak Madde 6 § 1: Mahkeme Al Khawaja ve Tahery / Birleşik Krallık davasında, yargılamaların adil olup olmadığına ilişkin hususun, yargılama sırasında mevcut olmayan bir tanığın ifadelerine bağlı olarak ortaya çıktığı davalarda uygulanan kriterleri ayrıntılı bir biçimde açıklamıştır. Bu tür bir şikâyetin üç açıdan incelenmesi gerektiğini tespit etmiştir.
(a) Başvuranların tanığı sorgulamama veya sorgulatmamaları için makul bir gerekçe bulunup bulunmadığı hakkında – Özel bir duruşma sırasında tanığı sorgulayan Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi ve yargılamayı yürüten mahkeme, tanığın kimliğini neden gizledikleri veya neden savunma tarafının hazır bulunduğu bir durumda tanığın ifadesinin alınmadığı konusunda herhangi bir gerekçe sunmamışlardır. Benzer şekilde, misilleme korkusunun, mahkemeleri, tanığa gizlilik tanınmasının gerekçelerini incelemekten muaf tutmayacağı dikkate alındığında; kimliği gizlenen tanığın korkmak için objektif sebepleri bulunup bulunmadığının saptanmasını istediklerini gösteren herhangi bir unsur dava dosyasında yer almamaktadır. Bu nedenle, başvuranların tanığı sorgulayamamaları veya sorgulatamamaları için makul bir gerekçe bulunduğu söylenemez.
(b) Başvuranların mahkûmiyetini haklı kılma konusunda ismi gizlenen tanığın verdiği ifadenin önemi – Yerel mahkemeler, başvuranları yasadışı örgüte üyelikten dolayı mahkûm ederken bazı delilleri dikkate almışlardır. Gizli tanığın verdiği ifade, başvuranların mahkûmiyetinin dayandırıldığı tek delil olmamasına karşın, belirleyici olmuştur. Başvuranlar ve yasadışı örgüt arasında organik bağlantı bulunduğu yönündeki tespit, başvuranların örgüte ait oldukları hususunda temel olarak gizli tanığın ifadelerine da