AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KALKAN / TÜRKİYE
(Başvuru No. 37158/09)
KARAR
STRAZBURG
10 Mayıs 2016
İşbu karar, Sözleşme'nin 44 § 2 maddesinde belirlenen şartlara göre kesinleşecek olup, bazı şekli değişikliklere tabi tutulabilir.
Kalkan / Türkiye Davasında,
Başkan
Julia Laffranque,
Yargıçlar
Işıl Karakaş,
NebojšaVučinić,
Valeriu Griţco,
Ksenija Turković,
Jon Fridrik Kjølbro,
Georges Ravarani,
ve İkinci Bölüm Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith'in katılımıyla oluşturulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (İkinci Bölüm) heyeti, 19 Nisan 2016 tarihinde kapalı oturumla gerçekleştirilen müzakerelerin ardından, aynı tarihte aşağıdaki kararı vermiştir:
USUL
1. Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açılan (37158/09 başvuru ) davanın temelinde, T.C vatandaşı olan Ramazan Kalkan'ın (''başvuran''), 30 Haziran 2009 tarihinde, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme'nin (''Sözleşme'') 34. maddesi uyarınca yapmış olduğu başvuru bulunmaktadır.
2. Başvuran, Mahkeme huzurunda Mardin Barosuna bağlı Avukat E. Kuzu tarafından temsil edilmiştir. Türk Hükümeti (''Hükümet''), Mahkeme huzurunda kendi yetkilisi tarafından temsil edilmiştir.
3. Başvuran, kendisine göre, oğlu Nusret Kalkan'ın askeri bir operasyon sırasında hayatını kaybetmesine, özellikle Devletin Sözleşme'nin 2. maddesi gereğince yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü yerine getirmemesinin sebep olduğunu iddia etmektedir. Başvuran ayrıca, oğlunun ölümüyle ilgili olarak etkin bir soruşturma yürütmedikleri gerekçesiyle makamları suçlamaktadır. Başvuran son olarak, davanın koşullarında Sözleşme'nin 3 ve 5. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
4. Başvuru, 23 Kasım 2010 tarihinde Hükümete bildirilmiştir.
OLAY ve OLGULAR
I. DAVANIN KOŞULLARI
5. Başvuran, 1947 doğumludur ve Mardin'de ikamet etmektedir.
6. Başvuran, 1977 doğumlu olan ve 2008 yılında hayatını kaybeden Nusret Kalkan'ın babasıdır.
7. Yasa dışı silahlı örgüt PKK'ya mensup olan Nusret Kalkan, 28 Ağustos 2008 tarihinde, ailesiyle görüşmek amacıyla bir piknik alanına giderken, güvenlik güçleri tarafından ateşli silahla vurulmuştur. Ağır yaralanan Nusret Kalkan, Diyarbakır Devlet Hastanesine götürüldüğü sırada hayatını kaybetmiştir.
8. Midyat Cumhuriyet savcısı, olayın hemen ardından bilgilendirilmiştir. Cumhuriyet savcısı, olay yerine saat 17.00'a doğru gelmiş ve re'sen ceza soruşturması başlatmıştır.
9. Olay yeri tespit tutanağı düzenlenmiştir. Bu tutanakta, vurulma anında Nusret Kalkan ile ateş eden jandarma eri arasındaki mesafenin 7,50 metre olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, mermi kovanının bulunamadığı, Midyat İlçe Jandarma Komutanlığı bilirkişi ekibi tarafından yapılan kriminal incelemeye göre, kovanın muhtemelen yakında bulunan ırmağa düştüğü eklenmiştir. Bununla birlikte, Nusret Kalkan'ın ormana doğru kaçmaya çalıştığı belirtilmiştir.
10. Jandarmalar, Nusret Kalkan'ın hastaneye götürüldüğü minibüs içerisinde bir şarjör ve on beş adet 9 mm mermi bulmuşlardır. Jandarmaların piknik alanında yaptıkları araştırmalar ayrıca, plastik bir poşet içerisinde yirmi sekizi kullanılamayacak durumda olan otuz sekiz mermi ve kötü durumda on beş adet patlayıcının ele geçirilmesine imkân vermiştir. Olay yerinde silah bulunmamıştır.
11. Bir olay yeri krokisi çizilmiştir.
12. Olay yeri fotoğrafları çekilmiştir.
13. Başvuranın olay yerinde bulunan aile üyeleri, tanık olarak ifade vermek için Midyat Savcılığına gitmişlerdir. Başvurana göre, ertesi gün serbest bırakılmışlardır.
