YEŞİLKAYA v. TURKEY - [Turkish Translation] by the Turkish Ministry of Justice
Karar Dilini Çevir:

 

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

 

KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR

 

Başvuru No. 47157/10
Elbeyi ve RefikaYEŞİLKAYA/Türkiye

 

26 Mayıs 2015 tarihinde,

Başkan

András Sajó,

Yargıçlar

Işıl Karakaş,

Nebojša Vučinić,

Helen Keller,

Paul Lemmens,

Robert Spano,

Jon Fridrik Kjølbro,

ve Bölüm Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith’in katılımıyla oluşturulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (İkinci Bölüm), Daire olarak toplanarak, 7 Temmuz 2010 tarihinde yapılan başvuruyu ve davalı Hükümet tarafından sunulan görüşler aynı zamanda başvuranların cevaben sundukları görüşleri dikkate alarak, gerçekleştirilen müzakerelerin ardından, aşağıdaki kararı vermiştir:

OLAY

1. Başvuranlar Elbeyi Yeşilkaya ve Refika Yeşilkaya, T.C. vatandaşı olup sırasıyla 1953 ve 1958 doğumludurlar ve Bursa’da ikâmet etmektedirler. Başvuranlar, Mahkeme önünde, Bursa Barosu’na bağlı olan Avukat A. Yılmaz tarafından temsil edilmişlerdir. Türk Hükümeti ise (“Hükümet”) kendi görevlisi tarafından temsil edilmiştir.

A. Davanın Koşulları

2. Başvurunun kendine özgü koşulları, başvuranlarca ifade edildiği şekilde aşağıdaki gibi özetlenebilir.

1. Uğur Yeşilkaya’nın İntihar Etmesi Hakkında

3. Başvuranların oğlu Uğur Yeşilkaya (“Uğur”), 1 Nisan 2005 tarihinde, Çorlu’da askerlik hizmetine başlamıştır.

4. Başvuran, tıbbi muayene sonucunda, askerlik hizmetini gerçekleştirmeye elverişli olduğu sonucuna varılmıştır.

5. Uğur’un, askerlik hizmeti sırasında, psikolojik sorunlarının olduğu tespit edilmiştir. Uğur, 6 Temmuz 2005 tarihinde, doktorların “anksiyete ile giden uyum bozukluğu” teşhisi koydukları Çorlu Asker Hastanesi Psikiyatrik Kliniği’ne sevk edilmiştir. Doktorlar, Uğur’u kışlasına göndermeden önce, ilaç tedavisi önermişlerdir ve kendisinin üç ay sonra doktorlar tarafından yeniden muayene edilmesini talep etmişlerdir.

6. Uğur, 10 Temmuz 2005 tarihinde yani klinikteki tıbbi tedavisinden dört gün sonra, ateşli bir silah ile nöbet tuttuğu esnada başına silah dayayarak hayatına son vermiştir.

2. Soruşturma

7. Olaydan hemen sonra, olay yerine bir soruşturma ekibi intikal etmiştir. Olay yeri tespit tutanağı düzenlenmiş ve söz konusu olay yeri fotoğrafa alınmıştır. Uğur’un bedeninin üzerinde dış inceleme yapılmıştır. Bilirkişi tarafından müteveffanın ellerinde barut kalıntısı analizi gerçekleştirilmiş ve askerlerin ifadeleri alınmıştır. Savcı, grafolojik incelemenin yapıldığı ve Uğur tarafından kaleme alınan bir yazı ele geçirmiştir.

8. Askeri savcı, ceza soruşturması sonucunda, 26 Ağustos 2005 tarihinde, söz konusu olayın intihar olduğu ve dolayısıyla kamu davası açılmasının gerektirmediği gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Söz konusu karar, şu ifadelere dayanmaktadır:

– Uğur’un genellikle içine kapanık, sessiz ve sakin olduğu, kendisinin Çorlu Asker Hastanesi Psikiyatrik Kliniği’ne sevk edildiği, yazıcı ve kantin görevini üstlendiği, Onbaşı M.S. birlikte 10 Temmuz 2005 tarihinde nöbet tutma görevi verildiği, bütün nöbeti Onbaşı M.S. ile birlikte geçirdiği, kendisinin üzüntülü olduğu, Onbaşı M.S.’nin saat 06.50 sularında binanın dışını kontrol etmek amacıyla nöbet yerinden ayrıldığı ve silah sesi yankılandığı, Onbaşı M.S.’nin ve diğer iki askerin Uğur’u yerde uzanmış bir vaziyette buldukları, silah sesini duyan diğer üç askerin olay yerine intikal ettikleri, askerlerin yaşam belirtisi verdiği Uğur’un nabzını kontrol ettikleri, Uğur’un Çorlu Asker Hastanesi’ne sevk edilmesi amacıyla ambulans çağırıldığı ancak Uğur’un hastanede hayatını kaybettiğinin kabul edildiği alınan ifadelerden anlaşılmaktadır.

– olay yeri tespit tutanağında, fotoğrafların ve emniyet birimlerinin yürüttüğü soruşturmalar hakkında müteveffanın ellerinden kalıntıların alındığı;

– müteveffanın bedeninde yapılan dış incelemede, ölümün kesin nedeninin, kişinin yaralanması nedeniyle, beyin ve solunum fonksiyonlarının durması sonucu meydana geldiği aynı zamanda bir otopsi yapılmasının gerektirmediği;

– balistik incelemede, olay yerinde bulunan boş kovanın Uğur’a emanet edilen tüfekten geldiği;

– el kalıntısı incelemesinde, müteveffanın sağ elinin iç kısmında ve sol elinin iç ve dış kısmında barut kılıntısının mevcut bulunduğu tespit edildiği;

– grafolojik incelemede, Uğur’un kendi eliyle bir veda mektubu kaleme aldığı belirtilmektedir.

9. Uğur’un babası Elbeyi Yeşilkaya’ya, 10 Eylül 2005 tarihinde, imza karşılığında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar tebliğ edilmiştir.

10. Başvuranlar, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar hakkında hiçbir bir itirazda bulunmamışlardır.

3. Başvuranlara Soruşturma Dosyasının Gönderilmesine İlişkin Savcının Reddi

11. Ordu bünyesinde meydana gelen intiharların her halükarda intihar olamayacağına dair söylentilerden etkilenen başvuranlar, 2 Nisan 2009 tarihinde, Uğur’un hayatını kaybetmesi hakkında yürütülen ceza soruşturma dosyasının bir nüshasını savcılıktan talep etmişlerdir.

12. Askeri savcı, 2 Haziran 2009 tarihinde, bu dosyada bulunan belgelerin gizli olarak sınıflandırılması gerekçesiyle söz konusu talebi reddetmiştir. Bununla birlikte savcı, ikinci bir tebligatın söz konusu olduğunu belirterek, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı başvuranlara tebliğ etmiştir.

13. Başvuranlar, 2 Temmuz 2009 tarihinde, oğulları hakkında düzenlenen sağlık dosyasının bir nüshasını Çorlu Asker Hastanesinden talep etmişlerdir.

14. Çorlu Asker Hastanesi, 9 Temmuz 2009 tarihinde, bir psikiyatr tarafından 6 Temmuz 2005 tarihinde düzenlenen sağlık raporunun bir nüshasını kendilerine göndermiştir. Bu rapora göre, psikiyatr Uğur’da anksiyete ile giden uyum bozukluğunun bulunduğunu teşhis ettikten sonra, yeniden muayene edilmesi için üç ay sonra tekrar hasteneye gelmesini isteyerek ilgiliye bir ilaç tedavisi önermiştir. Doktor, Uğur’un kışlasına katılmasının mümkün olduğunu ancak durumu dikkate alarak kendisine verilebilecek görevler hakkında sessiz kaldığını belirtmiştir.

4. Tazminata İlişkin İdari Dava

15. 3 Ağustos 2009 tarihinde, idare tarafından alınan 31 Temmuz 2009 tarihli bir talep ile başvuranlar, Milli Savunma Bakanlığı’ndan oğullarının zorunlu askerlik hizmeti sırasında hayatını kaybetmesi nedeniyle, maruz kaldıkları maddi ve manevi zararın karşılanması için öncelikle tazminat talep etmişlerdir. Başvuranlar, askeri makamların oğullarına bir silah emanet ederek nöbet tutma zorunluluğu getirdikleri ve bu nedenle bir kusur işlediklerini iddia etmişlerdir. Hâlbuki Uğur’da psikolojik sorunların gelişmesinin ardından, oğullarına birkaç gün önce ilaç tedavisi uygulanmıştır.

16. Başvuranlar, Milli Savunma Bakanlığı’ndan herhangi bir yanıt alamamışlardır.

17. Başvuranlar, 12 Ekim 2009 tarihinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (“İdare Mahkemesi”) önünde Milli Savunma Bakanlığı hakkında tam yargı davası açmışlardır. Başvuranlar, dava dilekçelerinde, oğullarının 10 Temmuz 2005 tarihinde intihar ettiği varsayılsa bile, başlangıçta ölüm nedenin idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından haberdar olmadıklarını belirtmişlerdir. Başvuranlar, oğullarının psikolojik sorunlardan muzdarip olduğunu daha sonra öğrendiklerini, Çorlu Asker Hastanesine sevk edildiğini ve anksiyete ile giden uyum bozukluğunun tedavi edilmesi amacıyla ilaç tedavisi önerildiğini ve muayene edilmesi için üç ay sonra yeniden hastaneye gelmesinin istendiğini dile getirmişlerdir. Başvuranlar, oğullarının tıbbi tedaviye tabi tutulmasına rağmen, askeri makamlar tarafından Uğur’a intihar ettiği silah ile nöbet tutma görevi verilmesinden şikâyet etmişlerdir. Başvuranlar, idarenin 2 Haziran 2009 tarihinde tebliği edilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra, yalnızca kusur olarak nitelendirdikleri bu kusuru işlediklerini ve 6 Temmuz 2005 tarihli sağlık raporunun gönderildiğini öğrendiklerini belirtmişlerdir. Başvuranlar, zarardan haberdar oldukları kanaatine vardıkları tarihten itibaren bir yıl içeresinde mahkemeye başvurduklarını eklemişlerdir.

18. İdare Mahkemesi, 23 Aralık 2009 tarihinde, 4 Temmuz 1972 tarihli 1602 sayılı Kanun’un 43. maddesini esas alarak, davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, tam yargı davasını reddetmiştir. İdare Mahkemesi, başvuranların 10 Temmuz 2005 tarihinde uğradıkları zarardan yani oğullarının ölüm tarihinden haberdar olmalarına rağmen, 10 Temmuz 2005 tarihinden itibaren başlayan bir yıllık sürenin dolmasından sonra 3 Ağustos 2009 tarihinde idareye başvurduklarını belirtmiştir.

19. Bir yıllık sürenin başlangıç noktası, zarar niteliğinde idari işlemden haberdar olunduğu tarihten itibaren işlemeye başlanması gerekseydi, bu meblağ duruma ve talep edene göre değişebileceği kanaatine vararak, (beş yargıçtan) bir yargıç muhalefet şerhini sunmuştur. Yargıç, kanunda yalnızca söz konusu idari işlemden haberdar olunmasının yeterli olup-olmadığının veya dahası zarara yol açan işlemin kaynağına ilişkin nedenleri anlamak gerekip-gerekmediğinin öngörülmediğini belirtmiştir. Karşıt görüşlü yargıç, genel bir şekilde, idareye başvuru süresinin idari işlemden, zarardan ve zararın nedeninden haberdar olunduğu tarihten itibaren başlaması gerektiğini belirtmiştir

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat