CASE OF McCANN v. THE UNITED KINGDOM - [Turkish Translation] by the COE Human Rights Trust Fund
Karar Dilini Çevir:

 

 

© Avrupa Konseyi/Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2012. İşbu çeviri, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Vakıf Fonu’nun desteğiyle yapılmıştır (/humanrightstrustfund). Bu çeviri, Mahkeme’yi bağlamamaktadır. Daha fazla bilgi için, bu belgenin sonunda bulunan, telif haklarına ilişkin belgeyi okuyunuz.

© Council of Europe/European Court of Human Rights, 2012.This translation was commissioned with the support of the Human Rights Trust Fund of the Council of Europe (/humanrightstrustfund). It does not bind the Court. For further information see the full copyright indication at the end of this document.

© Conseil de l’Europe/ Cour Européenne des Droits de l’Homme, 2012. La présente traduction a été effectuée avec le soutien du Fonds fiduciaire pour les droits de l’homme du Conseil de l’Europe (/humanrightstrustfund). Elle ne lie pas la Cour. Pour plus de renseignements veuillez lire l’indication de copyrights/droits d’auteur à la fin du présent document.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DÖRDÜNCÜ SEKSİYON

 

 

 

McCANN/BİRLEŞİK KRALLIK DAVASI

 

(Başvuru no. 19009/04)

 

 

 

KARAR

 

 

 

STRAZBURG

 

 

 

13 Mayıs 2008

 

 

 

Nihai karar

 

 

13/08/2008

 

 

Nihai karardır. Şekli düzeltmeler yapılabilir.

McCann/Birleşik Krallık davasında,

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin dördüncü seksiyonu, aşağıdaki üyelerle:

Lech Garlicki, Mahkeme Başkanı,
Nicolas Bratza,
Giovanni Bonello,
Ljiljana Mijović,
David Thór Björgvinsson,
Ján Šikuta,
Päivi Hirvelä, Yargıçlar,
ve Lawrence Early, Yazı İşleri Müdürü,

22 Nisan 2008 tarihindeki kapalı oturumda, aynı tarihte kabul edilen aşağıdaki kararı vermiştir:

USUL

1. Bu dava, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallık’ına karşı, bu Devlet’in bir vatandaşı olan, Bay Gerrard McCann tarafından (‘başvuran’), 20 Mayıs 2004 tarihinde, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin (‘Sözleşme’), 34. maddesi uyarınca, Mahkeme’ye sunulan, 19009/04 numaralı başvuru sonucu görülmektedir.

2. Adli yardım talebi kabul edilmiş olan başvuran, Solihull’da solicitor olan, Bay Gurbinder Gill tarafından temsil edilmektedir.

3. Başvuran, Birmingham yerel yönetiminin (‘yerel yönetim’) kendisine karşı açmış olduğu, zilyetliğin kaldırılması davasının, Sözleşme’nin, 6,8 ve 14. maddelerine aykırı olduğu kanaatindedir.

4. Başvuru, Mahkeme’nin, Dördüncü Seksiyonu’na tevdii edilmiştir (İç Tüzük’ün 52/1. maddesi). Bu Seksiyon nezdinde, davayı incelemekle yükümlü olan Daire, İç Tüzük’ün 26/1. maddesine göre oluşturulmuştur (Sözleşme’nin 27/1. maddesi).

5. 10 Mayıs 2005’te, Daire, kabul edilebilirlik ve esası birlikte incelemeye karar vermiştir (Sözleşme’nin 29/3. maddesi ve İç Tüzük’ün 54A maddesi). Daire, taraflara danışıldıktan sonra, esasa ilişkin duruşma yapılmasına gerek olmadığına karar vermiştir (İç Tüzük’ün 59/3. maddesi). Tarafların ikisi de, diğerinin görüşlerine ilişkin yorumlarını sunmuşlardır.

OLAYLAR

I. DAVANIN KOŞULLARI

6. Başvuran, 1968 doğumludur ve Birmingham’da oturmaktadır. Tarafların anlatımıyla olaylar aşağıdaki şekilde gelişmiştir.

7. Temmuz 1998’de, ilgili ve karısı, yerel yönetime ait olan dört odalı bir evin (bundan sonra, ‘ev’ olarak anılacaktır) kiracısı olmuşlardır. 1985 Lojman Kanunu gereğince (bkz. 20. paragraf), kira sözleşmeleri koruma altındadır.

8. 2001 yılının başında, evlilikleri sona ermiş ve başvuranın karısı, çiftin iki çocuklarını da alarak evden taşınmıştır. 5 Nisan 2001’de, Bay McCann’in temsil edilmediği çekişmeli bir davanın sonunda, mahkeme, üç ay süreli bir rahatsız etmeme kararı almış ve ilgilinin, evi terk etmesini gerektiren, zilyetliğin sona erdirilmesi kararı vermiştir ve Bay McCann evi terketmiştir. Bayan McCann, çocuklarıyla birlikte eve tekrar yerleşmiş fakat 14 Nisan 2001’de, kocasının yeniden ortaya çıkarak, ondan ve erkek arkadaşından öfkesini çıkarmak için levyeyle kapıyı zorladıktan sonra evi terk etmiştir. Bu olaydan sonra, başvuran hakkında ceza davası açılmıştır fakat bu dava, delil yetersizliği nedeniyle, başvuranın, beraatıyla sonuçlanmıştır.

9. 18 Nisan 2001’de, Bayan McCann, yerel yönetim nezdinde, aile içi şiddet nedeniyle, başka bir lojmana yerleştirilme talebinde bulunmuştur. 8 Ağustos 2001’de, yerel yönetim, kira sözleşmesi hakkından vazgeçtiğini belirten bir not eşliğinde, Bayan McCann’e anahtar teslim etmiştir. Aile içi şiddet durumunda uyguladığı politikaya uygun olarak, yerel yönetim, Bayan McCann’e, çocuklarıyla taşınacağı bir lojman tahsis etmiştir. Yerel yönetim, evi denetlemiş ve evden mobilyaların alınmış olduğunu ve yeniden oturulabilir hale getirilmesi için 15.000 İngiliz sterlini harcanması gerektiğini tespit etmiştir. Yerel yönetimin söylediğine göre, bu lojmanda, o andan itibaren kimse oturmamıştır.

10. Kasım 2001’de, başvuran, eve yeniden yerleşmiş ve yenileme çalışmaları yapmıştır. Eşiyle ilişkileri iyiye gitmiş ve eşinin de desteğiyle, dört odalı bir evin kendisi için çok büyük olduğu için, başka bir kiracıyla değiştirmek istediğini fakat kendisine halen aynı semtte, çocuklarını ziyaret etme hakkı kapsamında, uygun bir ev gerektiğini belirtmiştir.

11. 4 Ocak 2002’de yapılan bu taleple ilgili olan gelişmeler, Yerel Yönetim Lojman Hizmetleri nezdinde tamamlanmıştır. Aynı tarihte, aslında, evin boş olmadığını fark edip, bir hukukçuya danıştıktan sonra, Bayan McCann’in evine bir görevli gelerek, fesih ihbar bildirimini imzalayarak, kira sözleşmesinin feshedilmesini talep etmiştir. Yerel yönetimin, zilyetliğin kazanılması talebinde bulunduğu county court hakimi, Bayan McCann’in, haberdar edilmediğini ve fesih ihbarın, eşinin, evde oturma hakkını kaybettirdiğinden ya da başka bir sosyal lojmana yerleştirilme hakkı olmadığından haberi olmadığına karar vermiştir (bkz. aşağıdaki 19. paragraf). Yerel yönetime, yaklaşık bir hafta sonra gönderilen bir mektupla, Bayan McCann, bu fesih ihbar bildirimini geri çekmeyi denemiş fakat bu mümkün olmamıştır.

12. Başvuran, kira sözleşmesinin feshedildiğinden haberdar edilmiş ve kendisine evi boşaltma uyarısı yapılmıştır. 11 Haziran 2002’de, Yerel Yönetim Tahsis Sorumlusu Denetim Komisyonu, kendi politikasına uygun olarak, aile içi şiddet durumunda, evle ilgili eski kira sözleşmesi hakkının geri verilmeyeceğine ve her halükarda, geçindirmekle yükümlü olduğu kimse olmadığı için, başvuranın, başlangıçta, aileye verilen lojman koşullarını yerine getirdiği için, şu anda lojman hakkı olmadığına karar vermiştir.

13. 11 Ekim 2002’de, county court önünde, yerel yönetim, başvurana karşı, zilyetliğin kazanılması davası açmıştır ve başvuran, Bayan McCann tarafından verilmiş olan fesih ihbara dayanarak, zilyetliğinin sona erdirilmesinin, Sözleşme’nin 8. maddesinde öngörülen, konutuna saygı gösterilmesi hakkının ihlal ettiğini öne sürerek itiraz etmiştir.

14. 15 Nisan 2003’te vermiş olduğu kararda, county court’un hâkimi, lojmanla ilgili common law kuralları ve kanunların (bkz. aşağıdaki 19-20. paragraflar), başvurana, yerel yönetimin yaptığı taleple ilgili savunma imkânı vermediklerini belirtmiştir. 8. madde kapsamında, hâkim, bu tip davalardaki içtihada göre, yerel yönetimin mülk sahibi olarak ve lojman ihtiyacı içindeki kişilerin çıkarlarının, common law ve yasal mevzuatın kurallarıyla düzenlendiklerini ve yerel yönetimin, hukuka uygun şekilde hareket etmiş olması koşuluyla, mahkemelerin, 8. maddenin, eski kiracı için güvence altına aldığı hakların, gerektiği gibi dikkate alınmadığı, istisnai durumlar dışında, zilyetliğin kazanılması talebini reddedemeyeceği yönünde olduğunu belirtmiştir. Hâkim, Bayan McCann’in hangi koşullar altında, fesih ihbar bildirimini imzalamış olduğunu dikkate almış ve onun imzalamaya yönlendirilmiş olması haricinde, yerel yönetimin, 1985 Lojman Kanunu’nun 84. maddesi gereğince, zilyetliğin kazanılması talebi yapmış olması gerektiğine karar vermiştir (bkz. aşağıdaki 20. paragraf). Bu durumda, ilgili, hâkimi, bu başvuruya hak vermesinin makul olmadığına ikna etmeyi deneyebilirdi. Bayan McCann ve kendisi, aile içi şiddet iddialarına ilişkin olarak dinlenebilirlerdi. Bay McCann, örneğin, oturma konusundaki, ihtiyaçlarını veya çocuklarının ziyareti esnasında ortaya çıkacak ihtiyacı öne çıkarabilirdi. Hâkim, yerel yönetimin, Sözleşme’nin 8/2. maddesinin gerekliliklerine uygun olarak hareket etmediğine karar vermiş ve zilyetliğin kazanılması talebini reddetmiştir.

15. Court of Appeal önünde, yerel yönetimin yapmış olduğu istinaf talebi, Qazi v. London Borough of Harrow ([2003] UKHL 43 ( ‘Qazi davası’ ; bkz. aşağıdaki 22-25. paragraflar) davasında, Lordlar Kamarası önünde yapılan başvurunun sonucu beklenirken, ertelenmiştir. 9 Aralık 2003’te, Lord Jusitce Mummery, Court of Appeal tarafından mevcut davada verilen kararın, aşağıdaki kesitlerini okumuştur:

‘ (...) 8. madde, zilyetliğin kazanılması davasında, söz konusu yerlerin, bu madde anlamında, oturan kişinin, ‘konutu’ olmasına rağmen, savunma olarak öne sürülemez. Yerel yönetim, yetki aşımı olmaksızın ve haklı olarak, korunan kira sözleşmesini feshetmeyle sonuçlanan, fesih ihbarı imzalatmıştır. Kimse, bu kira sözleşmesinin, başvuranın karısının yapmış olduğu fesih ihbar neticesinde sona erdiğine itiraz etmemektedir. Ulusal hukukun kuralları, yerel yönetime, kira sözleşmesinin feshedildiği andan itibaren, söz konusu yerlerin mülkiyetini derhal geri almaya dair, mutlak bir hak vermektedir. 1985 Kanunu’nun, 82. maddesinde öngörülen ve korunan bir kira sözleşmesine son vermek isteyen her kamu kurumunun izlemesi gereken prosedür, kiracının, fesih ihbar vermiş olması halinde uygulanmaz. Oysa imzalayan kişinin, o yerde oturan kişi için sonuçlarını ölçememiş olmasına rağmen, mevcut olayda verilen fesih ihbar geçerlidir.

Burada, örneğin, fesih ihbarın tebliğ edilmesinden sonra, yeni ve öngörülen zilyetliğin sona erdirilmesinin sonuçlarını temelden etkileyecek ve yerel yönetime, hangi gerekçelerle, 8. maddeden doğan hakların dikkate alınmasına gerek olmadığını belirtmesi yönünde bir yükümlülük yükleyecek bir olayın ortaya çıkması durumunda olduğu gibi, ‘tamamen istisnai’ bir durum söz konusu değildir (Qazi kararı, 79. paragraf [yukarıdaki 24. paragraf]).

16. Başvuran, 4 Ocak 2002 tarihli kararla, yerel yönetimin, eşine imzalattığı fesih ihbarı ve yerel yönetimin 11 Haziran 2002 tarihinde almış olduğu zilyetliğin kazanılması davası açma kararını, hâkim tarafından kontrol ettirme talebinde bulunmuştur. Bu talebi, 23 Eylül 2004 tarihinde reddedilmiştir. Hâkim, özellikle de, Bayan McCann’e, fesih ihbarı imzalatan yerel yönetimin, lojman kiralanmasıyla ilgili durumu resmileştirmeye çalışmasının, yetki aşımı anlamına gelmediğini ve aile içi şiddet durumunda kendi politikasını uygulama kararının, ne yasaya aykırı ne de kendisinin meşru olarak verebileceği kararların dışında olmadığını çünkü şiddetin, rahatsız etmeme ve zilyetliğin sona erdirilmesi kararlarıyla sabit olduğunu belirtmiştir. Hâkim, aşağıdaki ifadelerle devam etmiştir:

‘Court of Appeal’in Bay McCann ve yerel yönetim ararsındaki ihtilaf hakkında gerektiği gibi karar verdiği ve yerel yönetimin yaptığı talebin, bu sorunları yeniden doğurmaya yönelik olduğu kanaatindeyim. Yerel yönetimin söz konusu yerlerin zilyetliğini kazanma hakkı vardır ve yargısal denetim talebi reddedilmelidir (...)
Daha genel anlamda, kamu kurumlarının şeffaflık göstermemek durumunda olmaları, bu tip bir karara, kanuna göre itiraz edilip edilemeyeceğiyle ilgisizdir. Yerel yönetimin, açık olmasını ve bir kiracı veya oturan bir kişinin hakları üzerinde etkisi olacak olan, yeniden yerleştirme talebinin, yürürlükteki kira sözleşmesinin feshedilmesi yükümlülüğünü belirtmesini engellememektedir. Böylece, açıklık kabul edilebilirdir ve bazı sorunlar engellenebilir’.

17. 9 Aralık 2004’te, Court of Appeal’da, istinaf yoluna başvurma talebi reddedilmiştir.

18. Başvuran, 22 Mart 2005’te, evden atılmıştır.

II. ULUSAL HUKUK VE UYGULAMA

A. Common law’a göre fesih ihbar bildirimi

19. Common law’a göre, bir kiracı tarafından usule uygun olarak verilen fesih ihbar, diğer kiracıların haberi ya da rızası olsun olmasın, kiralamaya son vermektedir (Hammersmith and Fulham London Borough Council v. Monk [1992] 1 All ER 1). Kira sözleşmesi feshedildikten sonra, söz konusu yerde kalan eski kiracı, orayı haksız şekilde işgal etmektedir ve mal sahibi, derhal, bu yerin zilyetliğini geri alabilir.

B. 1985 Lojman Kanunu Uyarınca Koruma Altındaki Kira Sözleşmeleri

20. 1985 Lojman Kanunu’nun 82. maddesi, başvuran gibi, yerel yönetim ya da başka bir kamu kurumuna ait olan bir lojmanın kiracısının, zilyetliğin elinden alınmama hakkı olduğuna işaret etmektedir. Bu Kanun’un, 84/1. maddesine göre, hâkim, bu tip lojmanlar için, bu Kanun’un 2 Ek’inde öngörülen gerekçelerden biri ya da birçoğunun bulunması halinde, zilyetliğin geri alınmasına hükmedebilir. Söz konusu Ek’in, 2a) bendinde öngörülen gerekçe, biri ya da her ikisine de kiralanmış olan bir lojmanda, çift olarak yaşayan kişilerden birinin, şiddet ya da şiddet tehdidi nedeniyle taşınması ve hâkimin, giden kişinin geri dönmeyeceğine ikna olması durumunu kapsamaktadır. 84/2. madde, zilyetliğin kazanılmasının, böyle bir durumda, ‘hâkimin, bunun makul olduğu kanaatinde olmasıyla’ mümkün olduğunu belirtmektedir.

C. Aile içi şiddet durumunda yerel yönetimin politikası

21. Birmingham yerel yönetiminin, sosyal lojmanların tahsis edilmesi politikasına ilişkin kitabının, 30.8. paragrafına göre;

‘1. Kiracıların ilişkisinin bitmesi halinde, evi terk eden kişiden, fesih ihbar bildirimi imzalaması talep edilmesi gerekir ve bu durum, kira sözleşmesinin tamamına son verir.

2. Lojmanın, orada oturan aile fertlerinin ihtiyaçlarını karşılıyor olması durumunda, yeni bir kira sözleşmesi yapılabilir.

3. Aksi halde, (örneğin, evin, çok büyük olması halinde), kiracıya başka bir lojman teklif edilmelidir (...)’.

Aile içi şiddet söz konusu olduğunda, direktifler aşağıdaki hükümleri öngörmektedir (paragraf 3.7.1.) :

‘Aile içi şiddet, yetkili makamın öngördüğü kiralama koşullarında öngörülen ve gözden geçirilmiş haliyle, kira sözleşmesine son veren nedenlerden biridir. Tespit edilen aile içi şiddet faillerine karşı tedbirler alınır ve bu kişiler, lojmanlarını kaybedebilir ya da kendi istekleriyle evsiz kalan kişiler olarak kaya geçirilebilirler’ :

Aile içi şiddet iddiaları üzerine lojmanını kaybeden herkes, bunun gerçekliğine itiraz ederek, kendi isteğiyle evsiz kalmadığını öne sürebilir ve bu durumda, yerel yönetim, onu yeniden lojmana yerleştirmek durumunda kalır.

D. Qazi davasında Lordlar Kamarası’nın vermiş olduğu karar

22. Qazi v. London Borough of Harrow ([2003] UKHL 43 davasının konusu da, bir adam ve eşine birlikte kiralan bir lojmanın, zilyetliğinin geri alınmasına ilişkindi. Evlilik sona erdikten sonra, Bayn Qazi’nin fesih ihbarda bulunmasıyla, kira sözleşmesi de sona ermiştir. Yerel yönetim, bu lojmanı, Bay Qazi’ye vermeyi reddetmişse de, Bay Qazi orada yeni ailesiyle oturmaya devam etmiş ve zilyetliğin kazanılması davasına, bunun, Sözleşme’nin 8. maddesinde güvence altına alınan, konuta saygı gösterilmesi hakkına aykırı olduğu gerekçesiyle, itiraz etmiştir.

23. Lordlar Kamarası, oybirliğiyle, kira sözleşmesi feshedilmiş olsa bile, söz konusu lojmanın, halen, Bay Qazi’nin konutu olduğu ve böylelikle 8. maddenin devreye girdiğine karar vermiştir. Bununla birlikte, hâkimlerin çoğunluğu, (Lord Hope of Craighead, Lord Millett ve Lord Scott of Foscote), bu madenin, yerel yönetimin, mal sahibi ya da kiralayan olarak, söz konusu yerlerin zilyetliğini kazanma hakkını engellemek için kullanılamayacağı kanaatindedirler. Bu hak, mutlak ve doğrudan bir hak olduğu için, Sözleşme’nin 8. maddesinde öngörüldüğü şekliyle, Bay Qazi’nin, konutuna saygı gösterilmesi hakkına müdahale olmamıştır ve bu nedenle, 8/2. madde anlamında, zilyetliğin sona erdirilmesinin gerekçelendirilmesi sorunu bulunmamaktadır. Her halükarda, yerel yönetim, mal sahibi ve kiralayan sıfatıyla ve iddia edebileceği hakların türü nedeniyle, 8/2. maddeye göre, haklı durumdadır. Çoğunluktaki hakimler, Komisyon’un, kira sözleşmesi feshedilen eski kiracıların zilyetliklerinin elinden alınmasına ilişkin benzer şikayetlerin yerinde olmadığına ilişkin olarak verilen bazı kararları belirtmişlerdir (S./Birleşik Krallık, no. 11716/85, 14 Mayıs 1986 tarihli Komisyon kararı, Karar ve Raporlar (DR) 47, s. 274; D.P./Birleşik Krallık, no. 11949/86, 1 Aralık 1986 tarihli Komisyon kararı, DR 51, s. 195; Ure/Birleşik Krallık, no. 28027/95, 27 Kasım 1996 tarihli Komisyon kararı; Wood/Birleşik Krallık, no. 32540/96, 2 Temmuz 1997 tarihli Komisyon kararı ).

8. maddenin uygulanabilir olduğuna karar veren Lord Hope, aşağıdaki ifadelerle devam etmiştir:

‘ (...) Mevcut olaylar dikkate alındığında, bizim hukuk sistemimizde, 8/2. maddeye göre, bir müdahale yapılıp yapılamayacağının belirlenmesi için, davanın, county court önüne gönderilmesini gerektirecek hiçbir sorun olmadığı kanaatindeyim (...)

8/1. maddeden doğan, konutuna saygı gösterilmesi hakkının önemsiz olduğunu söylemiyorum. Fakat fesih ihbarın tebliğ edilmesinden sonra, kamu kurumu tarafından, lojmanın zilyetliğinin alınarak, bekleme listelerindeki kişilere kiralanabilmesine imkân veren kanunun uygulanmasına ilişkin müdahalenin, bu hakkın özünü ihlal etmediği kanaatindeyim. (...) Mevcut olayda, 8/2. maddenin, bir müdahaleye izin verip vermediğini tespit etmesi için, davayı, county court’a göndermeye gerek yoktur.’

Lord Millett, benzer ifadeler kullanmıştır:

‘ (...) Bana göre, davacının, konutunu oluşturan ve oturduğu yerlere ilişkin koşullara riayet edilmesini sağlamak, kural olarak, 8. maddeyi ihlal etmemektedir. Sonuçta, bu maddenin 1. bendi, konut hakkını değil, sadece konuta ‘saygı’ gösterilmesi hakkını güvence altına almaktadır’.

8/2. maddenin gerektirdiği dengenin kurulması konusunda da, aşağıdaki ifadeleri kullanmıştır:

‘ (...) Sonucu, önceden biliniyorsa, bir denge kurmaya çalışmaya gerek yoktur. Mevcut olayda (...), yerel yönetimin, derhal, lojmanın zilyetliğini kazanma hakkı bulunmaktaydı. Bay Qazi, orada oturmaktaydı ve zilyetliğin elinden alınması, kuşkusuz, onun konut hakkına saldırı olurdu. Bununla birlikte, lojmanda oturma hakkı sona ermiş olan kira sözleşmesindeki koşullarla sınırlıydı. Evden çıkarma, yerel yönetimin, mal sahibi sıfatıyla sahip olduğu hakların korunması için açıkça gerekli idi. Bay Qazi’yi, oturmasına izin verilen sürenin sonunda, evi terk etmesi için uyaran yerel yönetim, ilgilinin, konutuna ‘saygı gösterme’ yükümlülüğüne aykırı hareket etmemişti. Burada, sağlanması gereken bir denge bulunmamaktaydı (...)’.

Lord Scott, Lord Hope ve Millett’in görüşlerine, farklı gerekçelerle de olsa katılmaktaydı:

‘Bana göre, Bay Qazi’nin, 8. madde anlamında, bir ‘konutu’ olduğuna karar veren, Court of Appeal, bu anlamda, iddia edebileceği hakların, lojman konusundaki kurallar gereğince, yerel yönetimin, zilyetliği kazanmaya ilişkin tartışmasız ve bilinen hakkının üstünde olmadığı sonucuna ulaşmış olmalıdır. Kendi adıma, ben, bu koşullarda, 8. maddenin uygulanamayacağına karar verirdim. Fakat evden atma kararının ‘kanunla öngörülmüş olduğu’ ve yerel yönetimin mülkiyet hakkının uygulanması için gerekli olduğu söylenebilir. (...) Fakat bu da aynı kapıya çıkar. 8. madde, her mülk sahibinin ve kiralayanın, mülkünün, zilyetliğini kazanma hakkına engel yaratmak için öne sürülemez.’

24. İstisnai durumlarda hukuk yollarına ilişkin soruna gelince, Lord Hope, Qazi davasının 79. paragrafında, komşuluk sorunları nedeniyle, bir lojmandaki kiracının zilyetlik hakkının elinden alınmasına ilişkin olan ve Court of Appeal’in, yerel yönetim tarafından alınan, evden çıkarma kararına, gereken süreler içinde açılan bir itiraz davası çerçevesinde, 8. madde kapsamında itiraz edilebileceğine karar vermiş olduğu Sheffield City Council v. Smart [2002] EWCA Civ 4 davasını belirtmiştir. Daha sonra, Lord Hope, Smrat davasında, Court of Appeal’ın kullandığı ifadeleri belirtmiştir:

‘Evden çıkarma kararının tebliğ edilmesinden sonra ve zilyetliğin sona erdirilmesini temelden değiştiren çok istisnai bir olayın gerçekleştiği nadir durumlarda, zilyetliğin kazanılmasına ilişkin yargılamayı yapan, county court’un hâkimi, zilyetliğin kazanılması kararı verilmesinin gerekçelendirilip gerekçelendirilemeyeceğini söylemek durumunda kalabilir (...). Kiracının, çok istisnai bir şekilde, bu soruları, yerel mahkeme tarafından, evden çıkarma kararı tebliğ edildikten sonra zilyetliğin kazanılması davası açılan county court önünde, Lord Millett’in de söylediği gibi, böyle bir belgenin tebliğ edilmesine, High Court önünde, gereken sürelerde, itiraz edilebileceği akılda tutularak, sorup soramayacağına ilişkin görüşümü açıklamayı ertelemekteyim. Mevcut durum, kira sözleşmesinin, kiracıların biri tarafından verilen fesih ihbar bildirimiyle feshedildiği için, farklı bir durumdur’.

Lord Millet, şu ifadeleri eklemiştir:

‘İstisnai hallerde, yerel yönetimin, gayri meşru gerekçelerle ya da gizli düşüncelerle, hakkaniyetsiz şekilde hareket ettiği kanaatinde olan davacı, yargısal denetim talebiyle, High Court’a başvuru yapabilir. Bu başvuru yolunun varlığı ve hâkimin, mal sahibinin, zilyetliği kazanma hakkı olup olmadığını incelemesine izin veren, yargı kararı olmaksızın, lojmanda oturan kişiyi çıkarmanın imkânsız olması, konutun gerekli ve uygun şekilde korunmasını sağlamak için yeterli olmaktadır’.

25. Muhalefet şerhi bulunan azınlıktaki hâkimlere göre (Lord Bingham of Cornhill ve Lord Steyn), mevcut olayda, bir kişinin, konut hakkına saygı gösterilmesine müdahalede bulunulduğunu iddia edilmiş olması nedeniyle, bu saldırının gerekçelendirilmesi sorunu bu olayda mevcuttu ve county court’a gönderilmeliydi. Her iki hâkim de, Court of Appeal tarafından, Sheffield City Council v. Smart (bkz. yukarıdaki 24. paragraf) kararındaki bir kesite gönderme yapmışlardır:

‘26. (...) ‘Konut’ kavramı, Sözleşme anlamında özerk bir kavramdır ve mülk sahibinin herhangi bir yasal statüsüyle ilgili değildir. Ayrıca, mevut davalarda, Sheffield ve Sunderland’daki binalar, tartışmasız, istinaf davacılarının konutuydular. Bu kişilerin atılması nedeniyle, zilyetliğin kazanılması kararları, bana göre, istinaf davacılarının, konutlarına saygı göste

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat