CASE OF KAYTAN v. TURKEY - [Turkish Translation] by the Turkish Ministry of Justice
Karar Dilini Çevir:

 

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

 

 

KAYTAN / TÜRKİYE DAVASI

(Başvuru no. 27422/05)

 

 

 

KARAR

 

STRAZBURG

15 Eylül 2015

 

 

 

İşbu karar Sözleşme’nin 44 § 2 maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde kesinleşecek olup, bazı şekli değişikliklere tabi tutulabilir.

Kaytan / Türkiye davasında,

  Başkan Vekili

  Nebojša Vučinić,

  Yargıçlar
     Işıl Karakaş,
     Helen Keller,
     Paul Lemmens,
     Egidijus Kūris,
     Robert Spano,
     Jon FridrikKjølbro
ve Bölüm Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith’in katılımıyla oluşturulan ve Daire halinde toplanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (İkinci Bölüm), 25 Ağustos 2015 tarihinde gerçekleştirilen kapalı müzakerelerin ardından, aynı tarihte kabul edilen aşağıdaki kararı vermiştir.

USUL

1. Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açılan davanın temelinde, Türk vatandaşı Hayati Kaytan’ın (“başvuran”) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (“AİHM” veya “Mahkeme”) 30 Haziran 2005 tarihinde, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme’nin (“Sözleşme”) 34. maddesi uyarınca yapmış olduğu başvuru (no. 27422/05) bulunmaktadır.

2. Başvuran 1968 doğumludur ve hâlihazırda başvuranın müebbet hapis cezası infaz edilmektedir. Başvuran, Mahkeme önünde, Londra Barosuna kayıtlı avukatlar C. Vine, R. Reynolds ve S. Karakaş ile Ankara Barosuna kayıtlı avukatlar H. Geylani ve Y. Geylani Arslan tarafından temsil edilmiştir.

Türk Hükümeti (“Hükümet”) ise kendi görevlisi tarafından temsil edilmiştir.

3. Başvuran, mahkûm edildiği ve gözden geçirilmesi mümkün olmayan müebbet hapis cezasının Sözleşme’nin 3. maddesinin ihlalini teşkil ettiğini iddia etmiştir. Başvuran Sözleşme’nin 5, 6 ve 14. maddelerine dayanarak ayrıca, polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada avukat yardımından istifade edemediğinden, yargılamayı yapan mahkemenin bağımsız ve tarafsız olmadığından ve bazı tanıkların ifadelerinin doğruluğunu sorgulayamadığından şikâyetçi olmuştur.

4. Başvuru 25 Ocak 2011 tarihinde Hükümet’e tebliğ edilmiştir. Taraflar 2 Temmuz 2013 tarihinde, ek görüşlerini ibraz etmeye davet edilmiştir.

OLAYLAR

I. DAVANIN KOŞULLARI

5. 2002 yılının Mart ayında başvuranın gıyabında, yasa dışı silahlı örgüt PKK (“Kürdistan İşçi Partisi”) üyesi olduğu gerekçesiyle ceza yargılamaları başlatılmıştır. Cumhuriyet savcısı iddianamede diğer hususlar arasında, polise verdikleri ifadelerinde başvuranın 1991 yılından beri birtakım terör faaliyetlerine karıştığını ileri süren bazı sanıkların suçlayıcı ifadelerine dayanmıştır. Dolayısıyla, Uluslararası Polis Teşkilatı aracılığıyla başvuran hakkında kırmızı bülten çıkarılmıştır.

6. Başvuran belirtilmeyen bir tarihte Suriye’de yakalanmıştır. Başvuran iddiaya göre Şam Güvenlik Karargâhı’nda yirmi üç gün tutulduktan sonra, 15 Ağustos 2003 tarihinde Türk makamlarına teslim edilmiştir. Başvuranın tutukluluğunun başlangıcında düzenlenen tıbbi raporda herhangi bir kötü muamele emaresine rastlanmamıştır.

7. Başvuranın ifadesi 18 Ağustos 2003 tarihinde avukatı bulunmaksızın Erzurum Jandarma Komutanlığı tarafından alınmıştır. Gözaltında bulunan kişilerin haklarını açıklayan ve başvuran tarafından imzalanan belgeye göre, başvuran sessiz kalma ve avukata erişim haklarının yanı sıra kendisine isnat edilen suçlar hakkında bilgilendirilmiştir. Başvuran, avukat yardımından istifade etmeyi reddetmiş ve yasa dışı örgütteki faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir ifade vermiştir. Başvuran, 1989 yılından beri PKK üyesi olduğunu kabul etmiş, birtakım silahlı saldırılarda yer aldığını belirtmiş ve bu türden olayların ayrıntılarını açıklamıştır. Başvuran ayrıca, 1994 yılından beri yasa dışı örgütün Paris temsilcisi sıfatıyla hareket ettiğini belirtmiş ve bu yöndeki ifadesini imzalamıştır.

8. Başvuran aynı gün hastanede muayene edilmiştir. Başvuranın vücudunda herhangi bir kötü muamele emaresi kaydedilmemiştir. Akabinde başvuranın ifadesi Erzurum Cumhuriyet savcısı tarafından alınmıştır. Başvuran avukat yardımından istifade etmeyi reddetmiş ve bu hususu jandarmaya verdiği ifadesinde teyit etmiştir. Bu bağlamda, başvuran PKK üyesi olduğunu ve 1990 ile 1998 yılları arasında birtakım terör faaliyetlerine katıldığını ve ayrıca 1999 yılından beri yasa dışı örgütün Paris temsilcisi olduğunu kabul etmiştir. Başvuran ayrıca, kendisine isnat edilen silahlı saldırıların bazılarında yer aldığını kabul etmiştir. 1990 ve 1998 yılları arasında meydana gelen söz konusu olaylar yer, mahiyet ve tarihleriyle birlikte belirtilmiştir.

Başvuran 1992 yılında gerçekleşen beş (5) terör saldırısına katılmadığını belirtmiştir.

9. Aynı günün ilerleyen saatlerinde başvuran, Erzurum Devlet Güvenlik Mahkemesi huzuruna çıkarılmıştır. Başvuran mahkeme önünde bir avukat tarafından temsil edilmek istediğini dile getirmiş ve diğer beyanlarını bir avukat tayin edildiği zaman ifade edeceğini belirtmiştir. Erzurum Devlet Güvenlik Mahkemesi başvuranın tutuklu yargılanmasına hükmetmiş ve 7 Ocak 2003 tarihinde gerçekleştirilecek olan bir sonraki duruşmaya kadar avukat tayin edilmesi için başvurana süre vermiştir.

10. Erzurum Cumhuriyet savcısı 20 Ağustos 2003 tarihinde, başvuranı eski Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti Devletinin anayasal düzenini ve birliğini ortadan kaldırmayı ve topraklarının bir kısmını Devletin idaresinden ayırmayı amaçlamakla suçladığı ek bir iddianame sunmuştur.

11. Başvuranın üç avukatının hazır bulunduğu 9 Aralık 2003 tarihli beşinci mahkeme duruşmasında başvuran, ifade verdiği sırada psikolojik baskı altında olduğunu iddia ederek jandarmaya ve Cumhuriyet savcısına verdiği ifadelerini geri çekmiştir. Başvuran PKK üyesi olduğunu, ancak sadece üyelerin eğitiminden sorumlu olduğunu itiraf etmiş ve herhangi bir silahlı saldırıda asla yer almadığını ileri sürmüştür. Başvuran ayrıca, 1992 yılının Kasım ayında bir silahlı çatışmada yaralandığını ve bu tarihten itibaren sağ elini kullanamadığını ileri sürmüştür. Bu bağlamda başvuran, sağ eliyle bir silah tutamayacağını ortaya koyan bir tıbbi rapor talebinde bulunmuştur. Cumhuriyet savcısı başvuranın sağlıklı fiziki görünümüne atıfta bulunarak söz konusu talebe itiraz etmiştir.

12. Başvuranın temsilcisi duruşma esnasında, farklı ceza yargılamalarında diğer sanıkların başvuranın bir ekip lideri olarak müdahilliğini veya sorumluluklarını belirttikleri tanık ifadelerine, bu türden ifadelerin sadece cezalarda indirim yapılmasına imkân veren yasal hükümlerden istifade etmek amacıyla verildiğini ileri sürerek itiraz etmiştir. Yargılamaların hiçbir aşamasında söz konusu tanıkların çapraz sorgulanmaları talep edilmemiştir.

Yine aynı gün başvuran, mahkemeye yazılı görüşlerini sunmuş ve gözaltındayken verdiği ifadesini okumadan imzaladığını belirtmiştir.

13. Erzurum Atatürk Üniversitesi Adli Tıp Bölümü 27 Şubat 2004 tarihinde bir rapor düzenlemiştir. Raporda başvuranın sağ elinde işlev kaybı bulunduğu tespit edilmiş ve başvuranın tek eliyle ateşli silah kullanmasının oldukça güç olacağı sonucuna varılmıştır. Ancak raporda ayrıca, başvuranın sağ elinin vücudunun diğer kısımlarından destek alması halinde ateşli silah kullanabileceği açıklanmıştır.

14. Başvuran 4 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleştirilen dokuzuncu duruşmada tıbbi rapora itiraz etmiş ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan yeni bir rapor alınmasını talep etmiştir. Yargılamayı yapan mahkeme yeni bir tıbbi raporun davanın esası üzerinde herhangi bir etkisi olmayacağına ve dolayısıyla gerekli olmadığına hükmederek, söz konusu talebi reddetmiştir. Bu bağlamda mahkeme, başvuranın itiraf ettiği ve Kasım 1992’den önce, yani başvuranın eli yaralanmadan önce işlenmiş olan yasadışı faaliyetlerin başvuranın eski Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca yargılanması için yeterli olduğuna hükmetmiştir. Dolayısıyla mahkeme, ek bir tıbbi raporun gerekli olmadığına karar vermiştir.

15. Başvuran 24 Ağustos 2004 tarihinde gerçekleştirilen duruşmada, ek tıbbi rapor talebini yineleyerek, jandarmaya ve Cumhuriyet savcısı tarafından sorgulandığı sırada korku ve endişe içerisinde olduğunu ve Suriye’deki tutukluluk koşulları nedeniyle ifadelerini baskı altında verdiğini belirtmiştir. Başvuran, farklı yargılamalarda terörden yargılanan kişiler tarafından verilen tanık ifadelerinin sadece işbirliği yapmak ve daha hafif ceza hükümlerinden faydalanmak amacıyla yapıldığını ve başvuranın yetersizliğine ilişkin tıbbi rapor ortaya konur konmaz söz konusu ifadelerin reddedilebileceğini yinelemiştir. Başvuranın avukatları da savlarını yeni bir raporun ortaya konması üzerine dayandırmışlardır.

16. Bu arada, 16 Haziran 2004 tarihli 5190 sayılı Kanun ile Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırılmıştır. Dolayısıyla dava Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

17. Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi 21 Eylül 2004 tarihinde başvuranın suçunu sabit bularak mahkûmiyetine karar vermiştir. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında, başvuranın kendisine isnat edilen 59 olay arasından 1992’den önce yapılan en az 15 silahlı saldırıda yer aldığını tespit etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi başvuranın jandarmaya ve akabinde Cumhuriyet savcısına verdiği ifadesinde itiraf ettiği üç ilkokulun ateşe verilmesi, birtakım köy korucularına yönelik soygun ve güvenlik güçleriyle çatışmalar gibi eylemlerini sıralamıştır. Söz konusu eylemler ayrıca birbirleriyle ve söz konusu olaylarla ilgili çok sayıda resmi belgeyle kronolojik olarak örtüşmüştür. Ağır Ceza Mahkemesi ayrıca, söz konusu eylemlerin başvuranın eski Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca mahkûm edilmesi için yeterli olduğuna hükmetmiş ve başvuranın ancak birkaç duruşmadan sonra başlangıçtaki ifadelerini reddettiğinin, teröristlerin öldürüldüğü silahlı saldırılarda yer aldığını kabul etmeyi ve güvenlik güçlerinin öldürüldüğü silahlı saldırılarda yer aldığını reddetmeyi tercih ettiğinin altını çizmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi, olayların kronolojisi göz önünde bulundurulduğunda başvuranın savının inandırıcı olduğunun değerlendirilemeyeceğine işaret etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi ayrıca, başvuranın ceza yargılamaları boyunca sürekli ve gururlu bir biçimde, örgütün propagandasını yapma noktasına varacak şekilde yasa dışı örgütün üyesi olduğunu belirttiğini ve bu türden suçları tekrar işlemeyeceğine işaret eden herhangi bir pişmanlık göstermediğini belirtmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi son olarak başvuranın dahi ıslah amacıyla 4959 sayılı Kanun’dan yararlanma olanağını reddettiğine işaret etmiş (anılan Kanun’un 4. maddesinin belirli fıkralarında terör örgütünün yapısı ve faaliyetleri hakkında verilen bilginin doğruluğuna göre “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” yerine 12 ile 19 yıl arasında değişen hapis cezalarının verilmesi öngörülmektedir) ve dolayısıyla başvuranı “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına” mahkûm etmiştir.

18. Yargıtay 7 Ocak 2005 tarihinde mahkûmiyet kararını onamıştır.

II. İLGİLİ İÇ HUKUK VE ULUSLARARASI HUKUK

19. Mahkeme, ilgili iç hukuk ve arka plan bilgisine ilişkin olarak Öcalan/Türkiye (no. 2) (no. 24069/03, 197/04, 6201/06 ve 10464/07, §§ 62-71, 18 Mart 2014) kararına atıfta bulunmaktadır. Özet olarak, farklı yasal hükümler “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının” infazının bir mahpusun tüm yaşamı boyunca sürdürüldüğünü öngörmektedir ve şartlı tahliye veya zamanaşımı eski Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca mahkûm edilen suçlulara uygulanmamaktadır. Ciddi veya ölümcül hastalık halleri dışında bu türden suçluların hapis cezalarında indirim yapılamaz.

20. Müebbet hapis cezalarına ve hapis cezasının amaçlarına dair ilgili uluslararası ve karşılaştırmalı hukuka ilişkin bilgiler (Dickson/Birleşik Krallık ([BD], no. 44362/04, §§ 28‑36, AİHM 2007‑V), Kafkaris/Kıbrıs ([BD], no. 21906/04, §§ 68-76, AİHM 2008), Vinter ve Diğerleri/Birleşik Krallık ([BD], no. 66069/09, 130/10 ve 3896/10, §§ 59-81, AİHM 2013 (alıntılar)), ve Harakchiev ve Tolumov/Bulgaristan (no. 15018/11 ve 61199/12, §§ 157‑174, AİHM 2014 (alıntılar)) kararlarında bulunabilir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME

I. KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA

21. Başvuran Sözleşme’nin 5. maddesi kapsamında, gözaltında tutulduğu sırada avukat yardımından faydalandırılmadığından şikâyetçi olmuştur. Başvuran aynı hüküm kapsamında, ailesiyle irtibata geçemediğini ve gözaltında geçirdiği iddia edilen sürenin aşırı uzun olduğunu belirtmiştir.

22. Başvuran Sözleşme’nin 6. maddesi kapsamında, adil bir şekilde yargılanmadığını ileri sürmüştür. Bu bakımdan başvuran, yargılamayı yapan mahkemenin bağımsız ve tarafsız olmadığını, elinin durumuna ilişkin ek bilirkişi raporu alınması talebinin reddedildiğini ve polise verdikleri ifadelerinde kendisi aleyhine tanıklık eden birtakım sanıkların ifadelerinin doğruluğunu sorgulaması için kendisine imkân verilmediğini ileri sürmüştür.

23. Başvuran Sözleşme’nin 14. maddesi kapsamında, Kürt asıllı olması dolayısıyla ayrımcı muameleye maruz kaldığından şikâyetçi olmuştur.

24. Başvuran son olarak Sözleşme’nin 3. maddesine dayanarak, Suriye’de gözaltında tutulduğu sırada aşağılayıcı muameleye maruz kaldığından şikâyetçi olmuştur. Başvuran özellikle Suriye’deki cezaevi koşullarının onur kırıcı olduğunu, Türkiye’ye nakledilirken zincirlendiğini ve gözlerinin bağlandığını iddia etmiştir. Başvuran bu bağlamda ayrıca, Almanya’da ikamet izni bulunması nedeniyle, Suriye makamları tarafından Türkiye’ye nakledilmesinin yasa dışı olduğunu ileri sürmüştür. Başvuran ayrıca, Türkiye’de ifade verdiği sırada kendisini suçlayıcı ifadeleri imzalamaya zorlandığını belirtmiştir. Başvuran ayrıca, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının mahiyeti itibariyle Sözleşme’nin 3. maddesinin ilkelerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

A. Sözleşme’nin 5. maddesi kapsamında ileri sürülen şikâyetler

25. Başvuran, gözaltında tutulduğu sırada avukatlık yardımından faydalandırılmadığı hususunda şikâyette bulunmuştur. Ayrıca, ailesiyle iletişim kurmasına izin verilmediğini ileri sürerek; gözaltında tutulduğu sürenin uzunluğu hakkında şikâyetçi olmuştur.

26. Mahkeme, başvuranın gözaltında tutulduğu süreçte avukatlık yardımından faydalandırılmadığına ilişkin şikâyetinin, Sözleşme’nin 6. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği kanaatindedir. Diğer şikâyetlere ilişkin olarak, başvuranın gözaltı süresinin 18 Ağustos 2003 tarihinde sona erdiğini; başvurunun ise 30 Haziran 2005 tarihinde, diğer deyişle altı aydan daha fazla bir süre sonra gerçekleştirildiğini kaydetmektedir.

27. Başvurunun bu kısmının, Sözleşme’nin 35 §§ 1 ve 4. maddeleri kapsamında, altı aylık süre sınırının dışında gerçekleştirilmesinden dolayı reddedilmesi gerekmektedir.

B. Sözleşme’nin 6. maddesi kapsamında ileri sürülen şikâyetler

1. Avukat yardımından yoksunluk

28. Başvuran, gözaltındayken avukat yardımından faydalandırılmadığını iddia etmiştir.

29. Hükümet, başvuranın bu türden bir haktan feragat etmesi nedeniyle bu iddiaya karşı çıkmıştır.

30. Mahkeme ilk olarak, ilgili tarihte gözaltında tutulan kişilere yönelik olarak avukatlık yardımının sağlanması hakkında herhangi bir hukuki kısıtlama bulunmadığını gözlemlemektedir (aksi yöndeki karar için bk. Salduz / Türkiye [BD], no. 36391/02, § 14, AİHM 2008, ulusal mevzuat için bk. §§ 27-29). Ayrıca, başvuranın, yakalanan kişilerin haklarını açıklayan iki (2) adet form imzaladığı tartışmasız bir gerçektir. Bu formlara göre, başvurana sessiz kalma hakkının ve avukatlık yardımı hakkının hatırlatılmasına rağmen, avukat yardımına ihtiyacı olmadığını belirtmiş ve jandarma ve sonrasında savcılık önünde ifade vermiştir (bk. yukarıdaki 7 ve 8. paragraflar).

31. Mahkeme, başvuranın mahkeme önünde yargılamanın hiçbir aşamasında, avukat atanması talebinin yerel makamlarca reddedildiği

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat