© Avrupa Konseyi/Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2013. Bu çeviri, Avrupa Konseyi’nin insan haklarına destek Fonu’nun desteğiyle hazırlanmıştır (/humanrightstrustfund). Mahkeme’yi bağlamamaktadır. Daha fazla bilgi için, bu belgenin sonunda bulunan yazarın telif hakkı ile ilgili kısmı okuyabilirsiniz.
© Council of Europe/European Court of Human Rights, 2013. This translation was commissionned with the support of the Human Rights Trust Fund of the Council of Europe (/humanrightstrustfund). It does not bind the Court. For further information see the full copyright at the and of this document.
© Conseil de l’Europe/Cour européenne des droits de l’homme, 2013. La présente traduction a été effectuée avec le soutien du Fonds fiduciaire pour les droits de l’homme du Conseil de l’Europe (/humanrightstrustfund). Elle ne lie pas la Cour. Pour plus de renseignements veuillez lire l’indication de copyright/droits d’auteur à la fin du présent document.
Mahkeme içtihadı üzerine bilgi notu No 160
Şubat 2013
Fabris/Fransa [BD] - 16574/08
Karar 7.2.2013 [BD]
Madde 14
Ayrımcılık
Doğal çocuk (evlilik dışında doğan) ile meşru çocuk (evlilik içinde doğan) arasında miras ile ilgili yapılan farklı muamele : ihlal
Olaylar – Başvurucu 1943 yılında, babasının ve daha önce yasal olan evliliğinden doğan iki çocuk annesi evli bir kadının ilişkisinden doğmuştur. 1970 yılında M. çifti (başvurucunun annesi ve onun eşi), mallarının kendi meşru çocukları arasında paylaşılması için bağışta bulunmuşlar ve ölümlerine kadar malların kullanım haklarını saklı tutmuşlardır. Bay M. 1981 yılında, Bayan M. ise 1994 yılında ölmüştür. 1983 yılında Asliye Hukuk Mahkemesi, başvurucunun Bayan M.’nin doğal çocuğu olduğuna karar vermiştir. 1998 yılında başvurucu, annesinin iki meşru çocuğu aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesi önünde dava açmış ve kendi annesinin mirasını talep etmek amacıyla, kendi hakkının bağıştan düşürülmesini talep etmiştir. O dönemde 3 Ocak 1972 sayılı yasa, evlilik dışında doğan çocukların kendi annelerinden veya babalarından ancak, evlilik içinde doğan meşru bir çocuğun payının yarısına kadarını alabileceklerini öngörmekteydi. Mazurek/Fransa kararında Mahkeme tarafından mahkum olmasından sonra Fransa, kendi mevzuatını 3 Aralık 2001 tarihli yasa ile değiştirerek, miras ile ilgili uyuşmazlıkların çözümünde evlilik dışında doğan çocuklara, meşru çocuklar ile aynı haklara sahip olma hakkı tanımıştır. Eylül 2004 tarihli bir kararla Asliye Hukuk Mahkemesi, başvurucunun davasını kabul etmiştir ve esasa ilşkin olarak ona hak vermiştir. Evlilik içinde doğan meşru çocukların itirazı üzerine İstinaf Mahkemesi, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararını bozmuştur. Başvurucunun temyiz talebi reddedilmiştir.
21 Temmuz 2011 tarihli kararıyla Mahkeme’nin bir dairesi, beşe karşı iki oyla, ulusal yargı organlarının 1972 ve 2001 tarihli yasaları uygulayarak, bir taraftan M. çiftinin meşru çocuklarının uzun süre önce ortaya çıkan kazanılmış hakları ile diğer taraftan, başvurucunun maddi çıkarları arasında makul dengeyi kurdukları gerekçesiyle, 1 Nolu Protokol’ün 1. maddesi ile birlikte Sözleşme’nin 14. maddesinin ihlal edilmediği sonucuna varmıştır.
Hukuk açısından – 1 Nolu Protokol’ün 1. maddesi ile birlikte Sözleşme’nin 14. maddesi
a) 14. maddenin uygulanabilirliği – Başvurucunun, annesi tarafından yapılan mirastan pay alamayacağına karar verilmesi sadece, başvurucunun nesep bağında « zina » durumunun olması nedenine dayanmaktadır. Başvurucu bu malvarlığı ile ilgili değer üzerinde bir hakkı olsaydı, ulusal mahkemeler tarafından belirtilen ayrımcı bir gerekçe olmayacaktı. Paylaşma ile ilgili bağış, hemen malvarlığının transferini gerçekleştirecek şekilde etki göstermese de, bu bağış, bağışta bulunanın ölümüyle, yani bu davada 1994 yılında, mirasın paylaştırılmasına dönüşmüştür. Ancak bu tarihte başvurucunun nesep bağı oluşturulmuştur. Bu nedenle, başvurucunun malvarlığı ile ilgili çıkarları 1 Nolu Protokol’ün 1. maddesinin uygulama alanına girmektedir ve dolayısıyla bu hükmün koruma altına aldığı mülkiyet hakkına saygı hakkının kapsamına girmektedir ; bu durum, Sözleşme’nin 14. maddesinin uygulanması için yeterlidir.
b) Esas – Başvurucu, mirasla geçen malvarlığından mahrum bırakılmıştır ve annesinden kalan miras ile ilgili olarak, meşru çocuklara göre kesin bir şekilde farklı bir muameleye maruz kalmıştır. Bu farklı muamele, 2001 tarihli yasanın sonucudur. Bu yasa, « zina » sonucunda doğan çocukların yeni miras haklarının uygulanması için, mirasların 4 Aralık 2001 tarihinden önce açılmasını ve bu tarihten önce paylaşımın yapılmamasını şart koşmaktadır. Ancak, söz konusu geçici hükmü yorumlayan Yargıtay, miras paylaşımının başvurucunun annesinin öldüğü 1994 yılında yapıldığını belirtmiştir ve bağış konusunda, mirasın bağış yapan şahsın ölümüyle açıldığını ve paylaşıldığı yönündeki eski bir içtihada dayanmıştır. Bağışta-paylaşımda unutulan veya o esnada bunun dışında tutulan meşru bir çocuk, kendi saklı hakkını veya miras hakkını elde etmek için böyle bir engellemeyle karşı karşıya gelmeyecekti. Dolayısıyla, başvurucunun farklı bir muam