14. Bu tanıklar, Nusret Kalkan'ın yaklaşık olarak sekiz yıl önce PKK'ya katıldığını, birçok yıldır kendisini görmemiş olduklarını, piknik alanına gelmesinin kendilerini şaşırttığını belirtmişlerdir. Tanıklar, olayın meydana geldiği gün Nusret Kalkan'ın sivil kıyafetli ve silahsız olduğunu eklemişlerdir. Öncesinde bir ihtar sesi duymasızın, birden tek el silah sesi duyduklarını ve ilgilinin sırtından bir mermiyle vurulduğunu belirtmişlerdir.
15. Nusret Kalkan'ın adli sicil kaydı araştırılmıştır. İlgilinin 2001 yılından beri PKK'nın aktif üyesi olduğu, birçok terörist eyleme katıldığı ve makamlar tarafından aranan bir kaçak olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca özellikle 3 Temmuz 2007 tarihinden beri Nusret Kalkan hakkında yakalama emri bulunduğu anlaşılmıştır.
16. E.D. isimli jandarmanın ifadesi alınmıştır. E.D. özellikle aşağıdaki şekilde ifade vermiştir:
'' PKK mensubu iki teröristin, Nusret Kalkan ve Sabri Açıkça'nın olay yerine gittiğine dair bilgi aldığımız için Mardin'de Özışık Piknik alanında pozisyon almamız emri verildi. Saat 16.00'a doğru oradaydık. Daha önce aranan teröristlerin fotoğrafları arasında onu gördüğüm için hemen tanıdım. Tek başınaydı ve silahlıydı. Bana yaklaştığı sırada ''Dur! Jandarma! Teslim ol!'' diye yüksek sesle bağırdım. Silahını çıkardı ve koşmaya başladı. Orada piknik yapan insanlara doğru koşuyordu. Bu yüzden onu durdurmak için bir el ateş ettim. Yaklaşık olarak on beş metre uzağımdaydı. Amacım onu öldürmek değil yalnızca durdurmaktı. Kaçmak üzereydi ve ormana giriyordu, sonra durduramayacaktık. Bu sebeple ateş ettim. Silahı olay yerinde bulunmadı. Silahını birisinin aldığı ve sakladığı veya ırmağa fırlattığı kanısındayım. ''
17. Operasyona katılan başka bir jandarma M.U. nun da ifadesi alınmıştır. M.U. ifadesini şu şekilde vermiştir:
'' Mardin Jandarma Komutanlığında görevliyim. Özışık mevkiinde üç teröristin bulunduğuna ilişkin olarak bilgilendirildik. Sekiz askerden oluşan bir ekiple oraya gittik. Güvenlik tedbiri olarak gizlenmek amacıyla sivil kıyafetliydik. Beklemeye başladık. Ben komutanım E.D. ile birlikte bekliyordum. Diğerleri piknik alanının etrafında pozisyon almıştı. Saat 17.00'a doğru bize doğru yürüyen bir şahıs gördük. Bu kişi Nusret Kalkan'dı. Gömleğinin önü açıktı ve belinde bir silah vardı. Komutanım daha önce bu şahsın fotoğraflarını gördüğü için hemen tanıdı. Bize doğru yaklaşırken, aramızda yaklaşık olarak üç metre vardı, komutanım yüksek sesle ''Dur! Teslim ol!'' diye bağırdı. Nusret Kalkan elini silahına götürdü ve koşmaya başladı. Komutanım onu yaralamak ve dolayısıyla kaçmasını engellemek için ateş etti. Nusret Kalkan eğilmiş vaziyette olduğu için mermi, vücudunun üst kısmına isabet etti. Aramızda yaklaşık olarak yedi metre vardı. Civarda başka teröristlerinde olduğunu düşünerek hemen müdahale etmedik. Nusret Kalkan'ın yakınları onu bir minibüse taşıdı ve Nusaybin yönünde ilerlediler. Minibüsü durdurduk. Minibüsün içinde yaralıya eşlik eden dört kişi vardı. Nusret Kalkan'ı tanıyıp tanımadıklarını sorduk. Tanıdıklarını söylemelerinin ardından, iki kişiye minibüsten inmelerini söyledik. Bu iki kişiden biri Nusret Kalkan'ın kız kardeşiydi. Diğer kişi yaralıyı tanımadığını söyleyen genç bir adamdı. Benimle birlikte bir polis memuru da minibüse bindi ve yaralıyı Nusaybin Devlet Hastanesine götürdük. Ardından [Nusret Kalkan] ambülânsla önce Mardin Devlet Hastanesine oradan da Diyarbakır Devlet Hastanesine sevk edildi. Gördüğüme göre Nusret Kalkan'ın silahı üzerindeydi. Silahını beyaz bir kılıf içerisinde belinde taşıyordu. ''
18. Jandarma tarafından düzenlenen operasyon tutanağı incelenmiştir. Bu tutanağın somut olayla ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:
'' 28 Ağustos 2008 tarihinde, Sanamali ve Kalkan ailelerinin, piknik yapmak amacıyla Mardin'de bulunan Özışık piknik yerine gideceklerini öğrendik. Aldığımız bilgilere göre, aranan iki terörist Nusret Kalkan ve Sabri Açıkça'nın da söz konusu yere gideceğini öğrendik. Saat 16.00'a doğru, Özışık piknik yerine gittik. Bölgeyi güvenli hale getirdik. Beklemeye ve bölgeyi gözetlemeye başladık. Daha önce Nusret Kalkan'ın fotoğrafını görmüş olan bir jandarma, şahsın o olduğunu tespit etti. Nusret Kalkan'ın silahlı olduğunu ve silahını belinde asılı bir kılıfta taşıdığını tespit etti. Jandarma hemen yüksek sesle, teslim ol çağrısında bulundu. Nusret Kalkan teslim olmadı. Silahını çekerek kaçmaya başladı. Ormana, piknik yapan insanların arasına doğru koşuyordu. İlgiliyi durduracak başka bir yöntem bulunmaması sebebiyle, bir jandarma tek el ateş etti. Nusret Kalkan yaralandı. Kurtarılamadı. İlgili, Mardin Devlet Hastanesinden Diyarbakır Devlet Hastanesine sevk edildiği sırada hayatını kaybetmiştir. ''
19. Diyarbakır Devlet Hastanesinde, Cumhuriyet savcısının refakatinde Nusret Kalkan'ın cesedinin dış muayenesi yapılmıştır.
20. Yine savcının gözetimi altında klasik otopsi yapılmıştır.
21. Otopsi raporunda, ilgili şahsın 1,76 m. boyunda ve 70 kg. kiloda olduğu belirtilmiştir. Ayrıca cesette, bir merminin sırtından girdiğini ve sol akciğerinden çıktığını gösteren bir mermi deliği bulunduğu belirtilmiştir. Raporda ilgilinin ölümüne akciğerde meydana gelen kanamanın ve uzak mesafeden atılan bir merminin çarpmasından meydana gelen gastrointestinal kanamanın sebep olduğu sonucuna varılmıştır.
22. Başvuran, 28 Ağustos 2008 tarihinde meydana gelen olaylara karışan güvenlik kuvvetleri hakkında, 25 Eylül 2008 tarihinde, suç duyurusunda bulunmuştur. Başvuran, güvenlik kuvvetlerinin oğlunu üzerine ateş etmeden başka bir şekilde durdurabileceğini belirtmiştir. Başvurana göre, olay anında Nusret Kalkan silahlı değildir ve sivil kıyafetlidir. Başvuran, görgü tanıklarına göre, güvenlik kuvvetlerinin ihtarda bulunmaksızın oğlunun üzerine ateş ettiğini eklemiştir. Başvuran ayrıca, makamların oğlunun geleceğinden haberdar olduğunu ve genç adamın yaşam hakkını korumak için gerekli tüm tedbirlerin alınmış olması gerektiğini ileri sürmüştür.
23. Midyat Cumhuriyet savcısı, 12 Ocak 2009 tarihinde, güvenlik kuvvetlerinin, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun Ek 2. maddesine uygun olarak güç kullandıkları gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Karar gerekçesinde savcı, Nusret Kalkan'ın geleceğinden haberdar olan güvenlik kuvvetlerinin, söz konusu yere geldiklerini ve başvuranın oğlunun belinde bir silah kılıfı bulunduğunu fark ettiklerini belirtmiştir. Güvenlik kuvvetleri, başvuranın oğlunun silahlı olduğunu düşünerek, durması için sözlü olarak ihtarda bulunmuşlardır. İlgili şahıs bu ihtara uymamıştır. İlgili kaçmak amacıyla, eğilerek ormana doğru koşmaya başlamıştır. Güvenlik kuvvetleri bu sebeple onu durdurmak amacıyla tek el ateş etmiş ancak mermi öldürücü şekilde isabet etmiştir.
24. Başvuran, 2 Şubat 2009 tarihinde, avukatı aracılığıyla bu karara itiraz etmiştir.
25. Mardin Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Şubat 2009 tarihinde, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırmış ve dava dosyasını Midyat Savcılığına geri göndermiştir.
26. Midyat Cumhuriyet savcısı, ateş eden jandarma E.D.yi yargılanması amacıyla Midyat Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etmiştir. Cumhuriyet savcısı, ilgilinin, teslim ol çağrısında hemen bulunmuş olmasına rağmen kaçmak üzere olan aranan bir şüpheliyi yakalamak amacıyla kanuna riayet ederek ateşli silah kullandığı gerekçesiyle, beraatını istemiştir.
27. Başvuran, belirtilemeyen bir tarihte, davaya müdahil taraf olarak katılmıştır.
28. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerçekleştirdiği duruşmalar sırasında, birçok kişinin ifadesi alınmıştır. Özellikle bu kişiler aşağıdaki şekilde kendilerini ifade etmişlerdir:
Sanık jandarma E.D. :'' Kanunlara uygun hareket ettim. Maktul yaklaşınca, ateş etmeden önce ''Dur! Jandarma! Teslim ol!'' şeklinde yüksek sesle ihtarda bulundum. Durmadı ve kaçmak için koşmaya başladı. Bacaklarını hedef alarak ateş ettim ancak ağaçlara çarpmamak için eğilmesi sebebiyle mermi sırtına isabet etti. Dağa doğru ağaçların arasından kaçmasına izin verseydik, şahsı yakalamak mümkün olmazdı. Maktul silahlıydı. Zaten tabancasına ait şarjör de maktulün hastaneye kaldırıldığı minibüs içerisinde bulunmuştur. Beraatımı talep ediyorum. ''
Müdahil taraf Ramazan Kalkan: '' Olaya ilişkin olarak görgüye dayalı bir bilgim yoktur. Meydana gelen olaylara istinaden, oğlumu öldüren jandarmanın cezalandırılmasını istiyorum. ''
Müdahil tarafın avukatı : '' Jandarma E.D.'nin cezalandırılmasını istiyoruz. Dosyada Nusret Kalkan'ın silah taşıdığını kanıtlayan herhangi bir delil unsuru bulunmamaktadır. Diğer taraftan olay yerinde hiçbir silah bulunmamıştır. Makamların maktulü sağ salim yakalaması gerekirdi. Ancak makamlar, üzerine ateş etmeyi tercih etmişler ve maktulü sırtından vurarak ölümcül şekilde yaralamışlardır. "
Tanık Ş.S. : " Yaklaşık olarak bir saat boyunca piknik alanındaydık, silah sesi duydum. Birisinin yerde yattığını gördüm. Bu kişi benden beş veya altı metre uzaktaydı. Yardım etmek amacıyla ilgili şahsa doğru koştuk. Onu benim aracımla hastaneye götürdük. Maktulü daha önce hiç görmemiştim, onu tanımıyordum. Yolda güvenlik güçleri bizi durdurdu. Kimlik belgelerimizi kontrol ettiler ve nereye gittiğimizi sordular. Neler olup bittiğini onlara açıkladık. Yaralının kim olduğunu sordular. İ.K., onlara yaralının kardeşi olduğunu söyledi. Ardından yaralının Nusret Kalkan olup olmadığını sordular. İ.K. yaralının Nusret Kalkan olduğunu doğruladı. Herkesin araçtan inmesini istediler. Aracı aradılar, ardından İ.K., sivil kıyafetli iki jandarma ve ben, Nusaybin hastanesine gitmek üzere yola devam ettik. Daha sonra ne olduğunu bilmiyorum. Maktulün üzerinde sadece bir pantolon ve bir tişört vardı. Ne bir silah ne silah kılıfı ne de şarjör gördüm. Silah sesi duymadan önce herhangi bir ihtarda bulunulduğunu duymadım. "
Tanık K.S. : " İ.K., bir piknik düzenlemişti, biz de çocuklarla birlikte bu pikniğe katıldık. Olay yerinden beş metre uzaklıkta bulunmaktaydım. Sadece bir el silah sesi duydum. Bu sesin ateşli bir silahtan çıktığını ilk önce anlamadım. Ne olduğunu görmedim. Bana eşim Ş.S.’nin bir yaralıyı hastaneye götürdüğü söylendi. "
Tanık H.K. : " Nusret Kalkan kardeşimdir. İstanbul’a gitmeden önce yaklaşık olarak sekiz, dokuz yıl önce sıklıkla gözaltına alınırdı. Daha iyi koşullarda eğitim görmek için İstanbul’a gitti. Piknik alanına nasıl geldiğini bilmiyorum. Çocuklarla ilgilendiğim sırada bir el silah sesi duydum. Ne olduğunu görmedim. Yaralanan kişinin kardeşim olduğunu bile bilmiyordum. Bunu daha sonra öğrendim. "
Tanık D.K. : " Nusret Kalkan kardeşimdir. Mardin'de yaşadığı sırada sıklıkla gözaltına alınırdı. Eğitimi için İstanbul'a gitti ancak orada da aynı sorunları yaşadı. Yaklaşık olarak üç, dört yıl önce PKK’ya katıldı. Olayın meydana geldiği gün, kardeşimin bizi görmeye geleceğini bilmiyordum. Bize doğru geldiğini gördüm, sivil kıyafetliydi, benden yaklaşık olarak elli metre kadar uzaktaydı. Silahı yoktu. Birden silah sesi duydum. Kardeşim yere düştü. Güvenlik güçleri geldiler. Hemen ardından kardeşimi vuranların askerler olduğunu anladım. Olaydan önce onların orada olduğunu görmemiştim. Seslerini de duymadım. Silah sesinden önce herhangi bir ihtarda bulunulmadı. [Nusret Kalkan’ı] bir minibüsle hastaneye götürdük. Yolda olduğumuz sırada güvenlik güçleri tarafından durdurulduk. Güvenlik güçleri bize, bir yaralının kana ihtiyacı olduğunu söylediler. Onlara yaralı kişinin kardeşi olduğumu ve kan verebileceğimi söyledim. Yaklaşık olarak yarım saat kadar bizi beklettiler. Ardından sorunun çözüldüğünü ve kana ihtiyaç olmadığını söylediler. Sonra iki asker bize hastaneye kadar eşlik etti. "
Tanık Z.G. : " Nusret Kalkan teyzemin oğludur. Duyduğuma göre, PKK'ya katılmış. Olayın meydana geldiği gün, pikniğin sonunda silah sesi duydum. Ne olup bittiğini görmedim. Bana Nusret Kalkan'ın silahla vurulduğu söylendi. "
Tanık N.K. : " Ben kardeşimin İstanbul’da yaşadığını sanıyordum. Olayın meydana geldiği gün, PKK mensubu olduğunu öğrendim. Saat 15.00 ile 16.00 arasında bir el silah sesi duydum. Yere birinin düştüğünü gördüm. Dört veya beş metre arkamdaydı. Silahlı değildi. Yaralanan kişinin Nusret Kalkan olduğunu bile bilmiyordum. Yardım etmek amacıyla ona doğru koştum ve o sırada güvenlik güçleri etrafımızı çevreledi. "
Tanık A.D. : " Nusret Kalkan’ı tanımıyorum. Olayın meydana geldiği gün, düzenlenen pikniğe katılmak üzere söz konusu yere gitmiştim. Ne olduğunu görmedim. "
Tanık Ş.K. : " İstanbul’da ikamet ediyorum. Nusret Kalkan kayın biraderimdir. Uzun süredir onu görmüyordum. PKK’ya katıldığını biliyordum. Olayın meydana geldiği gün, oradaydım. Birden silah sesi duydum. Yerde yaralı bir kişinin yattığını gördüm. Orada bulunan diğer kişilerle birlikte ona doğru koştum. Sonra o kişinin kayın biraderim olduğunu anladım. Üzerinde bir tişört ve bir kot pantolon vardı. Üzerinde silah yoktu. Silah sesinden başka hiçbir ses duymadım. Nusret Kalkan benden yaklaşık olarak otuz metre uzaktaydı. "
Tanık S.K. : " Nusret Kalkan ağabeyimdir. Tüm bildiğim, uzun yıllardır İstanbul'da yaşadığıdır. Orada ne yaptığını bilmiyorum. Kendisiyle herhangi bir bağlantım yoktur. Anne ve babamla birlikte piknik alanındaydım. Sadece bir el ateş edildiğini duydum. Benden yaklaşık olarak yirmi metre uzakta olan bir kişi yere düştü. Bir tişört ve kot pantolon giymişti. Ardından bu kişinin Nusret olduğunu öğrendim. Vurulduğu sırada yürüyor muydu ya da koşuyor muydu görmedim. Silah sesinden önce herhangi bir gürültü duymadım. Silahla vurulduğu sırada etrafında hiç kimse yoktu. "
Tanık İ.K. : " Nusret Kalkan kardeşimdir. Kendisi aktif bir PKK üyesidir. Olayın meydana geldiği gün anne ve babamla piknik yapıyorduk. Birden silah sesi duydum. Benden yaklaşık olarak yirmi veya otuz metre uzakta bir kişi yere düştü. Ona doğru koştum ve bu kişinin Nusret olduğunu gördüm. Kendisini hastaneye götürmemi söyledi. Üzerinde bir kot ve bir tişört vardı. Hastaneye gitmek üzere hemen yola koyulduk. Yolda jandarmalar bizi durdurdular. Yaralı kişinin kim olduğunu öğrenmek istiyorlardı. Sonra gitmemize izin vermediler. Orada yaklaşık olarak yirmi dakika kaybettik. Askerler hastaneye kadar bizimle birlikte geldi. Ardından hastanenin yolunu bulmak için de vakit kaybettik. "
29. Ağır Ceza Mahkemesi, Nusret Kalkan’ın PKK’ya mensup olduğunu 5 Mart 1999 tarihli bir duruşmada kabul ettiğini ve bundan gurur duyduğunu, yakalanana kadar faaliyetlerine devam edeceğini beyan ettiğini tespit etmiştir.
30. Ayrıca Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Nisan 2006 tarihinde ifadesi alındığı sırada bir PKK üyesinin resimlerinden Nusret Kalkan'ı tanıdığını ve özellikle PKK’nın Mardin-Savur bölgesinde etkin olan silahlı bir örgüt üyesi olduğunu beyan ettiğini dikkate almıştır. Bu kişiye göre, ilgili, 2005 yılında Nusaybin'de güvenlik güçlerine karşı yürütülen bir operasyona katılmıştır. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK mensubu olan dört başka tanığın daha bu ifadeyi doğruladığını ve bu ifadenin, Nusret Kalkan’ın örgüte 2001 yılında katıldığının ve örgüt içerisinde Agit kod adını kullandığının anlaşılmasına imkân verdiğini eklemiştir.
31. Ayrıca Ağır Ceza Mahkemesi, Nusret Kalkan'ın yasa dışı silahlı bir örgüte üye olmak ve ülke bütünlüğünün bozulmasını amaçlayan faaliyetlere katılmak suçlarından hakkında açılan bir ceza soruşturması dolayısıyla, 3 Temmuz 2007 tarihinden beri polis tarafından arandığını tespit etmiştir.
32. Midyat Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Ekim 2009 tarihinde, jandarma E.D.'nin kanun çerçevesinde davrandığı gerekçesiyle, kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan beraat etmesine karar vermiştir. Mahkeme, kararında özellikle aşağıdaki ifadeleri kullanmıştır:
'' (...) Olayın meydana geldiği gün sanık E.D. yasa dışı silahlı örgüt PKK üyesi Nusret Kalkan'ı yakalamakla görevlidir. [İlgili] etkin olarak polis tarafından aranmaktadır. E.D., Mardin'de bulunan Özışık Piknik alanında ekibiyle birlikte pozisyon almıştır. Güvenlik güçleri, Nusret Kalkan'ın söz konusu yere geleceğine dair bilgilendirilmişlerdir. Bölgeyi güvenli hale getirmişlerdir ve E.D., maktulü görür görmez, yüksek sesle, durması ve teslim olmasını söylemiştir. Nusret Kalkan, kaçmak için ormana doğru koşmaya başlamıştır. E.D., onu engellemek amacıyla, silahla üzerine doğru ateş etmiştir. Terör örgütü tarafından eğitilen Nusret Kalkan, mermilerden korunmak için eğilmiştir ve zigzaglar yaparak ilerlemiştir. Mermi sırtına isabet etmiştir ve yaralanmıştır. Yakınları onu hastaneye götürmek amacıyla derhal bir minibüse bindirmiştir. Güvenlik güçleri minibüsü durdurarak, yaralıyı hastaneye götürmüşlerdir. Ş.S.'ye ait olan araç aranmıştır ve bir şarjör ile kovanların bulunmasına imkân vermiştir ancak herhangi bir silah bulunamamıştır. Nusret Kalkan'ın yasa dışı silahlı örgütün etkin bir üyesi olmak suçuyla aranması, durdurmak amacıyla kendisine yüksek sesle yapılan ihtara uymaması ve kaçmak iç